Ergun BABAHAN
Başbakan Erdoğan Gezi olaylarından beri iktidarını savunmak için çeşitli gerçek dışı ifadeleri seslendiriyor. Bunlardan ikisini ezberledik artık, camide içki ve Kabataş’ta türbanlı kadına saldırı.
Bir diğeri ise Gezi’deki ölümlere karşı New York’taki Wall Street eylemlerinde de 17 kişinin polis tarafından öldürüldüğü iddiası. Erdoğan bu iddiayı ‘‘Küresel Sorunlar Karşısında Türkiye ve AB İçin Ortak Gelecek İstanbul Konferansı’’nda yaptığı konuşmada dile getirmişti. Gezi olaylarına yurtdışından gösterilen tepkilere tavır alan Erdoğan, ‘‘Bize ders vermeye gayret edenler Wall Street olaylarına nasıl bakıyorlar? Orada biber gazıydı, 17 kişinin ölümüydü, hepsi oldu. İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da, Yunanistan’da çok daha büyükleri yaşandı’’ diye konuştu.
Erdoğan’ın bu sözleri üzerine Amerika Birleşik Devletleri’nin Ankara Büyükelçiliği ‘‘US Embassy Turkey’’ hesabından yaptığı açıklama ‘‘US Occupy Wall Street hareketi ile ilgili raporlar yanlıştır. Bu harekete istinaden hiç bir polis müdahalesi ölümle sonuçlanmamıştır’’ açıklaması yaptı. Elçilik aynı açıklamayı ingilizce olarak da aynen tweetledi.
Ama Wall Street’te hiç bir şey olmamış değildi, polis müdahale etmiş ve çok sayıda protestocuyu gözaltına almış, nezarete atmıştı.
Ama ne Başkan Obama, ne New York Valisi ne de Amerika’nın güvenliğinden sorumlu kişiler ortaya çıkıp bu eylemleri dış komplolara, Amerikan Borsası’nı çökertmeye çalışan Çinliler ve Ruslar’ın tezgahına bağlamamıştı.
Amerika bu açıdan Türkiye’den farklıydı.
Bir başka açıdan da farklıydı Amerika Birleşik Devletleri, hukuk sitemi kurulu düzen içinde varlığını sürdürmeye çalışıyordu. Ölen, kör olan gençlerden bahsetmiyoruz… Tutuklanan, parmak izi alınan ve nezarethaneye atılan insanlardan bahsediyoruz.
Bu eylemler sadece Wall Street protestolarıyla kısıtlı değildi. 2004 yılında şehirde yapılanCumhuriyetçi Parti kongresinde de benzer eylemler olmuş ve polis tam 1800 kişiyi gözaltına almıştı. Bu Bush’un başkan adayı gösterildiği kongreydi. Gençler ve öğrencilerden oluşan 5-6 bin kişilik eylemci gruba yapılan muamele bizim ülkemizde olduğu gibi takipsiz kalmadı.
New York Özgürlükler Sendikası (NYCLU) bu insanların hakkını yargı önünde sundu ve şehir aleyhine tazminat davaları açtı. Ne hükümet, ne de şehir davaları açan avukatları taciz etmeyi, hakimleri tayin etmeyi düşündü. Davalar farklı şehirlere gönderilmedi.
Sonunda davayı kaybedeceğini anlayan şehir yönetimi davacılarla anlaşmayı ve tam 18 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etti.
Hukuk zaferini duyuran NYCLU yaptığı yazılı açıklamada. ‘‘New York’ta veya Amerika Birleşik Devletleri’nin herhangi bir yerinde yasal eylem yapan hiç bir protestocu bir suçlu gibi muamele görmemelidir. Bu tarihi anlaşma bize protesto etme hakkının sağlıklı ve adil demokratik düzenin temel direği olduğunu; hükümetin ve polislerin bu hakka sadece tolere göstermekle yetinmeyip, bu hakkı koruma ve savunma görevleri olduğunu göstermiştir’’ dedi.
Her türlü gösteri ve protestoyu, paralel devlet, komplo, Lufthansa, 3’üncü köprü yalanlarıyla bastırmaya, her türlü yasal muhalefeti devlet terörü ile susturmaya, yargıyı yürütmenin bir kolu hale getirmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Askeri vesayet döneminde Batı’nın hukuk sistemlerine hayranlıkla bakardık, bugün hala öyle bakıyoruz.
AKP iktidarı ne Mardin’de öldürülen Uğur Kaymaz’ın ne de Gezi’de kim vurduya giden gençlerin hesabını yargı önünde sorulmasına müsaade etti. Davaları şehirden şehire sürükledi, protestocuları terörist ilan etti.
Bugün bir adım daha ileri gidiyor ve zaten çarpık biçimde işleyen bu yargı sistemini daha çarpıklaştıracak bir adım atmaya hazırlanıyor.
Medyasını satın alarak veya tehditle susturarak etkisiz hale getirdiği ülkede şimdi internete erişimi kısıtlayarak yurttaşların haber alma özgürlüklerini kısıtlıyor. Türkiye her türlü hak ve özgürlüğün giderek kısıtlandığı bir aile şirketi haline dönüşüyor.
Herşeyi sandıktan ibaret gördüğü için giderek meşruiyetini kaybeden bir iktidarla karşı karşıyayız. Meşruiyet kaybı sadece ülkeyle sınırlı değil. Uluslararası alanda da benzer bir meşruiyet ve itibar kaybı sözkonusu. Dışişleri Bakanı’nın paris’te içine düştüğü konum Türkiye’nin uluslararası platformdaki gerçek yerinin bir göstergesi.
Çılgın bir sürücünün kullandığı otobüsle hızla uçuruma giden yolcular gibiyiz ne yazık ki…
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021