Firuz TÜRKER
Seçimlere iki haftadan az bir zaman kaldı. Kamuoyu yoklamaları muhalefetin şansının zayıf olduğu yönünde sonuçlar veriyor. Tabi benim kafama takılan, bu sonucun ortaya çıkması değil, yoklamaların neden böyle sonuç verdiğidir. Yani muhalefet niçin nal topluyor?
İşbaşında ülkesinin mevcut durumunu, gelişme perspektiflerini, dünyadaki yerini, dünyanın mevcut şartlarını çok iyi kavramış ve bu koşullar içinde neler yapılması gerektiği ve neler yapılabileceği konusunda dersine çok iyi çalışmış bir iktidar var. Buna karşılık bütün bunlardan bihaber de bir muhalefet var. İşte bu nedenle muhalefet proje üretemiyor ve alternatif oluşturamıyor. Sadece politik konularla ilgileniyor ve onlar da muhalefeti yükseltmeye yetmeyecek mertebede olduğundan ya çarpıtarak ya da olmayan sorunları varmış gibi göstererek iktidarı yıpratmaya çalışıyor. Tabi bu da yetmiyor ve bu sefer iktidarın karşısına dikilen kim varsa onunla işbirliğine gidiyor. Bunun da bir getirisi olmadığı gibi daha da örselenmesine yol açıyor doğal olarak.
Bu iktidar gelişmek isteyen ama önünde çetin engeller bulunan, faşist bir darbe ile demokrasisinin karartılmış ve toplumun gözlerinin bağlanmış olduğu, devletin en mahrem yerlerine kadar yabancı gizli servislerin yerli işbirlikçiler eliyle sızmış bulunduğu, ekonomisi duyunu umumiyeye bağlanmış, emperyalizmin burgacında bir ülke devir aldı. O da duruma uyabilir, idareyi maslahatı, iktidardan nemalanıp devran sürmeyi seçebilirdi. Bunu yapsaydı sonu, birincide olmasa da ikinci seçimde kendinden önceki iktidarlar gibi olur, Türkiye'nin bunalımları sürerdi.
Fakat bu iktidar böyle yapmadı. Ülkenin önündeki tıkanıklığı açmak için çaba harcamayı, ilerlemesi ve kalkınması yönünde yürümeyi seçti. Eğer böyle yapmamış olsaydı, er ya da geç, bu yolu seçecek bir başka iktidara yetkileri devir etmek zorunda kalırdı.
Bu görev neleri kapsıyordu?
Bir; Türkiye'nin dengesizleştirilmiş iç bütünlüğünün yeniden sağlanması gerekiyordu. Bunun için kendi dışındaki bütün sosyal siyasal, dinsel, mezhepsel kesimlerle diyaloga girmeye çalıştı. Kimisi karşılık buldu, kimisi reddedildi. İki kez 'barış sürecine' teşebbüs etti ama başaramadı. Müslüman olmayan azınlıkların ve onların vakıflarının zorbalıkla el konulmuş mal ve mülklerini iade etti. Kamusal alandan giyim ve kuşamları nedeniyle dışlanmış dindar kesimlerin önündeki yasakları kaldırarak üretim sürecine kattı. Bu en çok da kadınların üretim sürecine katılmasının önünü açtı.
İki; Ülkenin komşularıyla olan sorunlarını çözmeliydi bu nedenle sıfır sorun politikasını gündeme koydu. Kıbrıs sorununun çözülmesine Rum tarafı sıcak bakmayınca bu iş gerçekleştirilemedi. Ermenistan'a da zeytin dalı uzattı ama karşılık bulamadı. Daha iktidarının başında Irak, daha sonraki senelerde de Mısır ve Suriye istikrarsızlaştırılarak büyük sorunlarla uğraşmak zorunda bırakıldı.
Üç; Hükümet olmuştu ama ipler gizli iktidarın elinde idi. Bu duruma bir çözüm bulmalıydı. Gizli iktidar güçlüydü, yeni iktidar ise cılız ve güçsüz. Onların uluslararası ortakları vardı. Bu nedenle pek çok kez darbe ile tehdit edildi ve en sonunda da bizzat açık darbeye maruz kaldı. Fakat bu badireleri atlatabilmeyi başardı. Ve gizli iktidarın gücünü, kendi gücünün altında kalacak ölçekte sınırlandırdı.
Dört; ülkenin kalkınması için genç, dinamik ve sağlıklı bir nüfusa ihtiyaç vardı. Bunun için kendisine dayatılan nüfus planlaması politikasını değiştirerek 'üç çocuk' uygulamasını gündeme getirdi. Üstelik bunu da zorlamayla değil, gönüllülük esasına dayandırarak yaptı. Ayrıca sağlık sistemini köklü bir reforma tabi tuttu.
Beş; Eğer sanayileşecek ve ihracatı arttıracaksak enerjiye ihtiyaç vardı. Yeni enerji politikaları gündeme alındı. Üretimi özel sektör eliyle yapmayı seçti ve onun önünü açıcı yatırım ve uygulamalara yöneldi. KOBİ lere imkan tanıdı. Bu da sonuç verdi üretim ve ihracat arttı, dış ödemeler dengesindeki açık aşağılara çekildi.
Altı; Türkiye uluslararası ekonomik sisteme entegre olmalı ve sözü geçen bir ülke haline gelmeliydi. Bu da ancak ülke içindeki kapitalist ilişkilerin gelişmesiyle mümkündü. Bu ilişkiler geniş ve güvenli bir ulaşım ağı olmadan mümkün değildi. Ulaşıma hem karada, hem havada, hem denizde büyük yatırımlar yapıldı ve bu alanda önemli bir başarı elde edildi. Sadece yurt içinin ulaşımı geliştirilmekle kalınmadı, aynı zamanda Türkiye, uluslararası bir ulaşım merkezine dönüştü. Bu da uluslararası ticarette önemli bir avantaj getirdi.
Yedi; Eğitim ve öğretime önem verildi. Kara tahta kalktı,okullarda bilgisayar kullanımı yaygınlaştırıldı, sıra ve sınıf başına düşen öğrenci sayısı azaltıldı, ders kitapları çeşitlendirildi, ücretsizleştirildi ya da çok düşük maliyetlere çekildi. Bunun sonucunda Türkiye 'minik mucitler' yetiştirmeye başladı.
Sekiz; Emperyalist merkezlerin boyunduruğundan kurtulmadan başarı mümkün değildi. Bu nedenle o merkezlerle çatışmaya girdi. bunun sonucunda da bütün o merkezlerin bir numaralı hasmı haline dönüştü.
Dokuz; Bu husumet saldırılarına karşı durmak dışa bağımlı savunma sanayi ile imkansızdı bu yüzden yerli savunma enstrümanları üretmeye ve dışarıdan savunma enstrümanları temininde, satıcıları çeşitlendirme yöntemine yöneldi.
Daha devam edersem yazı çok fazla uzayacak. Bu nedenle burada kesiyorum. İktidarın başarısının; seçmenin büyük çoğunluğunun güvenini kazanmış ve bunu da sürekli kılmış olmasının sebeplerinden aklıma gelen en önemlilerini yazdım. Yukarıda saydıklarım arasında yapılabilenlerin ve de yapılamayan, eksik yapılanların sebeplerini de yazabilirsem başka bir yazıda yazacağım. Bunların sonucunda ülkenin ekonomik büyümesi arttı, rekor sonuçlar elde edilmeye başlandı. İşte bütün bunlara Fransız olduğu, farkında olduklarını da önemsemediği, küçümsediği, onlar hakkında düşünce üretecek kudrete ve kadrolara sahip olmadığı için de muhalefetin hiç şansı yok.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2018
11.08.2018
13.06.2018
3.02.2018
2.02.2018
12.05.2018
20.04.2018
14.04.2018
19.03.2018
9.02.2018