A.Turan ALKAN
İdeolojik düşünceyle temasım fakülte yıllarından başlar. Dünyada olup biten her şeyi ideolojik bir çerçeve ile açıklamak gençlerin pek hoşuna giden bir oyuncaktır, çünkü delikanlıya, “Bundan önce olmuş ve bundan sonra olması mümkün her şeyin sebebini biliyorum.” duygusunu verir.
Bazıları oldukça karmaşık ve anlaşılması güç görünse de ideolojik düşüncenin sihri, aslında kolay anlaşılır ve anlatılır olmasıdır. Bir ideolojiyi benimsemek suretiyle bir anda henüz tanımadığımız bir kitle ile ruh ve fikir arkadaşı haline gelir, yalnız olmadığınızı hissedersiniz. Hele dün öğrendiklerinizi ertesi gün bir arkadaşınıza kasıla kasıla anlattığınızı düşünün.
Uzatmayacağım; işte o günlerde bizim yurdun kantininde satılan kitaplardan birinde şöyle bir cümle okumuştum: Tarih, birbiriyle mücadele eden milletlerin hikâyesidir, yani tarihin temel ve belirleyici aktörü millet haline gelmiş topluluklardır. Bizim fakültenin kütüphanesindeki kitaplarda ise farklı bir şey söyleniyordu: Tarihi yapan şey, sosyal sınıflar arasındaki farklılıktan doğan çatışmalardır.
Tarihin temel aktörü olarak “millet”i, milli menfaatlerini kabul edenler milliyetçilerdi; sınıf çatışması tezi sosyalistlere aitti. O günlerde bir başka tezin sesi duyulmaya başlandı; bu teze göre tarih iman ile küfr, hak ile bâtıl arasındaki tezadın hikâyesiydi ana hatlarıyla.
*
İdeolojik düşünce bir yere kadar faydalıdır çünkü genç insanlarda düşünme, anlama ve anlatabilme ihtiyacını tetikler. Aslında kimsenin yolumuzu çevirip, “Söyle bakalım ahbab, tarihin itici gücü nedir; bunca insan yüz binlerce yıldır niçin didişip duruyor?” diye sorduğu filan yoktu. Soru olmayınca cevaba da gerek kalmıyor. Bizim kuşağı bu konuda tahrik eden şey, sol görüşlü arkadaşların, bütün ilimlerin ve bu arada tarihin nasıl işlediğini bulmanın gururuyla biraz burunları yukarıda gezmeleriydi. İşin açıkçası 19. yüzyılda sosyalist düşüncenin teorisiyle uğraşan bilim ve fikir adamları, olup biten her şeyi izah etme yolunda muazzam bir entelektüel gayret göstermişler, büyük mesafeler almışlardı. Varılan izah şekli, olup bitenleri az-çok açıklıyordu da; işte bu haklı gurunun sonraları düpedüz kibire dönüşmesi, gençlik yıllarımızda sosyalist düşüncenin nezle gibi hızla yayılmasına ve itibar bulmasına yol açtı. O günlerde adam olmak solcu olmaktı (hâlâ öyle olduğunu düşünenler de var!). Biz öyle düşünmüyorduk ama hâşâ sosyalist filan değildik, olmaya niyetimiz de yoktu; “Niçin karşısın?” deseler verilecek düzgün bir cevap bulamayabilirdik (Eh, gençlik böyle bir şeydir) başka!.. Komünizmi bilmeden antikomünist olmak durumundaydık yani.
Yine uzatıyorum; çok daha sonraları ideolojilerin insanda cevap vermekten çok, sormasını öğrenmek bakımından gerekli olduklarını fark etmeye başladım. Falcılık gibiydi ideolojik düşünce: “Ne fala inan, ne de falsız kal”a benzer şekilde ideolojik düşünce bir yere kadar gereklilik ve faydalı bir araç iken, bir noktadan sonra düşünceyi betonlaştırıveriyordu; dozajlara dikkat etmek lazımdı. Arayıp durduğumuz şey, bir cümlede izah edilebilir derecede basit bir şey olmayabilirdi pekâlâ.
Her şeyden önce aramak lâzımdı ama; kimin olduğunu hatırlamadığım bir sözü hep beğenmişimdir: “Ne aradığını bilmeyen ne bulduğunu da bilemez.” Bir başka büyük adam şöyle demişti: “Onu arayarak bulamazsın ama onu bulanlar mutlaka aramış olanlardır.”
Aramak, sormak, araştırmak, bulmak... İnsanların çoğu, bu gibi şeylerin farkına bile varmadan ömür geçiriyorlar; onlar da kendilerince düşünüyor, mutlu oluyor, benzer şeyleri yapıyorlar; onlar için üzülmek gerekmiyor. Okumak, şeylerin anlamı üzerinde düşünmek, araştırmak, sonuçlar çıkarmak gibi şeyler çoğu insan için olmasa da olur kabilindendir; onları suçlamak veya yargılamak kimseye düşmez.
Yine uzadı, oysaki doğrudan kalbine uzanmak istediğim konu ideolojik düşünceyi tanımanın gerekliliğiyle birlikte herhangi birine kapılıp gitmenin de tehlikesine dikkat çekmekti; misal olarak tarih düşüncesinden yola çıktım ve neticede gördüm ki ideolojiler bize gerçekte olup biteni bir hamlede izah edecek sihirli cümleyi veremiyorlar fakat hepsi de gerçeğin bir veya birden fazla vechesine bir şekilde ışık tutmayı başarıyor. Hemen her toplumda mülkiyet ve üretim tarzları tabakalaşmaya, ardından sınıflar halinde öbeklenmeye yol açar; bunların bazen sert çatışmalara sürüklendiği de görülmüştür fakat sınıflar çatıştıkları gibi uzlaşırlar da. Evet, tarihte millet-devlet tarzında organize olmuş toplulukların kanlı çatışmalarından hayli örnek toplamak mümkündür ve insanlar bazen yüksek dinî hislerle harekete geçerek büyük toplumsal olaylara yol açmışlardır. Bunların hepsi, bazen birbirine karışmış halde, bazen daha kolay anlaşılabilecek seyreklikte art arda gelir durur. Bir kenarda durup olup biteni anlamaya çalışanların, kesinlikle olup bitenler hakkında daha önceden kazanılmış etraflı bilgi sahibi olmaları gerekmektedir çünkü bakmak ve görmek önbilgi ile mümkün olabilmektedir. Ancak bilebildiklerimizi görebilir, sayabildiklerimizi sayabilir ve derlediğimiz olguların üstüne ancak daha önceden edinmiş olduğumuz bir mânâ etiketi koyabiliriz.
*
Bu ne demek oluyor?
Bu suali kendimce zevkle açıklayabilirim: Herhangi bir ideolojik düşünceyi savunmanızda mahzur yoktur fakat bunu hakkıyla yerine getirebilmek için o fikriyatın ardında duran bütün bilgi dağarcığını en azından bir kereliğine elden geçirmiş olmanız lazımdır. Zahmetsiz edinilmiş her kanaat, aslında doğru bile olsa size fayda temin etmez. Başkalarının hazır fikri olması bakımından ideolojiler dünyanın en bedava şeyleridir; pek az şey ödeyerek çok şey satın aldığınızı düşünebilirsiniz ama bir ideolojiyi savunurken bile çok şahsî emek ve enerji harcamak gerekeceğini unutmamak şartıyla.
Olgular bize standart ve kolay tanınabilir paketler halinde gelmezler; karmaşıklardır. Her defasında hızla gözden geçirilip tasnif edilmesi, ayıklanması ve yeniden anlamlandırılması gerekebilir. Ezbere ve peşin cevaplar, teorik planda doğru olsa bile yanlıştır. Olgular parmak izleri gibidir; uzaktan bakılınca birbirine benzerler ama her birinin farklı bir hikâyesi ve mahiyeti vardır.
*
Tarihin nesnesi insandır; tarih üzerine konuşmak insan tabiatı ve insan topluluklarının davranışları üzerine konuşmak demektir. İnsan topluluklarının hangi durumda nasıl davranacağı hakkında uzun listeler yapabilirsiniz fakat yanılabilirlik ihtimalini hemen yanıbaşına iliştirmek şartıyla.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016