Atilla Aytemur
İstanbul’a kimliğini kazandıran büyük eserlerden Süleymaniye Camii’nin silueti bozulma tehlikesiyle karşı karşıya.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın mütevelli heyeti başkanlığını yaptığı İlim Yayma Vakfı’nın, yurt yapılması şartıyla kendisine bağışlanan eski bir hanın yerine inşa ettirdiği binanın, belirlenenden daha yüksek yapılarak, Süleymaniye Camii’nin siluetini kapattığı belirtiliyor.
Vakıf yönetimi her şeyin kitabına uygun ve binanın yüksekliğinin eskisinden daha düşük olduğunu iddia ederken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi aksini belirtiyor.
Bilindiği gibi Süleymaniye Camii, Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünün zirvesinde olduğu dönemde Kanuni Sultan Süleyman’ın 1550-1557 yılları arasında kendi servetinden yaptırdığı (selatin), Mimar Sinan’ın “kalfalık dönemi eserim” diye tanımladığı, İstanbul’un ve Türkiye’nin en önemli tarihi miraslarından biri.
Şairlerin ilham kaynağı Süleymaniye
Süleymaniye, 60 dönümlük engebeli bir araziye büyük bir külliye olarak inşa edilmiş; Haliç, Kasımpaşa, Okmeydanı, Beyoğlu, Galata, Tophane, Beşiktaş ve Boğaz’a hakim bir yapı. O bölgelerden bakıldığında da İstanbul’un siluetinin en önemli parçalarından biri. 465 yıldır ibadethane olarak ve ekleriyle birlikte halka hizmet veriyor.
Yapı bünyesinde cami dışında, medreseler, imaretler, sıbyan mektebi, han, hamam, kitaplık, konuk evi gibi birçok bölüm yer alıyor. Tarihçi Peçevi, Kanuni’nin bu yapı için yaklaşık 3200 kilo altın karşılığı harcama yaptığını ve toplam 3500 kişiyi 7 yıl boyunca çalıştırdığını yazıyor.
Süleymaniye Camii, 26,5 m çapa, 53 m yüksekliğe sahip kubbesiyle Ayasofya’ya bir hayli yaklaşan bir yapı. Bu kubbeyi Baalbek, İskenderiye, İstanbul Eski Saray ve Fatih’ten getirilen dört ayak taşıyor. Dört de minaresi var.
Camide Karahisari Ahmet Şemseddin Efendi ve Hasan Çelebi’nin usta işi hatları bulunuyor. Kapı ve pencerelerinde ise sedef ve fildişi kakma ve tahta oyma sanatının nadide örnekleri var. En göz alıcı yerlere de İznik çinileri döşenmiş. Evliya Çelebi mihrap ve minberin üzerinde bulunan renkli vitrayların Serhoş İbrahim isimli ustanın elinden çıktığını belirtiyor. Usta ve kalfaların sadece caminin içinde üç yıl çalıştıkları söyleniyor. Caminin akustiği ise dillere destan; sesin kubbesinde 3-3,5 saniye kaldığı söyleniyor.
Bin kubbeli ve 10 kapılı külliyede Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan ve Mimar Sinan’ın türbeleri yer alıyor.
İstanbul’a betonla yapılan kötülük
Kendilerini muhafazakâr olarak tanımlayanların, sıradan bir binaya bir kat daha eklemek uğruna böyle muhteşem bir eserin siluetini perdelemelerine, İstanbul’un görsel kimliğini bozmalarına asla müsaade edilemez. Bu, tarihe, İstanbul’a ve geleceğe yapılan büyük bir haksızlık olacaktır.
Zaten İstanbul’un tarihi yarımadası, boğazı, ormanları, sulak bölgeleri ve kıyıları itibariyle yıllardır ciddi bir tahribata uğradı. Siyasi iktidarlar bu konularda duyarlı davranmadılar. Hele AK Parti, geride kalan 20 yılında, bütün söylemlerinin aksine davranıp, para ve beton aşkıyla İstanbul’a ağır hasar verdi.
Kalkınma adına kamu kaynaklarının büyük ölçüde inşaat sektörüne tahsis edilmesi geri dönülmez durumlar yarattı. Büyük kazanç ve prestij motivasyonuyla şehirlere dayattıkları dikey mimari kentlerin kimliğinin ve tarihi mirasının yok olmasına; doğanın ağır tahribat görmesine; kent yaşamının, insan hareketliliğinin ve trafik akışının bozulmasına neden oldu. Metropollerde kendini gösteren bu rant güdüsü, giderek Anadolu şehirlerine de sirayet etti. Kendi tarihinden izler taşıyan ve doğasıyla az çok iç içe yaşan kendi halindeki bu küçük şehirler beton blokların taarruzu altında eziliyor.
Örneğin İstanbul’da tarih, siluet, doğal ve arkeolojik sit dinlemeyen binalar faslından ilk akla gelenler arasında 16/9 kuleleri, Çamlıca TV kulesi, Şişli Süzer Gökkafes, Göztepe Four Winds kuleleri, Kadıköy Mühürdar Corner Hotel binası, Sarıyer Diamond of Istanbul binası, Büyükdere Sapphire AVM binası, Kadıköy Akasya AVM binası ve Sultanahmet Four Seasons Hotel sayılabilir. Toplumsal tepki, hukuksal arayışlar, kentlilik bilincine ve yurttaşlık sorumluluğuna davet, hatta yüksek irtifalarda seyreden dostluklar dahi bu rant düşkünlüğü karşısında hükümsüz kalmıştır.
Artık İstanbul, gökdelen sayısı itibarıyla dünyada öne çıkan şehirlerden birisi haline geldi. Şimdi bu dikey hoyratlık kentin merkezinden kenar ilçelerine doğru hızla ilerliyor.
Kente, tarihe, doğaya sahip çıkmak
Bir umut ışığı olarak son dönemde, insanların yaşadığı yerin tarihine ve doğasına sahip çıkma eğilimi gelişme ve güçlenme yolunda. Bu yönde sivil girişimlerin sayıları artıyor. Aynı eğilim muhalif partilerde ve yönettikleri kimi yerel yönetimlerde de görülüyor. Bunlara programlarında da yer veriliyor. Ancak iktidarın ve gücünü iktidardan alanların para hırsı ve sevdaları bu tarihe, kente ve doğaya sahip çıkmanın kolay olmadığını da gösteriyor.
Her şeye rağmen kömür ve altın madenciliği, taş ocakları, HES, nükleer santral, termik santral, vb alanlarda halkın sorunu bizzat sahiplendiği etkili mücadele örneklerine son yıllarda daha fazla şahit olmaya başladık. Doğal ve tarihi SİT alanlarını koruma bilinci gün geçtikte yurttaşlar arasında daha fazla gelişiyor.
Bu kapsamda, İstanbul’da verilen mücadeleden iki örneği hatırlatmak istiyorum.
Bunlardan biri Taksim Gümüşsuyu Caddesi’ndeki Park Otel’e yapılan 10 kat ilavesiydi. İstanbul’un siluetini ciddi olarak bozmuştu. Zamanın İstanbul Belediye Başkanı Nurettin Sözen, oluşan tepkileri de dikkate alarak bu duruma izin vermedi. İnşaatı 1994’te durdurdu ve fazlalıkların tıraşlanmasını sağladı.
Diğeri ise Kadıköy Fenerbahçe’deki “yap-işlet-devlet” modeliyle yaptırılan Pyramid Alışveriş ve Eğlence Merkezi’ydi. Bu yapı, hem yasal olarak inşaat yapılması mümkün olmayan dolgu alanına yapılmıştı, hem de bölgenin mimari ve doğal yapısına uygun düşmüyordu. O dönemdeki Kadıköy ilçe belediye yönetiminin sorumsuzluğu ve aymazlığından kaynaklanan bu durum, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi ve semt halkının mücadelesi sonucu düzeltildi. Mahkeme kararıyla 2004 yılında bina yıkıldı ve yeşil alan olarak düzenlendi.
Muhtelif medya organlarına göre, AK Parti iktidarı döneminde 200’ün üzerinde gökdelene izin verilmiş. Bugün bir noktaya geldik ve bu zihniyetin ardında yatan temel motivasyonun ne olduğunu daha açık görebiliyoruz: AK Parti etrafında kümelenmiş belli sayıda inşaat grubuna rant sağlama. Köprü, otoyol, havaalanı, hastane, liman, vb alanlarda yaşananlar bize çok şey anlatıyor.
Süleymaniye Camii’nin başına gelenleri de bunlardan ayrı değerlendirmek çok zor.
İsteyen için çözüm çok!
Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, İlim Yayma Vakfı’na inşaat izni Nisan 2019’da, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) AK Parti’nin yönetimindeyken verilmiş. Proje Anıtlar Kurulu tarafından onaylanmış. Şimdiki İBB Kültür varlıkları Daire Başkanlığı ise projenin durdurulması için Koruma Bölge Kurulu’na başvuruda bulunduklarını ve projenin tekrar ele alınmasını istediklerini açıkladı. Ayrıca, böylesi yenileme projelerinde İBB başkanının imzasının olması gerektiğine de dikkat çekildi. Ruhsat ve inşaat sürecinin onay tamamlanmadan başlatıldığı belirtildi.
Vakıf, binanın yapımı 2024’te tamamlanınca, Süleymaniye’nin siluetinin daha iyi ortaya çıkacağı iddiasında bulunuyor. Eskisinden yüksek olmadığını, tersine daha düşürüldüğünü ileri sürüyor. AK Partili Fatih Belediyesi de ona destek veriyor. Buna karşılık, İBB Genel Sekreterliği yeni binanın daha yüksek olduğunda ısrarlı.
Belediye ile Vakıf arasında “yüksekti, değildi” tartışması sürerken, kamuoyunda tepkiler yükselmeye başladı. Dindarlığın ve muhafazakârlığın bayraktarlığını kimseye bırakmayan Vakfın, Süleymaniye Camii gibi eşsiz bir tarihi mirasın bu şekilde perdelenmesine neden göz yumduğu sorgulanıyor. İnşaatın durdurulması yönünde çağrılar yapılıyor. Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir süre önce bir TV programında Süleymaniye Camii’nin etrafının temizleneceğini, bölgenin çekim merkezi haline getirileceğini, bunun için Türkiye, Katar ve Kiptaş’ın işbirliği yapacağını duyurduğu konuşması da hatırlatılıyor.
Görüldüğü kadarıyla Vakıf Yönetimi’nin işlemlerinde fazla eksik yok ve bu yasal prosedürün arkasına sığınmaya devam edecek. Ancak göbeğinde muhteşem Süleymaniye’nin bulunduğu bir tartışmada, yüksek manevi amaçlar için kurulduğu ileri sürülen bir vakfın yöneticilerinin yapabileceği hiç mi bir şey yok?
Karar gazetesinden Mustafa Karaalioğlu, Vakıf yönetimine “vicdan”ı işaret etti ve çözümü orada aramaya çağırdı.
Ben daha açık yazayım.
Tapuya, vakıf mevzuatına, inşaat işlemlerine sığınmayı bırakın. Binayı belediyeye hibe edin. Belediye onu yıksın, eğer şart yurt yapmaksa, size de yurt yapabileceğiniz başka bir yerden arsa versin.
Olmadı mı, camiyi perdeleyen o kattan vazgeçin gitsin.
Bu da mı olmadı, o katı belediyeye kiraya verin, belediye de yıksın, muhteşem Süleymaniye’nin İstanbul’u, İstanbulluların onu görmesini engelleyen perdeyi söküp alsın!
Çok mu zor?
NOT. Bu yazı yazıldıktan sonra iki önemli gelişme oldu. Önce İlim yayma Vakfı eski pozisyonundan daha uzlaşmacı bir konuma geldi. Vakıftan yapılan açıklamada “Süleymaniye’nin siluetinin korunması için üzerimize düşen her tür fedakarlığı yapmaya hazır olduğumuzu beyan ediyoruz” denildi.
Dün de (8 Şubat) İBB ekipleri binaya giderek inşaatı mühürledi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022