Ergün Diler
TAM yazıya oturduğum dakikalarda FRANSA CUMHURBAŞKANI MACRON'a silahlı saldırı hazırlığında olan bir grubun yakalandığı haberi ajanslara düştü. 6 aşırı sağcı, istihbaratın dikkati sonucu ele geçirilmişti.
Haber böyleydi.
Daha önce de yazdığım gibi gelişmeler çok büyük türbülanslara gebe...
Zaman daralıyor, güçler her iki uçtan çektikçe çekiyor. Ve son dönemde LONDRA gizli gizli atak yaparak öne çıkma uğraşında.
Yeni düzen, yeni sistem otursun diye BİLEK GÜREŞİ şiddetlenecek. Kimler ne yapacak, kimlerin canı yanacak göreceğiz... Ama garip şeyler olacağı kesin...
Devam...
Dün kaldığımız yerden ilerleyelim...
Akdeniz'in önemi son 50 yılda sürekli arttı. En az önümüzdeki 50 yıl da Akdeniz çok önemli olacak. Bu net!
Geçmişi incelersek, İsrail dışında Fransa, İtalya, İspanya, Türkiye, Mısır, Fas, Moritanya, Tunus, Lübnan, Libya, Cezayir, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde darbeler, suikastlar, hükümet düşürmeler, iç savaş gibi yüzlerce olay yaşandı. Bunları kim gerçekleştiriyordu? Neden bunlara ihtiyaç duyuluyordu?
Bunların tamamı Akdeniz'de güç olmak isteyen Washington ve Londra'nın kendi aralarında yaşadıkları anlaşmazlıkların sonucuydu. Bu iki gücün TÜRKİYE'deki kapışması da yakıcı ve iz bırakıcı cinstendi!
Akdeniz'in hem altının hem üstünün yeni dünya için çok önemli olduğu artık herkes tarafından biliniyor. Washington ve Londra, Akdeniz'i paylaşmak istedi ama özellikle ABD'deki İngiltere'nin kontrol edemediği yapı (Bugün Pentagon olarak bilinen güç) paylaşımı engelledi.
Bu noktadan sonra KAVGANIN BOYUTU da RİTMİ de DEĞİŞTİ, değişmekte...
İtalya'daki suikastlar ve Türkiye'deki darbelerin tamamı, Washington ve Londra'nın bu iki ülkede güç kaybetme endişesi nedeniyle yaşandı. İtalya'daki mafya hep Pentagon'a yakın oldu, NATO ile birlikte operasyonlar yaptı. Mafyanın hedefinde kim varsa, hepsinin Londra'ya yakın olmasını bir tesadüf olarak kabul edemeyiz.
"TESADÜF" diyen varsa da engel olamayız! Türkiye'deki darbe girişimlerinde de hep Washington ve Londra'ya yakın isimlerin savaşını ve sonuçlarını gördük. Gerçekten hiç sapma olmazdı! İki güç, birbiriyle YERLİ OYUNCULAR üzerinden mücadeleyi sürdürürdü! Kazanan, kontrolü bir süre ele geçirirdi!
Tahterevalli misali...
1960, 1971, 1980 darbeleri gibi...
15 Temmuz değişik bir kalkışma olsa da doğru mercekle bakıldığında iki gücü içinde bulmak hiç zor değil...
ABD'nin İNGİLTERE'yi burada silmek istediği SIR değildi. Tersi de tabii...
Türkiye'den kaçan veya tutuklananların tamamı, NATO ve Pentagon'a bağlı. Eğer 15 Temmuz başarılı bir operasyon olsaydı, bu kez hapse atılanların büyük bir çoğunluğu İngiltere'de eğitim alan askerler olacaktı. Bu denge hep vardı, yine var!
Sadece Türkiye için bu durum geçerli değil elbette.
Silvio Berlusconi, İngiltere'ye (AİLEYE) yakındı. İtalya'da güçlenen Washington, Berlusconi'yi bitirdi. Nicolas Sarkozy de İngiltere'ye yakındı, hala kendini kurtaramadı ve hapisle yargılanması sürüyor.
Kaddafi, İngiltere'ye yakındı.
Sonu çok kötü oldu... Aldo Moro, İtalya'nın efsane siyasetçilerinden biriydi.
İngiltere'ye uzak değildi ama ABD'nin karşısındaydı.
NATO suikastı ile öldürüldü.
Örnekleri çoğaltmak çok kolay...
Burada da başka yerlerde de bu kavga hep var oldu.
Olacak gibi de durmakta.
Paylaşmaya yanaşmıyor iki taraf... Ortaklık arayışı da sürmekte. Böylesine garip bir denklem yani...
Şimdi itibar suikastları çok önemli. Büyük bir savaşın ortasında kalmak çok büyük problem.
Tarafını seçmeyenler cezalandırılacak. Hiç kimse veya hiçbir ülke kendi planlarını uygulamakta ısrar edemeyecek. Buna ABD de İngiltere de dahil.
Çünkü büyüyen ve tek kutup olan bir dünyaya doğru ilerliyoruz. O tek kutbun içerisinde ittifak yapanlar kazanacak.
İşte o ittifak için Akdeniz artık çok ama çok önemli. Pentagon'da Akdeniz masası 90 kişi oldu. Masada finansçılar, enerji uzmanları, politikacılar, eski istihbaratçılar, generaller ve işadamları var.
Çünkü Akdeniz yeni dünyanın tek merkezi olacak. Bu masadakiler, Akdeniz'le ilgili ABD'nin pastayı kesmesi için planları yapıyor ve kurumlar da sorgusuz uyguluyor. Bu masanın gücü o kadar fazla ki, Trump bile masadan bilgi alamıyor. Bunun karşısında ise İngiltere Savunma Bakanı Gavin Williamson'ın kurduğu bir masa var. İşte o masa, Kraliçe II. Elizabeth'e ABD ile büyük ortaklıktan vazgeçmesi için baskı yapıyor.
İngiltere eski Savunma Bakanı Michael Fallon, ABD ile ortaklığı istiyordu. Hakkında çıkan cinsel taciz haberlerinin ardından görevinden istifa etti ve yerine Gavin Williamson geldi. Dikkat ederseniz Londra'da bile ABD-İngiltere restleşmesini görüyorsunuz.
Şimdi diğer ülkeler de ittifaklarında iki taraftan birini tercih etmek zorunda kalacak.
Akdeniz için çelişkiye gerek yok. Kazanmak için büyük ittifak içinde yer almak önemli.
Bugün için ABD ile İngiltere'nin hala Akdeniz ortaklığı için direndiğini görüyoruz. Ancak Londra'daki iç baskılar bu direnci biraz zayıflattı.
İngiltere'de Gavin Williamson, Türkiye, İtalya, Fransa ile Akdeniz'de bir ortaklık istiyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron da, bu ortaklık için adımlar atıyor. ABD de, bu ittifakın olmaması için hamle üstüne hamle yapacak. ABD ile Türkiye'nin yakınlaşmasına da bu çerçeveden bakmakta fayda var!
Kuşkusuz burada en önemli oyuncu TÜRKİYE... ABD ile İNGİLTERE hem yanımızda hem karşımızda. Herkes için olduğu gibi bizim için de engeller var. AKDENİZ yakında çok ısınacak.
MACRON ve SUİKAST iddiasının altında yatan bu!
Belki yakında gerçeklerini göreceğiz. İhtimal. Güçlü hem de... Türkiye'nin seçtiği TARAF KAZANACAK. Bu nedenle hassas davranmamız gereken virajdayız... BÖLGE ISINACAK ÇÜNKÜ!
Hem Washington, hem Londra KESİN AYRILMA kararı verdiği an ortalık toz duman olacak... Asıl kıyamet o zaman kopacak... Bu noktaya gelmesini kimse istemez. Umarım gelmez de. Ancak gidişat iyi değil...
MACRON'un önceki hafta "ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞININ BİR ÖNCEKİ SAFHASINDAYIZ" demesi ciddi bir çıkıştı. İzleyelim....
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.01.2018
31.10.2018
30.10.2018
25.10.2018
24.10.2018
23.10.2018
18.10.2018
12.10.2018
11.10.2018
10.10.2018