Bekir AĞIRDIR
Siyasi mühendislik hesaplarına dayalı siyaset üretmek hem çok kolay hem de çok yaygındır. Genellikle bu hesaplar bazı şeyleri açıklamak için kullanılan demografik, kültürel, sınıfsal seçmen kümelerinin monolitik olduğu varsayımına dayanıyor. Örneğin bir partinin seçmenlerinin tümünün benzer olduğu, parti yönetiminin tercihine göre tümünün bir yandan diğer yana hareket edeceği varsayılıyor. Ama gerçek böyle değil. Bunun son örneklerinden birisini Yeniden Refah Partisi'nin iktidarla muhalefet pozisyonu arasındaki gidiş gelişinde yaşadık. Şimdi parti yönetimi Cumhur İttifakı'na dahil oldu diye tüm seçmeninin de aynı yönde oy kullanacağı hesapları yanlış. Bugünlerde 2018 seçimlerindeki oy dağılımları üzerinden toplama çıkarmalar da yanlış. Hemen her partinin seçmenlerinin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde blok halde partisinin işaret edeceği cumhurbaşkanı adayına oy verecekleri hesabı da yanlış.
Toplum umutsuzluğa teslim olmuş durumda
Bir yandan kimliklere sıkışma, diğer yandan karşı tarafa olan olumsuz duyguların ürettiği zihni ambargolar, bir yandan da gündelik hayatın içindeki gerçek dertler, hayat pahalılığı ve işsizlik. Toplum geleceksizliğe ve umutsuzluğa teslim olmuş durumda. İktidar yaptıklarıyla övünüp muhalefetin dağınıklığını kullanırken, muhalefet hala güçlü bir umut ve coşku yaratamamış durumda. Gerçek hayat ile siyaset arasındaki yarılmanın kapanması beklenirken seçim yaklaşırken bir kez daha yarılma büyüyor. Muhalefet siyasetin kurallarını, tarzını, gündemini değiştiremedi. Muhalefet hala iktidarın söylem, politika ve hedeflerinden büyük bir zihni kopuş da üretemedi. Gündem iktidarın söylemine göre belirleniyor, politikalar ve söylem yalnızca projecilikten besleniyor. Şimdiye dek yazılmış, üzerinde mutabakat sağlanmış politikaların toplumsallaşması henüz sağlanamadı. Farklı kimliklerin ve ideolojik akımların içinden gelmiş partilerin bir araya gelişlerinin kendi başına demokrasinin inşası için ne denli kıymetli olduğu anlatılamadı.
"Erdoğan'la tamam mı devam mı" seçimi
Millet İttifakı'nın ortak siyasal stratejisi de buna dayalı iletişim stratejisi de oluşmadığı için hala dağınık ve savruk söylem-kampanyalarla yol alınmaya çalışılıyor. Bu durum da muhalefete güvenin oluşmasını, seçimin ardından değişimin kaos ve karmaşa olmadan başarılacağına dair güvenin yükselmesini engelliyor. O zaman da seçim kaçınılmaz olarak "Erdoğan'la tamam mı devam mı" seçimine dönüşmüş oldu. Mademki oyunun, siyasetin akışı da seçmeni kimlik ve kutuplaşmalar dışından düşündürtecek siyaset tarzı da geliştirilemedi, o zaman muhalefetin "Erdoğan'la tamam mı devam mı" seçimine göre strateji ve taktikler geliştirmesi beklenir. Anlaşılıyor ki seçim bu eksende gerçekleşecek.
Muhalefetin hedefi ilk turda kazanmak olmalı
Geçen haftalarda değindiğim gibi son aylardaki seçmen eğilimleri devam edecekse parlamento çoğunluğuna hiçbir ittifak ulaşamayacak. O zaman muhalefetin birinci turda cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmayı hedeflemesi gerekir. Seçimin ikinci tura kaldığı ve parlamentoda bir parti veya ittifakın 301 milletvekiline sahip olmadığı durumda ikinci tura dair bugünün siyasi mühendislikleri geçerli olmayabilir. Geçen iki haftada sayısal analizlerden de yola çıkarak dikkat çekmeye çalıştığım gibi Erdoğan 21-22 milyon mertebesine gerilemiş bugünkü oyunu 27 milyona çıkarmaya çalışırken Kılıçdaroğlu 31 milyon potansiyel oyundan 27 milyonu almaya uğraşıyor. Fakat bu potansiyel oy havuzunda Kılıçdaroğlu yalnız değil, Muharrem İnce ve Sinan Oğan da var. Yine geçen hafta yazdığım gibi, Sinan Oğan milliyetçi kimliğiyle alabileceği oyun bir kısmını MHP seçmeninden, dolayısıyla potansiyel Erdoğan oyundan, diğer bir kısmını da İyi Parti seçmeninden yani Kılıçdaroğlu potansiyel oyundan alacaktır. Beklenen yüzde 1-2 aralığında oy almasıdır. Muharrem İnce ise Oğan'a göre daha fazla oy alabilecek belki ama bu oyların tümü de potansiyel Kılıçdaroğlu oylarından olacak.
İnce yüzde 6'yı aşarsa seçim ikinci tura kalır
Kamuoyuna yansıyan araştırmalara bakılırsa Muharrem İnce'nin oyu, en azından şimdilik, dikkate değer biçimde yükselmiş görünüyor. Seçimlere katılımın yüzde 85 mertebesinde olacağı varsayımıyla hesaplama yaptığımızda seçim akşamı kabaca 53-54 milyon aralığında geçerli oy üzerinden dağılımla karşılaşacağız. Yani her bir puan oyun karşılığı 530-540 bin oy olacak. Muharrem İnce'nin yüzde 6'yı aşan bir oy oranına ulaşması Kılıçdaroğlu'nun 27 milyon oya ulaşmasını engelleyecek ve seçim ikinci tura kalacak. Millet İttifakı'nın hala ortak bir siyasal strateji ve iletişim kampanyası yapmayıp, dağınıklığın sürdürülmesinden ve kamuoyuna yansıyan bazı söylemlerden anlaşılıyor ki bazı partiler ve aktörler seçimin ikinci turda kazanılacağı varsayımına yaslanıyorlar. İnce'nin de güçlü biçimde Erdoğan iktidarının değiştirilmesini istediği, ikinci turda seçmenlerinin Kılıçdaroğlu'na yöneleceğini isteyeceği anlaşılıyor. Fakat İnce'ye oy verenlerin tümünün ikinci turda Kılıçdaroğlu'na oy verecekleri varsayımı gerçekleşmeyebilir.
İkinci tur Erdoğan'ın seçilme şansını artırır
Bu varsayımın en büyük handikabı parlamento tablosunun oluşmuş olmasıdır. Herhangi bir parti ve ittifakın çoğunluğa sahip olmadığı parlamento görüntüsü seçmenin büyük kısmını istikrar ve güvenlik arayışına yöneltebilir. Bu dürtünün ağır bastığı koşullar yedi başkan yardımcısı adayıyla seçime giden, aralarında hala tamamen çözülememiş bazı siyasal ve duygusal sorunlar olduğu dışarıya, söylemlere, kampanyalara yansımış muhalefetin aleyhine çalışabilir. Üstelik tüm devlet mekanizmalarıyla, diyanetin ve güvenlik bürokrasisinin her bir ferdiyle seçime yüklenecek, siyasi söylemi bütünüyle dini referanslarla süsleyecek Erdoğan'ın şansı ikinci turda daha fazla da olabilir. İki tur arasında yaşanacak ve siyasetin ana unsuru haline dönüştürülecek gerilimle gidilecek ikinci tur, onarılması daha güç sorunlar ve toplumsal fay hatlarının daha da derinleşmesi sonucunu üretebilir.
Memleket Partisi yüzde 6 İnce'nin oyu yüzde 13
O nedenle muhalefetin her bir aktörünün yaptıklarını, yapacaklarını yeniden düşünmesi gerekiyor. Mademki seçimin bir "medeniyet" seçimi olabilmesinin tüm maddi koşulları olmasına karşın seçim "Erdoğan karşıtlığı ve yandaşlığı" seçimine dönüştü, önce milletvekili listelerindeki iş birliklerinin tekleşmesi, sonra da iletişim stratejilerinin buna göre şekillenmesi, benzeşmesi gerekiyor. Öncelikle de Millet İttifakı'nın Erdoğan karşıtlığının tek temsilcisi olmadığını anlaması gerekiyor. Artık Erdoğan karşıtlığı duygusuyla hareket edecek seçmenin önünde seçenek olarak cumhurbaşkanlığı seçimi için Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra İnce de var. Geçen hafta medyaya yansıyan 13-18 Mart 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş PANORAMATR araştırmasına göre Memleket Partisi oyu yüzde 6.3'e, İnce'nin cumhurbaşkanlığı seçimindeki oyu yüzde 13'e ulaşmış. Partisinin oy oranının iki katına ulaşmış İnce'nin siyasi hedefinin ne olduğu ayrı bahis ama seçmenleri üzerinden bakıldığında dikkate değer bir durum olduğu açık. Aynı araştırmaya göre "İnce'ye oy vereceğini ifade eden seçmenin yarısından fazlası 34 yaş altında, her iki İnce seçmeninden biri 2018 seçimlerinde oy kullanmamıştır. İnce'ye oy vereceklerin yarısı kendisini Atatürkçü olarak tanımlayan seçmenlerden oluşmaktadır." Bu seçmen profili İnce'nin Kılıçdaroğlu'nun potansiyel oyundan yani Erdoğan karşıtlığı pozisyondan oy aldığını göstermektedir. Peki ne oldu da ocak ayında bile araştırmalarda yüzde 1-2 seviyesinde olan Memleket Partisi oyu yüzde 6'ya ve İnce oyu yüzde 13'e çıktı? Daha önemli soru, bu oranlar geriye düşer mi yoksa daha da yükselir mi?
Gençlerin seçime katılımı yüksek olacak
Bu köşenin okurları, seçimin sonucunu belirleyecek en önemli unsurlardan birisinin seçimlere katılım, özellikle de gençlerim katılımı olacağını sıkça yazdığımı hatırlayacaklardır. Deprem felaketi ve bu felaket karşısında iktidarın politikaları ve dili, ardından kamuoyuna açık biçimde HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi ile yürütülen kadının gündelik hayattaki rolüne dair kısıtlayıcı ve yasakçı tartışma gençleri ajite etti. Sonbaharda ilk kez oy kullanacak seçmenlerin üçte biri, 30 yaş altı seçmenlerin dörtte biri seçimlere katılmayacağını söylerken şimdi bu oranlar yüzde 90'ı aşmış durumda. Gençlerin kararlı biçimde seçime katılacakları anlaşılıyor.
İkinci tura kalıp kalmayacağı İnce'ye bağlı
Gençlerin katılım arzusundaki artışın Erdoğan karşıtı bloku güçlendireceği öngörülüyordu ve öyle de oldu. Ama kayda değer büyüklüklerde bir kısmının oy tercihlerinin Kılıçdaroğlu ve CHP'ye doğru değil Memleket Partisi ve İnce'ye doğru olduğu anlaşılıyor. Bu oy oranları ve eğilim aynen devam ederse cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalma olasılığı güçleniyor demektir. Bir bakıma İnce seçimin ikinci tura kalıp kalmayacağının anahtarını eline geçirmiş durumda. Tüm araştırmalar gösteriyor ki gençler endişeli ve umutsuzlar, hayalleri ve idolleri de yok. Bu geleceksizlik onların bir kısmını çok ama çok kızdırıyor. Kızgınlık öfkeye dönüşüyor. Daha hızlı ve karmaşık gündelik hayat yalnızca gençlerin değil hepimizin başta düşünce sistematiğimiz, zihin haritamız olmak üzere çok şeyimizi etkiliyor. Daha fazla boyutun, unsurun, aktörün eskiye oranla çok daha yoğun şekilde gündelik hayatımızı etkiler olması karmaşıklığı artırırken, bireysel hayatlarımızda bir duyguyu da körüklüyor. Bu çok aktörlü, çok boyutlu ve elbette oldukça hızlı gündelik hayat aynı zamanda endişe üretiyor. Belirsizlik ve karmaşıklık esaslı bir hayata karşı bireyler de kurumlar da tedirgin oluyor. Endişe bireylerin ve toplumların günlük yaşamında önemlice bir duygu haline gelmiş durumda. Göremediğiniz ve dokunamadığınız bir düşmandan gelebilecek hızlı değişim dalgası ya da güvenliğimiz üzerindeki güçlü bir tehdit algısı hep bizi paralize ediyor. İşinizin, ailenizin, kimliğinizin, topluluğunuzun en küçük istikrar taşımayan adı sanı konulmamış toplumsal, ekonomik ve teknolojik kuvvetlerce her an tehlike altında olduğu duygusu ve korkusu davranışlarımıza hâkim olmaya başlıyor. Hele bir de bizim ülkemizde olduğu gibi bu hızlı değişim ve karmaşıklık yönetilemiyor ya da ters tarafa doğru yönetiliyor kaygısı da varsa endişeler giderek korkuya, o da giderek paranoyaya dönüşüyor. Belirsizlik, öngörülemezlik duygusu hepimizi serseme çeviriyor. Bir de bu belirsizlik, her gün değişen dönüşen dünyanın yeni dinamikleriyle, yaşanan dizi felaketlerle beslenince belirsizliğin ürettiği endişe yoğunlaşıyor. Siyasi aktörler ve medyanın korkuyu bir politika, tiraj, rating aracı haline getiriyor, endişe duygusuyla pelteleşmiş beyinlerimizin ve gözlerimizin önüne "öcüler", "ötekiler" konuyor. Gündelik hayatımızın içinde siyaset ve geleneksel veya sosyal medya her türlü endişeyi her gün yeniden kurguluyor, çoğaltıyor ve bize geri sunuyor. Gerçeklikten daha çok korkularımızla yeniden tanımlanan ve ağırlaşan sanal meseleler gerçek korkulara dönüşüyor, paranoya çoğalıyor.
Metropol hayatı öfkeyi besliyor
Şimdi artık devlet politikaları da korkudan, güvenlik temelli bakıştan, devletin bekası söyleminden besleniyor. Diğer yandan ülke hala hızlı hareketlilik ve göçle beraber metropolleşme yaşıyor. Metropol hayatı içinde bilinen veya var olan ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal tüm yerel kodlar, kurumlar, kurallar, normlar, ilişkiler dağılıyor. Tanış olmadığımız kalabalıklar halinde ve ötekilerle yan yana yaşam, ötekilerin bugünkü sıkıntılarımızın kaynağı olduğu anlatısı öfkeyi besliyor. Ve metropollerin içinde ama metropole dahil olamamış varoşlar, öfkeli varoşların umutsuz ve pusulasız kalmış gençleri çoğalıyor. Metropollerde, varoşlarda bireyler, özellikle de gençler endişe, korku duygularıyla bir yandan kurulu düzene, hakim iktidara karşıt ama daha sert ve keskin pozisyonlara radikalizme – fanatizme – şovenizme doğru savruluyorlar. Daha hafifinden ise lümpenleşme her yeri giderek sarıyor. Kot taşlama işçilerinin maruz kaldığı silikozis hastalığını ve nedenini biliyorsunuz. Kot taşlama işçileri üretim süreci boyunca kullanılan malzemelerden silisyum maddesini solumak zorunda kalıyorlar. Çok uzun süre, her gün azar azar solunan silisyum akciğerlerde birikiyor ve belli bir seviyeden sonra akciğerlerde tedavisi olmayan yaygın iltihaplanmaya yol açıyor. İşte gündelik hayatın içindeki endişe duygusu da silikozis hastalığına benzer toplumsal arazlar üretiyor. Tam bu noktada da birileri önümüze Suriyelileri, bazen Kürtleri bazen Alevileri, bazen sekülerleri ve hatta kadınları, özgürlükleri hedef olarak koyuyor. Toplumlar, gençler silikozis olmuyor belki ama endişe ve korku, kızgınlık ve öfkeye dönüyor ve ötekileştirme, ayrımcılık ve nefret söylemi ve de giderek ötekileştirilenlere karşı önce manevi sonra maddi şiddete dönüşüyor.
İnce ve partisi gençlerin öfkesinden besleniyor
Bugün araştırmalara göre özellikle gençlerde var olana, ataerkilliğe, iktidara ve güç sahiplerine karşıtlık güçlenirken ana akım siyasetlere karşı öfke de güçleniyor. İnce ve Memleket Partisi de bu duygudan besleniyor. Seçmenleri de iktidar kadar CHP'ye ve Kılıçdaroğlu'na da itiraz edenlerden oluşuyor. Bu nedenle seçmenlerinin arasında HDP iş birliğine kızan milliyetçiler de Deva-Gelecek-Saadet partileriyle iş birliğine kızan Atatürkçüler de var. Altılı masadaki gelgitlere kızan, yedi başkan yardımcılığına bağlanan yeni mutabakata tepkili, keskin iktidar karşıtı, "neye karşı" olduğunu bildiğimiz, "neden yana" olduğunu bilmediğimiz, yarısı gençlerden oluşan 3-5 milyonluk bir kitlenin pozisyonu bu seçimin kaderini belirleyecek. Bu kitle yakın zamana kadar Zafer Partisi, Memleket Partisi arasında bölüşülüyordu, şimdi İnce'nin arkasında konsolide olmuş görünüyor. İnce'nin duygusal tepkisi bu kitlede karşılık buluyor. Tüm bu duygusal siyasi karmaşa yıkıcı sonuçlar da üretebilir. Eğer siyaset zemininde yeni bir "biz" duygusu üretemez isek. Ki "biz" duygusunu güçlendirmeyi hedef seçtiğini kamuoyuna açıkladığı ilk metninde yazılı olan Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu bu hedefi toplu bir taahhüde çeviremez, iktidarın popülizmiyle benzer popülist söylemler ve proje vaatlere yaslanan kampanya devam eder ise bu olasılık hiç de az değil korkarım.
Bekir Ağırdır'ın bu yazısı, Oksijen gazetesinden alındı
Yazarlar
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025