Atilla Aytemur
Açıklanan verilen Türkiye’nin bir çöküntü içinde bulunduğuna dikkat çekiyor ve gidişat hakkında alarm zillerini çalıyor.
Raporun ele aldığı konuların odağında aile ve çocuk bulunuyor. Bu iki temel hususa dair ortaya konulan istatistikî rakamlar ve gelişmelerin yönü maalesef hiç umut vermiyor. Açıkçası, gün geçtikçe derinleşen ekonomik ve sosyal çöküntü rakamlar eşliğinde sergileniyor.
Rapor, bir değerlendirme yapmak ve anlamlı sonuçlar çıkarmak bakımından yeterli bir zaman dilimi olan AK Parti’nin 19 yıllık iktidar dönemine odaklanmış. Özellikle ikinci yarıdaki gelişmeler sıklıkla ele alınmış.
AK Parti’den bu konuda bir şey beklenebilir mi?
AK Parti ve küçük ortağının, söz konusu raporu ciddiye alıp ülkeyi toparlamak için adımlar atmasını beklemek, gelinen nokta itibariyle beyhude olur.
Zaten, gün be gün artan iç kavgaları, derin devlet-mafya ayağından ortalığa saçılan ifşaatları, tükenmiş enerjisi ve kaybolmuş vizyonuyla, ülke hazinesini mirasyedi misali boşaltmış bu siyasal akımın pek de onurlu olmayan bir vedaya hazırlanması için fazla zamanı da kalmadı.
Bu nedenle CHP raporunun seçime kadar sürecek gerçekleri halka anlatma kampanyasının temel belgelerinden biri olarak rol oynayacağını öngörebiliriz.
Rapordan göze çarpan bazı noktalara işaret ederek, sizi rakamlara boğmadan yazının bu bölümünü noktalamak istiyorum.
Raporda neler var?
Türkiye’de 7,5 milyon çocuk gelişimlerini destekleyecek gerekli şartlardan yoksun. Bunlardan 2 milyona yakınının ailesinde hane reisi işsiz. Bu haliyle Türkiye, 27 AB ülkesindeki toplam çocuk yoksulluğunun %59’una sahip.
Çocuklarda dikkat çeken oranlarda iş cinayetleri ve intihar söz konusu. Örneğin, 2019 yılında 232 çocuk intiharı kayıtlara geçmiş.
Çocuklarda uyuşturucuya başlama yaşı hayli düşmüş.
Çocukların protein bakımından yeterince beslenemediği ve yılda bir kez olsun evinden uzakta tatil yapamadığına işaret ediliyor.
Türkiye’de yaklaşık 22 milyon çocuk var. Çocuk hastanesi sayısı 10’dan dörde kadar inmiş durumda ve ihtisaslaşmış yatak sayısı 1500’ü bile bulamıyor.
Malum pandemi dönemindeyiz ve okullar uzaktan eğitim (EBA) veriyor. Ama 6 milyon öğrenci cihazları ya da internetleri olmadığı için bu öğretime erişemiyor.
Öğrenci başına yapılan harcama konusuna gelince, ancak OECD ülkelerinin yarısı kadar.
Çocuk işçi oranı bu iktidar döneminde, 2018 yılı itibariyle %21,1 seviyesini buluyor.
Çocuk istismarı halen ağır bir sorun olmaya devam ediyor ve 2012-2019 arasında %29 artmış durumda.
AK Parti’nin 19 yıllık iktidarı döneminde, 713 bin reşit olmayan kız çocuğu evlendirildi. Halen de böyle evliliklere göz yuman bir anlayış sürüyor.
Türkiye’de doğurganlık hızı azaldı, nedeni çocuk yetiştirmenin ağır yükü… Ailelerin çocuklarına bakmakta zorlandığına işaret ediliyor. İktidardan gelen üç çocuk tavsiyesine, ağırlaşan hayat şartları nedeniyle fazla itibar edilmediği görülüyor.
Nüfusa göre evlilik oranı da düşmüş vaziyette. Ev eşyası fiyatlarının bu 19 yılda %1216 artmış olmasına dikkat çekiliyor.
Boşanmalarda ciddi artış var. 2012-2019 arasında boşanma oranı %27 artmış görülüyor. Öne çıkan ikinci sebebin evi geçindirememek olduğu anlaşılıyor.
CHP bu olumsuz tabloyu düzeltmek için çok sayıda öneride de bulunmuş. Bunlar CHP’nin resmi internet sayfasında yer alıyor. Umuyorum vahim durumdan ülkeyi bir an önce çıkaracak siyasi değişim yaşanır. Yoksa, geleceğimizi karabulutlar kaplamış görünüyor.
Hüseyin Hasançebi’ye veda
12 Mayıs 2021 günü, Türkiye sosyalist solunun birliği için yıllar boyu samimi emek harcamış, önemli sorumluluklar yüklenmiş olan Hüseyin Hasançebi’yi kaybettik.
1980 öncesinin örgütlerinin, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin (TSİP) kurucularından ve önde gelen liderlerindendi.
Askeri darbe sonrası, bir süre (1984-1989) Almanya’da yaşadı.
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra sosyalistlerin kurduğu hemen bütün birleşik partilerin kuruluş sürecinde ve yönetimlerinde yer aldı. TSİP, sosyalistlerin birliğine amasız fakatsız destek veren en samimi çevrelerin başında geliyordu ve bunu sonuna kadar temsil edenlerden biri de Hüseyin Hasançebi’ydi.
Kuruluşuna emek verdiği ve yönetimlerinde yer aldığı yapılar arasında SBP, BSP, ÖDP ve SEH bulunuyordu. Bunların nihayetlenmesi sonrasında ise Kürt Sorunu’nun çözümü için fiilen HDP’ye destek verdi.
Hüseyin Hasançebi’yi 1980’in sonunda tanıdım. Çok farklı ve hayli karşıt siyasal akımlardan geliyor olmamıza karşın, hemen birbirimize ısındık. SBP’nin yayın organı Birlik Dergisi’ni birlikte çıkardık. Zamanın ruhuna ve ihtiyacına uygun güzel yazılar yazdı. Geride kalan otuz yıl içinde ise ara sıra tercihlerimiz değişse de dostluğumuza hiç gölge düşmedi.
Biz ona “Çebi” diye hitap ederdik. Çebi bir düşünce insanıydı. Bunu aşağı yukarı siyasal ömrünün bütün safhalarında, göze batırmadan yaşadı. İçinde yer aldığı bütün partilerin yayın çalışmalarında, program komisyonlarında ve bildiri çalışmalarında sürekli yer alır, hep önerilirdi. Kendi yoksa, yeri mutlaka ayrılırdı.
Böyle önemli komisyon ve kurullarda yer almanın asla hevesi içinde olmazdı. Ama arkadaşları, onun ahlaki duruşunu, fikri sağlamlığını, sağduyu ve hakkaniyetini gözeterek bu mühim ve kritik işleri onun eline gönül rahatlığıyla teslim ederlerdi.
Zaten görünüşü, davranışı, derinliği ve düşüncelerini ifade edişiyle de, yakın arkadaşı ve yoldaşı Çağatay Anadol’un yazdığı gibi bir filozoftu. Soldan bir filozoftu. Bir gelecek kaygısı duymaksızın kendini siyasal faaliyete hasredişi, mütevazı yaşayışı da büyük ölçüde bunu anlatıyordu.
Sahaya dair gözlemleri bizi etkiler, çok güzel anlattığı fıkralar güldürürdü. Onu hep özlemle hatırlayacağız.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022