Cihan AKTAŞ
Kimi isimler sahibini yansıtmaktan uzak durur, kimisi de açığa vurur. Sönük sayılsalar da sahiplerinden ileri gelen sebeplerle bir ışıltı kazanarak kitlelerin gönlünde taht kuran isimler vardır bir de. Çok nadir de olsa bazen bir isim öncelikle bildiğimiz o kişiden başkasını aklımıza getirmez. “Sinan” dendiğinde Mimar Sinan’dan söz edildiğini düşünürüz. “Yunus”, evvela Yunus Emre’dir. Furuğ deyince biliriz ki genç yaşta trafik kazasına kurban giden “Yeniden Doğuş”un şairidir kast edilen. “Aliya” diye seslendiğimizde de belli ki Aliya İzzetbegoviç’tir, kastettiğimiz kişilik.
Bu listenin genişlerken güncel bir içerik kazanması mümkün tabii. Popüler kültür kimi isimleri dilimize yerleştiriyor ya, sel gidiyor kum kalıyor.
Hayatıyla, eserleriyle, kişiliğiyle Müslümanların sevgisini kazanan, hikmet arayışı içinde olan zihinlerde de fikirleriyle karşılık bulan bir dava adamı, bir düşünür, Aliya. Medeniyet-kültür ikilemi, sanat ve felsefe, eleştirel düşünce, Batı-Doğu karşıtlığı gibi konularda getirdiği yorumlarda onun cümleleri, Müslümanların modernizm karşısında bir açık alan korkusuna ve güvensizliğe duçar olmasına değil, dinî kavrayışlarını yenilemeye dönük bir özgüvenin güçlenmesine kaynaklık edecek şekilde akar.
Bosna’dan akıp geldi kültür ve siyaset dünyamıza, derken hayatımıza karıştı. Atalarının bir zamanlar göç ettiği topraklara, diri, sağlam, inandırıcı sözleri ve berrak siyasi duruşuyla döndü. Onu inandırıcı kılan bir fildişi kulesi düşünürü olmaması. Siyaset adamı olarak verdiği güven ise, Bosna savaşı yıllarında sergilediği dirayetle ilgili. Akif Emre’nin altını çizdiği gibi, kişiliği bir taraftan özgürlük savaşçısı ve eylem adamı, bir taraftan da düşünür olarak iki boyutuyla öne çıkıyor. Tarihe tanıklık eden bir aydın değil, tarih yapan bir lider ve bu yönüyle yeni bir lider profili çiziyor.
Doğu İle Batı Arasında İslam isimli eseriyle 1980’li yıllarda okunmaya başladı ülkemizde Aliya. “Olgulara ve sorunlara duru bir bakışı var, bunu nasıl başardı acaba?” sorusuyla okundu. İslam’a sadakatin bir bağışı gibiydi, duruluğu. Hapiste bulunduğu yıllarda aldığı notlardan oluşan eseri, Özgürlüğe Kaçışım/ Zindandan Notlar, başucu kitaplarımdan biri. (1) Bir diğer önemli eseri İslam Deklarasyonu’nu ise ebeveynlerin, eğitimcilerin ve gençlerin dikkatle okuması gerektiğini düşünürüm. (2)
Bir kitap bazen sadece bir pencere açar önümüzde, bazen de sadece okunan sayfalardan ibarettir. Nadiren koskoca bir dünya sunan, dünyayı farklı bir şekilde anlamanıza yardım eden kitaplarla karşılaşırsınız. Aliya’nın en az üç kitabı, işte bu nadir karşılaşmayı yaşattı bana. Kitaplarının elimin altında bulunmadığı toplantılarda ona atıfta bulunurken değinmeden geçemediğim başlıklar var.
Eleştirel düşünce ve özgürlük
Her şeyden önce nedir ki düşünce/li olmak? İnsanı beşer seviyesinden yükselten ayrıcalığıdır, emaneti üstlenme cesareti göstermesinin sebebi olan niteliğidir. Aliya’ya atıfta bulunan Müslümanlar bazen düşünce özgürlüğünü hafife alan söylemlerle yan yana getirirler onun cümlelerini. Oysa o zindanda yattığı yıllarda kaleme aldığı notlarında “Her türlü etiğin ön şartı özgürlüktür” diye yazmıştı.
Bir diğer notta ise “Diktatörlük günahı yasaklasa bile ahlaksızdır, demokrasi ona izin verse bile ahlaklıdır” şeklinde bir tespitte bulunmuştu.
Aliya açısından iyilik insanların kendilerini mecbur hissettikleri için değil, gönül rızasıyla yapmasıyla amacına ulaşır. “İyiliğe yönelik bu niyet yoksa karşımızda ya bir diktatörlük ya da bir ütopya vardır” diye kaydetmiş görüşünü.
Düşünce özgürlüğü gerçekleşmeden eleştirel düşünmenin gelişmesinin mümkün olamadığını da dile getirir, muhtelif zindan notları. Müslüman Doğu’nun bütün mekteplerine eleştirel düşünce dersi konulması gerektiğini savunurken, bunun sebebini şöyle açıklıyor: ”Batı’nın aksine Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur.” XIII. Yüzyılda İslam kültüründe eleştirel düşüncenin sönmesinin, her alanda inhitat ve hızlı çöküşün başlangıcıyla çakıştığını hatırlatıyor bir başka notunda. Sonsuz tekrarlar ve skolastik derlemeler ön alırken XIX. Yüzyıl sonları ile XX. Yüzyıl başlarına kadar süren tarihi bir kış uykusu dönemi başlamıştır. (3)
Kültür-Medeniyet
Kültür ve medeniyet tartışmalarında Aliya’nın değerlendirmeleri, “kültür”ü öncelediğini düşündürüyor. Kültürün ezeli konularla ilgilendiğine işaret ediyor notlarında. Aşk, doğum, evlilik, annelik, kurban, ölüm; her seferinde yeniden okunsalar bile başa dönülerek temeldeki değişmezliği, ontolojik boyutu ilan ederler. Medeniyet ise olguları dondurur, öyle ki bir adım ileri gidilemez, asli kaynağa da dönülemez hale gelinir. Hayat ritminin yavaşlaması, tamamlandığı, mükemmelleştiğine dair kabul bir tür doku sertleşmesine sebep olur… Marguerite Yourcenar’ın “Dünyayı değiştirme isteği onu anlama isteğine hakim oldu” şeklindeki sözü üzerinden şu tespiti yapıyor: “Beşeri kültür dünyayı anlama arzusudur, medeniyet ise onu değiştirme eğilimi.” Bir medeniyetin başlangıcı ile sonu arasındaki farka dikkat etmek gerekir: “…Artık büyük müfessirler (interpreters of Qur’ân) yoktu, sadece çok sayıda hafız vardı. Yaratıcı yorumlar yerine sonu gelmez ezberlemeler, tahlil ve terkip yerine sonu gelmez tekrarlamalar.” Öte taraftan “evrensel acı“ medeniyete değil kültüre ait görünür; “Medeniyet, ‘ızdırap’ diye bir şey bilmez.” (4)
İslam’ın, hayat ve hakikatin (gerçekliğin) unsurlarına yönelik tabii yaklaşımı ve yakınlığıyla belli bir kalıpta donmayı reddeden yönlerine dikkat çeker bir yerde: “İslam, aynı zamanda karmaşıklığa (sphistication), suniliğe, gösterişçi eğilime ve üsluplandırmaya karşı gönülsüzdür”; oysa medeniyet zirveye ulaştığında, bir yerden sonra kalıcılığını üslupların bekasına bağlamayı sürdürmez mi?
Kadın meselesi
Tarihin ve toplumun bir cinsin varlığını silikleştirecek şekilde cinsiyetçi yazılımı karşısında eleştirel bir bakışa sahip olduğunu düşündüğüm Aliya, entelektüel dürüstlüğüyle (tıpkı adaşı Ali Şeriati gibi) İslamiyet’in modern dünyada bir hayat tarzı olduğu kadar bir tefekkür ufku sunması açısından da evrensel planda bir ihtiyaca karşılık gelen bir çaba koydu ortaya. İyiliğin yüzlerimizi Doğu ya da Batı’ya çevirmekten ibaret olmadığını hatırlattı. Bazen Allah adına kula itaatin yüceltildiği bir telakkiyle, bazen de şiirsel yüceltmelerle hiçliğe indirgenmeye zorlanan kadın kesimlerine şefkat ve saygıyla seslenerek, onları fikir ve sanat alanında üretime çağırdı. (5)
Müslüman kadının haklarından söz ederken, yekpare bir meseleyle karşı karşıya olmadığımızı savunur Aliya. Mesela bazı bölgelerde camiye gitmesi bile meseleyken, bazı bölgelerde cumhurbaşkanlığı konumuna seçiliyor kadın. Bazı bölgelerde peçe bilinmeyen bir uygulamayken, başka bölgelerde bu uygulama dogma mertebesine yükseltiliyor ve adeta din savunulur gibi savunuluyor. “Ancak Müslüman kadının Muhammed (a.s.) zamanında peçe takmadığını kesin olarak biliyoruz. Bu âdeti ilk defa kadın modası olarak Harun er-Reşid’in üvey kız kardeşi olan Uleyya uygulamıştır. Bir moda uygulamasının İslam’ın bir parçasına nasıl kolayca dönüştüğünü araştırmak ilginç olurdu, fakat bir şey neredeyse kesindir ki o da Uleyya’nın, şeriata şahsi katkılar yapmak gibi bir ahlâki donanıma sahip olmadığıdır. Cinsiyetlerin kat’i bir şekilde ayrılması olayı yaygın olarak ancak X. asrın sonunda ortaya çıktı, yani İslam’ın çıkışından 250 yıl sonra; harem sistemi ise Bizanslılardan alınmış ve ancak II. Velid iktidarında yerleşmiştir” diye aktardığı tarihî malumatın ardından şu neticeye ulaşıyor Aliya: “Her halükârda dolaylı kaynakların etkisinin yeterince güçlü olduğu İslam’ın erken döneminde, kadın erkek ilişkilerinde daha doğal, daha basit ve buradan hareketle de daha ahlâki bir uygulama söz konusuydu.” (6)
Erkeklik ve kadınlık prensipleri arasında açık bir zıtlık olduğunu dile getiren düşünürümüz, bu konuda da klişeleşmiş yargıların ötesinde, hayattan yükselen sesleri dikkate alan tespitlerde bulunur. Bir bakıma kadın ve erkek arasındaki ilişkilerin bin yıl önce nasılsa aynı şekilde sürdüğünü yazan D. H. Lawrence ve Abdülkerim Suruş’u hatırlatır bakışı. İki cins arasındaki eşitliğin tabiatları gereği farklılaştıkları her şeyde değil de haklar ve insan saygınlığı itibarıyla sağlanması gerektiğini savunur. Bu bağlamdaki yorumları kısmen, Sovyetler Birliği’nin kadın ve erkek işçi istihdamının esas aldığı cinsel eşitliğin yol açtığı, kendisinin de tanık olduğu problemli sahnelerden ve örneklerden beslenir. “Sovyetler Birliği’ni trenle dolaştığınızda, demiryolu boyunca, eksi 20 derecedeki kış fırtınasında demiryolu işçisi olarak çalışan kadınları görürsünüz. Onlar birer istisna değildirler, onlardan yüzlercesi buralarda çalışmaktadır. İşte “eşitlik” budur” diye yazıyor. (7)
Sanat ve Kişilik
“Nasıl bir sanat” sorusunun cevabı, tıpkı Kandinsky için olduğu gibi Aliya’da da “başka türlü” şeklinde verilir. Nasıl?” sorusu aynı zamanda bir iyileşmenin çekirdeğini gizliyordur Kandinsky’e göre. “Başka türlü” şeklindeki cevapta ise “kişilik” yansıtan bir açıklama vardır: “…o söz konusu ‘başka türlü’nün içinde (biz buna bugün ‘kişilik’ diyoruz), nesnede kaba malzeme olmaktan öteye gidemeyen şeyi görmekle kalmayıp daha ileri giderek, gerçekçi (realistisch) dönemin ‘olduğu gibi’, ‘hayale dalmadan’, yalnız başına vermeye çalıştığı nesnesinden daha az bedensel olan bir şeyi görme olanağı da vardır”, diye yazıyor Kandinsky. (8)
Kandinsky’nin başka türlü görme yeteneğini “kişilik” olarak adlandırmasına benzer şekilde Aliya da kişi olmayı, gelişmiş kişiliği empati yapma yeteneğine bağlıyor. Kişi olmak, diğer şeylerin yanı sıra bir başkasını mümkün olan en iyi şekilde anlayabilmek, yani kendisini başkasının yerine koyabilmek, bir an için başkasının kalıbında yaşayabilmek anlamına gelir.
Sanatçı yalancı olamaz, Aliya’ya göre. Hakiki bir sanatçı, istemese bile bir mücadele içinde olduğunun bilincindedir. “Onun sanatı –eğer hakiki ise- daima yalanların aleyhine şahitlik etme durumundadır. Sanatçıların kaçınılmaz mücadelesinin bulunduğu yer burasıdır” diye yazar. (9) Dolayısıyla sanatı hakikat kılan şey ontolojiktir, sanatta kelimenin tarihi anlamıyla ilerleme gerileme olmaz, diye düşünür. Miro’nun, “Mağara insanı döneminden beri resim gerilemeyi sürdürüyor” şeklindeki görüşünün, resim sanatının medeniyetle ve sözde ilerlemeyle hiçbir esaslı ilişkisinin bulunmadığını anlattığını hatırlatır. Hoş hem insan hem de din için de aynı yargı geçerlidir: Tarihi gelişim ve ilerlemenin, insanlığın gerilemesi ve inhitatı olarak tanımlanabileceğini kaydeder. Sanatçı dindar olmasa bile sanatın dini olduğunu belirtir, Chagall’ın eserleri üzerine bir notunda.
“İtaatın mutsuz felsefesi” üzerine düşünmek
İtaatin yer yer erdem sayıldığı bir kültürel geleneğimiz var. Dağılan parçalanan imparatorluk yapısını ayakta tutma kaygısı, kolay değişmeyen bir telakkinin modern biçemlerle yeniden üretilmesini getirmiştir. İdeal yurttaş öyleyse Durkheim esinli Gökalp’in ifadesiyle, gözlerini kapatarak vazifesini yapacak biri olmalıdır. Dinî mesellerde fazlasıyla örneği bulunacak bu otoriteye her durumda itaat övgüsü, Kur’an’ın “hiç akletmiyor musunuz...” diye başlayan ayeti kerimelerindeki uyarıları göz ardı edilecek kadar yüceltilir.
Bu içselleştirilmiş tebaa tutumu bir ölçüde Cumhuriyet rejiminin yapısının “ululemr” olarak kabullenilmesiyle de süregelmiştir. Orhan Kemal’in Bekçi Murtaza’sının hayat felsefesinde de “gözlerimi kaparım vazifemi yaparım” anlayışının anonim sesi ulusçu söylemlerle pekişerek yankılanır ya...
Öylesine içselleştirilmiş bir yankı ki bu, en duru bilinçlerde dahi “Müslüman mı yoksa tebaa mı yetiştiriyoruz?” gibi başlıkları olan yazılarıyla Müslüman toplumlardaki itaat kültürünü sorgulayan Aliya’yı, “Bilge Kral” olarak taltif etmek ister.
Düşünürümüz, İslam Deklarasyonu’nda yer alan, “Müslüman mı, yoksa tebaa mı yetiştiriyoruz?” başlıklı yazısında, Müslümanların çocuklarını sorgulama ve eleştirme, buna bağlı olarak da özgür kararlar verebilme, özgün üretimlerde bulunma gücünden yoksunlaştıran bir itaat felsefesiyle yetiştirmelerinin yol açtığı problemlere değinirken, “itaatin mutsuz felsefesi”ni işte şöyle açımlıyor: “Bir taraftan o, canlı olanları ölü hale getirmekte, diğer taraftan ise din adına yanlış ülküleri ön plana çıkararak, daha yaşamadan evvel ölen kimseleri İslam’ın etrafında toplamaktadır. O, normal insanlardan suç ve günah duygularının takibatında, aynı zamanda hakikatten kaçan ve pasiflik ve tesellide sığınak arayan hayatı ıskalamış şahsiyetler için çok cazip olan, kendinden emin olmayan insanlar yaratmaktadır.”
Aslında kökenini bilmediği, fakat kesin olarak İslam’dan kaynaklanmadığına da emin olduğu itaatin bu mutsuz felsefesi, mükemmel ve bahtsız bir şekilde birbirini tamamlamaktadır: “Bir taraftan o, canlı olanları ölü hale getirmekte, diğer taraftan ise din adına yanlış ülküleri ön plana çıkartarak, daha yaşamadan evvel ölen kimseleri İslam’ın etrafında toplamaktadır.”
Aliya’nın aynı yazısında ideal Müslüman genç telakkisi üzerine yazılmış bir makaleyi eleştirirken yaptığı tespitler, gençlerimize İslam adına öğrettiğimiz itaat felsefesinin ruhlarını nasıl sinikleştirdiğini ortaya koyan çözümlemeler içeriyor. “… O asla bağırmaz, sesi hiçbir yerde duyulmaz, o her zaman ve her yerde teşekkür eder ve özür diler. (…) Hakkını yiyorlar susuyor. Şamar vuruyorlar o karşılık vermiyor, sadece bunun iyi bir şey olmadığını ortaya koymaya çalışıyor.”
Buna karşılık, kendi yolunda gidecek ve bunun için kimseden izin istemeyecek bir gençlikten söz ediyor Aliya. Bu gençliğe, “…tevazudan çok şeref ve haysiyet, teslimiyetçilikten çok cesaret, merhametten çok adalet” hakkında konuşulması gerekiyor bilge öncüye göre.
Asırlardır birinci kaynaktan gelen İslam fikrinin anlaşılamamasının bir neticesi olarak gençliğimizi yanlış eğittiğimizi öne süren düşünürümüz, bu konuda yeni bir bakış açısı geliştirmenin elzem olduğu konusunda uyarılarda bulunur.
Aliya’nın uyarıları, erdemin kör itaatte ve teslimiyette olmadığını bilen aklı başında, eleştirel düşünceye sahip bir gençlik idealinin altını çiziyor. Bu ideale göre teslimiyet sadece Allah’a olmalıdır. “Ancak Allah’a olan bu teslimiyette Kur’an insan için özgürlük inşa ederek, onu bütün korkulardan ve diğer bütün teslimiyetlerden kurtarmıştır” diye görüşünü açımlamayı sürdürüyor. (10)
Bana Aliya düşüncesinin kendi ülkesinde bir temsilcisi olarak görünen yönetmen Aida Begiç ile 2012 yılı Mart ayında Saraybosna’da yaptığımız (3 Mayıs 2012’de yayımlanan) söyleşi sırasında, kendi gençlik döneminin liderinin kişiliği üzerinde bıraktığı izleri de konuşmuştuk. Begiç’in aşağıya alıntıladığım cevabı, Aliya’nın gençlik, sanat ve eğitim konularındaki perspektifinin uygulamada bulduğu yankı açısından dikkate değer:
“ Savaş başladığında henüz 15 yaşında bir genç kızdım. Her zaman asi ruhlu ve farklıydım. O zamanlarda punk-rock eğilimlere sahiptim. Her ne olursa olsun muhaliftim, ne olduğunu ve neden olduğunu bilmiyorum, ama muhaliftim. Bu yüzden belki, savaş zamanında hayatın anlamı üzerine düşünmeye, ardından dini keşfetmeye başladım. Kendime öldükten sonra neler olacağını soruyordum. Ve bir sanatçı olarak yetişiyordum. Akademiye gidiyordum o dönemde. Her zaman sanatçıların muhalif bir yerde durması gerektiğini düşünmüşümdür. Bence biz herhangi bir politik ana akımın parçası olmamalıyız. Sanatçı her zaman mesafeli olmalı ve iktidarda bulunanları iyi bir şekilde eleştirmeli. Bu açıdan bakarsak, doğrusu ben Tito zamanında bile dünyanın en şahane öncülerinden biri sayılmazdım. Ben bu tip bir insan değilim ve elbet Aliya'nın yapmaya çalıştığı şeyleri takdir ediyorum. Bunu yakın zamanda fark ettim, her şey olup biterken ben çok gençtim, ancak daha sonrasında onun olağanüstü ve karizmatik bir kişi olduğunu anladım. Onun çok özel, çok yumuşak gerçekten çok iyi bir yanı var. Ve onun fikirleri, oluşturmak istediği şeyler gerçekten çok iyiydi. (…) Maalesef bunların çoğu asla gerçekleşmedi. Bugünlerde konuşabildiğimiz ise bütün bu şahane fikirlerin başarısızlığı. Bu yüzden yüksek ihtimalle benim için o sahip olduğumuz tek lider olarak kalacak. Ve onun kadar karizmatik, bu ülkeyi daha iyi bir yere taşıyabilecek bir liderimiz olmasını ancak hayal edebiliyorum.” (11)
O’nu nasıl çağırmalı?
İtaat felsefesini keskin bir dille sorgulamış olan bir düşünürün ülkemizde “Bilge Kral” olarak isimlendirilmesi ironik değil mi...
Hülya Bostan’la bu konu üzerine yazışmıştık. “Bilge Kral lafı beni de rahatsız ediyordu, ama o kadar benimsenmişti ki itiraz etsek sanki hain olacaktık. Belki de benim İzzetbegoviç’e ısınamamama bile sebep olmuştur krallık lafı. ‘Bilgelik’ de sanki krallığı hafifletmek için eklenmişti”, diye anlatmıştı Hülya bana düşüncelerini.
Metin Önal Mengüşoğlu “Bilge Üstad” diye sesleniyor, Ümit Aktaş “Bilge Öncü”.
Suavi Kemal Yazgıç da, www.etkinkulis.com’da yayınlanan “Bilge Kral Değil, Babo” başlığı altında şunları yazdı: “Ona ‘Bilge Kral’ diyerek adını efsaneleştirmeye çalışmak, yaşadığımız imaj çağının insanlara hazırladığı en büyük kapana yaşarken düşmeyen İzzetbegoviç’i hatırasıyla beraber metalaşmaya teslim etmek anlamına gelir.” Yazgıç yazısında “Platonik” göndermeler taşıyan “Bilge Kral” sıfatının “Aydınlanma” Avrupa’sında Voltaire gibi aydınların hasretini çektiği “ideal yönetici” tiplemesinde yer alan “aydınlamış despot” çağrışımını da hatırlatıyordu. Onun önerisi, Emira Albayrak’ın bir yazısından mülhem, Aliya için Bosna’da yaygın olarak kullanılan “Babo” deyişi.
Ali Şeriati Fatıma Fatıma’dır, isimli kitabında farklı yönleriyle incelediği Fatıma’yı hangi özelliğini öne çıkartarak çağırmanın uygun düşeceğini tartışır. “Babasının Annesi” midir o, yoksa “Hüseyin’in Annesi” mi... “Tahire” midir, “Betül” mü... Fatıma’ya özgü isimleri, sıfatları hatırlatır Şeriati ve nihayet, “Hiçbiri değil, O Fatıma’dır” diyerek, nokta koyar açtığı tartışmaya. (12)
Aliya İzzetbegoviç de “Aliya” diye sesleneceğimiz kadar yakın bize, düşünceleri, irfanı, tevazusu ve görkemli bir sadeliği yansıtan cümleleriyle; ona hangi değer bahşeden isim ve sıfatları yakıştırırsak yakıştıralım.
Dipnotlar.
Özgürlüğe Kaçışım/Zindandan Notlar, Klasik; 2005.
İslam Deklarasyonu, Fide; 2007.
Özgürlüğe Kaçışım, sf. 325.
A.g.e., sf. 231, 232, 312, 197.
Cihan Aktaş, İki Ali, Taraf, 9 Ocak 2012.
İslam Deklarasyonu sf. 34; Fide; 2007.
Özgürlüğe Kaçışım, sf. 231, sf. 159.
Vassily Kandinski, “Sanatta Zihinsellik Üstüne, sf. 28, Hayalbaz, 2009)
Özgürlüğe Kaçışım, sf. 11.
İslam Deklarasyonu, sf. 101-104.
Cihan Aktaş, Aide Begiç’le Söyleşi, www.dunyabulteni.net, 2 Mayıs 2012.
Cihan Aktaş, Aliya Aliya’dır, Taraf, 8 Kasım 2010.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016