Cihan AKTAŞ
Baskı dönemlerinin yaraları kabuk bağlasa da tamamen iyileşmiyor. Başörtülü kadınlar olarak hiçbirimiz son otuz yılı kolay geçirmedik. Kaldı ki daha evveli de var bunun. Ancak kamusal alanda başörtüsünün "engelli" varlığı özellikle "türban"ın icadıyla birlikte başladı. Başındaki örtü "türban" olarak isimlendirilen kadınlar bu otuz yıl içinde sürekli masumiyetlerini kanıtlamaya zorlandılar. Bir yerlerden, özellikle dış mihraklardan dolarla maaş alarak başlarını "kapattıkları" öne sürüldü. Bir erkeğin iradesiyle, yönlendirmesiyle örtünmeyi benimsedikleri savunuldu. Bu iddialar gazete manşetlerini sorgusuz sualsiz gerçek sanan tuzu kuru orta sınıf tarafından benimsendi üstelik. Her şekilde "türbanlı" diye isimlendirilerek geleneksel başörtülü kadınlardan ayrıştırılan genç kızların omuzlarına bir şaibe yükü bindirildi. Bu şaibe bazen darp sebebi oldu, bazen sürgün.
Güzeyya Bingöl, 28 Şubat'ın ardından gurbette bir eşik arayan başörtülü öğrencilerden. Almanya'da doğum sırasında vefat ettiği haberi, onu yurt dışına çeken soğuk dönemin üzüntülerini canlandırdı başörtüsü yasağının engellediği kadınlar arasında.
Vesayet rejiminin şablonlarına uymadığı için öylesine çok engellenen hayat var ki... Yasakları olağanlaştıran ulusçu paradigma aklıma hep Yunan mitolojisinde yer eden bir kötülük sembolünü getiriyor: Prokrustes. Düzenlediği baskınlarda yakaladığı yolcuların boylarını yataklarına uydurmak için kollarını ve bacaklarını kıran ya da çekerek uzatan bir hayduttur, Prokrustes. Hastane acil kapılarında bekletildiği için bitkisel hayata girerek genç yaşta dünyaya gözlerini yuman Aynur Tezcan bir istisna olabilseydi keşke.
Bir de cemaat içi baskılar, kadir kıymet bilmemeler, suçlamalar var... Tahsil hayatı yarıda kalınca evine dönse de dönmese de sayısı meçhul bir başörtülü kadın nüfusu bir yas ikliminde yaşamaya terk edildi. Onlardan mütedeyyin patronların iş istismarlarını, sığınılacak adreslerde karşılarına çıkarılan teaddütü zevcat "çözümünü", cemaat içinde joker olarak görülmekten ileri gelen kırılganlıkları, vesayet altında tutulması gereken akılsız mahluklar olarak muamele görmenin yol açtığı öfkeyi ortaya koyan hikâyeler dinleyebilirsiniz. Yükselmek isteyen eş, dost, başörtülü kadınlarla ilişkilerini mahrem alana sınırlamıştır. Kaymakam eşi başına açmayacaksa, eşinden ayrılmayı göze almalıydı; "Basamaklar" başlığını taşıyan öykümde anlatmıştım.
Cüneyt Arcayürek'in bir yazısında Emine Erdoğan ve Hayrünnisa Gül hakkında sarf ettiği çirkin sözler, başörtülü kadınlara geçmişin kâbuslarını hatırlattı. Şişmanlık kusuru, at gözlüğü türban... Arcayürek söylemi elbet modernleşme başarısını kadınların olabildiğince Batılı görünmesine bağlayan yenik bir kuşağın hıncıyla ve yüzeyselliğiyle malûl. Tesettürlü kadının örtüsü ve kilosu konusunda müfettişlik yapmanın siyasal bir eleştiriymiş gibi algılanması ise düşündürücü.
Aynı günlerde ODTÜ'de yaşanan yurt standı sataşmasının başörtüsü üzerinden okunması, o büyük arka plan dikkate alındığında şaşırtıcı değil, ancak kaygı verici. Olimpiyat tanıtım videosunda başörtüsünün bulduğu/bulamadığı payın tartışılması bu konuda başka bir safhayı adımlamaya başladığımızı duyuruyor. Başörtüsü bu kez iktidara içkin bir toplumsal kutuplaşmanın nesnesi kılınıyor. Bir başörtülü bir diğerinin yanlışının bedelini ödemesi gereken kişi olarak görülüyor. Ölümler, kayıplar, yaslar kıyaslanıp yarıştırılıyor. "Vicdan" diğerinde asla olmayan bir kaynaktır sanki! Herkesin her an her türlü sorun, acı ve pürüz nedeniyle açıklama yapması, bir özür belirtmesi talebi bir vicdan baskısına dönüşüyor.
Baskılar tek tek insanları da bütün olarak toplumları da güdükleştirir. Ben bu yaşananları kemalist jakobenizmin açtığı yaraların derinliğine yoruyorum. Prokrustes misali kıra döke "ulus yaratma" işlemi sadece tek tek kişileri değil, halka halka genişleyerek bütün toplumu etkiledi. Ve baskıyla ezilmesi, parya kılınması istenen, sürgüne zorlanan birçok insan kabusun geri geleceği korkusunu üstünden atamıyor. Kimi yara sahiplerinin rövanşist dili, azınlığa has olsa da keskin bir şekilde yükselerek ulusçu öfkeyi biliyor. "Beyaz Türk" bakışında ezik başörtülü figürü yerini kibirli başörtüsüne terk ediyor.
Dil maksadı aşan yorumlarla kifayetsizleşirken meramın anlatılamazlığı daha sert ifadelere ihtiyaç duyuyor. An geliyor herhangi bir ifade bütün sivri köşeli, acıtan, şiddet ve hor görü yüklü donanımıyla dahi bilenmiş duyguyu taşıyamıyor, tanımlayamıyor. Dinlemeye izin vermeyen kutuplaşma halini ve karşıtını aşağılama hazzıyla yetinen yorum tarzını eleştirmek kimilerine göre sadece vırvır. Acaba "şerefsiz", "hain", "azgın" ve "kepaze" olarak dillendirileni bir adım sonra daha acıtıcı ve etkili bir şekilde nasıl anlatmalı... Söz konusu ifadeler görsel ve yazılı medyadan sokağa, siyasetten sosyal medyaya, olağanlaşırken daha da sivriliyor, şok etkisi uyandırmaya, mahcup etmeye, köşeye sıkıştırıp zor durumda bırakmaya yönelik ayrıntılarla çeşitleniyor.
Çarşı-pazarı, köşebaşı/kaldırım muhabbetlerini yitirmekte oluşumuz bu nedenle de düşündürücü: Ulusçu kamusal alanın hegemonik diline karşılık çarşı-pazarın herhangi bir ortamda olmadığı denli makul, bölüp ayrıştırmayan yapıcı bir dili var.
Ben elbette her şeyden önce "İslami kesim" adına öne sürülen dil sorunlarını tartışmakla mükellef olduğumu düşünüyorum. Darbe üstüne darbe ile sindirilerek parya kılınmak istenen kesimlerden bunca zor dönemlerin ardından sahabe örnekliği beklemek kolay değil. Ancak biriktirilmiş öfkeyle ortaya konulan üslubun tek tek örneklerden hareketle "Müslüman öfkesi" şeklinde takdimi de sorunlu. Kur'an'da, "El-Furkan; 63" gibi bu tür tepkilerle biçimlenen üslubun ötesinde bir üslubu yücelten birçok ayet var. "Rahman'ın (has) kulları yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler).
Hayatlarından çalınan, göçe zorlanan Güzeyya Bingöller adına kimse konuşamaz elbet, her insanı kendi özel hikayesi üzerinden tanıyıp anlamak gerekir. Sibel Eraslan'ın Star'da yazdığı "28 Şubat davasına son müdahil: Güzeyya Bingöl" başlıklı yazıyı gözlerimiz dolmadan okuyamadık.
Mesele şahit olup olmama konusundaki bir seçimle ilgili geliyor bana. Mazlumiyetin sonsuz rövanşında hakikatin kaybolmaması nasıl mümkün olabilir? Dil bize konuşup anlaşalım, ara bulalım, hayra çağıranlardan olalım diye de verildi. Fakat türlü suretlerle daima canlı kalan korkuları tanımlamadan da bir rövanşa özgü kısır döngüden çıkılamaz. Ne adına yaşandı bu acılar ve şimdi hangi endişelerle tanımlanmakta... İslami kesim, ancak kendisine hakkaniyetli davranmayı yakıştırdığı sürece rövanşizmin ötesine geçip bir gelişme/kültür farkı sunabilen bir toplumsallık halinde gerçeklik kazanabilir.
Dünya Bülteni
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016