Ergun BABAHAN
Bu ülkede ortalama zekanın üzerindeki her insan, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın silahlı örgüt lideri olduğu iddiasına kahkahalarla güler. Ama Türkiye’nin adalet sistemi o Aziz Yıldırım’ı böyle bir suçtan demir parmaklıklar arkasına gönderiyor.
Türkiye’de adalet sisteminin işleyişini anlamak için şu fotoğrafa bakmak yeterli: Evlerinde ayakkabı kutularında para bulanan adamlar baştacı ediliyor, 700 bin liralık kol saati itibar meselesi haline geliyor, Sevda Tepesi’ne imar izni için 100 milyon dolar alanlar hasır altı oluyor ama Deniz Seki uyuşturucu kullandığı, Aziz Yıldırım da silahlı örgüt lideri olduğu için hapse giriyor.
Aziz Yıldırım’ın hapis cezasına çarptırılmasına neden olan emniyet müdürleri, savcılar, hatta ağır ceza mahkemesinin hakimi, bakan çocuklarına, Rıza Sarraf’a, Erdoğan’ın oğluna dokunmaya kalktıkları için ‘‘paralel devlet’’ ilan edilmiş durumda.
Kim tarafından?
Ne oğlunu, ne de havuz medyasının oluşumuna 100 milyon dolarlarla katkıda bulunan işadamlarını bu polis, savcı ve hakimlere teslim etmeyen Başbakan tarafından.
Paralel devlet ne demek?
Verili yasaları, ait oldukları organizasyonun çıkarları uğruna eğip büken, sahte deliller üreten, ses kayıtlarını çarpıtan yapılanma demek. Devlet içinde elde etmiş oldukları gücü, düşman gördükleri grupları tasfiye amacıyla kullanan örgüt demek.
Ama böyle bir örgüt her zaman yok.
Mesela, Ergenekon, Balyoz davalarında böyle bir örgütün etkili olduğu, generallere, gazetecilere, akademisyenlere tezgah kurduklarını kimse meydanlarda bağırarak halka anlatmıyor.
O zaman kahraman ilan ediliyor…
Ne zaman hain oluyor, Erdoğan ve yakın çevresine dokunduğu zaman.
3 Temmuz darbe değil ama 17 Aralık darbe.
Neye ve kime göre sorusunun cevabı önemli. Çünkü birinde göz göre göre cezaevine gidiyorsunuz, diğerinde devlet katında itibarınız artıyor.
Malatya’da insanları kesenlerini, domuz bağıyla infaz gerçekleştirenleri, evlerinde onlarca para kasasıyla yakalananları salıveren bu zihniyet, Aziz Yıldırım’ı cezaevine yolluyor.
Hem de bir yıl yatmış olduğunun üzerine 2 yıl, 2 ay daha…
Bu tablo da, böylesi bir adaletsizliğe isyan etmek için benim gibi damardan Fenerbahçeli olmaya gerek yok diye düşünüyorum. Gerekli olan tek şey, vicdan sahibi olmak ve adalet duygusunun zedelendiği, adalete güvenin kalmadığı toplumlarda barış ve huzurun kalmayacağını görmek gerekir diye düşünüyorum.
Türkiye, adaletin hep güce ve ilişkilere göre dağıtıldığı bir ülke oldu. Ama bu kadar kör gözüm parmağına adaletsizlik yapıldığı bir dönem ancak darbe süreçlerinde görüldü.
Çünkü Aziz Yıldırım biat etmedi.
Kendisine sorgusuz sualsiz biat edilmesini isteyen bir kişi şu anda Türkiye’nin kaderini elinde tutuyor. Aziz Yıldırım gibi, tasfiye edemediklerini bu tip kurgularla devreden çıkarmaya uğraşıyor. TOBB da benim olsun, barolar da diyen bu anlayışın çoğulculuk çizgisine gelmesi mümkün değil.
Sandıktan aldığı yüzde 43 veya 45 oyun, Fenerbahçe delegesi karşısında etkisiz kalmasını içine sindiremiyor, kabullenemiyor. Onun için İstanbul Belediyesi’nde çalışan Mualla Hanım mı, Ayten Hanım mı neyse, onun oğlunu devreye sokmaya çalışıyor. Kongrede organizasyon yapıp iktidarı kendi adamlarına vermek istiyor ama yapamıyor.
Yapamayınca, bedeli Aziz Yıldırım ödüyor.
Aziz Yıldırım, o 2 yıl 2 ayı biat etmediği, dik kafalı olduğu için yatacak. Medya patronu olsa, kanallarına ceza yağar, gazetelerine ambargo uygulanırdı belli ki.. Ama Türkiye’ye medya patronluğunu öğretirdi.
Aziz Yıldırım’ın aldığı ceza, iktidarla kavgalı olan bir çok işadamının rüyasına girecek ve hemen hepsi biat etmiş olmakla ne kadar doğru yapmış olduğunu düşünecek.
Ama bugünler geçecek, herkes ölecek.
Geride, tarihin hepimiz için verdiği hüküm kalacak. Aziz Yıldırım için dönemin en güçlü adamına biat etmeyen, Fenerbahçe’ye çağ atlatan deli bir adamdı denilecek…
Ya sice…
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021