Erol KATIRCIOĞLU
Süleyman Seyfi Öğün, “‘Light’ ya da dönüşümlü olarak ‘soft’ kavramları kadar, günümüz dünyasını açıklama kapasitesine sahip başka bir kavram olduğunu sanmıyorum” diyor kapitalizmi eleştirdiği bir yazısında (3 mayıs, Yeni Şafak). Eşyaların ve bedenlerin olduğu kadar fikirlerin de “light”laştırıldığı bir sürece işaret ediyor. En hafif bilgisayarların tercih edildiği, en ince ve sağlıklı vücuda sahip olanların taçlandırıldığı ve tabii en “derin” değil, en “yüzeysel” fikirlere sahip olanların önemsendiği bir dünyaya... İçinde yaşadığımız dünyanın en önemli halleri de bunlar değil mi?
Doğrusu Süleyman Seyfi’nin altını çizdiği günümüz kapitalizminin “light”lığına belki bir de “her şey mümkündür!” anlayışını da katmamız gerekir (ya da light’lığı bunu içerecek biçimde kullanmak). Bir zamanlar Alvin Toffler yetmişli yılların dünyasının değişimini Geleceğin Şoku (Future Shock) adlı kitabında özellikle iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin insanları nasıl bilgi bombardımanı altında bırakarak şaşkına çevirdiğini anlatmıştı. Günümüzde ise öyle anlaşılıyor ki insan geleceğin belirsizliği karşısında “şaşkınlıktan” “her şey mümkündür” noktasına gelmiş durumda.
“Her şey mümkündür” düşüncesi teknolojinin hızının yarattığı her şeyin yapılabileceğine ilişkin bir özgüvene işaret etmiyor yalnızca, aynı zamanda herkesin herşeyi yapabileceğine, kuralsızlığa, normsuzluğa, ahlaksızlığa ve yüzeyselliğe de işaret ediyor. Mesela şike konuşurken; “O mu? O yapar ağbi” lafı ağzımızdan o kadar kolay çıkıyor ki, herşeyin “mümkün” ve “yapılabildiği” bir dünyada“o” da yapmıştır yargısına varmanın kolaylığı “o” dediğimiz kişinin bilmem kaç yıllık hayatının bir anda silinip itibarsızlaştırılmasına neden olabiliyor.
“Her şeyin mümkün” olacağına olan inanç aslında adalet ve eşitlik duygumuzun da altını oyuyor. Kimseye adil ve eşit davranmamız gerekmiyor, çünkü herkesin adil ve eşit davranmadığına ilişkin“mümkünlük” o kadar yer etmiş ki içimizde, adil ve eşit olmaya çağrınız, “Kimsenin adil ve eşit davranmadığı bir dünyada ben niye bu değerleri önemseyip onlara göre davranayım ki!”olarak karşılık buluyor.
Polis gözaltına almış ve tutuklamış. Hakkında bütün bildiğiniz olumlu. Ama ne var ki polis gözaltına almış ve tutuklamış öyleyse mutlaka bir şey yapmıştır diye düşünmek günümüzün “her şey mümkündür”lerinden biri değil mi?
Fikirlerin de böyle olduğuna kuşku yok. Her şeyin mümkün olduğu bir dünyada herhangi bir iddiada bulunmak illa ki derin okumalara, düşünmelere ve tartışmalara ihtiyaç gerektirmiyor. O nedenle de her şeyi söyleyebilmek bugün her zamankinden daha mümkün. Söyleyiverirsiniz olur biter. Her şeyin her zamankinden daha “uçucu” olduğu bir dünyada söyledikleriniz bir gerçeğe dayanmıyor olsa bile ne gam! Dedim ya uçar gider! Uçmuyorsa da demek ki bir karşılığı var dersiniz olur biter. Sözünüzü söylemiş olmanın ferahlığıyla yürür gidersiniz.
Dünyanın bu hallerini kimi kendine liberal diyenler, liberalizmin mottosu “Bırakınız yapsınlar! Bırakınız geçsinler!” sözüne yaklaştığımızın bir göstergesi olarak okumayı tercih ediyorlar. “Bakın dünyanın gelişimi bizim ideolojimizi doğruluyor!” diyorlar. Her şeyi serbest bıraktık ve böylece her şeyin “mümkün” ve “yapılabilir” olduğu bir dünyayı yarattık demeye getiriyorlar.
Oysa böyle bir dünyanın insana uygunluğu sorgulanması gereken bir durum. Her şeyin “light”,“mümkün” ve “yapılabilir” olduğu bir dünyayı yaratan kapitalizm böyle yaparak bizim kendi hayatlarımızı daha kolay yönetmemizi mi sağlamış oluyor yoksa bizim daha kolay yönetilebilmemizi mi?
Bence temel sorulardan biri bu.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Adaletsizlikler ülkesinde barış
29.05.2025 - Türkler'e düşen
21.05.2025 - PKK neden kurulmuştu?
13.05.2025 - Türkiye’nin gücü gücü yetene düzeni
1.04.2025 - Öcalan’ın açıklaması üzerine
6.03.2025 - TÜSİAD’ın eleştirileri
20.02.2025 - Lider seçilmez, lider olunur!
12.02.2025 - Erdoğan kazanamaz ama…
5.02.2025 - Kavga başlıyor!
29.01.2025 - Yiyin efendiler yiyin!
16.01.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Muhterem Yancar
Hocalı soykırımının sorumlularından olan Serj Sarkisyanın, devlet başkanlığına seçilerek ödüllendirilmesi yani Ermenistan halkınca Hocalının meşrulaştırılmış olmasını es geçmişsiniz.
Vuqar ahmed
Köşe yazınızda tarih, Sumgayıt olayları ile başılamış. Ama Sumgayıt ve BAku olaylarından hemen önce 200.000(İKİ YÜZ BİN) Azerinin Ermenistan`dan kovulması, onların zor şartlar altinda; arabalarda, otobuslerde, trenlerde (şansli olanlarin öğrenci yurtlarında)yaşamaya makum edilmesi ile ilgili hiç bir bilgi vermemişsiniz. Bu şartlar altında yaşayan insanlardan Baku`de ve Sumgayıt`da ermenilere karşı nasıl bir tutum veya davranış sergilemeleri beklene bilirdi?
Hovsep Yananyan
Tesekkurler bay Mahcupyan. Hakikat komisyonu kurulsun uluslararasi bir heyetin katilimasiyla incelensin su olaylar. -Hocali katliami: Magdur Azeri siviller; -Sumgait ve Baku katliamlari: Magdur Ermeni siviller; Neden, ve kimler sorularina cevap verilsin. Insanlik sucu isliyenler cezalndirilsin ki bilsin herkes artik timurlenk, talat ve hitler usulu sivil öldurup cezasiz bir gelecekte yasamaya heveslenmenin yeri yoktur 21. yuzyilda.