Firuz TÜRKER
Müslümanlık değerleri hem dünyada hem de ülkemizde tartışma konusu. Yanlış anlaşılmasın, inançları, ibadet şekilleri, mabetleri ile değil. İslam’ı kendine göre yorumlayıp insanlık dışı uygulamalar üreten ‘fıkıh’çıları ile.
Müslüman coğrafyası halkları uzun yıllar dünya siyasetinden uzakta, sessiz sedasız, kendi içine kapanık yaşayıp gidiyorlardı. Kimsenin de umurunda değillerdi. Ama öyle bir servetin üzerinde oturuyorlardı ki bu rahatlıkları o servetin dünyanın geri kalanı tarafından rahatça kullanımına engel teşkil etmediği sürece sorun yaratmıyordu. Kendi içlerinde nasıl yaşarsa yaşasınlar onları uygarlaştırmak kimsenin derdi değildi.
Ama yeni Türkiye Cumhuriyeti devletinin derdi idi. Çünkü bir zamanlar o ülkeler Osmanlı artığı bu devletin arka bahçesi, sömürgesi idiler. Kimse kendini Osmanlı zamanında bu ülkeler dirlik düzenlik ve mutluluk içinde yaşıyordu diye kandırmasın. Kavalalı isyanları falan neden çıkıyordu o zaman? O ülkelerden toplanan vergilerin (haraç) haddi hesabı yoktu.
İşte o vergilerle Lale Devirleri yaratıldı.
Osmanlının son yıllarında bu ülke halkları daha sık başkaldırmaya başladılar. İster istemez de batının güçlü devletlerinden destek alıyorlardı. Başka da çareleri yoktu, Osmanlıyla kendi imkanlarıyla başa çıkamazlardı. Onların gözünde Osmanlı, ‘ekmede yok, biçmede yok, yemede ortak’ idi.
Tabi batılı ülkeler de bu halkların kara kaşına, gözüne düşkün değillerdi. Onların derdi de gelişen sanayi toplumlarının enerji ihtiyacını karşılayacak petroldü. Bu yüzden de hilafeti elinde bulunduran Osmanlı bütün bu kendi kaderini tayin etmek isteyen halkları İngiliz, Fransız uşağı falan olarak görüyordu. Bu paranoya Cumhuriyet döneminde de sürdü. Komünist ve sosyalistler de Rus uşağı olarak görülürdü, Ama yönetenler Amerikan uşağı olmakta bir sakınca görmüyorlardı.
Hilafeti elinde bulunduran Osmanlı bu halklara duyduğu kızgınlığı İttihat ve Terakki ile ideolojik İslam karşıtlığına dönüştürdü. Bu hastalık onun devamı sayılabilecek Kemalizm’e de bulaştı. Böylece Türkiye egemen çevrelerinde öyle bir İslam karşıtlığı oluştu ki öyle böyle değil. Tekke ve zaviyeler kapatılıp cemaatler yeraltına itildi. İbadet, devletin müsaade ettiği kadar ve camilerde yapılacak, zikir falan yasak olacaktı. Bu baskı ve yasaklar İslam’ı siyasallaşmaya itti. Kemalist devlet anlayışı bu siyasallaşan İslam’la tarihi boyunca didişti. Onun burnunu çıkarmasına izin vermemeye çalıştı. Ama başarılı olamadı. Bu gün yaşanan siyasal tartışma hala bu eksen üzerine oturuyor.
İran’da aynı yolu izleyen Şahlık da başarılı olamadı. Üstelik onlar daha acımasızlardı. Buna rağmen ‘İslam Devrimi’ ile devrildiler. Bu ise bizim seküler kesimin gözünü daha çok korkuttu. Siyasal İslam’a geçit vermeme paranoyasına tutuldular. Halbuki bizdeki geçiş daha barışçıl oldu. Şu anda da gayet normal gidiyor. Çelişkileri derinleştirmeye çalışmak kaçınılmaz olarak çatışmalara da yol açar. Darbe girişimleri falan çok denendi ama tutmadı. Eğer başarılı olsaydı Türkiye çok acı günler yaşayacaktı. Örnek; Mısır....
(Bu konu bir derya... Şimdilik burada keseyim)
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2018
11.08.2018
13.06.2018
3.02.2018
2.02.2018
12.05.2018
20.04.2018
14.04.2018
19.03.2018
9.02.2018