Cennet USLU
Tarih bize, esas ve kalıcı özgürlük ve demokrasi kazanımlarının, toplumu derinden etkileyen, zorlayıcı ve sarsıcı kitlesel olaylar ve mücadeleler sonucunda peyderpey elde edildiğini gösteriyor. Yani hiç bir toplum aslında hakkını vermeden özgürlük ve demokrasiye tam anlamıyla sahip olamıyor.
Hakkını vermek, esasen katliam, işkence, terör ve baskı karşısında olası olumsuz sonuçlarını görerek, tüm ağır maliyetlerini göze alarak dirayetle verilen mücadelelerle sağlanıyor. Ve böylece bir toplum, ağır bedeller ödeyerek kendi elleriyle inşa ettiği demokrasiyi koruma ve ona sahip çıkma konusunda psiko-sosyal bakımdan ortak bir bilince ve yüksek bir farkındalığa sahip oluyor. Sahip olduğu şeyin kadrini ve kıymetini biliyor.
15 Temmuz’un Türkiye demokrasisi bakımından böyle bir olay olarak tarihe geçeceğinden hiç kuşkum yok. Demokrasi geçmişimiz hayli eski olmakla birlikte, yakın tarihe kadar uluslararası konjonktüre ve dış dengelere bağımlı, askeri darbe ve vesayetle sık sık hizaya çekilen, gelişmesine ve serpilmesine bir türlü izin verilmeyen bir demokrasi pratiğine sahiptik. Sıradan insanların önemli sayılabilecek bir kısmı her zaman darbeler karşısında yer aldı, lâkin tepkisini sandık başında oylarıyla göstererek daha ziyade pasif bir karşı duruş sergiledi.
15 Temmuz’da ise sıradan insanlar katliama niyetli bir cuntanın karşısında demokrasiyi, seçtikleri vekilleri ve işbaşına getirdikleri hükümeti, yani kendi irade ve haysiyetlerini korumak için canlarını hiçe sayarak sokaklara döküldü. Tankla, tüfekle, uçakla üzerlerine gelenleri sıra dışı eylemler, akıl almaz çözümler ve insan üstü bir çabayla püskürttüler. Her biri birer kahramana dönüştü. Hollywood filmlerinin süper kahramanları değil, gerçek bir toplumun sıra dışı halk kahramanları oldular.
Bu yüzden, darbeye direniş onur listesinin ilk sırası halkındır. Halkın arkasından siyasiler geliyor. Siyasiler darbe karşısında ilk kez iyi bir sınav verdi. Cumhurbaşkanı darbeye direndi, halka örnek oldu, rehberlik etti, çağrı yaptı ve iyi bir siyasi liderlik sergiledi. Halkın pasif darbe tepkisini yönlendirip yöneterek aktif hale dönüştürdü. Siyasi liderlik olmasaydı, halkın direnişi büyük olasılıkla gerçekleşemez veya gerçekleşse bile darbenin başarıya ulaşma şansı çok yüksek olurdu. Hükümet ve muhalefetiyle siyasi partiler de “genel olarak” iyi bir sınav verdiler; geçmişte olduğundan farklı davranarak, kendilerine emanet edilen seçmen iradesine sahip çıktılar.
Darbenin başarısız olmasında üçüncü kritik unsur medyanın aldığı pozisyondu. Askeri darbe ve müdahalelerde medya her zaman can alıcı bir rol oynar. Medya darbenin kritik saatlerinde hakimiyetin ve güç dengesinin hangi tarafta olduğu, gerçekte neler olup bittiği, darbenin mi darbe karşıtlığının mı “doğru tavır” olduğu konusundaki kanaati yönlendirmede ve çatışan taraflardan hangisinin psikolojik üstünlük kuracağı konusunda etkilidir. TRT’nin işgal edilerek darbe bildirisinin Cuntacı ekip tarafından zorla okutulduğu anda ülkede yaşanan korku ve yeisi bir düşünün. NTV, CNN Türk gibi büyük ulusal kanallarda da bu bildirinin arka arkaya okunmasının psikolojik üstünlüğü nasıl değiştirebileceğini tahmin etmek zor değil. Dolayısıyla üçüncü sırayı medya hak ediyor.
Son olarak, darbenin başarısız olmasında başta Emniyet ve MİT olmak üzere sahada darbeci güçlerle çatışmaya giren, darbecilerin emirlerine uymayan, saldırı altındaki kişi ve kurumları koruyan silahlı unsurların hakkını teslim etmek gerekir. Sayıları az olmasına ve darbe başarıya ulaşsa yaşayacakları felaketi bilmelerine rağmen demokrasinin ve sivillerin yanında yer alan bu insanlar da büyük kahramanlık sergilediler. Onur listesinin dördüncü sırasını da onlar hakkediyor.
Elbette darbeye karşı çıkan başka unsurlar ve kişiler de var. Ne var ki, ağırlık sırasıda göre bu dört unsurun girişimin hemen başından itibaren aldığı karşıt pozisyon, darbenin başarısız olmasında esas belirleyici oldu. Kritik olan ilk 12 saat sonunda halkın, siyasilerin, medyanın ve güvenlik güçlerinin kararlı ve gözü pek direnci sayesinde, darbe başarı değil başarısızlık tarafına devrildi.
Darbe karşısında sınavı geçemeyen ve utanç listesine ismi yazılacakların sayısı da az değil.
Darbenin başından itibaren “hepsi tiyatro, böyle darbe mi olur” ve/ya “ne darbe, ne diktatörlük” ve/ya “Erdoğan başkanlık için kendi kendine darbe yaptı” ve/ya “sokağa dökülenler IŞİD kafasında” ve/ya “orduya o askerleri ben mi getirdim” diyenler.
Sırf Erdoğan nefretinden ötürü darbe girişimine sevinenler, başarılı olmasını coşku içinde bekleyenler.
Kritik süreç boyunca hiç bir şey yapmadan, sesini çıkarmadan bekleyip kimin galip geleceğini gördükten sonra kazananın yanında yer alanlar.
Darbe girişiminin yarattığı kaotik ortamı kendi küçük kariyer hesapları veya şahsi düşmanlıklarının takibi için kullanmaya kalkanlar.
Açık ve kanlı bir darbeye “amasız” karşı duramayanlar; seküler görünümlü her türlü darbeyi/rejimi sırf hükümet “dindarlar” tarafından destekleniyor diye bir demokrasiye tercih edenler.
Demokrasi ve özgürlükler konusunda dünyaya sürekli medeniyet ayarı veren Batı’nın, darbe karşısında duran topluma destek vermek bir yana, bilhassa kritik noktada çoğunlukla köstek olan medyası.
Kendisi darbeye karşı durmadığı gibi, darbeye karşı hayatını ortaya koyan insanları küçümseyen, aşağılayan ve eylemlerini değersizleştiren zevat.
Liste uzatılabilir, ancak son tahlilde önemli olan, toplumun büyük bir kesiminin kanlı ve gözü dönmüş bir darbe girişimi karşısında demokrasiye sahip çıkmış olmasıdır. Bu toplum demokrasiyi ve özgür bir rejimi dişiyle, tırnağıyla ve kanıyla sonuna kadar hak etmiştir.
Darbeye en iyi cevap, darbe ile bir enkaza dönüşen veya öncesinde zaten çürümüş halde bulunan siyasi sistemi, sivil, çoğulcu, demokratik, özgürlükçü, güçlü ve etkin bir şekilde yeni baştan inşa etmektir.
Hepimize büyük geçmiş olsun...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bu, seçmen iradesine bir darbedir!
28.03.2025 - Seçmenin iradesini hiçe saymak
10.10.2020 - İktidar odağı ve zulmün artışı
28.09.2020 - Aşırı yüklemenin etkisizliği
21.09.2020 - Popülizm “Bir” Nedir?
24.02.2020 - Sandığın itibarını düşürmek
3.01.2017 - Hapsedilmiş seçmen
24.10.2017 - İç düşman ve iki toplum
16.10.2017 - Başarısızlık tesadüf mü?
- Zamanında yapılmayan eleştiri
24.09.2017
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
"Marksist, komunist, Kemalist HDP"... Vayy. HDPnin Kemalist oldugunu bilmiyorduk. Bir yasima daha girdim. Marksizmin ve komunizmin tarifini bilen biri boyle bir cumle yazmaz. Kose yazari olmanin, aklina her geleni, yalan-yanlis yazmak oldugu bir devirde yasiyoruz. AK Partiyi savunmak icin abuk-subuk seyler yazmanin elzem oldugunu sanan bir yazar daha. Yazar demeye bin sahit ister. Sadece icerik olarak degil, bozuk gramer, yanlis cumle kurulusu ile dolu, Turkceyi katleden bir yazi. Yazida defalarca kullanilan "bir" kelimesini de sayisal "1" olarak yazmakta bir amac var miydi acaba? (1 yandan, 1 sure, 1 daha, 1 kismi, 1 bicimde, erdemli 1 gelecek, buyuk 1 medeniyet, vs)...Cumleyi sayisal"1" ile baslatmanin da yanlis oldugunu ogretmemisler hanimefendiye.