Berrin Sönmez
Değişkenliği doğasından kaynaklanan hukuku, geçmiş yüzyıllardan keyfi seçilen bazı yorumlarla sabitleyip, yeni selefi akımlar gibi değiştirilemez kılmak mı niyetiniz? İnsan eli ve aklıyla oluşturulmuş fıkıh yorumlarını, dini hükümler gibi, nas gibi sunmaya kalkışmak hakkınız mı? Haddiniz mi?
Diyaneti eleştirmenin cazibesi, kimi zaman insanları haklıyken haksız konuma düşürebiliyor. Sözlük meselesinde olduğu gibi.
Sosyal medyada kıyamet koparılan kız çocukları için 9, oğlan çocukları için 12 yaşın evlenme çağı olduğuna dair fetva verildiği yolundaki paylaşımlar kampanyaya dönüşmüştü bilindiği gibi. Haber değil başlık üzerine şekillenen bir kampanya oldu bu. Diyanet kapatılsın kampanyası, sonuç itibariyle Diyanetin gücüne güç kattı. Yeni bir reklam alanı oluşturuldu kuruma. Pek de hızlı olmadığı halde hedefine ulaşan kamu diplomasisiyle kolayca yalanlanabildi, yanlış bilgi. Ve hemen sönümleniverdi kampanya.
Fakat daha önemlisi toplumsal algı bir kez daha kamplaşmayla perçinlendi. Geniş kitleler derhal kampanyayı “din karşıtlığıyla” zihinlerine kodlayıp, “Ak Parti giderse hal-i pür melalimiz” formatına girdi. Siyasal davranış, bir kez daha dindar-seküler karşıtlığı üzerinden belirlendi. AKP’nin nadiren “sokağa” taşabilen iç gerginliklerini de farkındaysanız gölgede bıraktı. Amaç iktidara alan başarısı kazandırmak idiyse bravo diyorum hedefe ulaşıldı. Muhalefet ve kurum eleştirisinin din karşıtlığına dönüşmesi her açıdan affedilmez hata.
Peki bütün bunların sebebi neydi, hatırlayalım:
Diyanet Sözlükten iki madde, keyfi olarak seçilip yan yana, alt alta getirilerek oluşturulan anlam bütünlüğüyle haber “icat” edilmiş. Sosyal medya kampanyası, haberin içeriğinden apayrı seçildiği görülen haber başlığına göre şekillenivermişti. Gazetecilik etiği açısından içerik ve başlık arasındaki farklılıkların, sansasyonel başlıkla içeriğin çarpıtılmasının tartışılması da sorunun diğer boyutu. Konumuz açısından önemli olansa sözlükten rast gele iki maddenin seçilmiş olması. İki ayrı maddeden biri ‘nikah’ diğeri ‘buluğ’ kavramlarının İslami terminolojiyle izahından ibaret. Üstelik nikah maddesinde buluğ dışında rüşt kavramına da yer verilerek, nikah için buluğa ermenin yeter şart olmadığı da yazılı. Bu bilgiler de haberin içeriğinde yer alıyor. Ancak başlık “Diyanete göre kız çocukları 9 yaşında evlenebilir” şeklinde. Oysa haber metninde de yer aldığı gibi sözlükte belirtilen kızlar için 9 oğlanlar için 12 yaş sınırı, buluğ açısından cinslerin biyolojik farklılığı ve insanın fizyolojik gelişimine ilişkin. Bireylerin dölleme ve döllenme açısından gelişiminin alt yaş sınırı olarak açıklanmış 9 ve 12 yaş. Dolayısıyla 2 Ocak tarihinde başlayan 2018’in ilk Diyanet krizi, tabiri caizse yatsıya kadar sürdü. Çarpık habercilik ve yanlış algılar nedeniyle…
Gerçekte Diyanetin pek çok kusuru var. Bu kusurları, yazık ki haksız, yersiz, gereksiz kampanyalarla en başta Diyanet karşıtları kapatıyor. Asıl söylenmesi gerekenler ise şöyle sorulabilir:
1- Dini terimler sözlüğünde açıklanan buluğ kelimesinin, dölleme ve döllenme alt yaş sınırını içerdiği bilgisi, neden 14 yy. öncenin bilimsel bulguları doğrultusunda verilir? Kız ve oğlan çocuklarının fizyolojik gelişimi açısından önemli bir fark bulunmadığı tespit edilse bile neden günümüz bilimsel bulgularıyla refere edilmez?
2- Rüşt kavramının, fizyolojik gelişmeyle değil insanın bireysel ve toplumsal sorumluluk yüklenmesini mümkün kılan bilişsel gelişmeyle ilgisini ortaya koymuşsunuz. Güzel. Rüşt kavramını, dini yükümlülüklerle hukuki ve medeni/sosyal yükümlülükler şeklinde ayırarak vermişsiniz. Amenna. Peki neden hukuki yükümlülük yaşını yüzyıllar önceki fıkıh yorumlarına göre yazarsınız?
3- Fıkıh, tarihi süreçte İslam hukuku anlamına kullanılmış olsa dahi pekala bilirsiniz ki gerçekte fıkıh kavramı salt hukuk kavramıyla bire bir aynıdır. Ve gene bilirsiniz ki hukuk hükümleri zamana, coğrafyaya, toplumlara ve toplumsal ihtiyaçlara göre değişir. Bütün bunları gayet iyi bildiğiniz halde neden sözlükte rüşt yaşı olarak bugünkü hukukumuzun, bireyleri sorumlu tuttuğu alt yaş sınırını yazmazsınız?
4- Değişkenliği doğasından kaynaklanan hukuku, geçmiş yüzyıllardan keyfi seçilen bazı yorumlarla sabitleyip, yeni selefi akımlar gibi değiştirilemez kılmak mı niyetiniz? İnsan eli ve aklıyla oluşturulmuş fıkıh yorumlarını, dini hükümler gibi, nas gibi sunmaya kalkışmak hakkınız mı? Haddiniz mi?
5- Basın ve sosyal medya kampanyasına karşı savunma amacıyla yaptığınız açıklamalarda ve son Cuma hutbesinde mealen “bize göre evlenme yaşı 18 olmalı” ifadesi hiç yeterli bir açıklama değil. Bilmez misiniz ki, bu konu indî değer yargılarıyla değil hukuk ile açıklanır, size göre, kişiye göre olanın kimse için hükmü yoktur. Neden mevcut kanun hükümlerinin dine aykırı olmadığını söylemezsiniz? Neden hutbede Medeni Kanunla belirlenmiş yaş sınırının tartışmasız kabulü ve uygulanması gerektiğini açıklıkla belirtmediniz?
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024