Bekir AĞIRDIR
Bu araştırmanın genel bulgularına bakıldığında siyasi aktörlerin anlaması gereken iki önemli nokta var.
Araştırma ilk olarak Kürt meselesinin hemen her şeyi gölgesi ve etkisi altına aldığını gösteriyor.
Araştırmanın ikinci önemli bulgusu da siyasi partilerin tabanları ile izledikleri siyaset arasındaki çelişik durum açıkça görülüyor.
Siyasi tercihler ile siyasi kimlikler bulgularına beraberce bakıldığında her partinin tabanının geniş bir koalisyon olduğu görülüyor. Ak Parti tabanının yüzde 32,2’si kendini “İslamcı” olarak yüzde 28,8’i muhafazakar tanımlıyor ve bu ikisi en büyük koalisyon ortağı. Ama aynı tabanın yüzde 15,2’si kendini milliyetçi, yüzde 13,2’si de “Atatürkçü”, yüzde 5’i “demokrat” olarak tanımlıyor.
CHP tabanının yüzde 67’si kendisini “Atatürkçü”, yüzde 13,4’ü “sosyal demokrat”, yüzde 4,8’i demokrat olarak tanımlıyor.
MHP tabanının yüzde 33,1’i ülkücü, yüzde 39’u “milliyetçi”, yüzde 16,9’u “Atatürkçü”.
Parti tabanlarına bakıldığında sol-sağ ekseninde de bir monoblok görüntü yok. Öncelikle artık toplumun yüzde 37’si için sol-sağ ekseni açıklayıcı değil. Hatta “merkezde” olduğunu söyleyenleri de dahil edersek toplumun yarısı kendisini solda ya da sağda olarak tanımlamıyor.
Bu iki tablonun gösterdiği fotoğraf ile “kimlik siyasetine” sıkışmış partiler uyuşmuyor. Bu araştırma hem tabanları açısından hem de anayasa dair tanım ve beklentiler hakkındaki bulgularıyla bütün bir okuma yapıldığında partilerin her birinin tek bir kimliğe dayalı siyaset ve anayasa talebinden vazgeçmeleri gereğini ortaya koyuyor.
Bu tespit de bu mini dizinin son paragrafına getiriyor bizi.
Anayasa ihtiyacına göre yeni pozisyonlar üretmek
Yeni bir anayasayı hayat dayatıyor. Gerek Kürt meselesi başta olmak üzere yaşanan siyasi sorunlar, gerekse de değişen gündelik hayat ve toplumsal doku yeni bir zihniyet iklimini ve yeni kurumları, kuralları zorunlu kılıyor.
Bu nedenle ülke ilk kez Avrupa Birliği gibi dış baskı veya darbeler gibi olağanüstü koşulların dayatmasıyla değil kendi siyasi iradesiyle anayasa konuşuyor. Nitekim de partilerin her biri bu dayatmayı hissettiği için yeni anayasa vaadiyle 2011 seçimlerine girdiler.
Fakat yaşanan sürecin, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda sağlanan ilerlemenin veya sağlanamayan mutabakatların verdiği görüntü umutsuzluk çoğaltıyor.
Siyasi aktörlerin tercih, tutum ve söylemlerine bakılınca yeni anayasaya dair medyada ve kanaat önderlerinde gözlenen umutsuzluk anlaşılabilir oluyor.
Hayatın gerekleri ile siyaset arasındaki bu açığı bozacak ya da paralelliği sağlayacak şey yine siyasi aktörlerin kendileri. Umulur ki partilerin her biri gerek toplumun ve hayatın taleplerini dikkate alarak, gerekse de sıkıştıkları kimlik siyasetleri ve pozisyonlarından kurtulmak için yeni bir durum değerlendirmesi yaparlar.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- “Türk-Kürt-Arap kardeşliği” Orta Doğu’ya dönük yeni bir hamle mi, yoksa yeni toplumsal meşruiyet aracı mı?
21.07.2025 - Yeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsat mı?
14.07.2025 - Türkiye, küresel karmaşanın ve içsel tıkanmanın tam ortasında duruyor
7.07.2025 - Türkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi
30.06.2025 - MHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı?
16.06.2025 - Aidiyet ve kök salmak: Mesele yalnızca ekmek kazanmak ya da güvenlik sağlamak mı?
9.06.2025 - Türkiye, yeni bir siyasal akıl inşa etmek zorunda
2.06.2025 - Türkiye’nin yeni eşiği: Çatışmasızlıkla yetinmeyen kalıcı barış mümkün mü?
26.05.2025 - Barışı inşa etmek savaşmaktan daha zor; şimdi Kürt meselesini yeniden düşünme zamanı
19.05.2025 - Tüketicinin boykot dili: Türkiye toplumunun mesajını iyi anlamak
5.05.2025
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
Salih Kalaycıoğlu
Mehmet efendi! sizi bu ülkede hiç bir olumlu girişim mutlu etmez mi? utanmasan sana işkence yapanların postalını yalayacaksın.E pes yani!
Mehmet Aydın
Konuyu Çarpıtıp yanlış değerlendirip nalına mıhına yazmışsınız.Siz bu iddanameyle adil bir yargı yapılacağınımı düşünüyorsunuz? Nerde 12 Eylül Bürokratları ki en önemlisi; Millet birbirini öldürürken Bu Ülkeyi sağıp soğana çeviren Tüsiatcılar.Bu İddanamenin iş olsun diye olduğunu anlamak için Hukuk profesörü olmaya gerek yok.Bu İddianameyle Adil bir yargılamanın olmayacağıda belli olmuştur.Kenan Evrenin evinde pasta börekle ifade alınması başlı başına ciddi olmadığını gösteriyor zaten.