Bekir AĞIRDIR
Siyasetin ne olduğuna dair birçok tanım kullanabiliriz. Türkiye siyasi kültürü, alışkanlıkları ve siyasi aktörleri üzerinden bakılınca siyasetin münazara ve münakaşa olarak anlaşıldığını görebiliriz. Türkiye siyaseti için ben şöyle bir metafor kullanıyorum: Bildiğiniz gibi futbol iki devre halinde oynanıyor, takımlar ikinci devreye başlarken saha değiştiriyorlar. Bizim siyasi aktörler ise ikinci devrede saha değiştirmiyorlar, formaları değiştiriyorlar. Forma değişikliği ile o formanın ilk devrede temsil ettiği ne varsa, tüm ruhu, değerleri, stratejisi, taktiği de devralıyorlar. Her bir siyasi aktör o anda bulunduğu saha ve formanın dilini, söylemini birinci devredekini tümüyle bırakıp aynen tekrarlıyor. O nedenle formaların içindeki bedenler, yüzler değişse de maçın gidişatı hiç değişmiyormuş gibi görünüyor.
Siyaset meselelerle mücadeledir ama bizdeki siyaset kültürü insanlarla, kendi partilileriyle, rakiplerle ilişki üzerinden şekilleniyor. Bir de o anda hangi formayla sahanın hangi tarafında olduklarına göre siyaset tarzı hep bildik yerden devam ediyor
Bir büyüğüm, “Türkiye’nin başardıkları siyasetten kurtarabildiklerinden ibaret” derdi bir zamanlar.
O nedenle meseleler hemen hiç değişmez, temel meselelerimiz kronikleşmiştir, kökleşmiştir, markalaşmıştır. Üstelik meseleler zamanın ruhuna bağlı olarak katman, boyut, aktörler bağlamında dinamiktir, değişmektedir, derinleşmektedir.
Bizim siyaset aktörlerimiz müzakere etmeyi, ikna ve uzlaşma süreçlerini bilmezler, uzlaşma üretme marifetleri son derece düşüktür.
Toplumun “etkilenen” kesimi ya da büyük sessiz kitle ise bu siyasi kültür ve alışkanlık nedeniyle toplumsal meselelerde ve ortak hayattaki tutum ve davranışlarda değişmiyormuş gibi bir görüntü verir. Çünkü siyasetin, müzakere-ikna-uzlaşma süreçleriyle toplumsal dönüşümü neredeyse hiç deneyimlenmemiştir. Bunun mümkün olabileceği bilinmez.
Diğer yandan yurttaşların bireysel hayatta da ortak hayatta da yaşadıkları, gözledikleri, tanık oldukları, bildikleri var. Bu memleketin insanları, siyasi deneyim ve alışkanlıklarıyla hayata dair deneyimleri arasındaki uçuruma bakarak kendi hayat yolculuğu için bir savunma stratejisi geliştirmiş. Bireysel hayatıyla ortak hayatı iki ayrı değer seti, tutum ve davranışlarla yaşar. O nedenle bildiği, tarafı ya da tanığı olduğu meselelere aktif katılmaktan geri durur. Birey olmakla yurttaş olmayı ayırır. Birey olmak için arzulu ve gayretli insanlar yurttaş olmak konusunda temkinli ve ikircikli davranırlar.
Bireysel hayatlarında kendi arzularına, hayallerine ulaşma gayreti yüksek bireyler, ortak hayatın sorunlarına, kendisine doğrudan değmedikçe dahil ve müdahil olmaktan kaçınan insanlara dönüşüyorlar. Bireysel hayatlarında maceralara açık insanlar günün sonunda hanelerine, ailelerine dönüyorlar. Aile ve hane güvenli alandır, bir bakıma sığınaktır. Ortak hayatlarda, sokaklarda sığınılan ise her daim devlet oluyor. O devlet bireysel hayatlarına değmesin ama ortak hayattaki diğerlerini, ötekileri zapturapt altında tutsun istiyorlar.
Savunma duygusu giderek bireysel hayatlarına da yansıyor. Sanayi toplumu sosyoloji teorisiyle bilinir ki pratiklerdeki değişim daha hızlıdır. Yeme içme alışkanlıkları, giyim kuşam ya da tatil, eğlence tercihleri hızlı değişir. Ama değerler, iyi-doğru-güzel diye bilinenler, bunların dayanağı olan referanslardaki değişim çok daha yavaştır. Kültürel olan direnir ama yavaş da olsa değişir. Fakat bugünün metropollü, karmaşık, hızlı hayatının ürettiği endişe ve kaygılar çoğaldıkça, aidiyetler değiştikçe kimliklerin direnci çok daha yüksek oluyor. Kültürel kimlikler, değerler, hayat tarzları ve referanslar kimi zaman devletten bile daha fazla ağırlığı olan bir maddi ve manevi dünyayı şekillendiriyor.
Ekonomik tufan
Mehteran yürüyüşünün bu toprakların icadı olmasının bir sebebi olması lazım. Bu toprakların insanları tedirgin ve ikircikli davranmakla değişime ve maceraya açık olmak arasında sıkışıyorlar. O nedenle de birer adımlık hareketlerle yürümeye, değişmeye çalışıyorlar. Bir adım atıyor, bekliyor, kokluyor, sonucu görmeye çalışıyor, sonra ikinci adımı atıyor.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in Elmalı Seçim Koordinasyon Merkezi açılış töreninden (Fotoğraf: ANKA)
Bu toplumun karakteristiklerinden birisi beklentilerin bireysel hayattan ve ekonomik taleplerden şekilleniyor oluşu. Bu beklentiler kimliklere, hayat tarzlarına göre de çok değişmiyor. Herkes hanesinin dirliği düzeni peşinde.
Bireysel hayatları için korkuları da ortak; herkes parasız kalıp ya da yaşlanıp muhtaç olmaktan, çocuğunun eğitim alamayıp iyi bir iş ve yaşam koşullarından mahrum kalacağından korkuyor. Öte yandan hem bireysel hayatına hem de ortak hayata dair korkuları kültürel kimliklerinden, değerlerinden şekilleniyor. Kimisi geleneklerin çözülüyor olmasından, kimisi dini inançların eksiliyor olmasından, kimisi hayat tarzının ötekiler tarafından tehdit altında olduğundan, kimisi kimliğinin, ana dilinin diğerleri tarafından yok ediliyor olmasından korkuyor. Çok da haksız değiller çünkü bireysel deneyimlerinde az veya çok bu korkuların gerçek olduğunu da yaşıyorlar.
Ortak hayata dair duyguları ise siyasetten şekilleniyor. Siyasi rekabetin her şeyin önüne geçtiği fakat müzakere-ikna-uzlaşma süreçlerinin değil yenmenin-yenilmenin esas olduğu bir siyasi kültür duyguları şekillendiriyor.
Bu karakteristikler giderek bir başka ortak duygu haline doğru evriliyor. Son yıllarda yaşanmakta olan ekonomik tufan, enflasyon, işsizlik gibi doğrudan hanenin dirliğini düzenini tehdit eden gelişmeler bireysel hayatlara dair tehdit algısını, kaygıyı, endişeyi çoğaltıyor. Bir yandan derin bir gelecek korkusu diğer yandan çaresizlik duygusu öfkeye dönüşüyor.
En yoksul ile en zenginin, muhafazakar ile sekülerin, Sünni ile Alevinin, Türkle Kürdün birbirine değmeden yan yana yaşadıkları metropollerdeki ikili yaşamlar, hızlı gündelik hayat ritminin ürettiği sığlık, lümpenleşme gibi tüm dinamikler, kadim fay hatları ve gerilimlerin tonu, dozu artıyor.
Sistemin kriziyle beraber kültürel veya sınıfsal tüm dinamikler krizler yumağına dönüşmüş durumda.
Ortak yaşama iradesi zayıflıyor. Hukukun üstünlüğüne inanç daha da eksiliyor. Bu ortam örgütsüz bireylere karşı örgütlü kötülüğün önünü açıyor.
Siyaset kimliklere, kutuplaşmalara sıkışıyor bir yandan. İtibarını, inandırıcılığını, dönüştürücü rolünü, sorun çözme kapasitesini kaybediyor diğer yandan.
Bu nedenle de son yıllarda yaşadığımız gibi siyaset kimlik siyasetine, seçimler kimlik sayımına dönüşüyor.
Toplumun bu karakteristikleri mi siyaseti etkiliyor, siyaset mi onları? Zaman zaman roller değişiyor olsa da aslında oyunun sonunda hep devlet kazanıyor.
Elbette bir de tüm bu hikâyeyi etkileyen küresel ve bölgesel dinamikler var. İktidarı oluşturan zihni koalisyon bu dinamikleri güvenlik riski olarak görüyor. İktidardaki zihni koalisyonun dünyanın gidişatı içinde Türkiye için de bir hayali var. Bu hayalin içe dönük bir katmanı var, ülkenin dünyadaki rolüne dönük bir başka yönü var. O hayal ya da iddia nedir? Bunu açık ve net biçimde bilmiyoruz. Ya da kendileri de bilmiyor. Belki de koalisyonun ortaklarının üzerinde mutabık oldukları net bir iddia yok ya da farklı ortakların farklı iddiaları var. Onu da bilmiyoruz.
Tek kutupluluk
Ben hayal, iddia diyorum ama “sol.org.tr” sitesinde Anıl Çınar bunu “özgünlük” olarak not ediyor ve şu tespitte bulunuyor: “Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk döneminde, bu özgünlük kuruluş felsefesinden okunabilmektedir. Kendini Batıya zorla kabul ettiren ama kendi yerini de orada gören bir ülkedir Türkiye.
….İkinci Savaş ile birlikte bu özgünlüğün NATO’nun içerisinde bir yerde kurulmasına uğraşılır. Bu özgünlük, zamanla, komünizmle mücadelede ve Sovyetler Birliği’nin kuşatılmasında yeniden yaratılır… Sovyetler Birliği’nin olmadığı dünya beraberinde bir kimlik sorunuyla gelmiştir. … Kısa süren “tek kutupluluk” ortadan kalktıkça ve bugünkü kaotik dünyaya yol alındıkça Türkiye artık kendi özgünlüğünü nerede kuracağı sorunuyla baş başadır.”
“Ve bundan böyle demirlenecek bir ABD, demirlenecek bir AB ortada yoktur. …Türkiye ilk başlarda kendi bölgesinde ilericiliğiyle, barışçılığıyla, laikliğiyle, cumhuriyetçiliğiyle parlamıştır. Sonra NATO’nun en kıymetli karakollarından biri olmaklığıyla. Daha sonraysa emperyalizmin planlarının önemli taşeronu olarak. Bunlar bir bakıma ‘özgünlük’tür.”
“Peki nedir bugünün özgünlüğü, bunu anlayabilenimiz var mı? Savaş çıkarması mı? Ekonomik büyümesi mi? Diplomatik aracılığı mı? Jeopolitik konumu mu? Büyüyen ekonomik gücü mü, yoksa zaafları mı?”
![]()
Tektiplilik
İktidardaki zihni koalisyonun dışarıya karşı iddiasını sözde emperyalizm karşıtlığına dayandırıyor. Ama pratikte ekonomik politikaların hemen tümü emperyalist aktörlere uyumlanmak üzere.
İçeriye dönük iddianın ise temel parametreleri biraz daha net gibi görünüyor.
İktidar uzun bir süredir devletin geleneksel makbul vatandaş tanımına döndü ve sahiplendi. Yaptığı tek değişiklik eskinin makbul vatandaşı “Sünni, Türk, Laik” iken bugün “Sünni, Türk, dindar” oldu. Liyakat meseleleri olarak tartıştığımız, partizanlık olarak gördüğümüz çoğu şeyin altında bu makbul vatandaş tanımının olduğu anlaşılıyor.
“Yerli, milli” olmak iktidarın zihniyetinin bir başka unsuru. O kadar ki “milli yargı” söylemiyle evrensel hukuk, insanlığın kazanımları bir tarafa bırakılıp tümüyle siyasi iktidara göre biçimlenen, yurttaşın değil devletin önceliklerini kollayan bir hukuk ve yargı anlayışı talep edilen.
“Birlik, beraberlik” söylemi her eleştirinin önüne konan kalkan oluyor. Esas itibarıyla uslu vatandaş olmak talep ediliyor herkesten. Yurttaşlardan beklenen aslında “tek tiplilik”.
Bir başka unsur “güvenlik” anlayışı, güvenlik tanımı sınır güvenliği ve devletin bekası anlamına geliyor. Bu anlamlandırmayla varılacak yer de doğal sonuç olarak askeri politikalar ve “güçlü devlet” oluyor. Devletin bekası üzerinden bakılarak her bir eleştiri hainlik, ihanet söylemleriyle karşılanıyor.
Batı düşmanlığı bir başka birliktelik ve duyarlılık alanı. Eskiden Batı’nın sistemini, teknolojisini alacağız ama ahlakını almayacağız denilirken şimdi Batı’nın krizine de bakarak tümüyle Batı karşıtlığı söylemleri esas olmuş durumda.
Aile ve ahlak meseleleri tümüyle kadın hakları ve LGBT meselesine indirgenmiş durumda.
Memleketin sahibi de hayatın sahibi de yalnızca devlet, yurttaşların söz hakkı yalnızca seçimlerde oy vermek sonrasında sorgulamadan itaat etmek.
“Milli irade” deniyor ama iktidar kazandığı sürece. Adeta istenen bir Cumhurbaşkanı seçelim, o da yalnızca bakanları, valileri değil belediye başkanlarını da hatta muhtarları da atasın isteniyor.
Bir yandan siyasi alan çerçeveleniyor, zihni sınırları çiziliyor. Diğer yandan siyaset yalnızca partilerin ve hatta meclisin içine sıkıştırılıyor, toplum siyasetsizleşmeye itiliyor.
Tümüyle millilik gerekçesiyle merkezileşmiş, güvenlik gerekçesiyle tartışma dışına çıkarılmış karar süreçleriyle, devletin ve iktidarın otoritesine ve himmetine bağımlı hale gelmiş bir toplum hayal ediliyor. Çünkü devletin ve ülkenin bekası için şimdi tartışma, muhalif siyaset yapma değil birlik, beraberlik zamanı.
Bir bakıma yeni bir milliyetçilik hikayesi ile 60-70 yıldır tanık olduğumuz hikaye güncelleniyor. Bu yeni milliyetçilik hikayesi büyük sağ koalisyonun ve konsolidasyonun da gerekçesi ve tutkalı yapılmaya çalışılıyor.
Bunun için de toplumun farklı birçok dinamik, etki, problem nedeniyle güncel duyguları olan kaygılar, korkular ve özellikle de öfke manipüle edilerek sol fikriyata karşıtlığına, empati yoksunluğuna, farklılıklara, hoşgörüsüzlüğe yönlendirilmeye çalışılıyor. Sol fikriyata olan tepki bugünün muhalif pozisyondaki sağ-muhafazakar-milliyetçi partilerini hizalamak için de gerekçe oluyor.
Bu parametrelerden bakılınca bugün iktidar yandaşlığı-karşıtlığı kutuplaşmasından muhalif blokta duran bazı partilerin bu çerçeveye yatkın oldukları, ince ayarlamalarla yeni pozisyon ayarlamalarına çabaladıklarını görüyoruz.
Ellili yıllardaki Vatan cephesi döneminde duygusal ve siyasal yarılma yaşansa da şiddet yaşanmadı. Yetmişli yıllardaki milliyetçi cephe dönemlerinde bu yarılmalar yaşandı, gençlik örgütleri arasında siyasi cinayetler yaşandı ama yine de şiddet kitleselleşmedi. Manipüle edilmiş şiddetin neler yapabileceğini bu topraklarda 6-7 Eylül’de, Madımak’ta yaşadık.
Çözülmemiş meseleler genellikle ilgili kültürel kimlikle devlet arasındaki gerilimlerin kaynağıydı. Bunca yıl sonra aynı meselelere katman eklendi, toplumdaki farklı kimliklerin karşılıklı gerilimi de büyüdü.
Bugün kontrol edilemeyecek boyutlardaki öfke ve şiddet söylemi, lümpenleşmeye dayalı siyaset tarzı yarın çok daha vahim toplumsal sonuçlar üretebilir de.
Dört haftadır bir seri halinde anlamaya, anlamlandırmaya çalıştığım tüm bu siyasi ve toplumsal yaşama dair değişimlere karşı küresel gidişat içinde ülkenin geleneksel gerilimlerini de aşacak yeni bir siyasetin parametrelerinin neler olabileceğine dair notlarla seriyi tamamlayacağım.
Bekir Ağırdır'ın bu yazısı, Oksijen gazetesinden alındı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları














































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
8.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
18.08.2025
11.08.2025