Erol KATIRCIOĞLU
İktisatta “güç” kavramı iktisadın geleneksel çizgisi içinde pek sevilen bir kavram değil ve hiçbir zaman da olmadı. O nedenle de iktisadın kurucu düşünürleri “güç”ün olmadığı iktisadi bir düzen hayal etmeyi tercih ettiler. O nedenle de iktisatta “güç” kavramının ne anlama geldiği ile ilgili ortak bir tanım bile gelişemedi.
İktisadın ana akım çizgisi, “bir başkasının seçim alanını sınırlama yeteneği” olarak tanımlanabilecek “güç” kavramını iktisadın dışına atmaya çok çalıştı. O nedenle de ya olamayacağına ya da olsa bile uzun süre sahip devam ettirilemeyeceğine inanmayı tercih etti.
“Güç”ün, iktisadi aktörlerin sahip olabileceği bir imkân olarak değerlendirilmesi yıkıcı etkiler barındırıyordu. Çünkü “güç”ün varlığını bir yol kabul ettiğimizde “ideal” kabul edilen “serbest piyasa” düzeninin “ideal” olmaktan çıkacağı açıktı.
Çünkü eğer “güç”, iktisadi aktörlerin kullanabileceği bir imkânsa, bu imkânı kullananlar arasında“kazananların” ve “kaybedenlerin” olduğu bir düzenin ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktı ve böyle bir düzenin “ideal” bir düzen olduğunu söylemek de imkânsızlaşacaktı.
Oysa “güç”ün iktisadi analizin içine yerleştirilmesi iktisadı da daha “insani” yapacağı gibi daha“anlaşılabilir” de kılabilirdi. Çünkü iktisadi düzenin, “rasyonel” davrandıkları varsayılan bireylerin kendi çıkarlarını gerçekleştirirlerken tüm toplumun da çıkarlarının otomatik olarak gerçekleştiği bir düzen olduğunu söylemek bilime de insana da saygısızlıktı.
Uzattım ama demek istediğim, iktisadın gerçek bir bilim olabilmesi, iktisadi ilişkilerin bir “güç” ilişkileri bütünü olduğunu kabul etmesiyle başlayabilir ve biz de ancak o zaman bu bilimle gerçek toplumların gerçek faaliyetlerini anlama ve anlamlandırma imkânına kavuşabiliriz.
Bütün bunları anlatmamın nedeni ise 2008 kriziyle hâlâ uğraştığımız şu günlerde, bu krizin aslında otuz yıldır varlığını sürdüren serbest piyasacı bir iktisat ideolojisinin de sonu olduğu gerçeğini kabul etmeyenlerin varlığı. Dünyada da olduğu gibi bizde de bazı yazarların kendilerini ara sıra “Yok öyle değil! Krizin nedeni serbest piyasa düzeni değil asıl devletin ekonomiye müdahalesidir!”gibilerinden açıklamalar yapmak zorunda hissetmeleri.
Doğrusu tabii ki isteyenin istediği gibi düşünebilmesi ve düşündüğünü de söyleyebilmesi gerekir. O nedenle de bu itirazları duymuş olmak yararlı. Ama bunu yaparken iddialarını insaf ölçüleri içinde söylemeleri de bence gerekli.
“Güç”ün kamusal bir “güç”le düzenlenmesi ve dolayısıyla da sınırlanması anlamına gelen“regülasyonların”, özellikle finansal piyasalarda kaldırılmasının krize neden olan en önemli etken olduğu gün gibi ortadayken bunun tersini iddia etmek yaşadığımız gerçeklerle de bağdaşmıyor.
Örneğin yirmi yıldır Amerikan Merkez Bankası (Fed)’in başkanlığını yapmış, “liberal iktisat”çevrelerinin ünlü “maestro”su, finansal piyasalardaki regülasyonların gevşetilmesinden sorumlu Alan Greenspan’in “Yanlış yaptım” (...) bizim bazılarımız, ben dâhil, borç veren kurumların kendi çıkarları peşinde koşmalarının hissedarlarının varlıklarını korumaya yeteceğini düşünüyorduk”, “bugün geldiğimiz yer ise tam anlamıyla şok edici bir inançsızlık (...) Bütün entelektüel yapı geçen yılın yazında tam anlamıyla çöktü” (Parlamento Komisyonu’na verdiği ifadeden) demiş olmasına rağmen hâlâ sorunun varolan serbest piyasa anlayışıyla ve regülasyonların kaldırılmasıyla ilgisinin olmadığını söylemek ne insafla ve ne de adil olmakla bağdaşır.
İçinde yaşadığımız ekonomik düzen “güç” ilişkileriyle yürüyen ve her daim “kazananlar” ve“kaybedenler” üreten bir düzen. Bu nedenle de çatışmacı ve ucu açık.
Refaha da krize de yatkın olması da bu nedenle...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025