Celal BAŞLANGIÇ
Tutuklanıp Silivri Cezaevi’ne gönderilmişti.
Girişte kendisini karşılayan infaz koruma memurları hangi örgütten tutuklandığını sordular.
“FETÖ ve PKK” karşılığını verdi.
Hep beraber itiraz etti gardiyanlar:
“Olmaz!”
İnanmaları için gözaltı işlemi sırasında kendisine verilen tutanağı gösterdi. Gerçekten de hem “FETÖ” hem de “PKK” yazıyordu. İnfaz koruma memurları “FETÖ”yü seçtiler, sorun da böylece çözülmüş oldu.
Mahkemedeki savunması sırasında bu anekdotu anlatıyor Cumhuriyet Gazetesi’nin 25 yıllık avukatı, 270 gündür özgürlüğünden yoksun olan Bülent Utku.
Görülüyor ki, Silivri’deki gardiyanlarda olan “bir kişinin hem PKK’den hem de FETÖ’den tutuklu olamayacağı”na ilişkin muhakeme yeteneği ve şuur ne yazık ki Çağlayan Adliyesi’ne pek uğramamış.
Savcı talimatı vermiş, polis gözaltına almış, savcı tutuklanma talebiyle Sulh Ceza Hakimine sevk etmiş, Sulh Ceza Hakimi tutuklamış, savcı yazmış iddianameyi, mahkeme heyeti de kabul etmiş.
İlk gözaltı talimatını veren savcının “FETÖ üyeliği”nden hem ağırlaştırılmış müebbetle, hem müebbetle, hem de 63 yıl hapis cezası istemiyle yargılanırken, Cumhuriyet’in yazarlarını, yöneticilerini ve avukatlarını “FETÖ’cülükle” suçlayan iddianame yazması doğal olarak bu hafta başında başlayan yargılamanın en gözde konusu oluyor.
Elbette konu CHP’nin grup toplantısında Kılıçdaroğlu tarafından da dile getiriliyor:
“Cumhuriyet Gazetesi iddianamesini hazırlayan savcı da FETÖ’den yargılanan bir savcı.”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı “Beyanlar gerçeği yansıtmıyor” diyerek Kılıçdaroğlu’nu yalanlıyor:
“Söz konusu iddianame İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve İstanbul Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba tarafından düzenlenmiş olup, adı geçenler hakkında ne Cumhuriyet Başsavcılığımızca ne de HSK Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca yürütülmekte olan hiçbir soruşturma ve inceleme bulunmamaktadır.”
İşin aslı, Başsavcılık demek istiyor ki , “Biz, geçmişinde ‘FETÖ’cülük” olmayan iki savcı bulup Cumhuriyet’in iddianamesini onlara yazdırdık.”
Ancak bu yalanlamanın da gerçek olmadığını ortaya çıkartıyor ertesi gün Cumhuriyet Gazetesi. Eldeki belgelere göre iddianamenin hazırlandığı tarihe kadar Cumhuriyet soruşturmasını “FETÖ” sanığı olan savcı Murat İnam yürütmüş.
“3 Nisan 2017 günü, yani Cumhuriyet iddianamesinin mahkemeye verildiği tarihte, tutukluluğuna devam kararı verilen Cumhuriyetçilere bu kararın tebliğ edilmesini isteyen yazının altında İnam’ın imzası bulunuyor.”
Şu “FETÖ’cülük meselesi” başka bir yerden daha patlak veriyor Cumhuriyetçilerin savunması sırasında.
Belli ki duruşma savcısı Hacı Hasan Bölükbaşı Bülent Utku’nun savunmasından pek hoşnut olmamış:
“Beş dakikadır iddianameyle alakasız konuşuluyor.”
Bülent Utku savcı Bölükbaşı’na cevap vermiyor, adeta “Allah’ın sopası”nı sallıyor:
“Savcı bey, savunmamda ‘Allah’ın sopası’ başlıklı bölüm var. Sizinle ilgili. Biz nasıl FETÖ’nün ipliğini pazara çıkardıysak, sizin de Fetullah Gülen’i nasıl koruduğunuzu anlatacağım.”
Meğer Cumhuriyet davasının duruşma savcısı Bölükbaşı, Cumhuriyet Yazarı Mine Kırıkkanat’ın 23 Temmuz 2013 tarihli “Dünya yalan, narkoz şirketten” başlıklı yazısı hakkında “Fetullah Gülen’e hakaret edemezsiniz” diyerek iddianame düzenlemiş.
“FETÖ rehini” savcıların başlattığı soruşturmalarla, bir zamanların Gülen hayranı duruşma savcılarıyla, geçmişin anlı şanlı “FETÖ’cüleri” Hüseyin Gülerce ve Latif Erdoğan’ın tanıklığıyla Cumhuriyet Gazetesi’nin nasıl da “FETÖ’cü” olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar.
Dünkü duruşmada Aydın Engin’in katıldığı Abant Toplantıları üzerinden Cumhuriyet-‘FETÖ’ bağlantısını çıkarmaya uğraşıyorlardı ki bir kez daha duvara çarptılar.
Evet Aydın Engin, birkaç kez Abant Toplantılarına katılmıştı, hatta birinin açılış konuşmasını AKP’nin en kıdemli bakanlarından Cemil Çiçek yapmıştı.
Sadece Çiçek mi? Bülent Arınç’ından Burhan Kuzu’suna, Ali Babacan’ından İbrahim Kalın’ına kadar hepsi oradaydılar.
Dört günlük yargılama sürecinde Murat Sabuncu’dan Kadri Gürsel’e, Akın Atalay’dan Ahmet Şık’a bütün yargılanan Cumhuriyetçiler iddianameyi parça parça ettiler, buna “hukuk” diyenlerin suratlarına çarptılar.
Hatta bu davada sanık olarak yargılanmaları beklenirken, kendilerini yargılayanları açıkça yargılamaya başladır.
Herhalde bu yüzden olsa gerek savunması sırasında bir üye hakim Ahmet Şık’a “Yer değiştirelim mi?” diye sormak zorunda kaldı.
Evet, Cumhuriyet için hazırlanan iddianameye bakıp “Burada tepeden tırnağa gazetecilik yargılanıyor” demek mümkündü. Ancak duruşmalar başladığında anlaşıldı Cumhuriyetçiler yargılanan değil, yargılayan durumunda.
Zaten böyle uyduruk bir iddianameyle, abuk subuk, ipe sapa gelmez suçlamalarla; sipariş verdikleri pideciden, rezervasyon için aradıkları turizm şirketinden bir Cumhuriyet-‘FETÖ’ bağlantısı çıkarmak, yanına bir de PKK, kenar süsü olarak da DHKP-C eklemek için zerre kadar hukuktan nasibini almamış olmak gerekiyor.
Ya da yüksek yerlerden alınan emrin korkusuyla; sürülmemek, hatta cezaevine girmemek için her türlü rezilliği göze aldılar.
Sebebi her ne olursa olsun yaşattıkları bu rezillik sayesinde Cumhuriyet Gazetesi, yayın politikasını değiştirmek suçundan ağır cezada yargılanan ilk yayın kuruluşu olarak dünya hukuk ve basın tarihine geçti.
Anlaşılan o ki Silivri Cezaevi’ndeki gardiyanların “Bir kişi hem FETÖ’den hem PKK’den tutuklanamaz” şuuru Çağlayan Adliyesi’ne henüz varamamış.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021