Cihan AKTAŞ
Etrafımda otuz yaş civarında, bekâr ve işsiz sayısız genç var. Evlenmek için üniversiteyi bitirmeyi beklediler, gelgelelim iş bulamıyorlar. Aslında kendi üstün özelliklerine inanmalarına izin veren çekirdek aile terbiyesi nedeniyle ne iş beğeniyorlar ne de eş. Çok iyi şeylere layık olduklarından kuşku duymuyorlar. Uzatılmış gençliğe sebepler oluşturacak faaliyetler içinde bir tür Oblomov hayatı yaşıyorlar. Geç saatlere kadar ekran oyunlarına gömülüp geceyi uyanık geçiriyorlar. Rızkın gündüz saatleriyle ilişkisine kafa tutan bir hayat telakkileri var. Dağınıklar, ancak hayalperest olma gereği de duymuyorlar, hayaller paketlenmiş olarak yığılıyor masa üstlerine zaten. Bir türlü tamamlanmayan ergenlik çağı sürecinde başlıca meşgaleleri, küreselleşmenin telkin ettiği zevk ve eğilimleri garanti altına alan kanallara ulaşmak. Etraflarında sürekli açıklarını kapatmaya çalışan yetişkinlerin müsamahası ya da zaafı, kırılgan isyan hallerinin muhafazasını oluşturuyor.
Ebeveynlerinin yaşadığı acıların kredisi zaman zaman hırçın bir ton katıyor seslerine, hayal kırıklığına uğradıklarında. O açıdan bakılacak olursa asıl ergenleşme problemini ebeveynlerde aramak daha makul geliyor. Gençlik çağı miti Avrupa romantizminin bir unsuruydu, fakat bu miti hadsiz hudutsuz abartan bizler olduk. Avrupa hayat tarzı, evlada uzun bir ergenlik dönemi yaşama şansı vermiyor. Çalışıp didinme, hayat mücadelesine girişme, kendi başına iş başarma sorumluluğu yüklüyor.
Haddizatında çekirdek aile, kendi içine kapanmanın körleşmesine açık bir yapı. Çocuk hayata hazırlanmıyor da hayattan korkarak saklanmanın yollarını öğrenmeye çalışıyor sanırsınız, öylesine dipsiz bucaksız bir listesi var sakıncalı bulunanların. Yaşama cesaretini okullarda edinebilir mi çocuk? Çıraklık sistemini kendi dönemimizin şartlarına uyduramadığımız için tek seçenek olarak İmam Hatip Liseleri öne sürülüyor. Oysa beş parmağın beşi bir değil. Eğitim sistemi büyük yanlışı düzeltmeyi nasıl gerçekleştirecek, merak ediyorum. Muhteris ve fakat üşengeç, güdümlü hayaller yüzünden de kararsız gençlerin erkenden bir zanaat edinmesini sağlayacak bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. Birçok üniversite işsiz yetiştiriyor. Meslek edinmeyi sağlayan liselerin yerini aldı sanki üniversiteler, ama neticede işsiz mezunların büyük çoğunluğu ezber bilgilerden bile mahrum görünüyor.
Tamam, artık pek çok öğrenme alanı ekranlara özgü bilgi kanalları tarafından kuşatılmış durumda. O takdirde bu gerçeği hesaba katan bir programlama yapılamaz mı? Belki bir ara dönemden geçiyoruz ve herhalde bu ara dönemin sürekli yap-boza tahammül edemeyecek yönlerini hesaba katan esnek yöntemlerin keşfi lüks olarak görülemez.
Tanıdığım bir delikanlı yıllardır aynı ergen giysileri içinde benzeri cümleleri kuruyor: Yetenekleri niye bir türlü keşfedilmiyor? Somerset Maugham’ın “Hayatın Esiriyiz’inden hatırladığım şair Philip’i hatırlatıyor iş beğenmeyen kimi gençler: İç dünyalarına yolculukları aksamaya uğramasın diye canlarını sıkan mesaiyi geri çeviriyorlar. Haksız değiller bir açıdan, kimse sevmediği, benimsemediği işte çalışmamalı. Gerçekçi değil tavırları öte yandan, ömrün ucu uzun ve bu uzun yolculukta koruyup gözeten, harçlıklarını, olmazsa azarlarını eksik etmeyen aile her zaman yanlarında olmayacak. Daha özlü bir ifadeyle hayat bir uzlaşımlar toplamı olarak yaşanıyor ama nelerle hangi şartlarda uzlaşılacağına dair bilgilerin güçlü bir arka plana, bir muaşerete ihtiyacı var.
Elbette öyle, gençlere özgü yaptığım bu tasvir genellenemez. Katıldığım programlarda ve derslerimde gayet düşünceli, sorumlu, müdrik gençlerle sohbet etme imkânı buluyorum. Bu tanışmalarımın duyurduğu umut, yetişkin sıfatı kazanamayan bir gençlik profili üzerine daha fazla düşünmeye sevk ediyor. Acaba aile içinde ve eğitim sistemi itibarıyla yapmamız gereken neyi ihmal ediyoruz? Bebeklerinden itibaren duydukları övgülerle şişkin bir benliğe sahip gençler kendilerini yetiştirmek için aşırı bir gayrete ihtiyaç duymadıkları gibi sıfırdan başlamayı gerektiren işlerin çilesine katlanmaya da razı olmuyorlar. Korumacı çekirdek aile, hayat karşısında güçsüz gençleriyle övünemiyor sonuçta, bir yerde ebeveyn yakınmaları başlıyor, “bu çocuk niye böyle” diye. Bir sürü sebep o kadar aşikâr ki oysa… O çocuk masal dinlemedi, büyükanne hatıralarından uzak büyüdü, dedesiyle mahalleye inemedi, hoş mahalle nedir, oyun sırasında düşmekten oluşan diz yaraları neye benzer, bir oyun küskünlüğü sırasında gerçekleşen nefis muhasebesi insanı nasıl yeniden biçimlenmeye götürür; öğrenemedi. Başkasını kendinden daha fazla düşünmenin derslerini hangi ekran öğretiyor sanki, hangi şok eden aforizma… Televizyon karşısında şaşkınlaşmasından istifadeyle ağzına sokulan kaşıklar dolusu mamalarla büyütülen çocuk, maç saatleri kutsamasının havzasında biledi taraftarlık sebeplerini ve tarafgirliğe yatkınlaştı. Katılmadı, seyirci oldu. Hayrete yönelik keşiflere değil, şok duyurmaya dönük sahnelerle çoğaldı merak kanalları.
Üretememe sıkıntısı, sarkastik bir dile zorlayan seyircilik, sürüp giden ergenlik göstergelerini katlanılmaz hale getiriyor. Mahallenin seslerine geri dönülmesi çok zor görünüyor, iyi ile kötüyü aynı potada yoğuran kentsel dönüşüm sesleri karşısında, ama hiç olmazsa çıraklık eğitimini günümüze uyarlama yolları üzerine düşünebiliriz.
Devran böyle, deyip geçebiliriz. Bunun anlamı akıntıya kürek çekmekten başka bir şey değil. Somut gerçeklik ise Anadolu’nun ortalarında kurulan fabrikalara işçi bulunamadığı. Tuhaf bir gizli işsizlik dönemi yaşanıyor. Gençliğe has yaratıcı enerji seyircilik mesaisinde tükeniyor. Bu açıdan bakılacak olursa uzayıp giden gençlik çağı bir erkenden ihtiyarlama çağıyla aynı şey.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016