Demiray ORAL
Ortalıkta çok fazla “değişim” lafı dolandığında, bir müddet sonra içim sıkılmaya başlıyor.
Neden böyle oluyor tam bilmiyorum.
Sanırım aklım az buçuk siyasete ermeye başladığından beri “değişim”in adeta tılsımlı bir sözcük muamelesi görmesinden.
Elbet bir de memleketin, değişim değişim diye ortada dolanıp sonra onun içini dolduramayan siyasiler mezarlığı olmasından.
Hakkını verenler, içini dolduranlar da oldu elbet.
Bir dönemin Ecevit’i, Özal’ı, Erdoğan’ı gibi.
Ve bunun karşılığında halk onları iktidarla ödüllendirdi.
Ecevit’in “bu düzen değişecek” diye ortaya çıktığı seneler hemen hemen benim de şahsi siyaset maceramın başladığı döneme tekabül ediyor.
Gerçi biraz kısa oldu benimki.
10 yaşında başladı ve bitti siyaset maceram.
Hayatımın ilk (ve son) seçim çalışmasına o zaman katıldım.
Uzun parti konvoyunda yer alan arabanın arka koltuğundaydım.
Önde “sıkı CHP’li” dedem ve anneannem oturuyordu.
Bir Anadolu şehrinin bozuk yollarında o kasaba senin bu köy benim dolanmıştık saatlerce.
Yolların hâli feciydi, keskin virajlar ve çukurlar vesilesiyle midem bulanıyordu ama yine de hatırlıyorum, sokaklara fırlattığım seçim afişlerinde aynen şöyle yazıyordu: “Analar, çocuklarınızı oylarınızla koruyun / CHP.”
Analar çocuklarını oylarıyla koruyamadı kurşunlardan maalesef. MC hükümetleri filan derken, benimkinden sonra memleketin de siyaset macerası kesintiye uğradı.
“Çocukları korumaya” Evren ve şürekâsı geldi, çocukları analarıyla birlikte işkenceye aldı.
Neyse...
Sonra tılsımlı kelimeyi içini doldurarak Özal söyledi.
Memleket her anlamda değişiyordu gerçekten.
Artık yollarda midemiz bulanmıyordu ama yaşıtlarım gibi ben de çoktan ne sağcıyım ne solcu futbolcuyum futbolcu tornasından geçip “tehlikeli” ideolojilerden uzaklaşmıştık.
Neyse, neyse...
Özal’dan sonra çok siyasetçi belirdi sahnede ama Çiller’in cinsiyeti vesilesiyle olan değişikliğini saymazsak, “değişim” manasında hepsi al birini vur ötekine kıvamındaydı.
Söylemeyene ekmek olmadığı için diyeni çoktu ama içini dolduran yoktu değişimin.
Ta ki AKP’ye kadar.
Ecevit ve Özal’dan sonra o tılsımlı sözcüğün içini dolduran Erdoğan oldu.
Karşılığında üst üste iktidarla mükâfatlandırdı memleket insanı onu.
CHP ise benim gözümü siyasete açtığım 1978’in o parti konvoyundan bugüne kadar tek başına iktidar hiç olamadı.
Çünkü afili ifadeyle söylersek zamanın ruhunu hiç temsil etmedi.
Bu nedenle özellikle son 10 senedir memleket siyaseti adeta mecburi bir tek parti iktidarı yaşadı ve bu alternatifsizlik dolayısıyla Türkiye’yi hep AKP üzerinden konuştuk.
Fakat son zamanlarda AKP kendi tılsımını kendisini yok etmeye başladı.
Uzun uzun saymaya hacet yok. Üniversite sınavlarını üçkâğıtla kazanan, haram olduğu için festivalde bira içmeleri yasaklanan gençlerin memleketi artık burası.
CHP ise seneler sonra belki ilk kez AKP’den rol çalmaya, o tılsımlı sözcüğü söylemeye soyundu.
Kılıçdaroğlu son kurultaydan sonra “değişimi isteyen biziz statükonun aktörü artık AKP” diyor.
Ama yine söylenenlerden biliyoruz ki bir yandan da CHP özünü koruyacak, yani CHP olarak kalacak.
Hem CHP olarak kalmak hem değişmek...
Yaman çelişki... Hele bir de bu partinin tarihsel kimliğiyle ürettiği ve bugüne kadar kırılmayan çizgiyi düşününce.
Peki, ulusalcılar ne olacak?
Kurultayda Sezgin Tanrıkulu için “ajan” diye bildiri dağıtanlar ne olacak? (Bkz: Taraf’ta Melih Altınok’un cuma günkü yazısı)
“Kıllanan Kemalistler” ne olacak?
“Nerede bu Ergenekon, gidip üye olacağım” söylemi ne olacak?
Tüm bunları içinde barındırırken, “Kürt sorunu, özgürlükler, azınlık hakları” misali başlıklarda değişimin içi nasıl doldurulacak?
Yine en az onlar kadar mühim olan, “ekonomi, çevre, kadın hakları” başlıklarında CHP ne diyecek?
Kısaca CHP derli toplu bir ideoloji sunabilecek ve bunu uygulayabileceğini gösterecek mi?
Yoksa, bin kere “değişimi biz temsil ediyoruz, roller değişti” deseniz de, ortalık bundan gaza gelenlerin yazıp çizdiklerinden geçilmese de, yakın siyasi tarihle sabit ki netice değişmiyor.
Memleketin siyasiler mezarlığı böyle siyasetçilerle dolu.
Bu durumda, değişmeyen tek şey değişimdir lafını da herhalde artık “değişmeyen tek şey CHP’dir”şeklinde değiştirmeyi başarırsınız.
Bize de “değişim” kelimesini duydukça içimiz sıkılarak yaşamaya devam etmek düşer.
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013