Aydın Selcen
Öyle bir insan öğütme, yurttaşı canından bezdirme değirmeni ki, kimler gelmiş geçmiş. Son zamanlarda nedense Fikret’e takılıyorum hep örnekse. Eylem tarzı olarak Aşiyan’a çekilmesi, ömrünün son on yılını orada geçirip, aslan gibi adam olmasına karşın 48 yaşında ölmesi. Canan Özcan Eliaçık’ın Kıvılcımlı kitabıyla İslâm Özkan ve Tanıl Bora söyleşileri sayesinde tanıştım, şimdi elimin altında. 69 yıllık hayatının 22.5 yılını hapislerde geçiren Kıvılcımlı’nın içerideki yılmaz çalışkanlığı bana Gramsci’yi (ne onu, ne diğerini, ne Fikret’i iyi bildiğim iddiasında hiç değilim) çağrıştırdı.
Dedemi hızla şutlayan anneannemin ikinci eşi Ahmet Hamdi Başar yahut. Ne zaman heyecanlansa, düş kırıklığı yaşamış. Evde duran antika bir çalışma masası var, altına bacaklarım sığmıyor. Rahmetli annem onu gösterir “Hamdi Dede’n Barış Dünyası dergisini işte bu masada daktiloyla kendi kendine yıllarca (1962-71) çıkardı” derdi. Konuk yazar adı altında yer verdiği yazıları da takma ad uydurup, kendi yazarmış. Onun son on yılı da böyle trajikomik sanki. Aşiyan’a çekilir gibi daktilosuna, dergisine sığınmış. Bugün bilenlerce hayırla yâd edilir; saygın bir insanmış. Annemden de yalnızca iyi sözler duydum hakkında. Kitaplığında Musa Anter’in incecik Kürtçe-Türkçe sözlüğünü bulmuştum, “Aziz Hamdi bey kardeşime” diye imzalamış. Nereden, nasıl tanışırlardı acaba, kim bilir?
Aylak kasap billurlarını tartarmış. İçim karardıkça kendimi bunları ve daha pek çoklarını tekrar tekrar düşünür buldum. Asla kendimi o aklımdan geçirdiklerimin dengi saydığım için değil, haşa. İçtenlikle karşılaştırırsam benimki, fren balatasına sıkışan kum taneciği kadar dahi etkisi olmayan bir çaba. “İşte geldim gidiyorum, şen olasın Halep şehri” hesabı. Bunun için havalanmaya çabalıyorum, kuş bakışı bakmaya. Bunun için giderek, yok istikşafi, yok Kahire’ye açılım, Çavuşoğlu’ndan Brüksel’de Blinken’e çalım, Ruslar yine Idlip’i vurdu, AB’yle zirve, yok bilmemne -bunlar iştahımı açmaz oldu. Yanlış, onu da biliyorum. Bilebildiğin, öğrenebildiğin, yapıcı katkı sunabildiğin yerde kal, ötesine geçme. Haddini bil, aşma. Ahkâm kesme, tavana sıkma. Somut söyle. Hariciye ağzıyla “biz resmi çekip koyalım şekerim, Ankara değerlendirsin”. Eyvallah.
Fakat iki şey canımı sıkmıştır hep, o da var. Biri, “şimdi sen o işleri bırak da…” kafası. Hani tam dalmış, aklınızı vererek bir şey okur yahut bir şey düşünürken, gelip birinin ana limon sıkması. Veya paldır küldür bir işe girişmek yerine alternatif akıl yürütmeye kalktığınızda yöneticiden aldığınız yanıt. İkincisi, durmadan koşuşturan, sürekli meşgul görünen insanlar. Nereye koşuyorsunuz? Hepinizin de çok önemli, çok acele işiniz mi var? Yoksa markete koşup, eve yetişme derdinde misiniz? Mayış yattı mı, ona mı bakacaktınız ATM’den? En alttakileri, emekçileri, günübirlikçileri demiyorum. Karnı guruldayan adam, akşama çocuğunun önüne bir tas çorbayı, bir dilim ekmeği nasıl koyacağını düşünen kadın, başka nereye baksın? Ama şu kurukalabalığı, kendinden havalıböcekleri diyorum. Neden kafanı çevirip, önünden geçtiğin yeni sürgün vermiş ağaca bakmıyorsun on saniye? Korkma, düşün.
“Düşünmeye kalksam, çıldırırım” derdi yine rahmetli annem. Dizi değil de (“Arka Sokaklar” hariç), durmadan yarışma programlarını ve şu ünlü “kadın programlarını” izliyordu son yıllarında. Neredeyse bir yıl olmuş bile öleli. Nasıl geçti bu koca yıl? Evet, küresel salgınla geçti. Başka? Neredeydik, nereye geldik? Hangi anlamlı, olumlu değişiklik oldu, ülkemizde, hayatlarımızda? Veya tersi, bozuk olan düzen daha ne kadar daha yozlaştı? Bizde mi bir bozukluk var yoksa? Neden böyleyiz biz? Kıvılcımlı, anahtar olarak, ömrünü kendi tarih tezine vakfetmiş. Büyük, zor işler bunlar: Düşünsenize, adı üstünde, tarih tezi. Önce anlamak, sonra çözüm üretmek için bir yol gösterici. Eskiden olan “imlâ kılavuzu” gibi. Nedense Batı dillerinde “anahtar konu” denilenin, Türkçe karşılığı “kilit önemde” olur.
Bu bağlamda iki, ikibuçuk belki, birbiriyle çelişkili durumu bir arada barındırageldim. İlki, Türkiye’nin sürekli anlatıldığı denli biricik, kendine özgü, özgün olmadığı. “Dünya ve Biz” dediğim. İkincisi ise, aynı zamanda Türkiye’nin küçümsenecek, kenara itilecek, sıradan, çakma bir ülke de olmadığı. Buçuğu da burada: Gurur duymasam, görev yapmazdım. Sözde kapıyı vurup, hariciyeden nasıl çıktığımı anlatıyorum kitabımda. Buna karşılık sevgili Yetvart Danzikyan beni onurlandırıp, Açık Radyo’da konuk ettiğinde kitabım üzerine sohbet etmek için, son olarak “aslında zevk almışsın, sevmişsin bu işi” diye sormuştu. Doğru. Kimse şakağıma silâh dayamamıştı ki, “git devlete memur ol” diye. “Gerekeni değil, yakışanı yapmak”: Ne süslü, içiboş sözler bunlar. Ona “fedai kalıbına dökülmek” demeli belki.
“Geçtim dünya üzerinden, ömür bir nefes derinden” – bak, bu daha güzel, daha alçakgönüllü, daha gerçek. Kuzeydeki komşumuz Putin Bey dilerse 83 yaşına dek tahtında oturmaya devam edebilecek. 29 yıl Rusya’yı (pekiyi S.S.C.B.) yöneten Stalin’in rekorunu kıracağa benzer. Çin’deyse Şi, Mao’dan bu yana, kendini ömürboyu lider ilân edebilen ilk lider oldu. İran islâm cumhuriyetine dönüştüğünde ben on yaşındaydım, kırk küsur yıl sonra ne muhalefet kaldı, ne yeniden dönüşüm olasılığı. Tanrı korusun Irak’ı, Suriye’yi, Mısır’ı, Libya’yı (bu anlamda) “dengimiz” ve bugünkü izleğimiz içinde saymıyorum. Hem bakınız, yakın tarihi oluk oluk kanla sulanan Güney Amerika’da, Venezüela dışında demokratik olmayan rejim yok. Devasa Hindistan’ın demokrasisi de halen dayanıyor.
Ne Rusya, ne Çin, ne İran, ne artık Osmanlı burası. Kayzer-i Rum’luk, ayanlar, tanzimat, ıslahat, meşrutiyetler, Paris ve Berlin kongreleri, İttihat ve Terakki, kurtuluş, kuruluş, laik cumhuriyet, Lozan, Montrö, çok partili sistem, NATO, Avrupa Konseyi, AGİT, hatta AİHM, hatta AB adaylığı: Tüm bunlar yaşanmadı mı? Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Süryaniler burada yaşamadılar mı, ocaklarına kibrit suyu döktüğümüz? Ocaklarına kibrit suyu dökülen bütün o Müslüman Balkan halkları, dönüp buraya sığınmadılar mı uzun ve derin yenilginin ardından? Ya İstanbul nedir, nerededir? Kahire, Halep, Şam, Bağdat vs. ile İstanbul bir midir? İstanbul-Viyana 1500, İstanbul-Diyarbakır 1400 km; sahi Roma’ya gidip baktınız mı, baktıysanız tanıdık geldi mi, titrek bir mum ışığı yandı mı iki kulağınızın arasında?
Çocuk mu kandırıyorsunuz? Kim evsahibi, kim konuk? Kim hain, kim yurttaş? Özal’ın bile tarih öncesi addedildiği bu genç toplumda, 2021 yılında ne Safahat’ı, ne Hamit’i, ne başyüceliği? Soğuk Savaş devam mı ediyor sandınız? Ne kalacak sizden geriye? “Biz enkaz bırakacağız, kaldırması sizin çocuklarınıza kalmış” mı diyorsunuz? Olsun, ona da varız. Kartaca’yı yıkar gibi, yerle bir edip, yıkıntıların üzerine tuz dökecek değilsiniz ya. Canımızı sıkacaksınız, üzeceksiniz, hırpalayacaksınız, sonra çekilip gideceksiniz. Reyisiniz başa geçtiğinde doğan çocuklar, ilk seçimde oy kullanacak. Asım’ın şeysi, anlatırsınız artık. Şevval Sam değil de, Hilâl Kaplan olabilir sanki bugünün gençkızlarına esin kaynağı, rol modeli. Hafriyattan anlıyorsunuz, inşaat bilmiyorsunuz. Çünkü tasarım yapmak, Şark usulü hayal kurmaktan farklı. Esnaflık da, şirket yönetmekten.
Kuşbakışı derken çok uçtuk, yorulduk, biraz yere konalım. Normalleşmek, sıradanlaşmak istiyorsunuz biliyorum. Ben de öyle. Selahattin Demirtaş, “muhalefetin demokrasi ittifakı ilan edip 4-5 temel ilkede uzlaşarak ortak mücadele kararı aldıklarını açıklamasını” öneriyor. Doğru ve yerinde. Ama “yaz” desen, yazamaz kolay kolay kimse o 4-5 temel ilkeyi. Tek önerim var benim: Bırak dağınık kalsın. Yani, indirelim seçim barajını sıfıra, atalım siyasi partiler kanununu çöpe, bu. İtalya’daki, İsrail’deki gibi yamalı bohça seçim ittifakları ve/veya koalisyon hükümetleri kurulsun. Ötesini söylemiyorum, başlangıcından söz ediyorum. Milletvekillerinin seçmenden alacağı güç, onları parti liderlerinin önünde konumlandırsın. Toplumun çoğulluğu, meclise çoğulculuk olarak yansısın.
Geçen hafta Hollanda’da seçim vardı. Şu D66 lideri Sigrid Kaag’ın zarif coşkusuna takıldım. Kaag, 1961 doğumlu, başta Arapça, altı dil bilen deneyimli ve iyi eğitimli bir diplomat. Katolik, eşi Filistinli Anis al-Qaq, dört çocuk annesi. Vogue dergisine de kapak olmuş. Liberal D66, 150 sandalyeli Hollanda parlamentosuna 24 vekil soktu. Kaag’ın kutladığı başarı bu. “Sağcılar ahmaktır vs.” filan diyorsunuz ya bizde, işte bir başka sağcı başbakan Rutte de 35 milletvekilliğiyle dördüncü dönem için koltuğunu korudu. Herhalde onun VVD’si şimdi D66 ile koalisyon yapacak. Rutte, başbakan olduğu 2010’dan bu yana kendi sıradan dairesinde yaşıyor, bekâr, işine bisikletle gidip geliyor, haftada bir gün de (Lahey’de çoğunlukla göçmen çocuklarının okuduğu bir) lisede öğretmenlik yapmayı aksatmadan sürdürüyormuş. Ayrıca, yüzölçümü mendil kadar Hollanda, dünyanın ikinci büyük tarım ülkesi. Burası Hollanda mı kardeşim? Ver ayarı, tükür avcuna, bas tokadı, fırıl fırıl, topaç gibi döne döne gideyim.
Sözün özü, bence bu ülkenin geleceği çok başka bir yerde. Cıvıl cıvıl, güleç, kendiyle barışık olduğu için özgüvenli, eğlenceli, genç, rengârenk, özgür bir yerde. Henüz onu yansıtan siyaset sözcülerini, temsilcilerini arıyor. Bu muhalefet de onu temsil etmiyor. Geçmişe bakınca, ben bu geleceği görür gibi oluyorum. Bu ağlama duvarı suratlılar, nursuzlar, kibirliler, yağdanlıklar, mezarlıkların sessizliğini bize istikrar diye satanlar, bunlar geçmişe ait dahi değiller. Bünyeye yabancı, fıtrata ters olanlar onlar, bizlere “İslâm dairesine dışarıdan musallat mukallit nesil” diyenlerin ta kendileri. Nepotizmi, kleptokrasiyi bize yurtseverlik diye yutturanlar. Babadan kalma otoriter deli gömleğini giydirmeyi, bildik doğu despotizmini akıllarınca ilerleme diye pazarlayanlar. Görkeme böbürlenmeyle erişeceğini sananlar.
Böyle gitmez, gitmeyecek de. Ancak çekilecek çok çile var daha. Dönüşüm belirtisinin başlaması için bile. Varılacak yere yolumuz uzun. Kestirme aramak beyhude. O yöne doğru bir akılcı ilk adımı atabilseydik keşke.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024