Berrin Sönmez
Kadın hareketini, “önünü ardını kurcalamayın” komutuyla susturup, sözde fesih kararını oldubittiye getirmek istiyor, Cumhurbaşkanı. Toplumun, İstanbul Sözleşmesi’ne dair ve yok hükmündeki fesih kararı üzerine tartışmasını önlemek isterken eş zamanlı olarak maiyetindekilere “konuş” komutu vermiş görünüyor. “Kadınlar bitti demeden bitmez” uyarısı ile Meclis kürsüsünden kadın eşitlik mücadelesini özetleyen Meral Akşener’e teşekkürle, kamu idaresinin cevap istediğimiz zaman lal olan dilini, eski bir yazımdan alıntıyla hatırlatmak istiyorum. Ve kamu kurumlarına verilen sus, konuş komutlarının biçim değiştirişini. Sözleşme hakkındaki konuşma yasağını, yok hükmündeki kararı savunmak ihtiyacıyla, kaldırmış olmalı ki otuz günlük cevap süresi olan CİMER başvurularına sekiz ay sonra cevap gelmeye başladı. Ağustos 2020’de EŞİK- Eşitlik için Kadın Platformu tarafından yapılan, bini aşan dilekçe ile bireysel ve örgütlü başvuru yapılmıştı. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması istenmişti bu dilekçelerde. Eşit yurttaşlık haklarımızı aşındırmak anlamına gelen politik eylem ve söylemden kaçınılması dahil tüm taleplerimiz iletilmişti. Bini aşkın başvurudan bazılarına cevap geldi ve asla sorduğumuz soruların ve talepleri karşılamıyordu. İkinci bir başvuru dalgası daha gerçekleştirdik ve bu defa gelen cevaplar çok daha kestirmeden giden kısacık cümleler oldu. Cevap veren kurumların isimleri ve metinlerin uzunluğu kısalığı az çok farklı olsa da içerik belli bir prensipte ortaklaşıyordu: İstanbul Sözleşmesi yoktu cevap metinlerinde. Kamu idaresine konuşma yasağı getirilmiş, İstanbul Sözleşmesi’nin adını kamu görevlilerinin telaffuz dahi etmesi engellenmiş, resmi kayıtlarda kullanılmaması, sözlü yanıtlarda dile getirilmemesi komutu verilmiş gibiydi. Gece yarısı, 20 Mart'ın ilk saatlerinde sözde fesih kararı Resmi Gazete'de yayınlanmadan aylar önce kamu görevlilerinin dilinde ve resmi metinlerde İstanbul Sözleşmesi’nin adı yasaklanmıştı.
Yukarıda bağlantısını verdiğim yaklaşık yedi ay önceki yazımda, CİMER cevaplarına dair şu satırlar yer alıyor: “Sözleşme’den çıkılsa bile şiddetle mücadele yönünde siyasi iradenin zayıflamayacağı mesajı vermeye çalışıyor siyasi irade. Önce partili kadınları, sonra muhafazakar kadın sivil toplum örgütlerini ve bunlar aracılığıyla da KONDA Ağustos Barometresi'nde görülen yüzde 58’lik gri alanı, fikrim yok grubunu İstanbul Sözleşmesi aleyhine kazanmayı hedefliyor, kanımca. CİMER tarafından bize gönderilen yanıtlarda Sözleşme’ye değinilmeyişi de bu çerçevede anlam kazanıyor.” 8 Ağustos 2020 tarihli CİMER başvurularından o tarihte yanıtlanmayanlara ise sekiz ay sonra 2 Nisan'dan itibaren gelen cevaplar, sözde fesih kararının savunusu niteliğinde ve artık Sözleşme’nin adını anma yasağı kalkmış. Üstelik aile içi denilen Türkçe resmi çeviri ile değil tam adını orijinal haliyle ev içi şiddet yazmaktan çekinmez olmuşlar. Ancak savunma pozisyonundaki kamu idaresi, bütün dünya İstanbul Sözleşmesi kısa adını kullanırken CİMER cevapları İstanbul ismini yok etmiş Avrupa Konseyi Sözleşmesi yazılı, Sözleşme’nin kısaca işaret edilmesi gereken yerlerde. Ve sözde fesih kararı şöyle savunuluyor: “Sözleşmenin feshi, Üye Devletlerin bağımsızlığı çerçevesinde uluslararası hukuka uygun olarak alınabilecek bir karar niteliğindedir.” Uluslararası hukuka ilişkin sorgu yok ülkede ulusal hukuka aykırılık eleştirileri var ancak kamu görevlileri aldıkları talimat uyarınca Anayasamıza aykırılık ve Meclis iradesinin gaspı konularına hiç değinmemiş.
İki A4 kağıdı dolduran uzun bir cevap bu ve içinde sadece şiddetle mücadeleye dair kararlılık ifadeleri var. Kadınlara yönelik şiddetle mücadele için son eylem planına da atıf yapılıyor “sıfır tolerans” sloganına da. Şiddetle mücadele yasası 6284 bir kere bile anılmıyor. CİMER’den gelen cevapların gösterdiği kesin gerçek şu ki bugüne kadar İstanbul Sözleşmesinin adını telaffuz edemeyenlere artık 6284’ün adını anmak da yasaklanmış. Eylül ayında gelen cevaplar, 6284 sayılı şiddet yasasına atıf içeriyordu. 2 Nisan'dan itibaren gelen CİMER cevaplarında şiddetle mücadele yasasına hiç değinilmiyor. “Güçlü ulusal mevzuatımız” ifadesine yer verilişi asla tatmin edici değil. Yıllardır dikkat çekildiği gibi İstanbul Sözleşmesi giderse 6284’ü korumak da uygulatmak da mümkün olmaz. Sözde fesih kararını geri çektirmek için her yol denenmeli.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
8.03.2024