Aydın ENGİN
AKP iktidarının gayriresmî üyesi MHP, milletvekillerini ve yönetim organı üyelerini Kızılcahamam’da üç günlük kampa almış. Kampın kapanışında da AKP Reisi’nin kararlı destekçisi, MHP’nin 2. Başbuğu Devlet Bahçeli uzun bir “değerlendirme” konuşması yapmış.
AKP medyasında her sabahki turumu attım. Sabah, Hürriyet, Milliyet, Yeni Şafak ve MHP’nin kardeş partisinin organı Aydınlık’ta konuşma neredeyse tam metin yer almış. Kimileri Başbuğ Bahçeli’nin CHP’ye yönelen sert mi sert sözlerini öne çıkarmış, kimileri Avrupa Birliği’ni yönelik, argo deyimle ancak “posta koymuş” dedirtecek sertlikteki sözlerini...
Konuşmayı sabırla (gerçek sabır gerektiriyor) okudum.
Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek.
Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim.
Buyurun...
* * *
Başbuğ buyurmuş: ... “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Osman Kavala hakkındaki bu sözde kararı Türkiye'nin hukuk gücüne suikasttır, Avrupa Konseyi kendi işine bakmalıdır".
Sayın Başbuğ, valla bu sözleriniz hiç de inandırıcı değil.
Bir kere Avrupa Konseyi’nin kararlarının bağlayıcı olduğuna ilişkin tutumu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne dayanıyor ve o sözleşmenin altında sizin sımsıkı sarıldığınız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nal gibi imzası var. Sizin başbakan yardımcılığı yaptığınız, yani devlet yönetiminde çok etkili bir koltukta oturduğunuz 1999 – 2002’den bu güne ve kısa süreli bir “muhalefet dönemi”nden sonra AKP iskelesine bordo ettiğiniz, halatlarını da sımsıkı bağladığınızdan beri bu konuda herhangi bir itirazınıza tanık olmadık. Şimdi istemediğiniz bir karar çıkınca bu nasıl oluyor da “Türkiye’nin hukuk gücüne suikast” oluyor? Ben anlamadım. Anlayan varsa beri gelsin.
Ha bir de Sayın Başbuğ, Avrupa Konseyi’nin temel görevlerinden biri Avrupa İnsan Haklarız Sözleşmesi’ne aykırı tutumları izleyip gözleyip buna karşı tutum belirlemektir. Yani “Kendi işine baksın” buyurduğunuz Avrupa Konseyi o kararla kendi işine bakıyor.
Yanılıyor muyum?
Yoksa yanılan siz misiniz?
* * *
Başbuğ buyurmuş: “... Milliyetçi Hareket Partisi bir siyaset mektebi, bir irade mefkûresi, bir akıl methiyesi, millete duyulan engin ve ebedi sevginin markalaşmış bir merkez değeridir.”
Sayın Başbuğ, sözlerinizin hamaset bölümünü geçeceğim de şu “markalaşmış bir merkez değeridir” nitelemesini anlayamadım, dahası kaptıramadım, hatta “Acep konuşmayı yazıya dökenlerin bir hatası mı” diye düşündüm; bir daha, sonra bir daha okudum.
Valla benim bildiğim “Marka, markalaşma, marka değeri“ gibi terimler kapitalizmin, hem de küreselleşmiş kapitalizmin kavramlarıdır. Alınıp satılan mallar (metalar) için kullanılır. Bugüne kadar markalaşmış bir siyasal parti ben duymadım.
Acep bunu Başbuğ’un kapitalizmin literatürüne bir katkısı olarak mı anlamalıyız. Ne diyeyim, Allah selamet versin.
* * *
Başbuğ buyurmuş (hatta bu bölümde biraz uzun buyurmuş. Parça parça ele almak daha doğru olacak):
“...CHP, tarihine sırt dönmüş, istikametinden şaşmış, Aziz Atatürk’le yollarını ayırmış, Türkiye’nin kuyusunu kazmak için kolları sıvamış siyaset yozlaşması, siyasi yıkım müteahhididir. Kaldı ki eylem ve emelleriyle bunu defalarca ispat, hatta tescil etmiştir. Kuvayı Milliye’yiz demelerine hiç kimse aldanmamalıdır, tam tersine CHP kuvayı militanlık, kuvayı miskinlik, kuvayı melanetliktir. CHP, HDP ve zilletin diğer çıkar ortakları emperyalizmin mızrak ucudur. Zillet ittifakı Türkiye’ye doğrultulmuş kanlı silahın pas tutmuş tetiğidir. Zillet İttifakı küresel ve bölgesel nifak üretim lobilerinin içimize sızdırılmış Truva Atı, aramıza yerleştirilmiş saat ayarlı bombasıdır...”
Sayın Başbuğ bizim meslekte sizin bu sözlerinizin hemen tamamına “içi kof hamaset” denir. O yüzden ele almayacağım. Ama üslup gösterisi yapayım derken mantığınızı epey zorlamışsınız.
Öyle ya “CHP, HDP ve diğer ortakları emperyalizmin mızrak uçlarıdır” deyip herhangi bir kanıt göstermemek, gösterememek başka nasıl açıklanır?
Keza “...Zillet İttifakı küresel ve bölgesel nifak üretim lobilerinin içimize sızdırılmış Truva Atı, aramıza yerleştirilmiş saat ayarlı bombasıdır...” cümlelerinin inandırıcı olması için bir kanıt gerekir. Yoksa “krem sür izi kalsın” demiş olursunuz.
Hele “Zillet ittifakı Türkiye’ye doğrultulmuş kanlı silahın pas tutmuş tetiğidir” cümlesi mantığın iflas ettiği aşamadır.
Öyle ya, madem paslı tetik neden bu kadar korkuyorsunuz? Neden her fırsatta ve Kızılcahamam kampı sonrasında dilinize pelesenk ediyorsunuz? Siz söylemişsiniz: Paslı tetik. Yani işe yaramaz, istendiği kadar tetiği çekmeye çabalayın, işlemez, silah ateş almaz, öve öve bitiremediğiniz Cumhur İttifakı’nıza bir zarar gelmez.
Yani korkmayın...
* * *
Yazı uzadı. Haydi izin verin ve sabredin bir alıntı daha yapayım.
Başbuğ önce CHP Genel Başkanı’ndan başlıyor:
“...CHP Genel Başkanı’nın fotoğrafının ve imzasının bulunduğu bir afiş son günlerde billboardlarda gösterime sunulmuştur. Bu afişte ilamı yapılan ve vahameti iflah olmaz düzeylerde olan ibareler şu şekildedir: ‘Etnik köken, inanç, engellilik, cinsel yönelim yasayla dezavantaj olmaktan çıkarılacaktır’.
Sonra da buyuruyor:
“Türkiye’de dezavantajlı hiçbir kesim yoktur. (...) Etnik kökenin dezavantaj olduğunu söylemek Türk milletine meydan okumak, milli kimliği yok saymaktır. Bunun adı bölücülüktür, Anayasa’nın 66’ncı maddesini kasten çiğnemektir.”
Diyarbakır’dan bir Kürt arkadaşıma telefon ettim. Bu cümleleri aktardım. Tepkisi çok ilginç oldu:
-Bence atıyorsun. Bu kadarını söylemiş olamaz yani...
Başbuğ buyurmaya devam ediyor:
“...İnanç konusunda dezavantajdan bahsetmek tepeden tırnağa iftiradır, izansız ve iffetsiz bir yalandır.”
Bir Alevi arkadaşıma telefon ettim. Bu cümleyi aktarmak istedim. Sözümü kesti:
-Okudum, okudum. Senin Başbuğ haklı oğlum. Biz Alevilerin ibadet yeri olan cemevleri Diyanet İşleri Başkanlığı’nın himayesinde suyu elektriği, ödeniyor, cemevinde görevli dedeye maaş ödeniyor. Evlerimizin kapısına çarpı işareti koyanlar anında tespit edilip tutuklanıyor, mahkemelerce onlara çok ağır cezalar kesiliyor. Bence o laflar biz Alevilere değil, Rumlara, Ermenilere, Süryanilere, Ezidilere, Yahudilere filan söylenmiştir.
Şaşırma sırası bendeydi. Sordum
-Dalga mı geçiyorsun?
“Evet” dedi ve telefonu kapattı.
Bana da bu yazıyı noktalayıp konuyu kapatmak kaldı.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021