Fehmi KORU
15 Temmuz’la ilgili sorusu olanlar var.. Ben de kendi soruma cevap arıyorum…
Ülkemizin karşı karşıya kaldığı en ciddi kalkışmalardan biri olan 15 Temmuz (2016) hain darbe girişimiyle ilgili ortaya pek çok soru atılıyor…
Muhalefetin iktidara yönelttiği sorular var, iktidarın muhalefetten almayı umduğu sorular da az değil.
Gizlilik gerektiren bir kalkışma olduğu için bu olayın bilinmeyenlerinin bulunması doğal; muhalefet de sonunda muhalefetini yapıyor…
Soru sormaktan ve sorulan sorulara makul cevaplar aramaktan vazgeçmemek gerek.
Hain darbe girişimiyle ilgili benim de beynimi zonk son zonklatan bir sorum var: Dünyanın en kritik bölgesinde bulunan ülkemizde, kısa süre önce yapılmış seçimden her iki kişiden birinin oyunu alarak daha da güçlenerek çıkmış bir siyasi kadro iktidardayken, herbiri kurmaylık eğitimi almış üniformalılar hangi akla uyarak onu devirmeye kalkışmış olabilir?
Girişimin kanlı olaylara sebep olması, ülkenin bütün dengelerini sarsıp kimyasını bozması, aradan geçen yıllara rağmen halen insanların birbirlerini suçlayabilecekleri bir bulanık iklim yaratması yanında daha büyük bir günahı da var 15 Temmuz’u planlayıp uygulamaya koyanların: Artık bir daha kural dışılık, demokrasiye ihanet, seçimle gelenin darbeyle götürülmesi gibi maceracı girişimlerin söz konusu olmayacağına dair kesinleşmiş inancımızı yerle bir ettiler…
Başarılı olsalardı ülkemizin ve insanlarımızın ne duruma düşeceklerini, kendimizi bir daha toparlayıp toparlayamayacağımızı bilemiyorum.
Birbirimizin ve dünyanın başka ülkeleri insanlarının yüzlerine bakamayacağımıza ise eminim.
“İyi ki başarılı olamadılar” diye haykırabiliyorum.
İnançlarımız yıkıldı
Darbeler döneminin sona erdiğine inanıyorken bu inancımızın yıkılmasına sebep oldular.
27 Mayıs (1960) ile başlayıp 28 Şubat’a (1997) uzanan ilkel, modern ve post-modern darbelerin millet vicdanında lanetlendiği bir anlayışa erişmiştik.
Var olduğunu her zaman belli eden darbeci zihniyet, 15 Temmuz’dan önce de kim bilir kaç kez siyasete müdahaleyi düşünmüş, ancak buna cesaret edemediği için girişimlerini niyetten öteye geçirememişti. 15 Temmuz’u planlayanlar ve uygulamaya koyanların gözü dönmüşlüğü akla ziyan.
Üniformalarına da ihanet ettiler.
Onlar ile kendilerine arka çıkan, teşvik eden, yönlendiren sivil uzantılarının bu ihanetleri yüzünden askerlik mesleği de darbe aldı. Yüzyıllar öncesine dayanan bazı askeri kurumlar başıbozuklar bir kez daha kazan kaldıramasınlar düşüncesiyle yok edildi.
Kendileri de cezaevlerindeler, ama hayatları boyu her türlü darbeye karşı olmuş, hatta bazısı önceki darbelerde eza-cefa çekmiş insanlar da var onların sergerdeliklerinin günahını cezaevlerinde çekenler arasında.
O gece 251 insanımız şehit oldu; bunu yapanlar yüzünden sonradan kaç kişinin hayatını kaybettiğini ise bilemiyoruz.
Cezaevleri onların yaptıklarıyla ilintilendirilmiş insanlarla dolup taşıyor.
Pek çok insan yok yere ‘darbeci’ damgasını yedi.
Kimyasını bozdukları ülke artık 15 Temmuz öncesi Türkiye değil.
İnsanlarımız hiç de gerekli olmayan bir sınava tabi oldu onlar yüzünden; kendiine güvenini kaybetti.
Sorum geçerli
Bu tabloya bakarak girişte sorduğum beynimi zonklatan soruyu bir kez daha sormadan edemiyorum: 15 Temmuz hain girişimini planlayanlar, onları teşvik eden, yön gösterenler, başarılı olsalardı çok daha feci sonuçlar doğuracağı muhakkak olan böyle bir hain girişime kendilerini nasıl ısındırabildiler?
Son seçimden halkın yarısının desteğini alarak çıkmış bir iktidarı devirmeyi düşünebilmek…
Darbeyle işbaşına gelince halkın kendilerine boyun eğeceğine inanmak…
İş başına geldiklerinde ülkenin birikmiş sorunlarının altından kalkabilecekleri rüyasını görebilmek…
Ve bunları düşünen, bunun olabileceğine inanan, rüyasını gören insanların herbiri yabancı diller bilen, kurmay eğitimi almış insanlar…
Emir-komuta içerisinde davranma sanatı olan askerliğin bu temel kuralını dışarıda bir yerlerden talimat alarak harekete geçmeyle değiştirmeleri ise akılları zorluyor.
Nasıl oldu da o kadar insana kıyabildiler?
Umarım bu tatil gününü herkes temel sorular üzerinde düşünerek geçirir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025