Ergun AŞÇI
Ne demişti Hayali:
“Ol mahiler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler”
Hayali’nin denizin içinde yaşadığı halde denizi bilmeyen balıklarından bir farkımız yok aslında.
Sadece denizin içinde değil denizin kıyısında yaşıyoruz balıklardan farklı olarak.
Denizin hemen kıyısında yaşıyoruz ama yüzmek ve çıkan balıkları yemek dışında denizle ilgilenmiyoruz bile.
Akçakoca denize en fazla kıyısı olan ilçeler arasında uzunluk açısından en önde gelmesine rağmen maalesef vaziyetimiz böyle.
3 tarafı denizlerle çevrilmiş bir ülkede yaşadığımızı sürekli hatırlatan; bunun dışında denizlerle ünsiyet kurmamızı neredeyse men eden eğitim sistemimizin bir başarısı(!) olarak da bakabilirsiniz denize karşı olan kayıtsızlığımıza.
Geçmiş iktidarlarda da böyleydi, bugünküler farklı olarak tüy dikiyorlar sadece.
Amerikan kelebeği ile mücadele edebilmekten aciz olan, birinci sınıf tarım arazilerini sanayi kuruluşlarına tahsis etmekte bir sıkıntı görmeyen bakanlığımız denizlerdeki doğal hayatı yok etmekte de tüy dikmeyi başaracaktı elbette ki.
Tarım ve Orman Bakanlığınca çıkarılan bir tebliğ ile Karadeniz’de avlanma derinliği 15 Aralık’a kadar 24 metreden 18 metreye düşürüverdi.
Ülkesini doğasını gerçekten seven ülkelerin halkları böyle bir karar karşısında tepki gösterirler ve büyük infial oluşurdu.
Bizde cılız kalan tepkilerden başka hiçbir şey olmadı.
Akçakoca’da ise cılız bir tepki bile oluşmadı.
Akçakoca’nın AKP, MHP, CHP, İYİ Parti, SP ve diğerler kayıtsız kalmakta söz birliği ettiler adeta.
Son günlerde sık sık gerçekleşen parti yöneticilerinin ortak kararlarından biriydi sanki denizlerdeki doğal hayatın yok edilirken tüy dikilmesine karşı kayıtsız kalmak.
Akçakoca’daki siyasi partilerin yöneticileri denize can kadar yakın ancak Çin kadar uzaklar, gerçek bu.
Denizlerdeki doğal hayat yok edilirken tüy dikmekte nasıl başarılı(!) oluyoruz onu izah edeyim denize karşı kayıtsız kalan siyasilerimize.,
Avrupa Birliği 2006 yılından beri gırgır avcılığını kıyıdan en az 300 metre uzakta ve 50 metre derinlikte sıkı kontrol tedbirleri içerisinde yaparken bakanlığımız 24 metreden 18 metreye çekiverdi avlanma derinliğini.
Avrupa Birliği böyle bir yasaklama kararının almasının sebebi, denizlerde 40 metreye kadar görülen endemik deniz çayırlarının zarar görmemesini ve sürdürülebilir balıkçılığı sağlamaktır.
Bu çayırlar, hayvansal ve bitkisel doğal hayat alanlarının %25’ine tekabül ediyor.
Bu tebliğin altında küçük balıkçıları korumak ya da onların isteklerini yerine getirmek gibi bir kaygı yok.
Sarıyer merkezli büyük balıkçı teknelerinin, canavar lakaplı büyük balıkçı teknelerinin isteklerini yerine getirmek bu tebliğin amacı.
Canavarların zaten yapmış oldukları yasak avcılığı legalleştirmek bu tebliğin amacı. Deniz çayırlarını vahşice talan etmeye kanuni kılıf uydurmak bu tebliğin amacı.
Türkiye’de olan bitene bakacak olursak geçici diye hayata geçirilen bu tebliğin kalıcı olması çok büyük bir ihtimaldir.
Bu tebliğ ile alakalı olarak milletvekillerimiz hiçbir açıklaması ya da tepkisi olmadı, Ümit Yılmaz dâhil olmak üzere.
İl Genel Meclisi üyelerimiz görevlerinin köy yollarına asfalt dökmek için ödenek çıkarılmasını ve asfalt dökümünün sağlanmasını en mühim görev bildiklerinden bu mevzulara ilgi bile gösterdiklerini sanmıyorum.
Mikrofon uzatılsa bu mevzu üzerine hiç düşünmedikleri hatta mikrofon uzatıldığında haberdar olacaklarını bile söyleyebiliriz.
Partilerimizin ilçe yöneticilerinin de aynı vurdumduymazlık içinde yaşadığını söylemeye bile gerek yoktur.
Tüm siyasetçilerimizin yaptığı halkın şikâyet ettiği gibi yeterli çeşitte balık olmamasından ve balık fiyatlarının yüksek olmasından şikâyet etmektir.
Sürdürülebilir balıkçılık üstüne, deniz çayırlarının yok edilmesi üzerine düşünüp iki kelam etmeyi başarabilen bir mahalli siyasetçimizin henüz yetişmemiş olması da içler acısı halimizin bir yansımasıdır.
Denize can kadar yakın ancak iş sahip çıkmaya gelince Çin kadar uzak olan mahalli siyasetçilerimizle ne denizlerimize sahip çıkabiliriz ne de sürdürülebilir balıkçılık devamı sağlayabiliriz.
Sanal medyada bile bir tepkileri yoktur mahalli siyasetçilerimizin, balığın çok az olması ya da pahalı olmasından şikâyetleri dışında.
Avlanma derinliğinin 24 metreden 18 metreye çekilmesine tepkisiz kalmak dış güçlere atfedilen komplo teorilerinden bile daha tehlikelidir geleceğimiz adına ve tehlikeyi dış güçler filen değil iç güçler yapmakta ve sessiz kalınmaktadır.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2022
13.04.2021
28.01.2021
24.01.2020
30.10.2019
10.10.2019
26.09.2019
23.08.2019
4.02.2019
28.09.2018