Ceren KENAR
Seyyid Hasan Nasrallah (Ramazan Rasim’in köşesini okumayarak çok şey kaçıran Taraf okurları için ek bilgi: Seyyid ifadesi Peygamber’in kızı Fatıma’nın soyundan geldiğine inanılan kişiler için bir saygı ifadesi olarak kullanılır) bu hafta 2006 yılında gerçekleşen İsrail işgaline karşı kazanılan “kutsal zaferin” altıncı yıldönümü hasebiyle bir konuşma gerçekleştirdi. Lübnan merkezli Hizbullah hareketinin lideri olan Nasrallah çok sık medyaya çıkan bir isim değil. Karizması, hitabet sanatına hâkimiyeti, radikalliği ile yarattığı kişisel kültünün etrafında bir gizem halesi de var. Bu sebepten Nasrallah’ın her açıklaması ilgi çekiyor. Ancak bu son açıklama Şam’da Ulusal Güvenlik Merkezi’nde gerçekleşen ve Esed’in beyin takımını hedef alan saldırının akabinde gelmesi nedeniyle ayrıca bir önem haiz ediyordu.
Öncelikle bahsi geçen Hizbullah’ın Türkiye’de domuz bağı infazlarıyla meşhur Hizbullah ile hiçbir alakası, akrabalığı, benzerliği yok notunu düşelim. Hizbullah Lübnan İç Savaşı sırasında 1982 yılında gerçekleşen İsrail işgaline karşı İran’ın desteğiyle kurulmuş bir milis gücü. Lübnan İç Savaşı’nı sona erdiren Taif anlaşmasıyla tüm milis gruplar silah bırakmak durumunda kalmışken, Hizbullah güney Lübnan’da İsrail’e karşı direniş gösterdiği ve Lübnan bağımsızlığının teminatı olduğu gerekçesiyle bu karardan muaf tutuldu. Suriye’nin ve İran’ın mali desteğiyle Lübnan ordusundan çok daha güçlü bir askerî yapılanma kurdu. Bununla beraber mezhepsel kotalar üzerine inşa edilen, Fransız dizaynı sekteryen Lübnan siyasi sistemine göre Lübnan cumhurbaşkanı Marunî Hıristiyan, başbakanı Sünni Müslüman olmak zorunda. Lübnan nüfusunun en büyük parçası olan Şiiler ise meclis başkanlığı ile yetinmek durumunda. Hizbullah siyasi güçten mahrum bırakılan Şiileri kendi çatısı altında birleştirmekte başarılı oldu. Özellikle Güney Lübnan’da neredeyse devlet içi devlet gibi bir etki alanı oluşturdu. Halk için sosyal hizmetler sağladı, okullar ve hastaneler kurdu. Kendi medyasını oluşturdu. Hizbullah 2011 yılından beri hükümeti oluşturan koalisyonun parçası. Mecliste 12 milletvekili, kabine de ise iki bakanla temsil ediliyor.
Suriye gösterilerinin başlaması ile tavrını açıkça Esed’den yana koyan Hizbullah’ın bu konuda bir tavır değişikliğine gitmesi beklenmiyordu. Bundan önce Tunus, Mısır, Libya ve Bahreyn devrimlerini “selamlayan” Hizbullah iş Suriye’ye gelince çark etmiş ve Baas rejiminin İsrail konusundaki tavrı nedeniyle uluslar arası “Siyonist” bir komploya maruz kaldığını ısrarla savunmuştu. Nasrallah’ın son konuşması yine bu eksende gerçekleşti. Esed’in İsrail karşısındaki “şanlı” duruşu övüldü, “Siyonist” komploya dikkat çekildi.
Tüm siyasi meşruiyetini “direniş” kavramı üzerine kurmuş, ezilenlerin sesi olmayı şiar edinmiş, haksızlığa karşı mobilize olan bir halk hareketinin liderinin Suriye halkının taleplerini görmezden gelerek, kendi siyasi ikbali yönünde siyaset izlemesinin ahlaki sorunları üzerine yazmak artık malûmun ilâmı. Yine Arap devrimlerini sponsor ülke Suriye’ye kadar destekleyip, “favori diktatörünü” kollamanın nasıl bir iki yüzlülük olduğu meydanda. Allah hiçbir siyasi hareketi Asıf Şevket gibi bir sicile sahip bir şahıs için şehit ifadesi kullanmaya düşürmesin diyelim ve geçelim.
Lakin tüm bu ahlaki sorunların yanı sıra Hizbullah’ın izlediği siyaset sadece Lübnan için değil kendi tabanı için de akıllıca değil. Kaybedeceği artık kesin olan bir rejimden medet ummak çok mantıklı bir strateji olmasa gerek.
Hizbullah, 2008 Beyrut işgalinden beri mezhepler üstü bir Lübnan hareketi olma amacından hızla uzaklaştı. 2006’da İsrail’e karşı kazandığı “zafer” –ki bu “zaferin” de Lübnan’a maliyeti üzerinde düşünmenin vakti geldi de geçiyor– ile edindiği krediyi hızla harcadı. Hizbullah’ın sahip olduğu askerî güç özellikle Sünniler arasında rahatsızlık yaratmaya başladı. Hizbullah, hatırı sayılır çevreler tarafından Suriye ve İran’ın Lübnan’daki maşası olarak telakki edildi ve sahip olduğu silahlı gücü İsrail’e karşı direniş için değil, Lübnan iç siyasetinde bir korku unsuru olarak kullandığı yüksek perdeden dillendirilir oldu. Daha da kötüsü öz vatanlarında parya muamelesi gördüklerini hisseden Sünniler özellikle liderleri gördükleri Refik Hariri’nin öldürülmesi ile başlayan süreçte içinde bulundukları öfke hali ile radikalleştiler. Bu süreçte Hizbullah’ın saldırgan ve sekteryen siyasetinin oynadığı rolün önemi ise yadsınamaz. Suriye’deki resmi iyi okuyamayan ve müttefikini kaybetme paniği ile sersemlemiş durumda olan Hizbullah, Lübnan Şiilerinin kaderini Esed rejimine endeksliyor ve hata yapıyor.
Nasrallah’ın son konuşmasında yaptığı bir ifşaat ise başka sorulara kapı açıyor. Nasrallah bu konuşmasında ilk defa Suriye’den askerî destek aldıklarını itiraf etti. Bundan önce İran’dan askerî ve mali destek aldığını söyleyen, Suriye’den gelen desteğin sadece “siyasi” olduğunu ısrarla iddia eden Hizbullah, önceki beyanlarını yalanladı ve muhalifleri tarafından zaten söylenen bir gerçeği kabul etti.
İnsan düşünmeden edemiyor, bu itirafların devamı gelir mi diye. Örneğin Hizbullah’ın Refik Hariri suikastına dair açıklamalarında bir değişiklik olur mu acaba? Bugüne kadar Hariri suikastında sorumluluk kabul etmeyen Hizbullah, bu konuda da söylemini değiştirir mi acaba?
Ne dersiniz Seyyid, Suriye’den gelen silah yardımız konusunda fikriniz değişti, peki Hariri suikastı konusunda aynı yerde misiniz? Son kararınız nedir?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017