Fehim TAŞTEKİN
Kişisel yazmak âdetim değil. Bencilce geliyor. Sevgili Aydın Engin mesaj atmış dürtüyor: “Fehim bi ses ver… Tamam yataktasın ama bu kısa da olsa bilgi vermene engel değil. Senin için kaygılanan epey kişi var burada.”
Her zamanki babacanlığıyla. Hasan Cemal daha kırılan ayağındaki alçıdan yeni kurtulmuş, telefona uzanıp soruyor: “Fehimmm, oğlummm, nasılsın, bir haberdar et bizi?”
Derinlerde, “Oğlum, bu haberin spotu nerde” diye seslenen babacan sesler kulaklarımda çınlıyor. Özlemle andığım eski günler; yazı işlerinin ‘mutfak’ olduğu o günler: “Oğlum bakıver karanlık odaya, diaların çıkmış mı?”
En babacan günlerdi, ne günlerdi. Çaylar sigarayla tellenirdi!
Mademki sual var, yazmalı! Duçar olduğumuz virüs kürenin sorunu. Merak çok, arayan yüzlerce dost, soran binlerce okur.
Ben yatağa bütün Paris eve hapsedilmeden bir hafta önce düştüm. Sonra uçuşlar durdu, sınırlar kapandı, Nezihe yanıma gelemedi. Tek başına insan gece ateşler içinde kıvranırken, “Ulan ne olacak şimdi” diye kaygılanmıyor değil. Savaş ortamlarında kaygılanmadığım kadar. Bazen kendime de şaşıyorum ya. Ama Nezihe’ye, “İyi ki gelmedin, seni de hasta ederdim” diyorum. “Sen de iyi ki Paris’tesin, güvendesin” diyor, her zamanki tesellisiyle.
“Güvendesin!”
Yazmadım şimdiye dek, sadece geçen sene İstanbul’daki evimin 5 kez basıldığını. Sabahın köründe, rap rap!!! Fehim Taştekin yine bir şeyler yazmış, devletin yüceliğini tezyif eylemiş!
“Almaya geldik.”
Yazı biter gecenin bir saatinde, Raspail neredeyse boştur Saint Michel’e kadar. Seine boyunca yürürsün, öfkeyle taşları döversin, ahını dökersin kaldırımlara, en nadide kelimeleri nehre serpersin. Notre-Dame anlamaz, Hôtel de Ville’in bütün heykelleri yan yan bakar, tepeden, en tepeden. “Yarın altıncısı geliyor” dersin, rap rap!!!
Buna “Sürgünde yazarlık” diyorlar. Kendi hücreni yanında taşıyorsun, uzakta, uzaklarda.
Gece yatıyorsun endişeyle; sabah kalkıyorsun, “Bugün de basmamışlar evi şükür, çocuklar güvende!”
Ara sıra Jean-Jacqueline Kandemir’in mekânı Antioche’a uğruyorum, dost masasına ortak oluyorum. Dedim ki, bir gün, “Buraya gelince görüş günüymüş gibi hissediyorum.” Herkes sustu, yutkundu, demez olaydım!
Bu viral günlerimde dostluklarım ilaç gibi geldi. Evde tek başıma virüsle baş başaydım ve fakat yalnızlık içinde değildim. Telefonum hiç susmadı, “İhtiyacın var mı” diyenlerim eksik olmadı. Ahmet İnsel, Mehmet Uğur, Yavuz Baydar, Nora Şeni, Duvar işçileri ve daha niceleri. Tele doktorlarım da oldu. Hepsine müteşekkirim! “Asıl ilaç buymuş” dedim. “Dostlar, ah dostlar.” Hiç eksik olmasınlar.
***
Virüs kapmak nasıl bir şey? Ne yaşıyorsun? Ne hissediyorsun?
Boğaz yanmasıyla başlıyor. Yüksek ateşle kavuruyor. Öksürükle boğuşuyorsun. Bunlar olurken zaten kendi derdindesin. Ne hissettiğinin önemi yok; öteki, sosyal mesafe, insan etkileşimi zaten kapının dışında. Bu bir self-karantina. Sadece kendini virüsleyebilirsin, yeniden ve yeniden.
İlk günlerde saat başı çamaşır değiştirdim. Üşüme-titreme-terleme ve rahatlama. Sonuncusu olmasa koma. Sonra yeniden aynı döngü.
13 Mart’ta Korona Hattı 15’i düşürmeyi başardığımda ateşim de 38’in, 39’un altına artık iner olmuştu. Doliprane ile. En kritik günlerinde 15’deki tele doktor “Hadi yine iyisin” der gibiydi:
– “Ateşin ilaçla 38’in altına iniyorsa ve nefes darlığı çekmiyorsan endişelenme. Evde kal ve dinlen. Paracetamol al, şimdilik bu yeterli.”
Ben Covid-19’la enfekte miyim, test yapmayacak mısınız?
– “Hayır, testi tedavi altına aldığımız hastalara yapıyoruz.”
Hastanelerin acil servislerine gidebilirsiniz ama bunu istemiyorlar, sizi yönlendirdikleri yer 15.
Hastaları değil hastaneleri kurtarmaya yönelik bir hassasiyet bu. Sistem çökmesin, devlete zeval gelmesin! Şirketlere, büyüklere. Fransızlar “Herkese sağlık” diyerek gurur duydukları sağlık sisteminin çöküşünü affetmezler. Ayıp değildir sokağa çıkmak, yakıp yıkmak. İtalyanlar da öyle, İspanyollar da. Siyasetin pabucunu ters çevirmesini bilirler.
“Korona’dan sonraki dünya nasıl olacak” derken Akdeniz hattının yukarısıyla hesaplaşması kaçınılmaz gözüküyor. Halkların sistemle, sistemin de daha büyük sistemle (yani AB ailesiyle) kavgası. AB bir birlik olarak fiilen çöküyor, anlamını yitiriyor. İnsanların zihninde AB artık bir aile falan değil. Sınırlar yeniden beliriyor, ulus devlet refleksi kararları belirliyor. İlk bakışta aşırı sağın yelkenleri rüzgâr toplarsa diye endişeler oluşuyor. Ama bu virüs insanlar ve toplumlar arası ilişkilerde peşinen tanımlanması zor bir dönem başlatacak sanki. Esasen virüs “Sınırları yıkın” diyor, “Yardımlaşın”, “Şeffaflaşın”, “Sigorta ve ilaç şirketlerinin rehinesi haline gelen sağlık sistemini değiştirin.” Ama felaketler iki taraflı sonuç doğurabiliyor. Zorbaların eli özgürlükler aleyhine güçlenebiliyor; yeni zenginler, tekeller, karteller türüyor ya da tersi; halktan yana yeni koşullar doğuyor. Tersi için kafa yormalı.
Roma’ya yardım ekipleriyle evvela Çinliler indi. Sonra Kübalı doktorlar. Ardından Ruslar. Almanya’nın bencilliğinden sıyrılıp İtalya’ya ambulans uçak göndermesi haftalar sonra geldi. AB’nin motor güçleri kendi risk ve kapasite dengesinden emin oluncaya kadar kıllarını kıpırdatmadılar. Avrupa medyası İtalya’ya uzanan yardım elini görmüyor, dahası küçümsüyor. “Kapalı, despot, şeffaf olmayan rejimlerin yardımından ne çıkar” kibriyle bakıyor. “İtalyanlar zaten Rusların dostu değil miydi? Rusya’ya ambargoya karşı çıkmamışlar mıydı?”
Bir hesaplaşma yaşanacak AB içinde. Hiçbir sistem aynı kalamayacak! Sadece siyasi kurumlar değil sağlık sistemi, sigorta şirketleri, ilaç firmaları, araştırma kuruluşları, hepsi sorularla karşılaşacak.
Çin’in şehirleri kapatan önlemini zorbalık kapasitesine bağlayan özgürlükçü Batı demokrasileri şimdi kendi sistemlerini kurtarmak için halklarını demir yumruk olmanın faziletlerine inandırmaya çalışıyor.
***
Ateşle yanarken bunları da dert ediniyoruz işte. Yanmaktan kasıt gerçek yanma. Sırtımın derisine bir deri daha eklendi. Kavruldum, pütür pütür. Sırt üstü yatamaz oldum.
Üçüncü haftanın sonunda artık deri soyulmaya başladı. İyileşme alameti. Bu arada tat ve koku alma duyuları da geri döndü. Bu da iyileşme alameti. Test yok ama tele doktora bakılırsa bunların hepsi birer korona emaresi; ateş, öksürük, bitkinlik, tat ve koku duyularını kaybetme.
Tele doktorla olmuyor. İlla bir doktora görüneceksin. Nation metrosuna bineceğim, önce “Maskeleneyim” dedim. Eczane hemen karşıda. Satmadılar. “Doktor verebilir ancak” dediler. “Nasıl yani? Hapşırsam hepiniz enfekte olacaksınız aha buracıkta.”
Kural kuraldır! Metroda kimsenin yanına yaklaşmadım, öksürmemek için ter döktüm. Artık dayanamadım, bir durak önce indim. Dr. Pierre Burtschell’in kapısına vardım. Dost masasında buluşmuşluğum var kendisiyle. Zile bastım, kapı açıldı. Antrede bir hasta bekliyor. Bir kişi muayene katına alırken sıradaki aşağı katta, ondan sonra gelen kapının önünde. Kural kuraldır. Çıktım dışarı, ayazda bekledim sıramı. Pierre indi aşağıya, kapıyı açtı, “Sen bir yerlere dokunma” dedi, “Doğrudan odaya geç.” Koridorun genişliği en fazla 1 metre. Sosyal mesafe daralıyor. Sırtını duvara vermiş Pierre; maskesiz, endişeli, “Hapşırmasan bari” der gibi bakıyor. O zaman anladım meselenin sosyal boyutunu. “Taşıyıcısın sen”, “Cüzzamlısın…” Acayip bir his bu.
“Tehlikeli aşamayı atlatmışsın” dedi Pierre. “Ciğerlerin sorunsuz. Nefes almadaki sıkıntı ciğerlerden değil öksürükten kaynaklanıyor. Eğer nefes darlığına dönüşürse hastaneye yatırmamız lazım ama iyi gidiyorsun, endişelenme. Biraz zaman alabilir. Bol sıvı tüket, C vitamini al, iyice uyu, kendini yorma, bolca dinlen.”
Sağlıcakla Pierre.
İlaç tedavisi yok gibi; paracetamola devam. Bir de öksürüğe karşı şurup. Geçen de yazmıştım kendi kişisel önlemlerimi, onlardan da taviz vermedim:
Her daim su. Limonlu ılık su. Ve yine limon ve balla karıştırılmış ılık su. İlaç niyetine dilimlenmiş soğanları balla karıp 12 saat beklettikten sonra oluşan su. İllaki su! Vücudun ısı dengesi ve bağışıklık sistemi için zerdeçal, zencefil, tarçın ve karabiberi balla karıştırıp oluşturduğum karışım. Evde yaptığım kefirden günde bir bardak. Anadolu’dan pekmez, günde iki-üç kaşık. Abhazya’dan bal, kaşıkla boğazın gıdıklanıncaya kadar. Ve yine Abhazya’dan ıhlamur, günde 2-3 bardak. Ve vitamin takviyeleri, en doğalından ve kaçınılmaz olarak tabletinden.
Pierre’in muayenesinden sonra Jean karantina altında ne ihtiyaç varsa yüklenmiş gelmiş. Kapı önünde 2 metre mesafede bekletiyorum, içeri almıyorum: “Aman sana da bulaşmasın.”
Garip bir duygu. Maskeli ve mesafeli hayat.
***
Bir süre sonra ateş yakmaz oldu, sadece akşamları çıkıyor, bir paracetamol üstesinden geliyor. Ayrıca burun içinde çıkan yaralar da geçti. Boğazda yanma bitti. Üşüme-terleme seansları geçti. Eklem ağrıları azaldı. Ama öksürük yok mu o öksürük, illetin önde gideni! Üçüncü hafta biterken o da hafifledi ama hâlâ ondan mustaribim. “Az kaldı” diyorum, “Gıdım gıdım iyileşiyorum.”
Son üç gündür Paris’te kalp cerrahı sevgili dostum Prof. Dr. Emre Belli’nin yönlendirmesiyle antibiyotiğe de başladım. Günlerdir vücut direniyor, bağışıklığım hâlâ güçlü ama virüsle savaşırken vücudu başka semptomlarla yormamak için antibiyotik bir ara yol, yoksa temel bir tedavi aracı değil.
“Penisilin içerikli antibiyotikler beni öldürüyor, kullanamam.”
Gerçekten iki kez az kalsın gidiyordum.
“Sadece Sefalosporin grubundan ilaçları kullanabiliyorum.”
Yazdı günde iki kez 250 mg’lik Cefuroxime’i, faydasını gördüm.
Bir doktor çiftle yazışmalarım da hastanelere dair iç karartan tabloyu biraz aydınlattı. Frederique ve Français benim bölgemde gidebileceğim hastanelere bakıyordu. “Hopital Cochin seni kabul edebilir” dedi Frederique. Ardından tereddütle ekledi: “Yok, yok en iyisi sen evde kal. Hastaneler virüs kaynıyor, tehlike büyük. Biz de korkuyoruz. Sen zaten epey ilerleme kaydetmişsin.”
Üçüncü hafta içinde başka bir dostumuzun ısrarlı yoklamaları sonucu Korona Hattı 15’ten bir doktor beni geri aradı. Telefonda solunum kontrolü yaptı, semptomları ve yaşadıklarımı yeniden sordu. İlk doktorun söylediklerini tekrarladı:
– “Ateşin yükselir ve sonulum sıkıntısı çekersen bizi ara. Ama şu anki göstergeler iyi, evde kalmaya devam edin.”
Peki, sizce ben enfekte miyim? Hâlâ test olamayacak mıyım?
– “Tüm göstergeler Korona’ya işaret ediyor. Ama tedavi altına alınmış bir hasta olmadığınız için test yapamayız.”
Aslında bu test işini önemsediğim falan yok. Sadece enfekte isem, vücut antikor geliştirdiyse dışarda virüs kapma endişesi taşımam artık, öyle değil mi?
Gerçi dışarısı da hâlâ sorun. Öyle Seine’e kadar yürüyemem mesela. İçişleri Bakanlığı’nın sitesinden izin kâğıdı basıp dolduruyorsun. Yazıcın yoksa eyvah! Kimlik ve adres bilgilerini, dışarı çıkacağın tarihi ve saati yazıyorsun. Mazeretini seçiyorsun. Benim durumumda birisi dışarda evinin etrafında bir saat kalabilir, market ve fırından alışveriş-veriş yapabilir ya da eczaneye uğrayabilir. Ve bir de spor amaçlı evden 1 kilometre mesafeye kadar yürüyebilir. Gerçi basın kartım var ama iş göremez haldeyken bunu çıkarıp polise uzatmak da etik değil.
Benim için bütün kapılar aynı yere çıkıyor: “Evde kal, başkalarına virüs taşıma!”
İyi ama ihtiyaçlar ne olacak?
“Endişelenme, belediye yemek servisi yapıyor. İsmini ve adresini verirsen gelirler.”
Gelmezler efendim, yaş 60’ın epey altında.
“O zaman Croix Rouge (Kızıl Haç) imdadına yetişir.”
Elbette yetişir. Lakin ilk sual; “Kredi kartınız var mı? Online sipariş vermeyi denediniz mi? Bir deneyin olmazsa elbette size yardımcı olacağız.” Çok nazikler!
Kalsın efendim, ben turp gibiyim! Takarım maskemi, markete de giderim eczaneye de. Zaten kasa yoluna şeritler çizilmiş, 1,5 metre aralıklarla. Sosyal mesafe kuralı işliyor. Herkes durumun farkında. Herkes birbirinin gözünün içine bakıyor. Kasiyerin bulunduğu alan da plastikle bariyerlenmiş. Ben maskeliyim, çalışanlar maskeli. Hapşırmazsan, öksürmezsen vaziyet berkemal sayılır.
***
Bu önlemler kent yaşamını bitirdi. Paris, Paris olalı bu kadar ıssızlığı görmemiştir sanırım. Geceleri bakıyorum Balzac’ın heykeline; o da Raspail ve Montparnesse bulvarlarının kesişme noktasını dikizliyor, yandan yandan, kimsecikler geçmiyor. Emmanuel Macron’un gözde lokantası La Rotonde zaten kararmıştı. Karşısında Dôme’un ışıltıları yetiyordu. Ortam pek dramatik. Bu heykelin hikâyesi gibi. Société des gens de lettres de France geçen yüzyılın başında Émile Zola’nın ısrarları sonucu Balzac’ın anısına heykel projesini Auguste Rodin’e verir. Rodin 18 ayda bitirmesi gereken eseri, Balzac’ın hayatı ve eserlerini didik didik incelemeye kalkışınca ancak 7 yılda tamamlar. Beğenilmez, reddedilir, sanatçı incitilir. Balzac’ı fiziken değil karakter olarak resmetmeye çalışmıştır. İddialıdır. Ölümünden 22 yıl sonra 1939’da heykel Rodin’in evinden alınıp Vavin kavşağına dikilir. Tamamlanmamışlık hissi verir, modern heykelciliğin başlangıç noktalarından biri sayılır. Bugün ziyaret edilen bir eserdir.
Tamamlanmamışlık modern hayatın temel hissidir. Bakıyorum, mahallenin en efendi evsizi heykelin yanındaki bankta oturuyor. Tek başına. Para kutusu boş, bir şey atan olmamış. Bütün yuvası bir marketten yürüttüğü alışveriş arabasına yüklü. Heykeli koruyan demirliklere bağlı, rüzgarda yürümesin diye. Geceye doğru az ilerde bulvarın tenha bir yerinde park ediyor, uyuyor. Gündüz düşen yaprakları süpürmek onun işi. Molada küçük kâğıt kutusunu göğsüne dayıyor, üç beş kuruş için. Sessizce, kibarca. Karantina günlerinde bir tek o dışarda.
Evsizler ve evde hapsedilenler. Karantina z-raporu budur.
***
“Orta Doğu’yu yine atladın hocam!”
Kazıklandık bir virüs tarafından, durdurulduk, oyalandık. Oraya da gelecek sıra. Ya sabır, ey tahammül!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025