Fehim TAŞTEKİN
Geçen ay Irak Kürdistan’ında Suriye Demokratik Güçleri’ne bağlı Terörle Mücadele Güçleri’ni (YAT) taşıyan iki helikopterin düşmesinin gizemi tam olarak çözülemeden bu sefer cuma günü Süleymaniye Uluslararası Havaalanı’nda bir SİHA saldırısı gündemi alabora etti.
Açıklamalara bakılırsa menzilde SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi Kobani vardı ama boş bir alan vuruldu.
TB2’lerin sicilinden hareketle kimse hedefin ıskalandığını düşünmüyor; Amerikalılar konvoya eşlik ederken bunun olamayacağını herkes biliyor. Belli ki “Takip ediyoruz, ne yaptığınızı ve nereye gittiğinizi biliyoruz” mesajı verildi. Bir uyarıydı ya da gözdağı. CENTCOM hem saldırıyı hem de konvoyda 3 Amerikan askeri olduğunu teyit etti. SDG önce “Genel komutanımız görevinin başında. Bu tür haberler, Kürdistan’daki bazı güçlere karşı siyasi şantaj amacı taşıyor” yalanlamasını geçti ardından kendini tashih etti:
“Mazlum Abdi'nin bulunduğu Süleymaniye Havalimanı’na yönelik Türk saldırısına ilişkin bilgilerin yayınlanmasını, kendisi Kuzey ve Doğu Suriye’ye zarar görmeden ulaşana kadar kasıtlı olarak kısıtladık. Saldırıda herhangi bir can kaybı yaşanmadı.”
Süleymaniye’den konuştuğum bir kaynağın iddiasına göre Amerikalılar uçuşun kendilerine ait olduğu bilgisini önceden Türkiye’ye verdi. Havalandıktan sonra havada SİHA fark edildi ve kule uyarıldı. Kobani ise saldırının nasıl olduğu konusunda Al-Monitor'a "Evet, saldırı bizi havaalanına götüren konvoyun yakınında gerçekleşti" dedi. Kobani’nin kendisini Suriye'ye geri götürecek ABD ordusuna ait bir uçağa binmek üzere havaalanına gitmekte olduğu belirtildi.
Malum helikopterlerin düşüşünden sonra Türkiye 3 Nisan’da PKK’nin havalimanına nüfuz ettiği ve faaliyetlerini artırdığı gerekçesiyle Türk hava sahasını, Süleymaniye Uluslararası Havalimanı’nı kullanan hava araçlarına kapatmıştı. Türkiye SİHA’larla bölgeyi gözetim altında tutarken güvenli bir uçuş ancak Amerikan güvencesinde mümkün olabilir. Haliyle uçuşun önceden Türkiye’ye bildirilmemiş olma ihtimali yok.
Kobani’nin yanında Suriye Demokratik Meclisi Eş Başkanı İlham Ahmed de vardı. Bir kaynağa göre, Kobani görüşmeler için Dubai’ye gitmişti. Gidişte ve dönüşte Süleymaniye Havaalanı’nı kullandı. Başka bir kaynağa göre Kobani’nin ziyareti Süleymaniye ile sınırlıydı. Ahmed ise Avrupa’daki temaslarından dönmüştü. İkisi birlikte Amerikalıların eşliğinde Suriye’ye güvenle ulaştı.
Kürtlerin liderliğindeki Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nde Kobani askeri kanatta, Ahmed siyasi kanatta önde gelen iki isim. Suriye’de pek çok kişiye TB2’lerle suikast düzenleyen Türkiye’nin Kobani’yi gerçekten de öldürmeye kararlı olup olmadığını bilemiyoruz. Sonuçta Kobani, Amerikalı güçlerin IŞİD’e karşı savaşta sahada birincil muhatabı. Donald Trump zamanında ‘general’ olarak anılmış bir isim. Amerikalılar onu PKK liderleriyle aynı kefeye koymuyor ve onunla çalışmakta ısrar ediyor. İki yıl önce Kobani’nin siyasi alana geçmesini öngören bir görev değişimine Amerikalıların sıcak bakmadığı, bu yüzden vazgeçildiği biliniyor. Onun hedef olması Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir çalkantıya yol açabilir.
Daha da önemlisi bu tür bir suikast bölgeyi patlatabilir, Kürtlerle sınırın altında ve üstünde yeni bir savaşı tetikleyebilir. Denilebilir ki “Hedefin bu olmadığı ne malum?” Mantığın hükümsüz kaldığı anti-akıl rejiminde bu ihtimal de dışlanamaz. O vakit dönüp “Sandıktaki büyük balık Kobani olabilir mi” sorusunu sormak gerekir.
SDG kaynakları seçim öncesinde Türkiye’nin yeni bir askeri harekat için şansını zorlayacağını düşünüyor. YPG Sözcüsü Nuri Mahmud da Türkiye’nin hazırlık yaptığına dair ellerinde bilgi olduğunu söyledi.
Fakat beri tarafta Moskova’da Suriye, Türkiye, Rusya ve İran arasında ilk dörtlü görüşme gerçekleşti. Moskova bu masayla Türkiye’yi askeri seçeneğin ötelendiği başka bir yola sokmaya çalışıyor. Bu yol yeni bir askeri harekâtı kaldırmaz. Amerikan yönetiminin kırmızı ışıkta duran pozisyonunda da değişiklik yok. Fakat ne Amerikalılar ne de Ruslar kendi çeperlerine yaklaşılmadığı sürece suikast saldırılarına ses çıkarıyor. Buradan hareketle TB2 marifetiyle sandığı sallayacak milliyetçi kışkırtmalara izin verecek hedef arayışları artabilir. Beri tarafta sandık olsun ya da olmasın kan davası güden kemikleşmiş bir siyaset yürürlükte.
Bu siyasetin coğrafyadaki felaket sonuçları da kimsenin umurunda değil. Her şeyden önce Kürdistan Demokrat Partisi’nden (KDP) farklı olarak Rojava’daki güçlerle dayanışmayı daha aleni hale getiren Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) cezalandırıldığı yeni bir stratejik tercihe göre adımlar atılıyor. Aslında bu MİT mensupları Süleymaniye tarafında kaçırıldığından beri kendini gösteren bir süreç. Düşen helikopterleri Amerikalıların onayıyla KYB’nin SDG’ye temin ettiği bilgisi üzerine bu tutum Süleymaniye’yi havadan tecrit etmeye varan bir önleme dönüştü. Bu türden bir cezalandırma KDP’nin de işine geliyor. KYB’nin geçmişten beri İran’la yakın mesaisi, Bağdat’ta hükümet kurulurken Koordinasyon Çerçevesi ile birlikte hareket etmesi, hatta petrol ihracatında yetkinin merkezde olduğunu teyit eden uluslararası tahkim kararını alkışlaması, “Kontrol Irak Petrol Şirketi-SOMO’da olmalıdır” demesi KDP’yi öfkelendirirken Ankara’da da diş gıcırtısına yol açıyor.
Ancak dünden farklı bir durum var: Bafıl Talabani liderliğindeki KYB’nin SDG ile paslaşması ABD’nin onayı ya da desteğiyle oluyor. Tabii Ankara üçgene PKK’yi de koyuyor. Kimi kaynaklara göre Kobani Amerikalıların sağladığı koruma sayesinde ayda bir-iki kez Süleymaniye’ye gidiyor. Türkiye, Süleymaniye’yi gözetim altına alırken, KDP de KYB’ye öfke duyarken bunun altında Amerikan tercihine karşı duyulan hayal kırıklığı yatıyor. Saldırı sonrası Kobani, “Süleymaniye'deki kardeşlerimizle ilişkilerimizi sürdüreceğiz” diyerek meyan okudu. “Erdoğan yeniden iktidara ulaşmak için her şeyi yapabilir" diye de ekledi.
Ankara, Irak’la ilişkilerin sarpa sarmasını da önemsemiyor. Geçen yaz Perah katliamında olduğu gibi Türkiye’nin bölgedeki askeri eylemleri pek çok kez Bağdat’ta öfkeli tepkilere ve diplomatik protestolara neden oldu. Bu sefer de Irak Cumhurbaşkanlığı, Türkiye’den özür talep ederken Bağdat Süleymaniye’ye bir inceleme heyeti gönderdi. Ulusal Hikmet Hareketi ve Fetih Koalisyonu dahil Irak’ın ana akım siyasetinden Türkiye’yi kınamayan bir tepki sadır olmuyor. Bu umursamama hali ilişkilerdeki güvensizliği ve alttan alta husumetleri büyütüyor.
Beri tarafta KDP ve KYB arasında kılıç yarası bırakacak sert açıklamalar havada uçuşuyor. Kürdistan hükümeti sözcüsü Cotyar Adil hava sahasının kapatılması ve saldırıyı KYB’nin “kanunsuz eylemlerine” bağladı. Talabani ise “Otoriter bir hükümetin gölgesindeki bir siyasi partinin uygunsuz davranışları tüm sınırları aşmıştır” yanıtını verdi. KDP hedefler konusunda Türkiye’ye istihbarat sağlamakla suçlanıyor. Fakat MİT’in yerelde istihbarat ağını çok geliştirdiği de biliniyor. İki Kürt partisi arasındaki gerginlik kardeş kavgasının (Birakujî) yaşandığı günleri hatırlatıyor. Bu da Ankara’daki savaş partisinin arzuladığı bir sonuçtur.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
26.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025