Cihan AKTAŞ
Nisan ayında Emek ve Adalet Platformu’nun Fatih Kıztaşı’ndaki merkezinde bir toplantıya katılmıştım. Beklediğim gibi aktif bir toplulukla gündemdeki meseleleri irdelemeye çalışmıştık. Katılımcılar konuşma konusu hakkında düşünmüşlerdi, soruları vardı. Ali Akyurt’un sunumuyla Necm Suresi vurgulu bir başlangıç oldu: İnsan için ahirette göreceği sadece emeğinin, cehdinin karşılığı.
Üzerinde durmak istediğim konulardan biri, kadının ev içi emeğiydi. O kadınlardan sadece birisiyle,Fatma Aldal ile ilgili yas henüz taze. Aldal, pencereden düşerek hayatını yitiren ev işçilerinin ilki değil. Buna rağmen hâlâ emeğinin tanımı ve hukuki karşılığı yok, bu nedenle de ölümü iş kazası bile sayılmıyor. Toplantının katılımcılarından Filiz Demircan, Ev İşçiliği Sendikası kapatıldığı için de pencereden, balkondan düşerek sakatlanan “nâmevcut” işçinin başına gelenleri sorgulamanın aktivistlerce sürdürüldüğünü belirtti.
(Soyadını hatırlayamadığım) Delil Bey beş TEDAŞ işçisinin başına gelenleri hatırlattı. Aslını sorarsanız toplantıya hâkim başlık konuşulmadığı halde bile TEDAŞ işçileriydi. (Ben bunu daha sonra Erzurum’da da farkettim. Bütün cümleler TEDAŞ işçilerine çıkmaya zorlanıyor ve baraj gölünün buz gibi suyunda bağıra bağıra ölüme terkedilen beş işçiyle ilgili sorular yüzünden de ucu açık kalıyor konuşmaların... İçişleri Bakanı Şahin’in Uludere’de bombalanan kaçakçılar için kullandığı “figüran” sıfatı bu açıdan çok anlamlı. Bir tür iktidar görüşü devleti hatadan masun kılmak üzere kimi vatandaşlarını “figüran” olarak işaretliyor.)
Saim Erol’un aile içi hegemonyalarla ilgili sorusu bizi aynı tesbite götürüyor: İyi bir ev kadını olarak eğitilen çoğu kadının yüzüne bir gün en yakını bildiği kişinin sözüyle bir tokat gibi çarpar, vasıfsız biri olduğu. Ağır söz en yakınlarından, bazen çocuklarından bile yükselir. Ev kadınlarına nankör mesaiden daha ağır gelen zaten orada burada karşılarına çıkan konumlarını kuşkulu bir dille yoksayan sorular. Birkaç yıl önce, üniversite sınavlarına başörtüsü nedeniyle girememe korkusu yaşayan başörtülü bir ortaokul öğrencisinin “hiçbir şeysiz olma”ya ilişkin korkusunu dinlemiştim annesinden. Sadece ev kadını olmak, “hiçbir şeysizlikle” aynı şeydi adeta.
Aynı yaprak sarması, aynı mantı ev mutfağı yerine bir ev yemekleri restoranında sunulduğunda, başka türlü bir tem, bir değer kazanıyor. “Hiçbir şeysiz” olarak görülen kamusal onayı olmayan durumlar, çoktandır.
Veblen’in gösterişçi tüketiminde avunmayı kolaylaştıran da bu “hiçbir şeysizlik” korkusu değil mi... Ev kadını gibi görünmeme çabasının bir parçası, kadın yardımcılar... Evin kadını kendini geliştirmeye çalışıyor, başka türlü biri olmak için. Sanrılı hamleler arasında yardımcıya muamele öylesine başıboş, rastlantısal. İşçi Fatma sahipsiz, çerük çürük pencere kasasının kıymıklarıyla birlikte boşluğa savrulabilir. “Geldiğimiz yere dönelim, suyu kirletmediğimiz zamanlara” diyordu, Tarkovski’nin Domeniko’su, Nostalji’de. Geri dönüş yolları göçten daha az pahalıya mal olmayacak oysa... Plastik zamanlarda her şey fazlasıyla kirlenirken ev işçisi kadınların sayısı da azalmayacak, artacak. Herkes kendi kirli işini kendi yapsın, gücü yetiyorsa tabii, dediğimde, hayatın acı gerçekleri yanında insanlığın henüz üretilmemiş teorilere duyduğu ihtiyaç ileri sürülüyor. “Temizlikçi kadın ve yazar kadın” isimli yazımda açmaya çalıştığım bir temenniyi Kıztaşı toplantısında da dile getirdim: Yazar kadın elinin altındaki lavaboyu temizlerken, yardımcısı kadın kitap okuma molasını sürdürüyor olabilir. Tahsin Yücel’in Yalan’da irdelediği gibi, birbirinden öğrenmenin, yazıya dökülen kelimeleri de sahici kılan bir öğrenmenin daha değerli bir yolu yok. Temizlikçi kadının yeteneklerini keşfetmesi, yazar kadının kelimelerinin de sahicilik kazanması için ikisinin de teori üretimine bir şekilde katılması gerekmiyor mu... Ömrü kirleri paklamayla geçen kadının da yeteneklerini keşfetmek için boş zamana ihtiyacı var.
Evin kadını temizlikçi kadına kirli işlerini yaptırmasın, derken çoğu zaman pratik gerçekliği olmayan bir görüşü dillendirdiğim düşünülebilir. Kimi kadınların sağlığı yerinde olsa da vakti kısıtlı çünkü, kimilerinin de ekmeği aslanın ağzından düşmüyor. Ev işçilerinin çalışma ortamlarının özel bir denetimi sözkonusu olmadığı gibi, başlarına gelen ölümcül kazaların da hukuki bir karşılığı bulunmuyor. İşin aslında sözkonusu olan eve, özel alana ait işlerin önemini askıya almaya zorlayan bir kamusallığın tahakkümü...
İnsanlık toplumu gelişmek için “kirli” sayılan işlerin bir gönüllülükle, sanat eseri için ortaya konulduğu şekilde coşkuyla yapılacağı bir aşamaya muhtaç. Kojin Karatani “Değer üreten emek” ile “değer üretmeyen emek” arasındaki ayrımın sanayi kapitalizmiyle başladığı ve tezlikle toplumsal cinsiyetin etkide bulunduğu bir hâl aldığı şeklinde bir tesbitte bulunuyor Transkritik’te. Her emek işinin sanatlaştırılması mümkün olmasa dahi, “çıkar unsuru paranteze alınarak” bir sanat eserinin gereksindiği ihtimamla Fatma Aldalların canına mal olan türde işler sanatsal bir faaliyete hâkim olan duyguyla yürütülemez mi... Bir başka yazıda bu konuyu açmayı sürdürmeyi umuyorum.
twitter.com/chn_aktas
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kastedilen candan çok cana kastedenin onurunu gözetmenin ironisi
23.03.2021 - Sadece Aliya
9.08.2019 - Mahcubiyet yılları
16.01.2019 - Göçmen kadın konuşamaz
4.02.2018 - Kambay Ailesi’nin Rize’ye geri göçü
28.08.2018 - Biri onu dinlesin, sözünü kesmeden…
15.08.2018 - Bir şehri koruyan kelimeler
28.07.2018 - Bize layık görülen kumaşlar ve modeller
19.07.2018 - İş beğenmeyen gençler
21.10.2017 - Yurdumuz, gayretimiz kadar
21.09.2016
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Hayri İrdal
Dani Rodrik sizin hep bir ağızdan desteklediğiniz iddia makamının uydurma delillerini bir bir çürüttü, paramparça etti. Sen daha "kayınpederini korumaya çalışıyor, çerçeve oluşturuyor" falan diye kendin çal kendin oyna. Bu davanın tek kanıtı dijital word ve excel belgeleri. Onlar da sahte. Temel bilgisayar kullanım tecrübesi olanlar bunu açıkça anlıyor, ama niyeyse bu yazarlar zorlama ve gülünç açıklamalarla iddialarına devam ediyorlar.