Bekir AĞIRDIR
Hangi partinin programına, söylemine baksanız hepsinde yerel yönetimleri güçlendireceği vaadi var. Hangi sivil veya asker bürokrata sorsanız, hepsi yerel yönetimlerin güçlendirilmesinden yana. Tüm sivil toplum aktörleri de öyle.
Madem bu denli bir güçlü fikri mutabakat var, neden hala düzgün, işleyen ve herkesin memnun olduğu bir yerel yönetim reformu yapamıyoruz?
Çünkü herkesin zihni ve duygusal ambargoları var. Dillerinde, belgelerinde olduğu halde zihinlerde ve yüreklerde aşılamayan korkular var.
Gerçekçi olalım ki var olan zihni ve duygusal engelleri yaratan, besleyen, söylemlerin tersine tutumlara meşruiyet sağlayan şey Kürt meselesi.
Devletin de yönetimin de yeniden yapılanmasının, demokratikleşmesinin önündeki zihni ve duygusal engellerin gerekçesi Kürt meselesi.
O nedenle Kürt meselesi devlette ve yönetimde demokratikleşmenin, değişimin, dönüşümün önündeki kilit taşı siyasi meseledir. Bu nedenle Kürt meselesi toplumsal değişimin, dönüşümün de önündeki kilit taşı meselelerden birisidir aynı zamanda. Yönetime katılma ve yerelleşme talebinin sade vatandaşta yeterince güçlü olmamasının nedenidir de.
Devletin ve yönetimin demokratikleşmesini, yeniden yapılanmasını sağlamak istiyorsak zihni ve duygusal engelleri aşmanın yolunu ve dilini üretmek gerekiyor.
Kürt meselesini Murat Somer’den alıntılayarak şöyle tanımlayabiliriz. Kürt meselesi dediğimiz mesele bu memleketin 100-150 yıllık kalkınma ve modernleşme süreçlerine Kürtlerin kendi kimlikleriyle katılamamış olmalarının ürettiği sorunların toplamıdır.
Bu tanımdan bakılınca bu toprakların kalkınma ve modernleşme süreçlerine yalnızca Kürtler değil, Ermeniler, Çerkesler ve hatta Türk köylüler, dindarlar ve daha bilumum ahali de katılamamıştır. Bu süreçler Türk, Müslüman, Laikçi bir elit tarafından yürütülmüştür.
Bu süreçlerin ürettiği sorunlar ortaktır bir bakıma. Yani Kürt meselesi dediğimiz şey Kürtlere dair ve Kürtlerden ibaret değil Türkiye meselesidir.
Yine Kürt meselesinin özellikle siyasal ve toplumsal boyutu için bir başka tanım daha yapmak mümkündür. Kürt meselesi dediğimiz mesele Türklerin kendi hayat kalitelerinden, kendi hak ve özgürlük alanlarından kısıtlamalara, yasaklamalara razı edildikleri alanlar toplamıdır. Korku politikalarıyla, ustaca kurgulanmış şoven eğitim ve hukuk yoluyla bu razı edilme süreci çalışmıştır. Memleketin bilumum ahalisi Kürtlerin bazı hakları bölünme yolunda kullanacaklarına inandırılmıştır. Bugün Denizli’de ya da Yozgat’ta yaşayanların yerel yönetimlere katılma, örgütlenme, fikir ve ifade hak ve özgürlükleri konusunda ihtiyaç duymadıkları için değil bu hakları Kürtler yanlış kullanırlarsa varsayımına inandırıldıkları için talepkar olmadıklarını da söyleyebiliriz. Kısaca Kürt meselesi gerekçesiyle Türkler de vasata razı edilmişlerdir.
Eğer bu iki tanım da doğruysa bu iki tanımın ortak keseni yerelleşme ve katılım talebidir. Ve bu talep tüm ülkenin, tüm kültürel, ekonomik ve toplumsal kesimlerin ortak talebi olmalıdır.
Bu talebi güçlendirebilmenin yolu da siyasette ve devlette var olan zihni ve duygusal ambargolarla mücadele edecek, toplumsal talebi yaygınlaştıracak yeni bir dil ve söylem üretebilmektir.
Nedir o zihni ve duygusal engeller?
Tüm siyasi aktörlerde ve devlette vatandaşa güven yoktur. En büyük zihni sorun da budur. Bakmayın siz şatafatlı sözlere, en vatandaşa yakın partide de en küçük partide de vatandaşa, hatta üyesine bile güven yoktur. Vatandaşa güvensizlik yalnızca seçkinlere ve statükoculara özgü bir hastalık değil, yaygın bir hastalıktır.
İkincisi yaygın zihni sorun demokrasi tanımındadır. Büyüğü, küçüğü siyasi aktörlerin çoğunda demokrasi ülke için seçimlerden, parti için kurultaylardaki oylamalardan ibarettir. Vatandaşın ve üyenin temsilciliğini kendine hak görenler, vatandaşın ve üyenin katılımını tartışmazlar bile.
Üçüncü sorun yerel tanımındadır. Bizdeki yerel siyaset anlayışı ulusal siyaseti ve tartışmaları yerelde yeniden üretmekten ibarettir. Yerelin ne olduğu, yerelin ve gündelik hayatın ihtiyaç ve talepleri gündemde yoktur. Siyaset ve yönetim büyük, ulusal ve ulvi işlerle meşguldür ama yereldeki sorunların, ihtiyaç ve taleplerin ne olduğu pek dikkate alınmamaktadır.
Dördüncü sorun ulus devlet mevcudiyeti, rolü ve tartışmaları zemini ile merkeziyetçilik x ademi merkeziyetçilik tartışmaları zemini, iç içe geçmiş durumdadır. Merkeziyetçilik ulus devlet üzerinden konuşulur. Ademi merkeziyetçiliğin ulus devleti parçalayacağı sanılır.
Beşinci sorun da yerelleşme, yerel yönetim meselesi bir bölge tanımı ve özerkliğinden ibaretmiş gibi bir algı yaygındır. Halbuki konuşmamız gereken yalnızca bir bölgenin özerkliği değil, ülkenin her yerinde, mahallelerden başlayarak insanların kendilerini ilgilendiren kararlara her bir seviyede katılabilmeleridir. Bu ise çok daha kapsamlı başka bir tartışma anlamına gelir.
Yerelliği savunanların bile sıkça bu zihni ve duygusal engellere takıldığı günümüzde, yerel seçimlere giderken yapılacak şey, yalnızca hangi aday, hangi ittifak tartışmaları değil, gerçekten yerelliği tartışmak ve yerinden yönetim ve katılımcılık modellerini geliştirmektir.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025