Barış Soydan
Ekonomide bu haftanın en önemli olayı, Merkez Bankası Para Politikası'nın 18 Mart Perşembe gerçekleştireceği toplantı. Başkan Naci Ağbal defalarca vurguladığı sıkı para politikasını sürdürüp faizi artıracak mı yoksa Erdoğan'ın verdiği limitin sonuna mı geldik, yarın göreceğiz. Bugün biraz geçmişe uzanıp Merkez Bankası tarihinden az bilinen bir sayfayı açalım.
T24'te daha önce yayınladığım "Kapalı kapılar arkasında Merkez Bankası" dizisini Erdem Başçı'nın başkanlık dönemiyle başlatmıştım.
Başçı başkanlığı Durmuş Yılmaz'dan devralmıştı. Yılmaz, AKP'nin Merkez Bankası'nda atadığı ilk başkandı.
Durmuş Yılmaz
Yeni bir yasa, yeni bir iktidar
2001 Krizi sonrası yaşanan dönüşümde Merkez Bankası yasası yenilenmiş, araç bağımsızlığı ve yöneticilerin görev sürelerine ilişkin güvenceler sağlama bağlanmıştı. AKP iktidara geldiğinde hem kurumsal yapısı güçlendirilmiş bir Merkez Bankası hem de banka içerisinden atanmış bir Başkan (Süreyya Serdengeçti) bulmuştu. Erdoğan ve AKP kurmaylarının bu durumdan çok memnun olmadığı sır değildi.
Daha 2003 yılının ilk yarısında faiz tartışması başladı. Başbakan Erdoğan'ın faizlerin düşürülmesi gerektiği yönündeki sözlerine Serdengeçti, "Faiz siyasi baskıyla düşmez" şeklinde cevap vermişti.
2003 yılının Nisan ayında Merkez Bankası Genel Kurul toplantısı vardı. Rivayete göre Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, genel kurulun seçimli yapılmasını talep ediyordu. Bu durumda tüm banka meclisi üyelerinin yenilenmesi gündeme gelebilecekti. Oysa usul ve uygulama, sadece görev süresi dolan iki üyenin yerine seçim yapılması şeklindeydi. Kulislere yansıyanlara göre iktidarın bu hamlesi karşısında Başkan Serdengeçti ve üç başkan yardımcısı istifa edeceklerini söyleyerek rest çektiler ve toptan bir değişimi engellediler.
Sonuçta 7 Nisan 2003'te genel kurul yapıldı ve banka meclisine iki yeni üye seçildi: İlker Parasız ve Durmuş Yılmaz.
Durmuş Yılmaz, 1980'lerin başından beri bankadaydı. Daha önce Piyasalar Genel Müdürlüğü'nde genel müdür yardımcısı, İşçi Dövizleri biriminde genel müdür olarak görev yapmıştı. Dönemin tanıkları, bu dönemde düşük profilli bir yönetici fotoğrafı verdiğini söylüyorlar. Muhafazakâr bir yaşam tarzı vardı ama siyasetle ilgisi yoktu. Yine de fakat iktidarın yeni sahibi AKP'nin yöneticileri ile diyalog kurmayı başardı. Nitekim yeni iktidar banka meclisine atama yaparken onu tercih etti.
AKP'nin bir eli bankanın içindeydi. Yılmaz'dan sonra banka meclisi ve denetleme kurulu üyeliklerine yapılan seçimlerle banka yönetimi yavaş yavaş değişti. 2004 yılında İbrahim Turhan ve Necati Şahin, 2005 yılında Lokman Gündüz ve Vehbi Çıtak, 2006 yılında Necdet Şensoy banka meclisine girdi. Bu isimlerle AKP iktidarı Merkez Bankası yönetiminde ağırlık kazandı. Ekim 2003'te Ali Babacan'ın danışmanı Erdem Başçı Başkan Yardımcısı olarak atandı.
Serdengeçti 13 Mart 2006 tarihinde görevinden ayrılmış ama yerine atama yapılmamıştı. Başkan Yardımcısı Erdem Başçı başkanlığa vekalet ediyordu. Vekaleten yapılan atama, başkanlık için AKP'nin tercihinin Babacan'a yakın Başçı'nın olduğu şeklinde yorumlanmıştı. Ama böyle olmadığı ortaya çıkacaktı…
Bir süre sonra AKP'nin dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e önerdiği ismin Albaraka Türk Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz olduğu duyuldu. Sezer bu ismi veto etmişti. "Eski Türkiye" (Ahmet Necdet Sezer) ile Erdoğan arasındaki uzlaşı, sürpriz bir isim, Durmuş Yılmaz üzerinde olacaktı...
Dönemin gazeteleri atamayı magazinel boyutundan, Yılmaz'ın evinin önünde çıkarılan ayakkabıların fotoğrafından verdiler. (Eskinin medyası da az günahkar değildi.) Yılmaz'ın bankacılık geçmişiyle, başkanlığa layık olup olmadığıyla ilgilenen pek yoktu...
Durmuş Yılmaz güçlü bir başkan olamadı. Onun döneminde AKP'ye yakın iki yönetici, 2003'te başkan yardımcısı olarak atanan Erdem Başçı ve 2008'e kadar meclis üyesi olarak görev yapan ve o yıl başkan yardımcılığına atanan İbrahim Turhan, AKP ile güçlü ilişkileri sayesinde bankada etkili oldular.
Dönemin tanığı banka çalışanları, Erdem Başçı'nın Babacan'ın yanında, Turhan'ın ise AKP genel merkezinde epey zaman geçirdiğini ve buradan aldıkları güçle Merkez Bankası'nda etkinlik kazandığını hatırlıyorlar…
Rutin sayılabilecek toplantılar bile gün boyu sürüyor, kararlar zamana yayılıyor ve tüm bu süreçlerde Durmuş Yılmaz pasif bir görüntü çiziyordu.
En çarpıcı görüntülerden biri, çoğu İstanbul'da yaşayan banka meclisi üyelerinin Ankara'ya geldiğinde yönetim katında banka çalışanlarının kuyruk oluşturmasıydı. Atama/terfi gibi konularda Başkan Yılmaz'dan ziyade bu isimlerin etkili olduğunu söyleniyordu...
Yılmaz'ın zayıf profili banka dışından da hissediliyordu. Bu dönemin ilginç olaylarından biri, Türkiye Bankalar Birliği'nde yapılan bir toplantıda dönemin Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen'in, Durmuş Yılmaz karşısında eli cebinde konuşmasıydı...
Bu dönemde yurtdışı programlara katılımlar dikkat çekici biçimde artmıştı. Büyük fayda beklenmeyecek toplantılara yönetici düzeyinde katılımlar gerçekleşiyor, toplantı sürelerini aşan seyahat planları yapılıyordu. Banka lojmanlarındaki tadilatlar, sosyal tesislerinde verilen kalabalık yemekler, kulislerde konuşulur olmuştu.
Altı çizilmesi gereken bir nokta, bankaya yeni alınan ve kısa sürede vekaleten kritik birimlere yönetici olarak atananların çoğunun 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında görevden alınacak olmasıydı...
Bankada sadece AKP rüzgarı esmiyor, iktidara yakın yöneticiler arasında gruplaşmalar da yaşanıyordu. Ahmet Davutoğlu'na yakın yöneticiler adeta grup içinde grup gibiydi. İbrahim Turhan ve Lokman Gündüz üniversite yıllarından itibaren Davutoğlu ile yakın olmuşlardı. Necdet Şensoy, Sabri Orman gibi isimler zamanında Davutoğlu ile birlikte Malezya'da bulunmuşlardı. Daha sonra atanan Ahmet Faruk Aysan da bu gruptandı...
Durmuş Yılmaz'ın görev süresinin bitmesine yakın AKP'nin yeni bir başkan arayışında olduğu kulislerde yayılmaya başladı. Buna gerekçe olarak 65 yaş sınırı gösteriliyordu. İki güçlü başkan yardımcısı, Erdem Başçı ve İbrahim Turhan, başkanlık için en güçlü adaylardı. Mücadeleyi Babacan'a yakın Başçı kazandı. Bir süre sonra İbrahim Turhan, Borsa İstanbul'a Yönetim Kurulu Başkanı olarak Merkez Bankası'ndan ayrıldı.
Durmuş Yılmaz emekli olduktan sonra MHP'den siyasete girdi. Bu karar onu tanıyanları şaşırtmıştı. Çünkü her ne kadar muhafazakâr bir yaşam tarzına sahip olsa da siyasetle iç içe bir insan değildi. Bir iddiaya göre Yılmaz, başkanlık süresini uzatmayan (Her ne kadar yaş sınırı varsa da bunu bir şekilde aşmak mümkündü) AKP yönetimine çok kızmıştı. O dönem iktidara karşı sıkı muhalefet yürüten MHP'yi bu nedenle seçtiği öne sürülüyordu.
Yılmaz siyasete bugün İyi Parti'de devam ediyor. Dönemin güçlü figürü İbrahim Turhan, Davutoğlu'nun Gelecek Partisi'nde. Erdem Başçı ise siyasetten uzak durmayı tercih etti…
Merkez Bankası'nın yakın tarihini değerlendirenler Durmuş Yılmaz dönemini, müdahalelerin yoğunlaştığı son dönemlerden ayrı bir yere koyuyor. Oysa görüldüğü gibi onun döneminde yaşananlar, AKP'nin en başından beri bankaya müdahale ettiğini gösteriyor.
Para politikasının mirası
Yılmaz döneminin para politikası da tartışmalı noktalara sahip. Bugün Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olan özel sektörün devasa döviz borcu, o günlerden miras.
2008 sonrasında özel sektörün döviz borçluluğunda müthiş bir artış yaşanmıştı. Bu dönemde gerek banka içinden gerek dışından, reel sektör şirketlerinin dövizle borçlanmasına sınırlama getirilmesi gerektiğini söyleyenler vardı. El parasıyla hormonlu büyümeden memnun olan AKP bu uyarılara kulak asmadı. Dönemin tanıkları, Durmuş Yılmaz'ın siyasi iktidarı uyarmak konusunda yeterli çabayı göstermediğini, döviz borçlanması konusunda sessiz kaldığını söylüyorlar…
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021