Bekir AĞIRDIR
Geçen hafta Veri Enstitüsü’nün “Türkiye’nin Değişen Yüzü 2024” araştırmasını yayınladık. Son yirmi yılda toplumdaki değişimleri anlamayı hedefleyen araştırma toplumdaki değişime dair oldukça önemli ipuçları veren bulgularla doluydu. Bir kez daha gördük ve anladık ki toplum canlı bir organizma ve her gün kendi dinamikleriyle değişiyor. Değerler değişiyor, pratikler değişiyor, daha da önemlisi güncel atmosferin, ülkenin gidişatının, küresel ve bölgesel hararetin etkisiyle duygular, algılar, beklentiler o zaman aralığında toplumun tercihlerini doğrudan etkiliyor.
Araştırmanın en önemli bulgularından birincisine geçen hafta değinmiştim. Toplumdaki bazı farklılıkları ve benzerlikleri tanımlarken değerler artık ilk belirleyici değil. Toplumun ortak kabulleri olarak “iyi, doğru, güzel” diye tanımladığımız değerler yerine algılar ve beklentiler daha açıklayıcı ögeler barındırıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, çevre duyarlılığı gibi konularda belirli bir farkındalık ve benzeşme gözleniyor.
Öte yandan farkındalık benzeşliği olsa da bu farkındalığı hayata geçirmek, gündelik hayatın düsturu kabul etmek konusunda tereddütler, eylemlilikte ikirciklilikler gözleniyor. Bir bakıma bireyler bazı konuların, meselelerin farkındalar, duyarlılıkları artıyor ama bunu gündelik hayatlarında ve özellikle de ortak yaşam alanlarında göstermek, uygulamak konusunda ikircikli davranıyorlar. Bir bakıma bu tavır bir savunma stratejisi. Ortak yaşamın sorunlu alanlarını bireysel hayatlarının içine almamaya gayret ediyorlar. Ya da bireysel hayatlarındaki bazı duyarlılıkları şu veya bu nedenle ortak hayatta göstermekten, öyle davranmaktan kaçınıyorlar.
Bu tür araştırmalar verili hale dair bulgu ve bilgi üretir. Yapılan şey tarihin bir anında toplumun nabzını ölçmek, algı ve beklentilerini anlamaya çalışmaktır. Bir fotoğraftır veya röntgendir ortaya çıkan.
O fotoğrafı araştırmanın yapıldığı zamanın bağlamından, güncel toplumsal, ekonomik ve siyasal iklimden bağımsız değerlendirmek mümkün değil. Zamandan ve güncel atmosferden ayırarak ya da bunları dikkate almadan değerlendirme yaptığımız zaman topluma dair yanlış kanaatlere varmak mümkün. Örneğin Abdullah Öcalan’a bebek katili diyen ve aynı zamanda iktidar destekçisi de olan önemli büyüklükte muhafazakâr ve milliyetçi bir küme var. Eğer üç ay önce bir araştırma yapsaydık, aynı kümenin Öcalan ya da Kürt meselesine dair kanaati ile bugün, Bahçeli’nin çıtayı yükselterek açtığı açılım tartışmaları ışığındaki pozisyonları arasında oransal farklar olurdu. O nedenle zaman ve bağlam topluma dair bulguları da yorum ve değerlendirmeleri de etkileyebilir.
Veri Enstitüsü’nün araştırması bu zaman aralığında ve bu ulusal, bölgesel ve küresel dinamikler içinde “değerlerin” eskisi kadar açıklayıcı olmadığını gösteriyor.
Aynı zamanda göç, devleşen ilçeler, kente dönüşen kasabalar, metropolleşme gibi hala güçlü biçimde yaşanan hareketliliğin pratiklerde benzeşmeyi çoğalttığını söyleyebiliriz. Yanı sıra teknolojik sıçramanın gündelik hayat pratiklerindeki etkisi nedeniyle de sosyal medya, internet alışverişi veya internet bankacılığı gibi alanlarda pratiklerde kayda değer yoğunlukta değişim ve aynı zamanda benzeşme gözleniyor.
Bu nedenle zaman, mekân ve güncelin ürettiği atmosferdeki değişimler yalnızca değerleri değil modernlik gibi kavram ve tanımların da göreceliliğini, değişkenliğini gösteriyor. Dünün modernlik tanımı içindeki ayrıcalıklı görülen pratik, tercih ve eylemlilik bugünün sıradanlığı haline dönüşüyor. Yalnızca modernlik de değil birçok kavram, model, şema, kategori anlamlılığını yitiriyor.
Geleneksel kategorileştirme gerçeği yakalamakta yetersiz
Araştırma bulgularını analiz ederken, sahip olduğumuz veri yığınlarını anlamaya, anlamlandırmaya ve değerlendirmeye çalışırken bazı kategoriler, şemalar kullanıyoruz. İlk adımda demografik farkların elimizdeki verilerdeki ve araştırmanın bulgularındaki pozisyonlarına, tercih ve tutumlarına bakıyoruz. Kadın-erkek, genç-yaşlı, üniversite eğitimliler-lise eğitimliler, ev kadınları-emekliler-beyaz yakalılar-mavi yakalılar gibi demografik alt kümelerin araştırılan konudaki ya da elimizdeki verilerdeki farklılıklarına bakıyoruz.
İkinci adımda sınıfsal farklılıklara bakıyoruz. Gelir seviyesi ya da sosyoekonomik statülerin tutum ve davranışlardaki farklılıkları açıklayıp açıklamadığını inceliyoruz. Hala şirketler ve uygulamaların çok büyük kısmında A-B-C1-C2 şeklinde giden SES (sosyoekonomik statü) kümelerini kullanıyoruz.
Üçüncü adımda kültürel aidiyetlerin açıklayıcılığına odaklanıyoruz. Türk-Kürt, Sünni-Alevi, muhafazakâr-seküler gibi aidiyetlerin verideki ve bulgulardaki farklı pozisyonları ne denli etkilediğini anlamaya ve ortaya çıkarmaya çalışıyoruz.
Bu üç yöntemin kullandığı alt kümelenmeler elbette veri ve bulgulardaki bazı farklılıkları açıklıyor. Uzun zaman sanayi toplumu içindeki değer, tutum, davranış ve pratiklerdeki farklılaşmalar bu üç kategorileşme üzerinden analiz edilebildi.
Son otuz yıldır ise bu alt kümelerin ve kategorilerin tek başına belirleyici olmadığı, duyguların, kimliklerin daha güçlü etkileri tartışılmaya başlandı. Tüm bunları dikkate alan sosyolojik kümelenmeler ve farklılıklar için hayat tarzı araştırmaları gündeme geldi.
Bu dört ayrıştırma yönteminin, demografik-sınıfsal-kültürel-sosyolojik kümelenmeler modellerinin ortak bir yönü var. Bu modellemelerin tümü toplumu 100 kişi olarak kabul ediyor. 50 erkek 50 kadın diyoruz örneğin, en yüksek geliri olan yüzde 20’lik birinci dilim-ikinci dilim, 80 Türk - 20 Kürt diyoruz. Ya da 60 muhafazakâr 40 seküler hayat tarzı ayrımı yapıyoruz.
İkinci bir zihni kabulümüz daha var, o da her bir kümeyi monolitik kümeler gibi algılıyoruz. Kadınlar derken hala toplumdaki 100 kişi içindeki 50 kadının 24’ünün ev kadını olduğunu, çalışan 16 kadının 7’sinin sosyal güvencesiz çalıştığını unutuyor ve kadınlar üzerinden ortak bir açıklama yapıyoruz. Bu kadın kümelerinin ortak meseleleri olduğu kadar her birinin ayrı ihtiyaçları, talepleri, tutum ve davranışları olduğunu ıskalıyoruz. Buna benzer alt küme kırılımlarını dikkate almadan her bir demografik kategoriyi, aidiyeti, sınıfı, hayat tarzı kümesini monolitik bir küme olarak ele almak, analiz etmek, açıklamak gibi bir zihni hata yapıyoruz.
Buna karşılık bugünkü hayat çok kimlikli bir hayat. 28 yaşındaki genç bir kadın, beyaz yakalı çalışan, anne, inançlı, Türk, yeşil aktivist, okul aile birliğinde aktif, vejetaryen, yoga düşkünü, kripto para yatırımcısı olabilir. Her bir alanda ve konuda farklı kimlikleriyle, farklı motivasyon ve öncelikleriyle davranış gösteriyor. Üstelik bu ekonomik ve siyasal ortamdan kaygılı, kendi ve çocuğunun geleceği için endişeli ve güvensiz, asayiş ve güvenlik konularında son derece korkmuş da olabilir. Dolayısıyla bu genç kadını bir kümenin içine tıkıştırmak yerine çok kimlikli, çoklu öncelikleri, tercihleri ve tutumları olduğunu dikkate almak gerekiyor. Bu nedenle toplumu toplam 100 olarak kabul ederek tasarlanmış kümeler, kategorilere dayanan açıklamalar bazen kısa, eksik kalıyor.
Her soyutlama gerçekliğin bir kısmını dışarıda bırakır
Elimizdeki verileri ve bulguları analiz ederken başka bir konuda iki zihni hata daha yapıyoruz. Birincisi kategoriler, şemalar kullanıyor ve soyutlamalar yapıyor, sonra da ikinci adımda o şemalardaki her kümeye kendimizce modeli ve ulaştığımız sonuçları daha kolay anlatabilmek çabasıyla bazı isimlendirmeler yapıyoruz.
Verilerden bilgi üretirken ve bilimsel tezleri, modelleri, şablonları geliştirirken soyutlamalar yapıyoruz. Deneylerin, araştırmaların, gözlemlerin sonuçlarının içindeki yaygın, etkin belirtilere, rakamlara, bulgulara bakıyoruz. O ana akım, örüntü üzerinden düşünmeye başlıyoruz. Geliştirdiğimiz bilgi, model, şablon da o ana belirtiyi, eğilimi açıklamaya dönük oluyor.
Ana akımı, eğilimi açıklamaya çalışırken bunun dışında kalan görece ana akıma göre daha az gözlenen durumlar bu açıklamanın dışında kalıyor. Her soyutlama gerçeklikten bir miktar kaybetmemize neden oluyor. Bilginin, modelin, şablonun, soyutlamanın dışında kalan daha az görülen, rastlanan bir gerçeklik ya da eğilim soyutlamada yer almıyor ama modelde dikkate alınmıyor diye hayattan yok olmuyor ki. Soyutlanan bilginin dışında kalmış o azınlıktaki durum orada, gerçekliğiyle duruyor.
Bu bilimsel modeller hayatı kategorilere, kompartımanlara, kümelere ayırıyor. Hayatı açıklamak için bunlara ihtiyaç da var. Öte yandan her rastlanan durumun, tercihin, halin o soyutlanmış tanıma, modele uygunluğunu ve tutarlılığını tartışıyoruz. Modele uymayan azınlıktaki gerçekliği ya hata ya da yanlış bulgu olarak geçiştiriyoruz.
Örneğin siyasi tercihleri, pozisyonları açıklamak için sıkça sol-sağ ekseninden veya İslamcı, milliyetçi, Atatürkçü gibi kimlik etiketleri kullanıyoruz. O tanım üzerinden İslamcılar şöyle, milliyetçiler böyle, Atatürkçüler şöyle davranır, böyle söyler diyoruz. Tersi bulguyla karşılaşınca da şaşırıyoruz. Sade birey teorik bilgilere, yakıştırılan kimliklere sadakat, tutarlılık üzerinden değil, bildiği kadarıyla, kendine yakıştırdığı kadarıyla, kendi değerleri, duyguları, algılarıyla, gelirine, içinde bulunduğu koşullara göre tercihlerde bulunuyor. Araştırmacılara, anketlere de kendi gerçekliğinden cevap veriyor.
Sade bireyin derdi siyaset teorilerine, kompartımanlara uygun ve tutarlı davranmak değil, kendi hissiyatını ve talebini, derdini ifade etmek.
Modelleme ve soyutlamalardaki ikinci zihni hata, modeldeki ulaşılan sonuçları açıklayabilme gayretiyle yapılmış iki, üç kelimelik adlandırmaların kimi zaman bulguların ötesinde etiketlemeler, yakıştırmalar üretiyor olması. Kentli dijitaller diye bir isimlendirme yaptığımızda varsayılıyor ki o kümenin tümü kentli ve tümü dijitalleşmiş, tüm alışverişini de bankacılık işlemlerini de mobil uygulamalar üzerinden yapıyor.
Halbuki o gruplama istatistiki bir analiz yöntemi, istatistiki olarak anlamlı benzerlikler bulunan cevaplar bir araya getirilerek iradi değil istatistiki bir yöntem olarak kümeler oluşuyor. Araştırmacının yaptığı o kümeye dair onlarca parametreye, bulguya bakarak daha kolay anlatabilmek gayretiyle bir isimlendirme yapmak.
İster bir markanın, şirketin, bankanın elindeki verilere isterseniz de bir araştırmanın verilerine bakarken kullandığımız demografik-sınıfsal-kültürel ve sosyolojik kategoriler hem monolitik bir küme tarif etmiyor hem de toplumu toplamda 100 kabul eden kategoriler gerçekliği, çeşitliliği, çok kimlikliliği ıskaladığı için gerçekliğin bir kısmını dışarıda bırakıyor.
O nedenle Veri Enstitüsü’nün araştırması bu dört kategorileştirme modeli üzerinden bir şeyler açıklamaya çalışsa da esas itibarıyla beşinci bir yöntem olarak “davranış kümelerine” odaklanıyor. Bireyler ister tüketici isterse de çalışan, abone, okur, müşteri, seçmen olsun geleneksel kategorileştirmeler, soyutlamalar ve kimlikler dışında gündelik hayat pratiklerinde melez alanlar, gri alanlar oluşturuyor. O melez davranış alanında örneğin bir yemek ya da giyim tercihinde tüm farklılıklara karşın benzeşlikler, ortaklıklar oluşuyor.
Bazen tüketim, bazen ilgi alanı gibi bir alanda bir arada olmayacağı varsayılan demografik-sınıfsal-kültürel kümeler bir araya geliyor.
Ya da aynı kategorinin içinde tanımladığımız ve benzer davranıyorlar sandığımız büyük kümelerin alt kırılımlarına odaklanmak daha açıklayıcı oluyor. Örneğin öğretmenler dediğimizde ilk ataması yapılmış batı illerinde doğmuş ama doğu illerinde görevli olan bir yıllık bir öğretmen ile emekliliği yaklaşmış öğretmen, doktor dediğimizde mecburi hizmetini yapmakta olan bekar bir doktorla bir metropolde muayenehanesi olan bir doktor aynı tercih, tutum ve davranış göstermiyorlar. Koşullarına, deneyimlerine, algılarına, beklentilerine göre farklı davranıyorlar.
O nedenle her araştırmanın bulgularına “çoklu” bakmak, çoklu yöntem ve modellemelerle bulguları analiz etmek, çoklu bilimsel disiplinlerle analizleri yorumlamak gerekiyor. Daha önemlisi de bir araştırmayla derdi tespit edip, çözüm bulunacağını sanmak yerine çoklu yöntemlerle, çoklu kaynaklarla, çoklu işbirlikleriyle, çeşitliliği zenginleştirilmiş verilerden toplumu anlamaya çalışmak gerekiyor.
Çünkü bugünün karmaşıklığını tek bir araştırma, yöntem ve disiplinle kavrayabilmek mümkün görünmüyor.
Bekir Ağırdır'ın bu yazısı, Oksijen gazetesinden alındı.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025