Yaz sıcaklarında iyi geldi doğrusu.

Cumhurbaşkanı Gül “Yeniden aday olabilirim” imasını sarkıtınca epey bir miktar beraber ve solo yazılar okuduk basında.

Gül cephesine “Siz kardeşsiniz”, bize de “Onlar kardeş” hatırlatması yapmayı vazife addeden yazılardı bunlar.

Haftasonu eklerinde, “Yaz aylarında vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alınmalı” diyen uzman doktor tavsiyelerinden daha serinleticiydi kesinlikle.

Malum, Yeşilçam filmlerinin de sıkı repliklerindendir “Durun! Siz kardeşsiniz”.

Kardeş olduklarını bilmeyen iki yiğit ölümcül bir kavgaya tutuşmak üzereyken, onların cemaziyülevvellerini bilen biri çıkar ve o lafı eder.

Böylece kardeş kavgası engellenir, iki kardeş el ele verip, ınını nııın diye ortak düşmana karşı mücadele ederler.

Sanırım bizim basındaki kimi kalemler de Erdoğan ile Gül’ün kardeş olduklarını unuttukları vehmine kapılıp, bir ton kadar ikaz yazısı yazarak onlara “kardeş” olduklarını hatırlatmak istediler.

Hâlbuki yoktu, daha doğrusu yokmuş öyle bir vaziyet.

Cumhurbaşkanı Gül bu kez bizzat konuşarak, “Bizim ilişkimiz kardeşten de öte” dedi çünkü.

Filmlerde “Durun! Siz kardeşten de ötesiniz” demek, zamanında bizim Yeşilçam dedikleri Türkiye’nin aklına gelmemiş maalesef.

O artık, son on senesine AKP’nin damga vurduğu “Yeni Türkiye”nin repliği olarak kayıtlara geçecek.

Hayırlısı olsun...

Fakat geçtim şifresini çözemediğim “kardeşten de öteyi”, Gül ile Erdoğan arasındaki “kardeşlik” de benim pek anlayabildiğim türden bir kardeşlik değil.

Fantezi bu ya, “kardeşim” dediğim bir dostum Cumhurbaşkanı olsa ve benim de elimde yetki olsa, onun yeniden seçilmesini engelleyecek bir yasa çıkartmazdım.

Üstelik onun yerine kendim aynı koltuğa oturmak için.

Hadi diyelim ki böyle bir hareket yaptım...

Bunun üzerine o dostum bana ve yanımdaki ara gazcılara sitem etse, hemen danışmanlarıma açıklamalar yaptırıp, kalemşorlarıma “Seni oraya ben getirdim” yollu yazılar yazdırmazdım.

Olsa olsa yaptıklarımdan utanırdım...

Henüz gerçek manasını çözemediğim “kardeşten de öte” vaziyetinde bunları yapmak normal midir bilmem ama “kardeşler” arasında böyle şeyler yapana, bu topraklarda kısaca “kelek attı” derler.

Böyle zamanlarda evleri hırsızlardan koruyan alarmlar gibi otomatik olarak devreye giren kimi yazarların kullanmayı pek sevdikleri bir kalıp var.

Diyorlar ki, “Onların arasında kimsenin anlayamayacağı, çok özel bir ilişki mevcut”.

Bu doğru olabilir, itirazım yok.

Ancak adamın gözüne batan, bu asla anlayamayacağımız ilişkinin “kardeşlik” olarak tanımlanması ve hepimizin kitabında yazan o kavramla bağdaşmaması.

Müsaadenizle bir misalle izah etmeye çalışayım.

Geçen gün Beyaz Saray bişey bişey sözcüsü olan zat, Obama’nın Erdoğan ile telefonda konuşurken salladığı beyzbol sopasıyla ilgili açıklama yapmak zorunda kalınca, “Bu fotoğrafı sadece, Başkan Obama’nın Başbakan Erdoğan ile devam eden yakın ilişkisini vurgulamak amacıyla yayınladık” gibi acayip yaratıcı bir cümle kullanmıştı.

Nedense o cümle bana Gül- Erdoğan ikilisi arasındaki enteresan kardeşlik bağını hatırlattı.

Sonra biraz düşününce nedenini buldum.

Obama’nın Erdoğan ile yakın ilişkisini vurgulamak için telefonda konuşurken elinde beyzbol sopası tutması ne kadar inandırıcıysa, bütün olan bitenlerden sonra Gül ile Erdoğan’ın “kardeş” olduklarını söylemek de ancak o kadar samimi geldi gözüme.

Her neyse, Gül’ün dediği gibi önümüzde daha uzun zaman var ve o zaman içinde bu muhabbet daha çok laf kaldıracak anlaşılan.

Kimileri şimdiki gibi fırsatlar çıktığında Gül’ün açıklamalarına bakıp, “Aday değilim demedi ki demedi ki...” misali yazılar döktürmeye...

Kimileri de tansiyonu düşürmek için “sevenleri ayırmayın” misali “kardeşlik” yorumları attırmaya devam edecek...

Anlaşılan arada bir de Gül ya da Erdoğan çıkıp “kardeşiz” yollu ortalığı soğutacak.

Peki, siz bilirsiniz...

Kardeş kardeş oynayın o zaman.

Bakalım sonu nereye varacak?

[email protected]