Berrin Sönmez
“Evin meleğini öldürmek” haybeye söylenen boş lakırdı değil. Eş ve anne olmaya itiraz değil. Aile karşıtlığı hiç değil. Ev içi rollerin salt erkek konforuna hizmet amacıyla düzenlenmiş oluşuna itiraz. Erkek konforunu sürdürülebilir kılan eril tahakküm ile kadınların ikinci sınıf insan, yarı insan, dini eksik, aklı kısa ve kötücül (fitne unsuru) sayılmasına itiraz aile karşıtlığı değil. Çelişki gibi görülse de varoluşu diğerinin varlığına bağlı iki karşıtlık melek ve şeytan ve her ikisi de kadını imliyor, ataerkinin inşa ettiği cinsiyet rollerinde. “Allah’ın ipini bırakıp ataların ipine sarılanlar” Allah’ın aynı özden (Nisa, 1) ve eşit (Hucurat, 13) yarattığı, dünyevi sorumluluklarında eşit kıldığı (Ali İmran, 195), eşit ödüllendireceği (Ahzab, 35) kadınlar için dünyevi yaşamın da eşit olması gereğini inkar ile kadınların eşit haklarını gasp ediyorlar. Bu durum kadının insan olarak yaratıldığı gerçeğini, yaratılışı inkardır. Buna karşılık evin meleğini öldürmek aynı zamanda kadının şeytanlaştırılmasına da kökten itiraz. Ve kadının haklarına sahip çıkış yoludur. Yaratılıştan/doğuştan gelen hakların, ataerkil sistem için yok sayılmasına itiraz. Ataerki sistemin inşa ettiği cinsiyet rollerine karşı çıkınca yaratılış prensiplerini, toplum hayatında yaşanabilir kılmak mümkün olacak. Bu nedenle Müslüman kadına feminizm yakışır. Aksini söyleyip feminizmi, feminist kadınları şeytan gibi görüp gösterenler geçmişte İlahî mesajı tersine çevirip kadını şeytanlaştıranların ardıllarıdır. Çok net olarak tavır alabilmek için çok net olarak söylemek lazım ki kadın erkek her insanın eşit olduğu gerçeğini kabul edip buna göre toplumsal düzen kurmaktan kaçınmak, Allah’ın yaratışını inkar ve patriarkal düzenin inşasına tapınmadır.
Bu uzun ve keskin girişin sebebi tahmin edileceği gibi Saadet Partisi İstanbul İl Teşkilatı Başkanlık Divanı listesine tek bir kadın dahi almamak için Kadın Kolları Birimi Başkanı olarak Hakan Tevfik Erdağı’nın atanması. Saadet Partili kadınlar, haklarından fedakarlık ederek yumuşak huylu davrandıkları için bu kadar pervasızca yok sayıldılar. Kadınların fedakarlığını feragat olarak algılamaya meyyal ataerkil erkeklik ve fedakar kadınları kolaylıkla feda ediyorlar. Tarih fedakarlık eden kadınların feda edildiğini gösteren örneklerle dolu. Ataerkinin dayattığı melek rolünü ret etmek için o evdeki meleği öldürmek de yetmez. Partideki meleği de toplumdaki meleği de öldürmeli kadınlar. Aldanmayalım hem melek hem şeytan rolünü kadınlara biçtiklerine, o evde bir melek varsa o evde bir de şeytan vardır. Partide ve toplumda da öyle… Haklarını arayan kadınları şeytan itaat edenleri melek gibi göstermekle asıl şeytani aklı o ataerkillik işletiyor, kimse unutmasın. Dolayısıyla meleği öldüren evde, partide, toplumda meleğin karşısında konumlanmış olan o şeytani erkek aklını da öldürecek. O zaman evde partide, toplumda erkekler de kadınlar da insan olarak eşit konumlara sahip olur. Eşitlik için mücadele gerek, itirazla başlanan mücadele.
İstanbul İl Teşkilatı'nda Kadın Kolları Başkanı Nagehan Gül Asiltürk isimli bir kadın. Ancak kadın olduğu için başkanlık divanına girmesini önleyecek bir düzenleme ile bir erkek, kadın kolları biriminden sorumlu başkan olarak atanmış. Kadınları o temsil edecek. Tek bir kadına bile tahammülleri olmayanlar, erkek bireyin kadınların üstüne basarak koltuk sahibi olmasını, İslam’ın gereği gibi sunuyorlar üstelik. Böyle bir tabloya yumuşak dille, alçak sesle itiraz etmek sessiz kalmakla eş anlamlı olur. Saadet Partisi içinden pek çokları benimle yakın görüşlere sahip olsalar da yumuşak politika izleyerek kitleyi, yöneticileri yavaş yavaş ikna etmek gerektiğini düşünüyorlar biliyorum. İyi niyetlerine saygım da yok değil. Ancak yöntem yavaş yavaş ısındırmak için yumuşak dille söylemek olsaydı eğer İslam kendinden önceki inanca yani ataların dinine karşı kocaman, güçlü, keskin bir “Lâ” ile başlatmazdı tevhidi. Ataların dini olan ataerkil sistemin inşa ettiği ve Allah’ın yaratışına aykırı olan cinsiyet rejimine güçlü bir karşı çıkış şart. Kelime-i Tevhide sarılıp, Kabil’in oğullarının kurduğu bu kadından sorumlu erkek başkan düzenine “hayır” demek için hakkını arayan Havle’nin kızları olmaları da şart. Havle’nin hakkını arayışını, mücadelesini, sözünü, sesini Allah duydu (Mücadele, 1-4) ve şimdi Saadet Partili kadınlar partilerine, Müslüman Feministler yeryüzündeki bütün ataerkillere duyurmakla yükümlü. Sessiz sessiz veya yumuşak sesle kocaman güçlü bir itirazla cedelleşmek (çatışmak) gerektiğini bize bu dört ayet öğretiyor. Sureye adını veren Havle Binti Salebe’nin hakkını arayan cedeli idi bizler de eşitlik mücadelesini buradan aldığımız güçle çatır çatır çatışarak yürütmek durumundayız. Allah’ın duyduğu o sesi, o sözü yeryüzüne duyurmak boynumuza borç. Başka dinlerde, başka toplumlarda, başka kültürlerde ve farklı zaman dilimlerinde aynı kadın karşıtlığı aynı şekilde kadını ikincilleştirdiği için verilen mücadelenin yöntemleri benzerdir. Feminizm bu benzerliklerin getirdiği ortak yöntem, ilke ve politikaların bütünü olduğundan Müslüman kadına feminizm yakışır. Saadet Partili kadınlar da haklarını almak için Havle gibi hareket etmeyi inançlarına, kendilerine ve bütün kadınlara borçlular.
Kadın Kolları Birimi Başkanı olarak Hakan Tevfik Erdağı’nın atanmasına yönelik tepkileri savuşturmak isteyen İstanbul İl Başkanı Ömer Faruk Yazıcı’nın ileri sürdüğü görev sınırları, özellikle itirazı hak ediyor. Yalnızca “koordinasyon, lojistik ve mali işlerle” ilgilenecekmiş. Düpedüz hakaret. Evinde kadın olmasa çorabını yıkamayı beceremeyenler koordinasyon için kadınların başına bekçi dikiliyor. Kendi çocuğunu okul servisine verip alma işini, beslenme çantasını eğer o çocuğun annesi planlamasa beceremeyecek olanlar, kadın kollarının lojistik işlerini ayarlayacaklarmış. Bir tencere kaç paraya kaynatılır bilmeyenler kadın kollarının mali sorumluluğunu üstleneceklermiş. Gördük, erkek aklıyla maliyenin idaresinde 128 milyar dolar nerede kimse bilmiyor. Toplumun biriktirdiği o paranın yarısı kadınların emeği ve emanet edildiği yerde mi, nerede?
Saadet Partisi içinde bu tabloya, il başkanlık divanına kadın almamak için adam adama markaj yapanlara karşı çıkanlar çok evet, ama karar mekanizmasında değiller. Güçlü itiraz edip tavır almadıkları sürece de karar vericiler arasına girmeleri zor. İlahî mesajı anlamak için akıllarını kullanmak yerine patriarkal yorumları ezberleyenler var karşılarında. Kuran’dan değil fıkıhtan gelenekten dem vurarak kadınlara yönelik ayrımcılığı, kadın emeğini sömürerek yürüttükleri siyasetlerini, gelenekle savunuyorlar Kur’an ile değil. Bir kavvam meselesi var dillerinde. Kavvam erkek olduğu için mali işlerin sorumluluğu erkeğe bırakılmış akıllarınca. İşlerine geldiği zamanlarda hadis diyerek rivayetleri örnek gösterirler. İşlerine geldiği zaman ayetlerin ataerkil yorumlarını delil tutarlar. Erkek çok eşliliği gibi işlerine gelen konularda Peygamberin hayatını örnek gösterirler. Kavvam meselesinde hiç Peygamber ile Hatice’nin evliliğinden ibret almazlar çünkü işlerine gelmez. Peygamberimiz 25 yaşında evlendi ve Hatice öldüğünde Peygamberimiz 50 yaşındaydı. Hatice ile evliliği boyunca tek eşli yaşadı. Hatta Hatice’nin ölümünden sonra 8 yıl evlenmedi bekar yaşadı. Ataerkil dindarların örnek almalara, din karşıtlarının hakaret etmelere doyamadıkları o çok eşlilik süreci Peygamberimizin ömrünün son demlerinde, 58 ile 63 arasında geçen beş yıla ait sadece. Ancak Peygamberimizin hayatından örnek veriş sebebim kavvam konusuyla ilgili. Hatice varlıklı bir kadın olarak kavvam olandı o evlilikte. Sadece ekonomik güç değil aynı zamanda sınıfsal üstünlükle de koruyucusuydu Peygamberin. Ki öldüğü yıl “hüzün yılı” olarak geçmiştir siyerlere. Evet amcası Ebu Talip de aynı yıl öldü. Ancak amcasının ölümünden sonra Hicret etmedi Peygamberimiz. Altı ay sonra Hatice öldüğünde -ki Hz. Muhammed’in peygamberliğini tanıyan ilk Müslüman da odur- Mekke’de koruyucusuz kaldığı için Hicret vakti gelmişti.
Saadetli kadınlar ve tüm Müslüman kadınlar din adına ikincilleştirilmeye itirazı mümkün kılacak bir iç yolculuğa çıkma vakti geldiğini keşke anlasalar. Ataerkil yorumlardan İlahî mesaja hicret etme vakti. İtaatkar ikincil rolden eşit insanlık gerçeğine hicretin tam zamanı. Fedakarlık devri kapansın artık erkeklerin kulu değil Allah’ın kuluyuz bilelim.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.10.2025
12.10.2025
4.10.2025
21.09.2025
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025