Ergun AŞÇI
Bülent Ecevit Kontrgerillayı 1974 yılında ilk defa öğrendiğinde kendini sine verilen brifingte, adları gizli tutulan bazı vatansever gönüllülerde sivil uzantı olarak çalışmak üzere ömür boyu görevlendirivermişlerdi.
Bülent Ecevit ilk defa adını duyduğu bu örgüt ile zamanın genelkurmay başkanı Semih Sancar ile görüştüğünde adını ilk defa duyduğu bu örgütün bugüne kadar tüm masraflarının ABD tarafından karşılandığını ve Amerikan Askeri Heyeti ile merkezinin aynı binada olduğunu öğrenecektir.
Bu konuda yıllardır takılı kaldığım bir nokta var? Ömür boyu görevlendirilmek.
Bu ömür boyu görevlendirilenlerin şu an ki durumlarını ruh hallerini anlamaya çalışıyorum.
Yıllardır ABD’nin isteği doğrultusunda iç düşmanlarla çatışan bu ömür boyu görevlendirilmişlerin hali nice olacaktır.
İlk kurulduğunda iç düşmanlar ülke içindeki komünistlerdi, sonra irticacılar(!) ve Kürtler.
Komünistler iç düşman olmaktan çıkarıldılar çoğu ulusalcılığa evrildiler.(Çoğu komünistlikten ulusalcığa geçtiklerinin farkında bile değiller.)İrticacılar(!) derseniz iktidardalar ve devlete karşı isyan etmiş silahlı Kürtlerle anlaşarak barışı gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
Herhangi bir iç düşmanla mücadele için yetiştirilmiş/yönlendirilmiş bu görevliler kesinlikle barış sürecinin başarılı bir şekilde sona erdirilmesinden rahatsızlık duyacaklardır.
Kariyerlerinin sonu demektir, bu görevliler için barışın gerçekleşmesi.
Kendilerini kahraman saymalarının sonu demektir. Gururlarının kırılması demektir.
Kahramanlıklarının son bulmaması ve gururlarının ayaklar altına alınmasını önlemek için tek çareleri barışın kurulmasını engellemek ile mümkün olacaktır.
Bu ömür boyu görevlilerin ikiye ayrıldığını düşünüyorum. Bu görevi iş olarak yapıp bu görevden para kazananlar ve bu görevden para kazanmayıp iş kariyerlerinin önü açılanlar.
Kariyerlerinde bu sayede ilerlemiş olanların çoğunu görevinin muhbirlik olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
12 Eylül faşizmi geldiğinde son derece organize tutuklamalarının bu muhbirler sayesinde gerçekleştiğinden hiçbir şüphem yok.
Bu yüzden 12 Eylül Anayasasını da cansiperane savunurlar. Anayasasını savunurlar ama 12 Eylül rejimine karşı duruyormuş gibi yapmaktan da vazgeçmezler, muhbirlik görevlerinin gereği olarak.
Bu görevi meslek olarak yapanların durumu kolay devlet bize maaş karşılığı bu görevi önerdi bizde kabul ettik diye durumu kurtarabilirler.
Muhbirlerin durumu öyle değil. Düşünsenize herhangi bir şekilde muhbirler listesi açıklanmış olsun bu kişilerin sokağa çıkmaya bile yüzleri kalmaz.
Bunları nasıl mı tanırız?
Benim kendime göre bazı kıstaslarım var.
Facabook sayfalarını kullanma şekline ve edindikleri kariyerlere bakıyorum. Kariyerlerini ne kadar hak ettiklerini değerlendiriyorum.
Bir parça olsun empatik düşünüp düşünmediklerine bakıyorum.
Nefret suçu işlemekte ne kadar cevval olup olmadıklarına bakıyorum.
Burada sıkıntılı bir durum var. Bu muhbirlerin gazına gelip en az onlar kadar nefret suçu işleyenlerin durumu.
Bu gaza gelenlerle gerçek muhbirleri ayırmak gerçekten güç olabiliyor.
Gaza gelenlere tavsiyem sadece empati yapmaları ancak bu sayede bu muhbirler ile aynı pozisyona düşmekten kurtulabilirler.
Maaş karşılığı bu görevi yapanlar profesyonel olarak bu işi yaptıklarından facebook kullansalar bile muhbirlerin hatalarına düşüp kendilerini ele verecek paylaşımlara girmezler.
Bir ölçüm daha var Bülent Ecevit’in 1974 yılında öğrendiği gibi bu örgüt ABD’nin kontrolünde kurulmuştu.
Her şey sadece ABD’ye bağlayıp geçmişte görev gereği bugün ise ABD tarafından terk edilmişlik duygusu ile gece gündüz ABD’ye küfür ederek her şeyi ABD organizasyonu ile açıklamak isteyenlerde çok güçlü bir muhbirlik potansiyeli olduğunu düşünüyorum.
Çünkü muhbir kendisine inanmayan, güç odaklarına temsil olmuş kişidir. Herkesi kendisi gibi sandığından güç ve şer odaklarına rağmen barış olabileceğine inanmazlar.
Maaş karşılığı bu görevleri yapanlar zorunlu emekliliğe kendirliğinden geçeceklerdir.
Zor durumda olanlar muhbirlikleri açığa çıkmamış olanlar.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- “Çevre”den bir siyasi portre: Eski bakan, Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü: Türk tipi başkanlık sisteminde bir “şehir” başkanı
9.05.2022 - KİESER’İN TALAT PAŞA’SI- Başka/Karşı Bir Tarih Örüntüsü
13.04.2021 - AHMET KARDAM’IN MUSTAFA SUPHİ KİTABI KARANLIKTAN AYDINLIĞA
28.01.2021 - ARTIK GERİ DURMA VAKTİNİZ GELMEDİ Mİ?
24.01.2020 - AŞÇI EFENDİ
30.10.2019 - KARADENİZ CANAVARLAR TARAFINDAN TALAN EDİLİRKEN SİYASETÇİLERİMİZDEN TIK YOK
10.10.2019 - AMERİKAN BEYAZ KELEBEĞİ İLE MÜCADELE İÇİN HERKES GÖREV BAŞINA!
26.09.2019 - BUNCA YIILIK SADAKAT İŞE YARAMADI, AKÇAKOCA MHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANI SEÇTİĞİ İÇİN CEZAYA BIRAKILDI.
23.08.2019 - SENDİKA TARİHİMİZİN ÇINARI HİLMİ GÜNER VEFAT ETTİ
4.02.2019 - DEPOLİTAZYONDA YENİ AKIM, EVDE ALKOLLÜ İÇKİ ÜRETMEK
28.09.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































mehmet çelik
kurtuşuş tayiz sanırım paralı gazeteci olarak sn Demirtaşı izlemeye gitmiş. Öyle olmasaydı biraz Sn Demirtaşı dinlerdi. O sadece bakalım Tayibi savunacakmı diye gitmiş oraya. Herkes farklı anlamış tayiz farklı anlamış sözleri. Yandaş gazeteci böyle olur dercesine bir yazı yazmış. Öyle bir yazı yazmışki yorum yapmaya bile değmez. onun için kısa kestim