Alper GÖRMÜŞ
Özden Örnek, TSK’daki yolsuzlukları kaleme aldı: Bu Donanma çok kirlendi
“Aşağıda anlatacaklarım inanılmaz gibi gelebilir ama doğrudur”
Özden Örnek’in Kuzey Deniz Saha Komutanı olarak görev yaptığı döneme dair notları, İlhami Erdil’in Deniz Kuvvetleri Komutanı olduğu bu dönemin Deniz Kuvvetleri’nde bir “yolsuzluk fırtınası” olarak yaşandığı izlenimini uyandırıyor; 1999-2001 arasındaki günlüklerin en az dörtte üçlük bir bölümü yolsuzluklara dair... Bunların hepsini aktarmam mümkün değil, böyle bir çaba bu kitabın boyutlarını çok aşar. En iyisi, bu dönemi, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı görevinden ayrılmasına 1.5 ay kala yaptığı ve “Aşağıda anlatacaklarım inanılmaz gibi gelebilir ama doğrudur” diye sunduğu iki yıllık muhasebeden aktarmak...
» KUZEY DENİZ SAHA KOMUTANLIĞI DÖNEMİ
Ağustos 1999 - Ağustos 2001
Dehşete düşüren hücumbot alımı
(...) Araştırmaya başlayınca komutan olduktan kısa bir müddet sonra, 4 hücumbotunun alınması için emir verdiği aklıma geldi. Böyle bir proje SHP’de (Stratejik Hedef Planı) mevcut değildi. Hangi maksatla ve nasıl ortaya çıktığı anlaşılamadı. Deniz Kuvvetleri’nin bütün alışılmış usullerinin dışına çıkılarak, H/B’lar projelendirildi. Tabii bu projelendirme beni daha da dehşete düşürdü. Zira plan dışı bir alımın projelendirmesi kolay ve kısa bir zamanda olamazdı. O halde tahminimden geniş ve yüksek seviyede bir suiistimal ile karşı karşıya olabilirdim. O halde delil bulsam dahi kullanırken çok dikkatli olmak zorundaydım. O zaman dikkat ettim, yaptığı bütün konuşmalarda kendini haklı çıkarabilmek için Ege’de en iyi harp silah aracının H/B olduğu fikrini savunmaktaydı. H/B projesi o kadar süratle gelişti ki Bahriye deprem yaralarını sarmak için para bulamazken nasılsa H/B’lar için para hemen bulunuverdi.
Kaynağı belirsiz şatafatlı devir teslim töreni
16 Ağustos 1999 günü yapılan devir teslim törenine katıldım (Donanma Komutanı Oramiral İlhami Erdil’in Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na atanması münasebetiyle düzenlenen tören - A. G.). Tören çok abartılı ve masraflı idi. Genelkurmay Başkanlığı’nın bütün tasarruf emirlerine karşın bu yapılan harcamaların nereden ödendiği belli değil. (Yapı ve Kredi Bankası’ndan alınan 800.000 dolar içinden ödenmiş olabilir). Bu törenin ünü süratle yayılmasına karşın hiç kimse bunun hesabını sormadı, belki de o gece olan deprem yüzünden kimse sormak istemedi. (16 Ağustos’u 17 Ağustos’a bağlayan gece yaşanan büyük Marmara depreminden söz ediliyor -A. G.).
10 bin dolar karşılığı birliğe uğramadan askerlik
Yzb. Y.’nin para karşılığı asker ataması yaptırdığına dair bazı bilgiler var. Ben daha Dz. K. K. Kurmay Başkanı iken Burak’ın (Özden Örnek’in oğlu Burak Örnek - A. G.) arkadaşları Ö. ve M. U, 10.000 dolar karşılığı askerliklerini hiç birliklerine uğramadan yaptıklarını söylediler. Hatta M. U.’ya kızı D. için 67 plakalı bir araba aldırılmış.
Oğlumdan böyle bir dedikodu duyunca bizzat kendim er atamalarının üstüne gittim ve hatta birkaç tane emirler dışında İstanbul’a atama yapıldığını tesbit ettim ama parasal ilişkiyi tesbit edemedim. Bütün bu atama işlerini muhtemelen Y. ve o zamanlar er şube müdürü olan Alb. T. beraberce ayarlıyorlardı.
“Savcıya dedim ki, onu incele ama bu kısmına sakın girme...”
(Türkiye’deki askerî yargı sistemine getirilen en ciddi büyük eleştirilerden biri, savcı ve hâkimlerin terfilerinin onların âmirlerinin inisiyatifinde olması... Bu hiyerarşik ilişki nedeniyle, savcı ve yargıçların bağımsız hareket edemeyeceği öne sürülüyor... Aşağıda okuyacağınız pasaj, bu eleştirinin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.)
21 Kasım 2000 günü İstanbul Boğaz Komutanlığı deniz birliklerindeki Bnb. M. K. hakkında bir ihbar mektubu geldi. Mektubu okuduğum sırada savcı Alb. N. odama girdi, aynı mektubun kendisine de geldiğini ve içerisinde çok ciddi suçlamalar olduğunu söyleyerek hemen soruşturma başlatmak için izin istedi. Kendisine izin verdim.
24 Kasım günü denetlemede iken anılan binbaşının tutuklandığını öğrendim. Öğrendiğim saatten takriben 1-2 saat sonra Kuvvet Komutanı’nın benle özel görüşmek istediğini bildirdiler. Kendisi ile telefonla görüştük. (...) Bana, aynı ihbar mektubundan kendisine de geldiğini, görev yerinde bulunan bazı astsubayların kışkırtması sonucu erlerin bu mektubu yazdığını tahmin ettiğini, suçlamalar arasında bulunan konuların kendisini ilgilendirmediğini ancak durumun basına düşmesi ihtimali olduğunu, bu nedenle daha önce yaşanmış olaylar gözönüne alındığında askerî savcılara güvenilemeyeceğini ve konunun basına düşmesi halinde Genkur Bşk.’nın bu konudan hoşlanmayacağını, (...) bu nedenle de benim bir idari tahkikat yaparak olayı kapatmamın, terfi sırasında olduğum için menfaatim icabı olacağını söyledi.
(...)
Savcı ile yaptığım konuşma sırasında savcı bana binbaşının çok zengin olduğunu ve dikkat çekecek harcamalar yaptığına dair deliller topladığını ve bu şahsın 1997-1999 arasında Boğaz satınalma komisyon başkanlığı yaptığını söyledi. Resim yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.
Durumu anlayınca savcıya tahkikatı sadece askerî konular üzerine götürmesini, diğer şirket konularına ve binbaşının satın alma komisyonu başkanlığı yaptığı döneme girmemesini, zira ortaya çıkabilecek sonucun hepimize zarar verebileceğini belirttim. Zannediyorum savcı dedikoduları bildiği için ne demek istediğimi anladı ve öyle yapacağını belirtti.
Subaylar ve müteahhitler Moldavya’da seks partisinde
Moldavya’ya gitme meselesini tekrar duydum... Bana gidenlerin T., T., C., Y. ile Çanakkale’deki 2000 yılında ikmal destekte görev yapanlar ve müteahhitler olduğunu, Şubat 2000 ayı içersinde bir gün gittiklerini, orada bir ev tutulduğunu, seks partisi düzenlendiğini belirtti.
Darbecilerle Demirel arasındaki ulakın TSK’yla iş ilişkileri
(Günlükler’in 2003-2004’teki darbe planlamalarının anlatıldığı bölümde adı çok sık geçen ve darbecilerle başta Cumhurbaşkanı Demirel olmak üzere bazı siyasetçiler arasında bir tür ulak gibi görev yaptığı anlaşılan Mustafa Özkan’ın adına ilk kez Günlükler’in 23 Temmuz 2001 tarihli bölümünde rastlıyoruz. Özkan burada, eski deniz kuvvetleri komutanı (1997-1999) Salim Dervişoğlu’yla iş ilişkisi içinde görülüyor.)
İstanbul’da Kuzey Saha Komutanı olarak geçirdiğim iki yıl içerisinde ilave bazı şeyler de öğrendim. Örneğin Salim Paşa, işadamı Mustafa Özkan ile müşterek bazı işler yapıyorlardı. Mustafa Özkan DCN, Thompson CSF gibi firmaların danışmanlığını yapıyordu. Bu şirketler son zamanlarda bazı işler yapmıştı, AVİSO’ların satışı, CASA uçaklarının donatılması, Değirmendere römorkörünün satın alınması gibi önemli projeler bunların arasında idi. Ayrıca Mustafa Özkan uydu projesi içinde de yer almıştı. Bunu kendi ağzından duymuştum. (...) Salim Paşa ve Mustafa Özkan üst üste birkaç yıl Mustafa Bey’in Miami’deki evinde tatil yaptılar. Bu ilişki herhalde dostluktan biraz daha ileri bir ilişki idi.
“Terfilerde liyakat esastır” masalı
(Şu son yıllarda terfilerde “liyakat”ın esas olduğuna, siyasi otoritenin terfilere müdahalesinin sistemi bozduğuna dair ne kadar çok söz işittik. Siyasi otoritenin gerektiğinde terfilere müdahil olmasının askerî vesayetin kırılmasındaki kayda değer rolü özellikle 2010 ve 2011 ağustos şûralarında belirgin bir biçimde ortaya çıkmıştı. Özden Örnek’in günlükleri, TSK’daki terfilerin salt liyakata dayalı olarak yürütüldüğü yolundaki efsaneyi yıkacak bölümler de içeriyor.)
Afif Büyüktuğrul hocamız meslekteyken Fahri Korutürk’ten, terfi edebilmesi için “eğer beni övdüğünüz kadar iyi tanıyorsanız, bu sözleri neden Kuvvet Komutanı’na söylemiyorsunuz” der. Cevap, “Afif, Bahriye’de nasıl amiral olunacağını bilmiyorsan benim kabahatim nedir” şeklinde olur. Ne yapalım, Bahriye’de çarklar böyle dönüyordu.
» DONANMA KOMUTANLIĞI DÖNEMİ
Ağustos 2001 - Ağustos 2003
(Özden Örnek’in günlüklerinin Ağustos 2001 - Ağustos 2003 arasındaki dönemi kapsayan bölümü, onun Donanma Komutanlığı döneminin de, tıpkı Kuzey Deniz Saha Komutanlığı dönemi gibi bir “yolsuzluk fırtınası” şeklinde geçtiğini gösteriyor. Fakat bu bölümde mesele çeşitleniyor, yolsuzlukların yanı sıra artık kuvvet komutanlığına ısınmakta olan Özden Örnek’in siyasete ilişkin değerlendirmelerine de rastlamaya başlıyoruz... Donanma Komutanlığı görevinin sonlarında ise yavaş yavaş müdahaleci, darbeci fikirlerle tanışıyor Örnek.)
“Aksi halde tüm Bahriye’yi mahkemeye vermek lazım”
Kendisine (Kuvvet Komutanı’na - A. G.) ayrıca Gemlik gemisindeki yolsuzluk ile ilgili bulgularımızı anlattım. Konuyu genel tutup birçok gemide inceleme yaptığımızı ve aynı yolsuzlukların diğer gemilerde de yapıldığının tesbit edildiğini ilettim. “Gemlik’i mahkemeye vereceğim, zira onun durumu çok özel, diğer gemilerin hepsini, yaptıkları zimmet hatalarını ödemek üzere emir vereceğim. Aksi halde tüm Bahriye’yi mahkemeye vermek lazım” dedim. (...) Neticede yazılan bir ihbar mektubundan bu kadar geniş bir yolsuzluk ağı çıkınca Komutan’ın neler olduğunu bilmesini ve ben son ve dönülmez adımı atmadan öğrenmesini istedim. Zira bu iş gazetelere düşebilir ve bu kadar çok kişinin mahkemede olması TSK’nın itibarını zedeleyebilirdi.
Karargâhta 505 civarında şüpheli
Deniz Kuvvetleri’nin karargâhında, 505 civarında şüpheli ve takipte olan personel var. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurallarına, Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına inanmamış olanlara, tutum ve davranışları mutlaka hatırlatılmalı, uslanmıyorlarsa haklarında Kuvvet içinde olmalarını engelleyecek şekilde gerekli işlem yapılmalıdır.
“Ama İzmir’de de işadamları var”
(Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ile konuşmasından)
Birçok konunun arasında en ilginci, “Ben donanmanın bu yüzden İzmir’e gitmesini istedim. Zira siz hepiniz istanbul civarında yaşadığınız için işadamları ile içli dışlı oluyorsunuz ve onlar da sizleri kullanıyor” (şeklindeki sözleriydi). Söylediğinde gerçek payı yok değildi. Ama koca bir donanma bu nedenle İzmir’e gönderilir miydi.
Cevaben, “Ama İzmir’de de işadamları var” dedim. Her zaman yaptığı gibi ısrar etti ama hemen konuyu değiştirdi.
Terfi sistemi: “Efsane”den hayal kırıklığına...
Yüksek Askeri Şûra toplantısına ikinci defa giriyordum ama bu toplantı terfilerin konuşulacağı ilk toplantım idi. (...) Senelerce efsane olarak dinlediğim Askerî Şûra’daki terfi toplantılarında kelimenin tam anlamıyla hayal kırıklığına uğramıştım. Ben bu işin daha demokratik, daha adil ve ayrıntılı yapıldığını zannediyordum.
Belki sadece kendisine mahsus olabilir ama Genelkurmay Başkanı tam anlamıyla güdümlü bir yöntem uyguluyordu. Her şeyin onun istediği gibi olması zorunluydu. Adil de değildi. Bir kuvvette kıtası eksik olan bir subayı terfi ettirmezken, kendi adamı olan Gülhane’deki bir doktoru ana bilim dalı başkanlığı yapmadan terfi ettirebiliyordu.
“İşadamları bizi silah olarak kullanıyor”
Bu insanlar o kadar fazla ileri gitmişler ki paraları sayesinde her şeyi yapabileceklerini zannediyorlar. Hep askere yanaşıyorlar ve bizleri başkalarına karşı bir aracı ve silah olarak kullanıyorlar. Bunu gören asker de pek yok. İstedikleri hep asker darbe yapsın ve onlar da bu darbe vesilesi ile paylarını alsınlar.
3 Mart 2003 öncesi, bütün komutanlar: “Irak’a girelim...”
Toplantımızda önce Irak, sonra Kıbrıs konusunu tartıştık. Memnuniyet vericidir ki herkes aynı şekilde düşünüyordu. Kısaca herkes, Irak’a fiilen girilmesini, Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün benimsenmesini tavsiye ettiler.
(2002 Aralık şûrasına katılan komutanların kendi aralarında yaptıkları bu değerlendirme, 3 Mart 2003 tarihli tezkere öncesi Türkiye’deki siyasi atmosfere dair çok şey söylüyor. Komutanlar kendi aralarında “Irak’a girelim” fikrini savunuyorlardı ama kamuoyuna bunun tam tersi bir izlenim vermeye çalışıyorlar, böylece hem kendileri hakkında “anti-Amerikan, ulusalcı” bir imaj yaratıyorlar, hem de hükümetin “Amerikancılığı”nı halka göstermiş oluyorlardı. Bu utanç verici ikiyüzlülük, konuya ilişkin olarak TBMM’nin karar vereceği 3 Mart 2003’ten bir gün önce zirveye çıktı... Bir üst düzey komutan Milliyet’ten Fikret Bila’ya verdiği demeçte, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tezkereye karşı olduğunu, tezkerenin geçmesi durumunda ordunun rahatsız olacağını söylemişti. Zaten Milliyet de 2 Mart 2003’te bu rahatsızlığı dile getiren bir manşetle çıkmıştı.)
“Benimle beraber 11 orgeneral daha mahkemeye çıkar”
Akşam üstü Tümg. Erdal Şenel (Genelkurmay hukuk müşaviri -A. G.) aradı, Bülent Alpkaya tekrar H. C. T. işini kurcalıyormuş. İsteği mahkemenin açılmasıymış. Genelkurmay Başkanı da (Hilmi Özkök -A. G.) mahkemeye verelim demiş. (...) Benim için belki aklanmak ister diyormuş. Erdal’a, ben kara değilim ki aklanayım dedim. Erdal tam bir panik içindeydi. “Bak Erdal” dedim, “eğer beni mahkemeye çıkaracaksanız, birincisi resmî elbise ile ve Donanma Komutanı olarak çıkmam, ikincisi benimle beraber en az 11 orgeneral daha çıkar. Ben aklanırım ama öbürküleri bilmem dedim.
(DEVAMI YARIN)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025