Cihan AKTAŞ
Gezi Parkı eylemlerinin çığırından çıkarken şimdi geldiği noktaya kadar olup bitenler, Taksim’den yayılan gaz bulutları, hastaneye götürülen yaralılar, maksadı aşan yorumlarla ortaya çıkan gerilimli sahneler kaçınılmaz mıydı? Öyle düşünmüyorum. Neredeyse bir yıldır dilen gelen eylem sebepleri konusunda eylemciler zamanında muhatap alınsaydı, tetikte bekleyen fırsat düşkünleri Cumhuriyet Mitingi havalı eylemlerini duyuracak, bir ucu ağaca, diğeri avm sorgulamasına dokunan elverişli bir zeminden yoksun kalmış olurlardı.
“Parka karşı AVM” algısı, başlangıç aşamasında eyleme desteği artırdı, kimsenin kuşkusu olmasın. Hatırlarsınız, yenilerde bir işçi, çalıştığı inşaata en yakın olan ve pekâlâ yapımında ter dökmüş olabileceği bir avm’ye girip atm’den para çekmek istediğinde, üstü başı kirli, diye, hijyenik sebeplerle içeri alınmamıştı.
Bu ülkede mütedeyyin insanlar halka steril bir algıyla yaklaşan ve özellikle mütedeyyin kesimlerin duyarlıklarını asla hesaba katmayan, onları “nâmevcut” sayan CHP zihniyetinden çok çekti. CHP iktidarlarının betonlaşmayla süren ve tarihin örtbasını hedefleyen mimari ve şehircilik anlayışı Müslüman yazar ve şairlerin sert eleştirilerinden fazlasıyla payını almıştır. Ancak bu eleştiriler mısralarla metinlerle hâlâ el altındayken, dillerde gezinmekteyken AK Parti Hükümeti’nin tarihsel zenginlikleri açığa çıkarma politikaları adına canlı, yaşayan dokuyu betonlaştırmaya götüren ve kapitalizmle özdeşleştirilen bir fonksiyona sahip AVM’li projelere yoğunlaşması hiç anlaşılır değil. Bunları dile getirmenin ne anlama geldiğine de emin değilim doğrusu. Bir şeyler söyleniyor, bazı eleştiri cümleleri ta yürekten kopuyorken, yerine ulaşmadığı izlenimine kapılıyor insan; Çamlıca Camii projesinde bunu yaşadık. İşte, Ataşehir Mimar Sinan Camii, siluet bozulmasının sadece kıyılara özgü olmadığının örneğini sunmaya devam ediyor.
Biliyorum, Gezi Parkı’ndan yayılan olaylar bir yerden sonra – çok sık ileri sürüldüğü üzere - ve özellikle “ağaç sevgisi”yle açıklanamaz oldu, ama elbet gerginliğin ağaç sevgisiyle başlamadığı söylenemez. Sorun yerden bitmedi, bir yılı aşkın bir mazisi var. Taksim Meydanı’nda yolların yeraltına alınarak Topçu Kışlası’nın yeniden yapılmasına ve ağaçların kesilmesine karşı çıkan sanatçılar, mimarlar, şehir plancıları ve şehirliler, 12 Şubat 2012’de Gezi Parkı’nda buluşup ağaçlara notlar asmışlardı. O tarihten bu yana büyüyen tepki, sökülen ağaç yerine kışla / AVM / rezidans dikileceği haberleriyle sürdü ve gaz bombalarının aşırı kullanımıyla, parktaki çadırların yakılmasıyla zıvanadan çıktı. Gezi Parkı eyleminin kurucularına, olayların maksadı çoktan aştığı noktadan bakıp da “kandırılmış yığın” muamelesini, yer yer de “hainlik” sıfatını reva görmek büyük haksızlık. Gezi Parkı eylemi başörtülülere yer açtı, oysa eylem polis şiddetiyle amacından saparken bir süratle bildik laisist başörtüsü nefretini dışavuran söz ve fiiller dolaşıma girdi. Bir çığırından çıkma hali, masum eyleme kendinden menkul “direniş”ini yamamaya çalışan banka reklamı oyuncusunun sözde devrimci çağrısına benzer manipülasyonlarla, siyaseten malul çehrelerin kara imge aklama girişimleriyle genişledi.
Bu satırları yazdığım saatlerde Twitter’da gaz bombasından en az etkilenecek şekilde alınacak önlemlerle ilgili tavsiyeler akıyordu. Bir aradan sonra yazıya geri döndüğümde eylemin ağaçla, tabiatla, şehirle ilgili hassasiyeti saldırgan, şiddet saçan ifadelerle örtülmüş, aslında eylem adeta başka türlü sesini duyuramayacak olan kesimlerce çalınmıştı.
“Böyle olmasaydı keşke!” Peki, nasıl olabilirdi? Dün (Pazartesi günü) Taksim Gezi Parkı Platformu ve Mimarlar Odası temsilcileriyle görüşeceği bildirilen Belediye Başkanı Kadir Topbaş, en başından bu temsilcileri muhatap alırdı, eylem yerine gider konuşur ve projeyle ilgili daha sonra ekranda dile getirdiği “yanlış anlaşılanlar”ı bir bir açıklardı. Sürüp giden sadece yol çalışması mıdır, sökülen ağaçlar şimdi nerelerde, kışla projesinin giriş katına avm yapılması planı ne denli gerçek...
Kaldı ki “Topçu Kışlası” nostaljisi de tartışmaya açık. Park alanını mazisine geri çevirmeye dönük sert hamleler, ne ölçüde hakça olabilir? Aradan yıllar geçti, orada artık başka türlü hayatlar ve hayaller birikti. Birileri o parkı geçiş alanı yaptılar, kimileri oraya sığındı, pencereler ağacına yeşiline açılmaya alıştı, çokları için Taksim’deki buluşma mekanı oldu. “Yeni şehircilik nostaljik olmanın yanında yeni bir şey de sunuyor, parçalanmayı reddediyor”, diyor David Harvey, Umut Mekânları’nda. Şehir yaş alırken mukimlerinin hikayeleriyle yeni bir kişilik ediniyor. Seni üzen mazi kaybı konusunda geliştirdiğin duyarlığı güzelleştiren, sahici kılan, diğer insanların hatıralarını yaşatan mekanlar için göstereceğin endişe ve itina olmalı.
Topçu Kışlası yeniden mi ihya edilmek isteniyor... Bu tür mazi kayıplarında çok görüldüğü üzere kışla, daha müsait bir zeminde ve belki sembolik olarak ihya edilebilirdi.
Militer vesayete karşı değerli bir mücadele yürütmüş olan hükümetin imar/inşa enerjisi pekâlâ oturmuş dokuların, mahallelerin korunmasına dönük tedbirlere yönelebilir/di. Bu arada belirtmeliyim: Gezi Parkı eyleminin kurucuları, hükümete militer vesayet ve Ergenekon örgütlenmelerine karşı mücadelesinde destek veren insanlardı.
Eylem amacından saptırılmadan bir gün önce - Perşembe günü öğleden sonra - Yavuz Akengin ve Emine Uçak’la birlikte Gezi Parkı’ndaydık. Bir piknik havasında, ayakta kalan ağaçları sevgiyle sarmalıyordu insanlar. Kimileri kitap okuyor, kimileri müzik dinliyordu ve bir gerginlikten söz edilemezdi. Neler konuştuk, bir yandan ağaçlara dokunurken? Steril yaşantılar için, pırıl pırıl betondan bir şehir olmayı hak edecek köksüzlükte bir şehir değil İstanbul. Ayrıca, birçok kent araştırmacısının eleştirdiği oturmuş dokuyu kaale almayan emsal istismarcısı inşaatlarla, devasa yapılarla, yeşilin azalmasıyla sonuçlanacak projelerle bir şehrin üzerine üzerine gidemezsiniz. Şehrin ortak kullanım alanlarında gerçekleştirilecek inşaat faaliyetleri konusunda şehirlinin medyaya yansıyan duyarlıklarını hesaba katmayan bir belediyecilik, giderek daha fazla betonla ve sermayeyle ilişkilendirilen bir inşaatçılıkla özdeş hale geliyor. Rant kuşkuları, büyük projelerin çarpıcı vaadlerini görünmez kılıyor. Oysa ortak kullanım alanlarına yönelecek her kazmada belirleyici olan başlıca kıstas şehirlinin beklentileri, talepleri olmalı.
Taksim’in ihtiyaç duyduğu acil mekanlardan söz edeceksek, her şeyden önce bir cami ya da küçük mescitler geliyor akla...
Ağaçların sökülmesine dönük özensizlik ise elbet Gezi Parkı ile sınırlı değil. Keşke bütün şehir halkı ağaç ve yeşil alan konusunda sürekli bir duyarlık içinde olsa! Gezi Parkı örneği, yapıcı yaklaşımları göz ardı etmenin de sebebi olmamalı. Önceki hafta katıldığım İslamcılık Sempozyumu’nun yapıldığı Zeytinburnu Kültür Merkezi’nin zemin katı, güzeller güzeli yaşlı bir çınarı ayakta tutacak şekilde tasarlanmıştı.
Mimarlık ve çevre sorunları etrafındaki yazılarımda her zaman, önemli projelerde şehirlinin ve konuyla ilgili meslek kuruluşlarının, ayrıca doğrudan mahalle / bölge halkının görüşlerini hesaba katan danışmaya açık ve uzlaşımsal süreçlerin önemine dikkat çekmişimdir.
Metropolleşmenin hesap edilmemiş bedelleri üzerine düşünmek açısından Gezi Parkı olayları üzücü bir örneklik ortaya koyuyor. İstanbul’un bir avm şehri olmaya devam ettiğine, bir bakıma Dubaileştiğine dair bir kanaat dile getiriliyor sıklıkla ve yukarıda da değindiğim gibi, buna mütedeyyin kesim tepki gösteriyor; kuralsızca silueti işgal eden gökdelenlere de tepki gösterdikleri şekilde. Şehri Haliç gibi önemli sorunlarından kurtaran Başbakan Erdoğan bile yer geliyor gökdelenlerden, betonlaşmadan şikayet ediniyor.
Yeşili, oturmuş dokuyu korumak çok önemli, ama daha önemli olan söyleyecek sözü olan insana önyargılarla kulak tıkamak yerine, onu saygıyla muhatap almak. Aksi takdirde yerine ulaşamayan sözlerin oluşturduğu uğultuda samimi eylemin, fırsat düşkünlerinin yağmasına uğraması işten değil. Üzücü olayların ardından umarım Taksim’in ortasında gelene geçen bir ferahlama sunan parkın lehine girişim ve açıklamalarla, duyarlı şehirlilerin yüreklerine su serpilebilir.
DÜNYA BÜLTENİ
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016