Aydın ENGİN
Herhalde farkındasınız, aşırı yüklü gündemde BDP Genel Başkanı Muhsin Yazıcoğlu’nun ve yanındakilerin ölümüyle sonuçlanan helikopter kazası(?) her zaman kendine yer buluyor. Üstelik son günlerde daha çok ve daha da tırmanarak, karmaşıklaşıp, kuşku dağları yaratarak...
Hatırlayalım:
Yazıcıoğlu’nu ve ekibini taşıyan helikopter 25 Mart 2009’da düştü. Bilgi kirliliği, daha doğru bir deyimle “kirletilmesi” daha helikopterin düştüğünün anlaşıldığı ama henüz bulunmadığı andan itibaren başladı. Helikopter Kahramanmaraş’tan Yozgat’a gidecekti. Gidemedi. Henüz bilinmeyen ya da bilinip açıklanmayan bir nedenle düştü. Helikopterdekilerin hepsi öldü. Helikopterde bulunan İhlas Haber Ajansı muhabiri İsmail Güneş helikopter düştüğünde yaşıyordu ama yaralıydı. 112 Acil Servis’e cep telefonuyla ulaştı. Becerebildiği kadarıyla kaza hakkında bilgiler verdi.
Modern aygıtlarla donatılmış helikopterin ve üstüne üstlük İHA muhabirinin cep telefonunun sinyallerine rağmen helikopterin enkazına ancak iki gün sonra, 27 Mart’ta ulaşıldı. Yaşayan tek tanık Güneş de donarak ölmüştü.
“...Hava koşulları çok elverişsizdi ve helikopter o yüzden düştü... Zaten geç ulaşılmasında da hava koşulları belirleyici oldu... Kaza kötü hava koşulları yüzünden yönünü şaşıran pilotun hatasından kaynaklandı...”
Bunlar kazayı izleyen günlerde açıklanan resmi gerekçelerdi.
BBP yönetimi olayın peşini bırakmadı. Resmi açıklamalardaki ve kaza raporlarındaki çelişkilerin üstüne gitti. Baskılar sonucu bir Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. Hemen bütün Meclis Araştırma Komisyonları’nın başına geldiği gibi dişe dokunur bir sonuç alınamadı.
Sade suya tirit bir rapor açıklandı ve adeta olay kapandı.
Bunu uzunca bir sessizlik ve suskunluk dönemi izledi. Ama bu dönemde yine de medyada Yazıcıoğlu’nun ölümü üstüne parça buçuk haberler yer aldı.
Kazadan hemen sonra NTV’den art arda (yüzlerce defa) telefonla arandığı için helikopterin yön gösterme cihazlarına etki edildiği ve helikopterin düşmesine yol açıldığı gibi zırvaları bir yana bırakalım.
Ama olay anında ve kaza bölgesinde askeri jetlerin uçtuğu, bunların yarattığı türbülansla (şiddetli hava çalkalanmasıyla) helikopterin düştüğü ya da düşürüldüğü ileri sürüldü. TSK kaynakları bu iddiaya o saatte, o bölgede hiç bir askeri uçağın bulunmadığı açıklamasıyla cevap verdi. Bu cevabın doğruluk derecesi radar kayıtlarıyla kolayca anlaşılırdı. Gelin görün ki tam da o anda bölgedeki bütün radar istasyonlarının (tek değil onlarca radar istasyonunun) bilinmeyen bir nedenle devre dışı kaldığı bildirildi.
Konu artık bir kaza olmaktan çıkmış, çok zehirli kuşkular barındıran karanlık ve karmaşık bir olaya dönüşmüştü.
Ta ki Cumhurbaşkanı’nın devreye girmesine kadar. Anlaşılan kaza ile ilgili Cumhurbaşkanın sorumluluğundaki Devlet Denetleme Kurulu’na ilginç bilgiler ulaşmıştı. Nitekim kısa süre önce bu bilgiler Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyuna ulaştırıldı: Helikopterdeki kazanın oluş nedenini, helikopterin rotasını, uçuş bilgilerini ve kaza öncesi ve sırasında olup bitenleri ayrıntılı olarak gösterebilecek hassas aygıtlar, özellikle Argus 5000 CE denen panelin üstünde bulunan ve helikopterin “karakutusu” olarak nitelenen aygıtlar kazadan sonra olay yerine giden askerlerce “tornavida” ile sökülmüştü ve bu bir video görüntüsü ile kanıtlanıyordu.
Bu bilgi ve kanıtlardan sonra özel yetkili savcılık devreye girdi ve cihazları sökenler de dahil 4 subay ve üç sivil tutuklandı.
Şu andaki ve şu ana kadarki durumun özeti bu. Ayrıntıya girsek daha on-onbeş Tırmık kadar yazmak gerekecek. Hatta belki daha da fazla...
* * *
Bu aşamada ne söylenebilir?
Önce şu: Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının öldüğü helikopter kazası artık “kaza” olmaktan çıktı. Ortada çözdükçe düğümlenen bir olay var. Her yeni bilgi, kanıt soruları daha da çoğaltıyor ve karmaşıklaştırıyor. “Kaza” içinden çıkılması zor bir muammayadönüşüyor.
Sizlerin de bildiklerinizden fazla herhangi bir bilgiye dayanmadan iki olasılık bence ağırlık kazanıyor:
Birinci olasılık: Bu bir kazaydı. Ancak kazaya doğa koşulları değil aynı anda, aynı bölgede uçmakta olan askeri jetlerin yarattığı türbülans etkisi yol açmıştı ve TSK bunu saklamak, suçu örtbas etmek için cihazları çalıp, yok etmeye kadar uzanan bir dizikaranlık operasyona girişti. Şimdi o karanlık aydınlatılmaya çalışılıyor.
İkinci olasılık: Muhsin Yazıcıoğlu, 1980 öncesinin en kanlı günlerinde, mesela 7 TİP’linin Haluk Kırcı – Abdullah Çatlı ekibi tarafından vahşice öldürüldüğü günlerde Ülkü Ocakları Genel Başkanıydı. Türkeş önderliğindeki ırkçı-milliyetçi hareketin en kilit kişilerinden ve liderlerinden biriydi. Ancak 12 Eylül sonrasında Türkeş ve çizgisi ile yolunu ayırdı ve darbe sonrasında yeniden siyasal faaliyetirn önü açıldığında, 1993 Ocak’ında kendi partisini, BBP’yi kurdu. Denebilir ki Türkeş ve çizgisi “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar müslüman” iken, Yazıcıoğlu’nun partisi “Hira dağı kadar müslüman, Tanrı Dağı kadar Türk” bir çizgiyi temsil ediyordu. (Koyu renk dizilen sözcükler aradaki farkı bence iyi vurguluyor)
Yazıcıoğlu ile, Hrant Dink’in ölümünden hemen sonraki günlerde, 2007 Şubat başında, Kanal 7’de bir tartışma programına katıldım. Reklam arasındaki ayaküstü sohbette, Hrant Dink’in katillerinden Erhan Tuncel’le aynı fotoğraf karesinde yer alışını hatırlatıp “Tabanına hakim olup olamadığını” sordum. “Hakimim” dedi. Sonra ekledi “Ama bizim tarla çoktan sürülmüş. Hakim olmak kolay değil”.
Yazıcıoğlu bu “sürülmüş tarla” vurgusunu o günden sonra bir kaç kez daha ve bir kaç yerde daha yineledi.
Acaba BBP tabanındaki (MeselaYasin hayal, Erhan Tuncel gibilerin sık sık ziyaret ettikleri, belki de içinde yer aldıkları Alperen Ocaklarındaki) bazı unsurlar, devletin derinliklerindeki güçler tarafından bazı karanlık işler için kullanılmak istendi ve Yazıcıoğlu buna engel oldu ve bu yüzden onun ortadan kaldırılması mı gerekti?
* * *
Ben bu muammadan şu an bu iki olasılığı üretebiliyorum.
Siz bir üçüncüsünü, dördüncüsünü, beşincisini filan üretebiliyor musunuz?
Ya da benim iki olasılığımdan hangisi size yakın geliyor?...
Ne dersiniz?
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021