Amberin ZAMAN
1 Mayıs “kutlamaları” isçilere bayram olacağına hepimize cehennem oldu. Toplumdaki kutuplaşma daha da perçinlendi. Çünkü başbakanımız öyle arzu etti. Bunun başka izahı yok. Zira biliyoruz ki, 2011 ve 2012’de denendi, Taksim Meydanı kutlamalara açıldığında, polis de soğukkanlı davrandığında 1 Mayıs pekâlâ kazasız belasız kutlanabiliyor bu ülkede.
Bunu bile bile Başbakan neden izin vermedi. Taksim ile Gezi direnişi özdeşleştiği için mi? Buna izin vermek hasımları tarafından zafiyet, “sokağa” taviz şeklinde algılanacağı için mi?
Bu yazıyı yazarken bir yandan televizyon haberlerini izliyorum. Çoluk çocuk demeden saçılan şiddeti gördükçe içim kararıyor. Meslektaşlarımın kollarının kırıldığını, içeri alındıklarını duydukça aklım dağılıyor. Yoksa Başbakan gerçekten gerginlikten mi besleniyor?
Yani bilerek mi sokağı tahrik ediyor, “AK Parti’ye darbe yapmak isteyen dış mihraklar, paraleller” hikâyelerini haklı ve inandırıcı kılmak için mi?
Başbakan’ın şu anki ruh hâlini bilemem. Amerika’dan Fethullah Gülen’in iadesini talep etmeye kadar gidiyorsa iş, belki de gerçekten kendisi de inanıyordur kendi aleyhinde bir komplonun varlığına. Ancak kendi seçmenlerin önemli bir kısmını buna inandırsa da dış dünyayı inandırması zor görünüyor.
Örneğin “Güleni iade eder misiniz” diye ABD’li bir yetkiliye sorduğumda, gülüp “FBI talep kâğıdına şöyle bir bakar, buruşturup atar” dedi. 28 Şubat cuntası Gülen’in “azılı bir İslami radikal” olduğuna nasıl ikna edemediyse bugünkü iktidar da ikna edemeyecektir. Gülen’in yaydığı imaj tam tersi şiddeti dışlamasıyla, dinler arası diyalogu teşvik etmesiyle, İsrail ile iyi ilişkileri savunmasıyla tam da “ılımlı İslam” modeline uyuyor. Cemaat’in ne Ergenekon davasındaki ne de 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasındaki öncü ve intikamcı rolü bu gerçeği değiştiriyor.
Türkiye’nin, daha doğrusu iktidarın ne denli yara aldığına geçen günlerde Washington’da tanık oldum. Görüştüğüm saygın bir düşünce kuruluşun yöneticisi Washington’daki algıyı şu sözlerle özetledi: “Marka zedelendi.”
Benzer, hatta daha ağar yorumları yeni döndüğüm Beyrut’ta işittim. “Türkiyeliyim” dediğimde “Ah Ali baba” diyen oldu. “Ne demek istiyorsunuz” diye sorduğumda “Hükümetiniz” dediler ellerini ceplerine götürerek. “İslamcıyız dediler, başka türlü çıktılar,” diyen epey insana rastladım. (Neyse ki Polat Alemdar popülaritesini hâlâ sürdürüyor.)
Bu durumu tersine çevirmek hâlâ Başbakan’ın elinde. 1 Mayıs bunun için altın bir fırsattı. Tepildi. Tıpkı 17 Aralık iddialarının şeffaf ve adil bir şekilde soruşturulması gibi.
Tam tersi, Reza Zarrab, neredeyse milli kahraman ilan edildi.
Önümüzde 31 Mayıs var. Gezi direnişinin start aldığı gün. Sivil toplum kuruluşları ve muhalefet mutlaka sokak etkinlikleri düzenlemek isteyecektir.
Eğer hükümetin inadı aynı şekilde sürerse olacaklar malum. Yine cop, yine Toma, yine gaz, yine gözaltı, yine dayak.
Başbakan bizleri “ters köşeye” yatıracağını vaat etmişti. Ermeni soykırımının 99. yıldönümünde Ermenilere başsağlığı dileyen ilk Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatını kazandı.
Akabinde televizyon programlarında şunu demiş bunu demiş fark etmiyor. Çünkü açıklamasını yazılı olarak, devlet adına yaptı. Çok değerli bir iş yaptı ve bir an için yoksa AK Parti’nin o reformcu günlerine mi dönüyoruz sorusunu ve heyecanını tetikledi.
Dün itibarıyla heyecanım yeniden söndü...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2018
18.08.2018
31.07.2018
3.02.2018
24.06.2018
14.06.2018
3.02.2018
20.05.2018
1.02.2018
23.04.2018