Bekir AĞIRDIR
Son seçim haritaları ne diyor; Erdoğan'ın stratejisi ne, Türkçü-İslamcı tek tip toplum senaryosuna karşı çıkış nerede?
Ülke Erdoğan’ın siyasi manevralarına kilitlenmiş durumda. Hiçbir siyasi aktör Erdoğan’ın siyasi hamlelerine kilitlenmeyi açamıyor ya da Erdoğan’ın senaryolarını bozamıyor görünüyor.
Ülke, Murat Menteş’in cümlesiyle yapay umutlarla hakiki felaketler arasına sıkışıyor. Erdoğan iktidarı düşerse ya da Erdoğan başkan olursa her sorun çözülür yaklaşımları nedeniyle karşı karşıya olunan hakiki felaketlere karşı ağır bir uyuşma ve hissizleşme yaşanıyor.
Önümüzdeki olası siyasi, toplumsal ve ekonomik riskler, etrafımızda ve Orta Doğu’da olanlar giderek ülkeyi var olma sorunuyla karşı karşıya getiriyor.
Çıkmaz bir sokakta mıyız? Buradan çıkış var mı?
Bu sorulara cevap, korku ve itiraz politikalarıyla olamaz. Bugünkü siyasi tabloyu, özellikle Erdoğan ve AK Parti’nin beslendiği, yaslandığı toplumsal dip dalgaları anlamadan ve bu dip dalgalara bir cevap üretmeden çıkmaz sokaktan çıkışın politikaları yazılamaz.
Bugünkü siyasi tablo büyük oranda elbette siyasi kutuplaşmayı işaret ediyor. AK Parti yandaşlığı ve karşıtlığı şeklinde başlayan kutuplaşma bir yandan Erdoğan yandaşlığı ve karşıtlığına, diğer yandan Türk-Kürt şeklinde kimlik kutuplaşmasına, muhafazakâr-seküler şeklinde hayat tarzı kutuplaşmasına dönüşüyor.
Kimlik siyasetleri ve kimlikler üzerinden kutuplaşma siyasi tablonun ana rengini belirliyor. Ama mesele bundan ibaret değil.
Tarihi ve ekonomik bir arka plan
Aşağıdaki harita 1 Kasım seçim sonuçlarına göre KONDA tarafından üretildi. İstatistiki kümeleme analizi (clustering analysis) yöntemiyle seçim sonuçları üzerinden benzer iller kümelendiğinde aşağıda gördüğünüz harita oluşuyor. AK Parti’nin oylarının yüzde 49,5 ile 66,9 arasında değiştiği, siyasi rekabetin farklı aktör ve derecelerle değiştiği dört kümeden oluşan geniş bir coğrafya var. Beşincide CHP’nin var olduğu kıyılar var. Altıncı kümede HDP’nin ağırlıklı olduğu coğrafya var.
Bu tablonun birçok okuması olabilir. Ama gözden ırak tutulmaması gereken bir yönü daha var. İkinci harita illerin sosyoekonomik gelişmişlik seviyelerine göre renklendirilmeleriyle elde edildi. Bu harita ülkenin iki yüz yıllık kalkınma ve modernleşme hikâyesinin sonunda vardığımız yeri gösteriyor. Koyu kahverengi olan Kürt bölgesi ülkenin en geri kalmış yerlerini barındırırken mora doğru giden renkler ülkenin kalkınmış bölgeleri. Bu harita son bir yılın, on yılın değil iki yüz yıllık bir hikâyenin sonucu.
Dikkatli bakarsanız yukarıdaki iki harita çok benziyor. Ülkenin en geri kalmış Kürt coğrafyasında HDP, gelişmiş coğrafyada AK Parti ve CHP, gelişmeye çalışan, kalkınmadan pay alma iddiası olan coğrafyada da AK Parti tek başına hakim.
Yani bugünkü siyasi tabloyu var eden kutuplaşmanın yanı sıra tarihi ve ekonomik bir arka plan da var.
Siyasi ve toplumsal doku
Aşağıdaki grafikler de yine KONDA tarafından üretildi (1). İlk grafik 1 Kasım seçim sonuçları kullanılarak “karşılıklılık analizi” (correspondence analysis) yapılarak, her bir ilin seçim sonuçlarına göre, benzerlikler ve ayrışmalar üzerinden bir uzaya yerleştirilmesiyle elde edildi.
Bu uzayda illerin dağılımını, yerleşmelerini nasıl açıklarız, sorusunun cevabını yatay ve dikey eksenler veriyor. Kolayca anlaşılacağı gibi yatay eksen üzerinde illerin dağılımını Türk veya Kürt illeri olmaları belirliyor. Dikey ekseni ise birkaç farklı özellikten açıklamak mümkün. Birincisi, yine iller arası sosyoekonomik gelişmişlik seviye farklılıkları. Aşağıdaki iller geri kalmış, yukarıdaki iller diğerlerine kıyasla sosyoekonomik bakımdan gelişmiş iller. İkinci açıklama illerin eğitim seviyeleri, aşağıdan yukarıya doğru illerin eğitim seviyeleri yükseliyor. Üçüncü açıklama ise KONDA bulguları üzerinden, yukarıdan aşağıya doğru gidildikçe dindarlık seviyesi artıyor.
Aşağıdaki grafik ise Nisan’2016 KONDA verileriyle “çoklu-karşılıklılık analizi” (multi-correspondence analysis) yapılarak, yedi ayrı demografik, kültürel ve siyasi kategori, benzerlikler ve ayrışmalar üzerinden bir uzaya yerleştirilmesiyle elde edildi.
Uzaydaki bu demografik-kültürel-siyasi dağılımı açıklamak için eksenleri anlamlandırmaya çalıştığımızda karşımıza şu tablo çıkıyor. Yine, yatay eksen kolayca görüldüğü gibi Türk-Kürt ekseni. Dikey eksende ise toplum eğitim ve hane gelirleri bakımından yukarıdan aşağıya sıralanıyor. Aynı zamanda eksende aşağıya doğru gidildikçe dindarlık ve muhafazakârlık seviyeleri artıyor.
Görüldüğü gibi illerin 1 Kasım seçim sonuçları üzerinden yapılan grafik ile toplumun demografik-kültürel-siyasi dokusunun dağılımı örtüşüyor. Yani bugünkü siyasi tablo yalnızca güncel siyasetin değil aynı zamanda toplumsal dokunun da yansıması.
Erdoğan ve AK Parti’nin stratejisi
Yukarıdaki grafikler bir bakıma siyasetin kimliklere sıkışmasını da gösteriyor. Yatay eksende Türkçülük-Kürtçülük, dikey eksende İslamcılık-Laikçilik diyebileceğimiz dört kimliğe doğru hem toplum, hem de siyaset sıkışıyor.
İşte tam bu noktada Erdoğan ve AK Parti’nin stratejisi daha anlamlı hâle geliyor. Erdoğan ve AK Parti’nin şovenliğe yaslanan, dini referansları öne çıkaran politika ve dili Türkçülük ve İslamcılık kimliklerini konsolide etmeyi amaçlıyor.
Kültürel olarak zaten birbirine benzeyen ama siyasi tutum ve tercihleri farklı toplumdaki iki küme tek bir potaya sokulmaya çalışılıyor. Terör ve Kürt meselesinde, Suriye-Orta Doğu-Avrupa Birliği ilişkilerinde, “yerli ve milli” olmak diye kodlanarak hayatın her alanında uygulanmaya çalışılan politikalar, tutturulan siyaset tarzı ve özellikle şovenlikten-dinden beslenen dil bu amaca dönük. Kendini, tarihini kutsama, her dış dinamiği ülkenin bütünlüğüne karşı tehlike olarak görme, güvenlik kaygılarını öne çıkarma, hepsi bu amaca hizmet ediyor.
Pratikte bu süreç birkaç ayda sonuç vermeyebilir. O nedenle Erdoğan ve AK Parti başkanlığa giden yolda katmanlı bir strateji uyguluyor. Öncelikli hedef terör ve Kürt meselesi ile Suriye sorunu üzerinden MHP parti yönetimini ikna etmek. Olmuyorsa MHP’yi bölerek bir parçayı ikna etmek. Altlarındaki tabanı çekerek veya çektiği algısını üreterek MHP’yi ikna etmenin mümkün olabileceği hesaplanıyor. Uzun vadede ise seçimlerde MHP tabanını konsolide ederek MHP’yi baraj altında bırakmak.
Bir başka strateji ise dokunulmazlıkları kaldırarak, Kürt siyasetini tuzağa çekip, öfkelendirerek sivil siyasetten çekilmesini sağlamak ve ister ara, ister genel seçimde Meclis dışında bırakmak.
Mesele bir partinin oyunun nereye varacağı meselesi değil
Bu stratejilerin başarılı olup, olmayacağını göreceğiz. Fakat buradaki mesele bundan ibaret değil. Erdoğan ve AK Parti’nin tuttuğu yolun temel tercihleri sorunlu.
Bugünün karmaşıklık ve belirsizlik esaslı gündelik hayatı ve kentli ve hatta yarıdan çoğu metropollü olmuş bir toplumun hayatı merkeziyetçiliği güçlendirerek değil ademi merkeziyetçilikle yönetilebilir.
Bugünün farklı kültürel ve siyasi kimliklerine dayalı hayatı “tek tip vatandaş” yaklaşımıyla yönetilebilir mi? AK Parti ile değişen Cumhuriyet’in tek tipli, makbul vatandaş tanımını değiştirmekten ibaret.
Tek tipli ve monolitik bir toplum, tek tipli sorunlar ve çözümler temelli ulus devlet modeliyle bugünün çok aktörlü, çok boyutlu, çok kimlikli hayatını yönetmek mümkün değil. Halbuki Erdoğan’ın ve AK Parti’nin yaptıkları ulus devleti yeniden güçlendirmeyi hedefliyor.
Temsili demokrasinin krizi katılımcı demokrasiye geçişi gerektirirken, izlenen yol temsiliyeti de daraltıp, tek kişiye indirgenmeye çalışılıyor.
Mucitliği, tasarımcılığı, bilimi ve teknolojiyi, düşünce ve ifade özgürlüğünü güçlendirmek yerine dini referanslı ahlakçılık, güvenlik referanslı tek seslilik isteniyor.
Dünyaya entegre olmak değil içe kapanmak kutsallaştırılıyor, bölünme paranoyası güçlendiriliyor, bu uğurda Avrupa Birliği’nden ABD’ye, Rusya’dan İran’a herkesle kavga ediliyor.
Müzakere değil, tek seslilik ve bu uğurda çatışmacılık esas alınıyor.
Kürtlerle barışarak beraberce ülkenin ve Orta Doğu’da geleceğinde söz sahibi olmaya çalışmak yerine Kürtleri küstürerek başka bir gelecek mümkünmüş sanılıyor.
Tüm bunlar ülkenin geleceği için var olma sorunu üreten seçenekler ve yollar. O nedenle çıkmaz sokaktayız. O nedenle siyasi bir çıkış yolu bulmak zorundayız.
Çıkış nerede?
Yukarıdaki grafikler ve haritalardan beslenen analizler doğru ise çıkış kimlikler ve kutuplaşmalar üzerinden olamaz. Kimliklerin yarılmasını sağlayacak yeni bir zihin haritasına ve demokrasi hareketine ihtiyaç var.
Dış dinamiklerden, kriz beklentilerinden beslenen fırsatçı arayışlar, her siyasi akımdan birkaç isimle yapılacak kolaj listeler, karizmatik lider arayışları, reklamcı diliyle yazılacak gerçekten ırak hikâyeler, eski tek tipli toplum ve ulus devlet modelinin yeni dilden savunuları, korku ve itiraz politikaları buradan çıkışın anahtarını veremez.
Her bir farklılığın ihtiyaç ve taleplerini analiz etmiş, anlamış, cevap üretmiş bir harekete ihtiyaç var. Kimlikleri ve farklılıkları yok saymayan ama birarada yaşamı savunan, devleti yeniden yapılandırırken yerinden yönetimi inşa etmeyi vaat eden, hukuku ve yargıyı yeniden yapılandırmayı tasarlayan bir harekete ihtiyaç var.
Kalkınmayla toplumsal dönüşümü, yerelleşirken küreselleşmeyi ve demokratikleşmeyi bir arada savunan bir programa ihtiyaç var. Orta gelir tuzağından çıkmanın, orta demokrasi eşiğini aşmanın yol haritasına ihtiyaç var.
Toplumun önüne yarın sabaha dair bir ütopyayı koyabilen, ütopyasının ateşi kimlikleri yarabilecek, aşabilecek bir demokrasi hareketine ihtiyaç var.
Türkiye’nin siyasetçileri, entelektüelleri öncelikle topluma güvenmeyi ve sonra da toplumun taleplerini ciddiye almayı başarabilirlerse böylesi bir hareket doğabilir. Ya da geleceğimiz var olan senaryolardan biçimlenecek. O senaryoların ülke adına sonucu kimin hangi makama geldiğinden daha çok, ülkenin gelecekteki var oluşu bakımından önemli olacak.
Yazarlar
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025