Amberin ZAMAN
İktidar partisi hak ve özgürlüklerimize yeni bir darbe indirdi. Esas maksadı “Büyük yolsuzluk” soruşturması esnasında kaydedildiği iddia edilen AK Partili bakanlar, iktidara yakın işadamları ve Başbakan’ın bizzat kendisi ve çocuklarına ait olduğu savlanan ses kayıtları ve tapelerin yayınını engellemek olduğu apaçık olan yeni internet yasası Meclis’ten geçti.
Bir an için iktidarın samimi olduğunu varsayalım. Yasanın özel hayatın mahremliğini korumak için geçirildiğini kabul edelim. O hâlde Sayın Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a soruyorum. Özel hayatımızın ırzına geçen MİT elemanları hakkında soruşturma başlatacak mısınız? Failleri cezalandıracak mısınız? Bizim demokratik haklarımıza sahip çıkacak mısınız?
“Türkiye’nin Watergate’i” olarak anılan skandaldan söz ediyorum.
MİT Taraf’ın eski genel yayın yönetmeni Ahmet Altan’ı, Yasemin Çongar’ı, Mehmet Baransu’yu, Markar Esayan’ı, Mehmet Altan’ı ve beni 2008 ve 2009 yıllarında tüm hukuk normlarını çiğneyerek “casus” olduğumuz şüphesiyle dinlemiş. “Terör örgütleriyle bağlantımız” olabileceği gerekçesiyle isimlerimize kayıtlı cep telefonlarını dinlemeye alabilmek için birtakım MİT elemanı savcılıktan izin talep etmiş. Ancak bunu yaparken, herhalde deşifre olmamak için, bize saçma sapan çakma isimler takmış. Böylece örneğin Yasemin “Elizabeth” olmuş, Mehmet Altan “Pastör”, ben de “Demi”.
MİT tarafından kanunsuzca dinlendiğimizi 2012 yılında, kendi gazetemizden, Taraf’tan, olayın mağdurlarından, Mehmet Baransu’nun ele geçirdiği birtakım belgelerden öğrendik. İlk tepkim, “zaten yıllardır emniyeti, MİT’i, jandarması herkes bizi dinliyor” oldu. Arkadaşlar MİT’i mahkemeye vermeye karar verdiklerinde kendilerine katılmadım. Çünkü belge Hakan Fidan’ı hedef alan 7 Şubat operasyonundan üç gün sonra sızdırılmıştı. Zamanlama günün moda terimiyle “manidardı”. Fidan’a yönelik operasyonu ilk günden beri yanlış bulan biri olarak MİT ve Cemaat arasında cereyan eden kavganın içine çekilerek manipüle edilmekten çekinmiştim. Üstelik olay cereyan ettiğinde Hakan Fidan henüz MİT müsteşarı değildi. (Emre Taner’di). Kanıtlamam mümkün değil ama bizi dinletenlerin Taraf’ın yayınlarına öfkelenen MİT içindeki ulusalcılar olduğunu tahmin ediyorum. Herhalde Amerika’dan, İsrail’den talimat aldığımızı düşünüyorlardı. Geri zekâlılar.
Bugün iyi niyetimin fazlasıyla istismar edildiğini görüyorum. Esas geri zekâlı benim diyorum. Temel nedeni ise MİT’in ve Başbakan’ın skandala ilişkin benimsediği tutum. Hukuksuzluklar zincirini Sedat Ergin 11 Temmuz 2013 tarihinde yayımlanan köşesinde fevkalade güzel anlatmış. Özetle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18 Ekim 2012 tarihinde Başbakanlığa gönderdiği yazıda MİT elemanlarının “resmî belgede sahtecilik, haberleşmenin gizliliğinin ihlal ve görevi kötüye kullanma suçlarını işlediklerinin anlaşıldığını” vurgulamış. Buna karşın MİT sahte isimle gazetecileri dinlemeyi kurumun olağan faaliyeti olarak savunmuş. Başbakan soruşturma iznini geri çevirmişti. Olay örtbas edilmişti.
İşimiz gereği Kandil’dekiler dâhil her türlü insanla görüşüyoruz. KCK davasından tutuklu birçok gazetece sırf bu yüzden “terörist” damgasını yediler. Telefon kayıtlarını bahane ederek bizi de “terörist” diye içeri tıkabilirlerdi. Ucuz atlatmışız.
Arkadaşların hukuki mücadelesi sürüyor. Türkiye’de bir daha bu tür hukuksuzluklar yaşanmasın diye. Birileri tarafından manipüle edildikleri için değil. Ama nafile. Son durak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının adalete kavuşabildiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Ama Bakarsınız Başbakan bizi utandırır. Vicdanının sesini dinler ve soruşturmaya izni verir... Tabii tabii geri zekâlı Amberin...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Amerikalı uzman: Bu bir Rus ruletiyse ABD ayağına, Türkiye kafasına sıkacak
27.08.2018 - Türkiye-ABD krizinde cevapsız kalan sorular
18.08.2018 - ‘Al papazı, ver papazı’ derken elde ne kaldı?
31.07.2018 - Neden Karar gazetesine sahip çıkılmıyor?
3.02.2018 - Erdoğan’ın seçimi
24.06.2018 - Türk-Amerikan ilişkileri seçimleri etkiler mi?
14.06.2018 - Meral Akşener bilmecesi
3.02.2018 - Muharrem İnce’nin ilk karnesi
20.05.2018 - Umudumuz Mösyö X
1.02.2018 - Kürtleri kazanan seçimleri kazanır
23.04.2018
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Ad Soyad Giriniz...
Sayın Belge önemli bir açığı yakalamış, ifşa etmiş. Ama işin bir önemli yanı daha var ki, o daha da vahimdir: Alevi vatandaşların çok önemli bir çoğunluğu kendi yakın tarihlerini bilmemektedir. Aslında bu, bilmezlik de değil, unutturulmuşluk ve unutmuşluktur. Bunların nedeni de açıktır: Alevilere giydirilen Kemalizm gömleği üstlerine iyice oturmuş. Bugünkü bu cahil zümre ( yani o bilinçli unutmuşlar), o zulüm sonucunda ortaya çıkan koşullardan sebeplenmiş olanlar travma yaşamaktadırlar.