Ergün Diler
DÜN kaldığımız yerden devam edelim. PARANIN sancıları yaşanırken, arka planda ne olduğunu anlamak çok ama çok önemli. Yoksa haber kanallarının sağ alt köşesine bakarak "DÖVİZ KURU" indi mi çıktı mı diye beklemek olanları anlamaya yetmez, yetmedi de...
Biraz başa dönüp şu soruyu soralım!
İş adamları mı devleti yönetir, yoksa devlet mi iş adamlarını yönetir... Aslında uzun bir tartışma konusu bu! Ancak genel olarak kabul gören yaklaşım 1900'lerin başından beri İPLERİN İŞ ADAMLARININ elinde olduğudur! Sosyalist devletlerin, yönettiği ülkelerin tamamen bir palavra sistem üzerine kurulu olduğunun halka empoze edilmesinden sonra bir başka yıkıcı sisteme geçildi. Dünyayı iş adamları yönetir, aileler kararları alır. Bu durum zaman zaman büyük savaşlara neden olsa da gerçek budur! Dökülen kanların bile plan içinde olduğunu ileri süren çok kişi de vardır!
Aslında günümüzde de DEVLETLER her şeye karar vermek için hareket ediyor gibi bir görüntü veriyor. Ancak galiba arka planda olan biraz farklı... Şu an yaşanılan KAOSLARIN nedeni, DEVLETLERİN kumandaya sıkı sıkıya sarılma isteği değil! Sancının nedeni iş adamları ve bağlı oldukları ailelerin yer değiştirmesi... Fay hattı yer değiştiriyor, dolayısıyla yıkıcı sonuçları olacak.
Yeni bir dünya kurulurken bazı bölgeler çok önemlidir. Avrupa, hiçbir zaman önemli bir bölge olmadı. Çünkü ne yeraltı ne de yerüstü hiçbir zaman Ortadoğu ve çevresi kadar önemli değildi.
Avrupa devletleri, yöneten iş adamlarının merkezi oldu. Bu açıdan önemi fazlaydı. Peki iş adamları aynı fikirde miydi? Bu mümkün değildi elbette. Ancak oturdukları bölgeler, sokaklar bile iş adamlarının bağlı bulunduğu akımı gösteriyordu.
Önemli yerlerde önemli örnekler vardır!
Londra'da Kensington High Street'i inceleyin. Caddenin Holland Park tarafındaki evlerde yaşayanlar, Kraliçe II. Elizabeth'e yakın isimlerdir. O iş adamları Kraliyet ailesinin emirlerinden çıkmaz.
Peki caddenin karşı tarafında oturanlar? Bunlar ise emirleri sadece AİLEDEN yani ROTHSCHILDLER'den alırlar!
Hepimizin gündemi EKONOMİK türbülans ya! Bu caddede oturanlar artık birbirlerine selam bile vermiyor!
Durum bu düşünün!
Peki LONDRA böyleyken bizde de buna benzer bir durum olabilir mi? Var mıdır? Evet vardır!
İstanbul da önemli iş adamlarının bu ayrımı yaptığı merkezlerden biridir.
İstanbul Boğazı'nın Avrupa tarafında yer alan yalılarında oturanlar Rothschild ailesinin emirlerini uygular.
Sorgulamazlar, kararlar iletilir ve yerine getirilir. Asya tarafındaki yalılarda ise ABD'ye yakın aileler oturur. O evlerin hepsi birer hologramla ayrılmıştır. İki zengin kardeşin biri Avrupa diğeri Asya yakasında oturur ve bağlı oldukları yer farklıdır. Yer değiştirdiklerinde de karşı tarafa transfer olduğu anlaşılır!
Bilenler bilir...
Fransa'da benzer bir semt vardır.
Paris'teki Avenue Montaigne, zengin iş adamlarının yaşadığı bölgedir. Evlerin metrekaresi 25- 30 bin euro civarındadır. Franklin D. Roosevelt metro istasyonunu arkasına alan bölgedekiler, Amerika Birleşik Devletleri ile çalışır. Yılın önemli bir bölümünü Amerikalılar'ı ağırlamakla geçiren bu iş adamları, para transferlerini de Amerikan bankaları üzerinden yapar. Ülkedeki STK'ları yönlendirir. Sokağın karşı tarafında yer alan grup ise tamamen Londra'dan yani Rothschild ailesinin emirlerini bekler. Alınan tüm kararlar Rothschild Hanedanlığı'nın büyümesi içindir.
Birçok siyasi lider Fransa'da sokağın bu tarafını ziyaret eder.
Karşı tarafa geçen pek siyasetçi olmaz. Bu güçlü yapının bugün yıkılması söz konusu.
KONU BU! Ya da eskisinden daha güçlü olarak sahne alacaklar!
Ancak son günlerde ortaya çıkan bir gerçek var! AİLE yani ROTHSCHILDLER sadece bu üç ülkede değil Avrupa'nın tamamı AFRİKA ve ABD'de de saldırı altında! Yeni bir kabuk değişiminin sancıları daha da artarken, iş adamlarının cesareti öne çıkacak.
Para büyük cesaret sağlar. Ancak para aynı zamanda korkuları da arttırır. Şimdi bazı iş adamları, büyük gücü kaybetmeye razı, ancak para kaybetmek pek istemiyorlar.
O nedenle ülkelerini terk eden milyarlarca dolar sistem dışına çıkıyor. Şu anda birçok ülkeden çıkan milyarlarca doların yüzde 80'i sistem içine dahil olmuyor. Zamanı gelince elbette sisteme dahil olacak milyarlarca dolar var. Ancak şimdi beklemede olan PARA çok!
Sakin limanlardaki bu bekleyiş, ABD'nin kontrolünü de güçleştiriyor.
İran dışına çıkan 36 milyar doların nerede olduğunu sadece aile biliyor.
Kimilerine göre İran'dan çıkan para, Rusya'da bekliyor. Ancak Rusya'dan çıkan milyarlarca dolar nerede?
Çin'e gittiği de bir ihtimal. Ancak Körfez sermayesiyle birlikte yeni bir oluşum için bir "adada bekleme" ihtimali de hiç az değil!
İngiltere, Türkiye ve Fransa örneğini neden verdik? Çünkü 100 yıl önce bu üç ülke arasında kurulan gizli köprü bugün saldırı altında.
Büyük bir ihtimalle de bu saldırı sonrasında kurulan köprü yıkılmış olacak. Ailenin uzun yıllar önce inşa ettiği bu köprü, daha önce böyle bir saldırı yaşamadı. Bu üç ülke sayesinde aile Ortadoğu, Asya ve özellikle Afrika'da büyük güç haline geldi. Eğer bu üç ülkenin oluşturduğu sistem çökerse, aile 100 yıldır hüküm sürdüğü toprakları kaybeder.
İş adamları, bağımsız olmayı sevmez. Bağımlı olan iş adamlarını yönetme aşamasında da kaotik durumlar dışında sorun yaşanmaz.
Bu üç ülkedeki iş adamlarının sancısı giderek artıyor.
Çünkü tünelin sonu görünmüyor.
O nedenle nasıl hareket edeceklerini bilmiyorlar. Belki de 3 kuşaktır sistem içinde olan ailelerin son temsilcileri, ilk kez yön bulmakta zorlanıyorlar. Bu zorluğun daha da artacağını ön görmek için medyum olmaya da gerek yok.
Kavga bu! Pentagon, ABD DERİN DEVLETİ AİLE ile karşı karşıya... İngiltere de ABD ile yan yana gelmekte bir sıkıntı görmüyor.
Eğer bu ittifaktan biri öne çıkarsa maçı alacak gibi olursa her şey allak bullak olur olacaktır... Türkiye de bundan sonuna kadar etkilenecektir.
Biz bilmesek de YENİ PARTİ İÇİN FIRSAT KOLLAYANLAR NEREYE BAKIYOR SANIYORSUNUZ... Denge budur! Hangisi öne çıkarsa iklim değişecektir... PARA ile sarsıntı, gelecek için hazırlıktır. Türkiye elbette buna izin vermeyecektir ama zorlanacağımız da ortada! Herkes gibi... Yeni dünya kurulurken sancı istemesek de olacaktır. Türkiye kazanan yerde olacaktır....
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.01.2018
31.10.2018
30.10.2018
25.10.2018
24.10.2018
23.10.2018
18.10.2018
12.10.2018
11.10.2018
10.10.2018