Fehmi KORU
İstanbul Beşiktaş’ta ikiz terör eyleminin istihbarat bilgisi yok muydu?
Emniyet’in –ve herhalde MİT’in de– Türkiye’deki önemli hedeflere karşı eylemler yapılabileceği yolunda istihbaratı olduğu anlaşılıyor… Beklenen, eylemleri IŞİD’in (DEAŞ da deniyor) yapacağı, hedefin de Ankara’da bir yer olacağı imiş…
Eylemden önceki günlerde Ankara’da ciddi güvenlik tedbirleri alındığı, araç çevirme ve üst aramaların arttığı biliniyor…
Saldırı IŞİD’ten gelmedi.. Hedef de Ankara değil İstanbul’du..
TAK veya PKK eylemi IŞİD’ten çalmış oldu…
Olur mu böyle şeyler?
Vallahi olabileceğini bu eylemle bizimle birlikte dünya da öğrenmiş oldu.
Herkesin bir, bizim çok düşmanımız var
Her ülkenin içinde rahat ve huzuru bozma amaçlı örgütlenme olabilir. Bunlardan bazısı, ülke sisteminin elverdiği ölçüde, şiddet yoluna da başvurabiliyor ve sergiledikleri terörle toplumu paralize de edebiliyor.
Ancak, büyük terör eylemi gerçekleştirme gücüne sahip birden fazla örgüt alışılmış bir şey değil. Genellikle teröre maruz her ülkede ciddiye alınması gereken bir terör örgütü oluyor: İngiltere’de IRA, Kolombiya’da FARC, İspanya’da ETA…
Bizde şimdilerde durum farklı; birden fazla aynı şiddette can yakabilecek, hedefinde Türkiye bulunan, terör örgütü var.
Dikkatlerin IŞİD üzerinde yoğunlaştığı bir ortamda, zaten hazırlığı bulunan ikinci bir örgütün eylem yaptığı bir olayla karşılaştık Cumartesi günü…
Her ilk, yanılmayı da getirebilir.
Kişisel olarak ben de yanıldım: Eldeki verilere ve uzman dilinde ‘MO’ (‘EmO’ okunuyor) denilen eylemin yapılış tarzına bakarak “IŞİD’in eylemi olma ihtimali büyük” sonucuna vardım. Bunu yazdım da.
Birileri bunun ‘tepki çektiğini’ iddia etse de herhangi bir tepkiyle karşılaşmadım.
Tepkiyle karşılaşmadığım gibi, bilmeden ve hesaplamadan, ilginç bir deneye de imza atmış oldum.
İnsanlarımız kanlı eylemin TAK/PKK tarafından yapılmasından ise IŞİD eseri olmasını yeğleyecekleri izlenimini verdiler.
Yanlış anlaşılmasın, kimsenin terörü onayladığını veya buna izin verdiğini söylemiyorum; bir başka şeyden bahsediyorum…
IŞİD geçici, PKK bölücü
O şey de şu: IŞİD zihinlerde PKK’dan farklı bir yer teşkil ediyor; üstesinden gelinmesi, belâsının def edilmesi daha kolay bir örgüt gibi… Toplumda karşılığı bulunmayan ve bu yüzden de geçici bir davanın peşinde… Arkasından gidenin fazla olmayacağı, bu yüzden daha rahat hesaplaşılabilecek bir örgüt…
PKK ise.. Kendisi için değil, ama zorlayarak elde edebileceği sonuçlar açısından daha belâlı bulunuyor sanki… Hain eylemleri zaten başa belâ, ama eylemlerinin doğurduğu ortam zehirleyici; o zehirli ortamdan çok tehlikeli bir yöne doğru gidilebilme endişesi var.
İsmi koyalım: ‘Bölünme tehlikesi’…
Böyle bir bilinçli tespit söz konusu olmasa bile, “Eylemi IŞİD” yaptı ile “Eylemi PKK yaptı”haberlerine verilen tepkiden benim çıkardığım tespit bu.
Galiba etrafımızdaki ülkelerde yaşananlar “Türkiye onlardan farklı” kabulünde gedik açmışa ve Suriye’nin, Irak’ın durumuna her ülkenin düşebileceğini düşündürmeye başlamışa benziyor.
İç-savaş endişesi de diyebiliriz buna.
Türkiye Cumhuriyeti devletinde var olan, zaman zaman depreşen bu psikolojinin, şimdilerde halkımız tarafından da paylaşılmaya başladığnı hissediyorum.
Aslında AK Parti ‘devlet’ kurumu içerisinde –buna DNA’sında da diyebiliriz– yerleşik korkulara karşı çıkarak ve demokrasimizi onları yenerek olgunlaştırabileceğimiz iddiasıyla iktidara talip olmuştu. İktidar dönemi kısmen buna yaradı da…
Dindar siyaseti de ‘korku unsuru’ olarak görüyordu ‘devlet aygıtı’, son 14 yıl içerisinde bu korkunun geride bırakıldığını söyleyebiliriz.
Cumhuriyet’in üç temel korkusundan birini –komünizmi– Sovyet sisteminin çöküşü, AKP’den önce, doğal olarak ortadan kaldırmıştı; AKP ikinci korku olan ‘dindar siyaseti’ olağan kabul etmeyi sağladı…
Üçüncü korkunun giderilmesi için de ‘çözüm süreci’ ile hamle yaptı.. ama sonuna kadar götüremedi..
Sinir uçları açık kaldığı için de.. galiba büyük çapta bu yüzden.. devlet aygıtına ait o korku halka kadar inmiş gibi…
‘Bölünme korkusu’…
Psikolojik değerlendirme bu kadar…
Elinde çekiç olan…
Ancak bu tür değerlendirmeleri yapıp.. bir yandan terörle mücadeleyi en akıllı biçimde yürütürken.. bir yandan da halkın endişelerini gidermenin yollarını araması kendilerinden beklenen yetkililerin farklı bir yol tutturduğu görülüyor…
Cumartesi kanlı eylem oldu, Pazar gününden itibaren nereye gittiğimiz konusunda endişelerim azalmadı, arttı.
Resmi ağızlarda dolaşan ‘intikam’ sözcüğü.. Güvenlik güçlerinden ‘merhametsiz olmalarının’istenmesi.. İnsanları ‘muhbirliğe’ özendirme, yönlendirme çabaları..
Ve tabii ardından çıkılan ‘terörist avı’… Yüzlerce insanın gözaltına alınması…
“Elinde çekici olan, bütün sorunları çivi sanmaya başlar” diye bir söz var.
Ülkeyi yönetenler nedense her toplumsal sorunu cezalandırma yöntemiyle çözme eğilimindeler…
Oysa ‘teröre karşı mücadele’ ile terörü yeşerten ve besleyen zeminin ortadan kaldırılması arasında fark vardır.
Tıpkı darbe yapacak kadar gözü dönmüş, amacı uğruna insanların ölmesinden bile rahatsızlık duymayan tiplerin maceracı eylemlerini.. bir daha kimsenin teşebbüsü aklından bile geçirmeyeceği bir yöntemle cezalandırırken..
Aynı amaç için canını feda edebilecek, ancak tek kişinin kılına zarar vermeye de yanaşmayacak kişileri kazanmaya çalışmak gerekir…
Elimizde çekiç olunca diğer elimizdeki çiviyle…
Halbuki ‘çekiç’ yöntemi rahatsızlıkları ortadan kaldırayım derken yeni rahatsızlıklara da sebep olabilir; eski rahatsızlığı bütünüyle yok edemezken…
Halk ne ister?
Türkiye bulunduğu coğrafyanın ve tarihinin sırtına yüklediği ek sorumluluklar yüzünden zaten başka ülkelerde bulunmayan sorunlara muhatap.
Bulunduğu coğrafyada pekala rahat ve huzurun sokaklara taştığı.. insanlarının “Her ay size maaş ödeyelim, çalışmayın” teklifini reddebileceği.. İsviçre gibi bir ülke olabilecek iken…
Ülkemizde iktidar olanların, sorunlarla güreşirken, halkın beklentisinin, Türk-Kürt fark etmez, rahat ve huzur içerisinde yaşatılmak olduğunu unutmaması gerekiyor.
Kavgayla, gürültüyle, birbirimizi yiyerek bir yere gidemeyiz.
Elimizde yalnızca çekiç-tokmak-falçata-kılıç-pala yok; insanları farklı yöntemlerle de yola getirecek araçlara sahibiz.
IŞİD’in geçen hafta Türkiye’ye karşı savurduğu tehdit, İstanbul’da TAK/PKK eylemi oldu diye ortadan kalkmadı…
Allah hepimizi belâlardan, şerlerden korusun.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025