Bekir AĞIRDIR
Beş altı yıl önce genç bir iş insanı ofisine davet etmişti. İşinde başarılı, hem sektöründe hem de magazin dünyasında önde ve popüler birisiydi. Gittiğimde yanında önceden tanımadığım, bir partinin aktif üyeleri olduğunu öğrendiğim üç kişi daha vardı. Merak ettikleri ve cevabını aradıkları soru, o iş insanının popülaritesi ve yaşı nedeniyle bir partinin genel başkanlığını ve liderliğini hak ettiği, yanındaki kişilerin bu konuda teşvik ve önerilerinin olduğu, benim önerimin ne olacağı idi. Ben parti liderliğinin paraşütle inilen bir yer olmadığını, ideoloji, program, örgüt gibi konulara dikkat çekerek, her parti esnafının böyle lider mühendisliği peşinde olmasının yaygın ama başarılı örneği olmadığını ve gaza gelmemesi gerektiğini söylemiştim.
Bugünlerde de köşe yazarlarından aydınlara, iş insanlarından siyaset esnafına herkes, elde kâğıt kalem siyasi mühendislik tasarımları yapıp, Cumhurbaşkanı adayı arıyor. Temenniler, örtük arzular, yakıştırmalar, nabız yoklamalar, manipülasyon hedefli kasıtlı isim yaymalar, parti başkanlarına önerilmesi gerekenler, o genç iş insanı gibi gaza getirilmeye çalışılanlar hemen her toplantı odasının, her masanın gündemi.
Bu çabaların meşrulaştırıldığı bir varsayım var, bu ülke seçmeninin liderci olduğu. Kusura bakmayın ama bu bir şehir ya da siyaset efsanesi. Elbette lider önemli ama işin başlayıp bittiği yer de lider değil. Bu yazıyı buraya kadar okuyan dostlar, bir an durun ve düşünün, siz yalnızca lidere bakarak mı oy veriyorsunuz? Siz farklı dürtülerden, farklı açılardan bakıyorsunuz da diğer insanlar mı yalnızca lidere bakıyor?
KONDA’da geliştirdiğimiz seçmen davranış modellerinden birisi üzerinden anlatmaya çalışayım. Her 100 kişiden 35’i oy tercihini ideolojik bir bakıştan yapıyor. Parti programını okumamış olabilir ama “ideolojik seçmen” diye adlandırdığımız bu 35 kişinin kendini ait hissettiği, doğru bildiği, inandığı bir ideolojisi var ve o bakıştan bir tercihi var. 25 kişi ise liderin kim olduğunu önemsiyor, partinin ve ideolojinin önüne lideri koyuyor. Biz onlara “lider takipçisi seçmen” diyoruz. “Taraftar seçmen” olarak adlandırdığımız 20 kişinin partisiyle rasyonel değil duygusal bir ilişkisi var. Onlar kolay parti değiştirmiyor, gerekçeleri farklı dürtülerden beslense de futbol takımı taraftarı gibi davranıyor. “Partisiz seçmen” dediğimiz 10 kişi, benim gibi her şeyi bildiğini sanan, partilerin hiçbirini beğenmeyen ama seçim günü de gidip yine hayat tarzına en yakın partiye oy veren seçmen. Son grup olan 10 kişi ise “son dakikacı seçmen”, siyasetle hiç ilgilenmeyen, çoğunlukla seçime de gitmeyen, kampanyalara, sloganlara açık seçmen.
Korkular, algılar, beklentiler belirleyici
Buradaki her bir grubun davranışını bu model açıklasa da o davranışın arkasında eğitim seviyesi, hayat tarzı, etnik kimlik, inanç aidiyeti ve seviyesi gibi somut, korkular, algılar, beklentiler, umutlar gibi soyut bir dizi başka belirleyici var.
Bu modeli her partinin seçmenine uyguladığımızda elbette çok net farklılıklar var. Ak Parti seçmeninin yarısı lider takipçisi iken en düşük liderci seçmen CHP içinde. Halbuki CHP seçmeninin neredeyse üçte ikisi ideolojik seçmen. HDP seçmenlerinin büyük çoğunluğu ise taraftar seçmen. Çünkü Kürtleri temsil eden o günün partisi ya da adayı kimse ona oy veriyorlar.
Demem o ki 2021 sonbaharında seçmen yalnızca bir lider aramıyor. Ülkenin kadim sorunlarını da güncel ekonomik meseleleri de çözecek, toplumsal huzuru ve mutabakatları üretecek, gidişatı değiştirecek, ülkeyi bu kasırganın gözünden çıkarak bir ütopyayı, hikâyeyi, iddiayı ve bunları temsil eden kadroları arıyor.
Seçmen ekonomik sorunlar kadar siyasi sorunların da farkında
Seçmen iktidardan yalnızca ekonomik kriz nedeniyle şikâyetçi değil, ülkeyi soktuğu yoldan da kutuplaşmadan da ötekileştirilmekten de partizanlıktan da yolsuzluktan da keyfilikten de şikâyetçi. Haneleri bu kadar derinden etkileyen ekonomik kriz aynı zamanda tüm problemleri görünür kıldığı için böyle. Memleketin insanı bireysel hayatı ile ortak hayatı iki paralel evrende gibi iki ayrı değer seti ve pratikleriyle yaşıyor. Bireysel hayatı yolunda iken ortak hayatın sorunlarını görüyor olsa da hoşnutsuzluğunu dışa vurmak yerine gözlerini kaçırıyor. Şimdi ise pandeminin ürettiği can riski ile işsizlik ve enflasyonun ürettiği yoksulluk derdi aynı zamanda alarm etkisi ürettiği için, reel dertlerin ortasında iktidarın bencilliğini, keyfiliğini, otoriterliğini de ortak hayatın sorunlarını da bir arada görüyor ve değerlendiriyor.
O nedenle “Erdoğan vs. X” seçiminin değil “düzenin, gidişatın değiştirilmesi” seçiminin esas olduğunu düşünüyorum ben. O nedenle Erdoğan’a veya iktidara muhalefetin değil nizama, bu yönetim sistemine itirazın esas olması gerektiğini yazıyorum sık sık. Yine o nedenle adayın kim olacağı meselesinin tüm tartışmaların önüne geçmesini yanlış buluyorum.
Elbette Cumhurbaşkanının kim olacağı önemli. Süreci hatırlarsak, muhalefet ittifakının öncelikle liderleri o isim üzerinde mutabık olacak, o isim Erdoğan karşısında seçimi kazanacağı güvenini önce ittifak partilerinin liderlerine ve örgütlerine kabul ettirecek sonra seçmene kabul ettirecek ve oyunu alacak.
İlk zorluk ittifak liderlerinin teveccühü
Aday adayları açısından birinci zorluk ittifak liderlerinin güvenini ve teveccühünü kazanmak. Liderlerin o karar anında ne düşündüklerini, neleri önceleyeceklerini, aralarından birisini mi dışarıdan birisini mi aday göstereceklerine dair bugünden senaryo yazamayız. Kabul edelim ki bu çarpık siyaset kültüründe o karar anında liderlerin dürtülerini, gerekçelerini, tercihlerini, hayallerini yalnızca onlar biliyorlar.
Yine de belirlenen adaya homurtular olsa da örgütler ve ideolojik seçmenler kabul etmeye daha yatkınlar. Unutmayalım ki Ekmelettin İhsanoğlu’nu CHP örgütü ve seçmeni kabul etmişti. Basit bir hesapla 62 milyon seçmen var, yüzde 90 katılım bile olsa geçersiz oylar sonrası kabaca 56 milyon geçerli oy olacak. Yani Cumhurbaşkanı adayının 28 milyon oyu geçmesi gerekiyor. Yüzdelerle konuşurken “yüzde 50+1 oy” demek belki kolay geliyor da tekrarlayayım, adayın en azından 28 milyonu aşan yurttaşı inandırması, kendine güvenilmesini sağlaması lazım.
Kutuplaşmalar, negatif kimliklenmeler gibi nedenlerle adayın kimliğinden bağımsız bir muhalefetin ortak adayı isminden bağımsız olarak belki 23-24 milyon oydan başlıyor olacak ama kritik mesele ilave 4-5 milyon oyu nasıl kazanacağınız.
O ilave 4-5 milyon oy için yalnızca kendi hayatınızdaki başarılarla dolu özgeçmişiniz de sihirli bir slogan da iyi bir iletişim ekibi de yetmez.
Bugünkü siyasi sistem gereği seçilen kişi inanılmaz merkezi, keyfi, denge denetleme mekanizmaları olmayan, adeta frenleri olmayan bir otobüsün direksiyonuna geçecek. Üstelik otobüs buzla kaplı bir yolda savrula savrula aşağı doğru gidiyor, içindeki yolcuların cama, koltuk demirlerine vura vura gözleri kaşları patlamış ve daha da kötüsü uçurumdan da düşeceğiz paniği ve feveranı içindeler. O sabah otobüs, yolcular, yan tarafı uçurum buzlu yol ve siz, yalnız başınasınız. Ne yapacaksınız? İlk nelere ve hangi yönde müdahale edeceksiniz? Nasıl müdahale edeceksiniz? Hangi acil yardım ekiplerini işe koşacaksınız?
Her ne kadar partiler uzlaşmış, ilkeler, hedefler belirlenmiş bile olsa o sabah o mühür elinizde ve siz tüm o partilerden ayrı ve başka bir güç ve aktörsünüz artık. 1.5 trilyon liralık bütçe, 5 milyon çalışanıyla omurgası kırılmış bir bürokratik mekanizma emrinizde, mültecilerle beraber 90 milyonun gözleri sizin üzerinizde.
Sistem değişecekse ihtiyaç duyulan oy 32-33 milyona çıkar
Mesele bununla da bitmiyor. Sizi aday yapan ittifakın sistemi değiştirmek, parlamenter sisteme geçmek iddiası var. Muhalefet ittifakının bu değişikliği yapabilecek siyasi güce ulaşması için 28 milyon değil 32-33 milyon oyla parlamento seçimlerini kazanması gerekiyor ki Meclis’te veya halkoyu ile anayasa değiştirilebilsin. Önümüzdeki bir-bir buçuk yılda neler değişir ayrı bahis ama bugünden henüz bu sayıda oyun kazanılacağını gösteren bir tablo yok.
Bu oya ulaşılırsa, gerekli süreçler nedeniyle bile iki yıla yakın bir zaman seçilecek Cumhurbaşkanı yönetecek güncel meseleleri. Bu siyasal güç ve oy kazanılamadıysa da bir daha ki seçime kadar Cumhurbaşkanı seçilen kişi her şeyin başı ve sorumlusu olacak. Bu durumda da muhtemelen arkanızdaki partiler erken seçim isteyecek ve aradıkları siyasal güce ulaşmayı arzulayacaklar. O zaman da seçilen Cumhurbaşkanı’nın o muazzam güçten vazgeçmesi ve belirli bir saatte ülkeyi seçime götürmesi beklenecek.
Seçmen tüm bu siyasal süreçleri adlı adınca bilmeyebilir. Ama kuşkunuz olmasın ki meselelerin ne olduğunu biliyor. Seçmen müthiş nutuklarla, televizyon ekranlarındaki herhangi bir banka reklamını andıran reklamlarla, sihirli sloganlarla, boş vaatlerle düşünüyor değil. Hiçbirimiz değiliz. Elbette zihni ve duygusal meselelerimiz, zihin ve gönül haritalarımızı belirleyen kimliklerimiz, deneyimlerimiz, bilgilerimiz, umutlarımız, korkularımız, beklentilerimiz, ezberlerimiz, ruhi ve zihni ambargolarımız var.
"Güvenin bana" demek yetmez güven inşa etmek gerek
Lider kadar ideolojiniz, ideolojiniz kadar yönetme maharetiniz, siyaset tarzınız, diliniz, üslubunuz da önemli. Bunlar varsa kampanyanızın, projelerinizin, sloganınızın anlamı var. Güven adım adım inşa ediliyor. Güveni oluşturmak için de bu memleketin insanı samimi, sahici olup olmamanıza, adaletli olup olmamanıza ve vizyonunuza, vaadinize bakıyor.
Hepsinden önemlisi de onların size güvenmesini hatta sadakatini istiyorsanız önce siz bu memleketin insanına güveneceksiniz, güveninizi ve sadakatinizi göstereceksiniz. Bunun yolu da kâğıt kalem siyasi mühendislikler değil seçmeni dinlemek, anlamaya çalışmak, bugünün farklı ihtiyaç ve taleplerine çözüm üretirken bu memleketin her bir yurttaşının onurlu yaşam hakkını tanımaktan geçiyor. Hayatınızda hiç giymediğiniz kot pantolonları giyip öğrenci buluşmaları yapınca sahici ve samimi olmadığınızı onlar biliyor ama siz kendinizi kandırmaya devam ediyorsunuz.
Elbette her siyasi aktörün ve yurttaşın bir senaryosu var. Ama hangi senaryonun tutup tutmayacağına bu memleketin insanlarının karar vereceğini, onların da kendilerine dair kararları verebilecek olgunlukta olduklarını unutmamak gerek.
* Bekir Ağırdır'ın bu yazısı, Oksijen gazetesinden alındı.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025