Güldalı COŞKUN
Güneydoğu’da bir il…
Merkeze epeyce uzak bir beldedeyiz. Buna rağmen yollar asfalt ve hatta beldeye ulaşım kolay olsun diye köprü çalışması var.
Bölgenin saygın bir aşiretine konuktuk. Daha doğrusu, oraya gidinceye kadar bunu bilmiyorduk. Vardığımızda öğlen olmuştu ve oldukça sıcaktı. Bahçeye yapılmış küçük bir süs havuzu ve meyve ağaçlarının altında bir masaya yemek hazırlanmıştı. Evin hanımı, ellili yaşlarda, naif, güleryüzlü ve misafirperver biriydi. Hani bazı insanları görünce, sanki ezelden tanırmış gibi hissedersiniz ya, yakındır, sıcaktır ve hiç konuşmasanız bile çok şey paylaşırsınız; işte öyle bir insandı.
Ailenin yirmili yaşlarda, genç oğlu ile sohbet ettik biraz. Henüz, olaylar şimdiki gibi yoğun değildi. Uyurken öldürülen iki polis de ajanslara yeni düşmüştü. Konu doğal olarak seçim sonuçları, bölge insanının sorunları, çözüm süreci ve Erdoğan’a gelivermişti.
Yüz yüze konuşmanın en güzel yanı, mimiklerin, gözler ve yüzdeki ifadenin karşılıklı olarak ölçülebilmesi ve olası bir önyargının da önüne geçiliyor olması. Her şeyden önce sorunların çözümünden yana olmak bile önemli bir ortak noktaydı. Anlaşılamayan nokta ise, nasıl ve kim tarafından çözülebileceğiydi. Abla kardeş sıcaklığında geçen sohbette, aslında aramıza nifak sokanın içeride ve dışarıdaki bir takım yapıların olduğu, buna uygun pozisyon alan siyasetçilerin bir çoğunun sorunları çözmekten ziyade, sorundan beslenmeyi seçmiş olmaları anlaşılıyordu.
Bunun dışında çoktan “biz” olmuştuk ve aslında asıl rahatsız eden, belki de buydu. Evde en çok seyredilen kanallar, Kürt kanallarıydı. Hedef kitlesi ise daha çok gençlerdi. Bolca hamaset, sloganvari kısa ve akılda kalan seçilmiş cümlelerle, bana darbeci 28 Şubat medyasının manipülatif dilini hatırlatmıştı.
Gençleri öfkelendirmek için adeta zehir şırınga ediliyordu damardan ve bunu bu güzel ve naif hanımefendi bile engelleyemiyordu. İnsanın bu kadar güzel ve sevgiyle bakan bir annesi olur da nasıl bu kadar öfkeli olunur dediğimde genç kardeşime, nihayet çatık kaşları inmiş ve bir tebessüm yayılmıştı, annesininki kadar güzel yüzüne.
— Ne oldu Ömer, neden bozuldu büyü; bak pikniğe çıkacaktık dağlara ya hani?
Aslında bir süredir sahada olduğumdan ve daha önce Diyarbekirli bir taksi şoförünün de dediklerinden farklı bir şey beklemiyordum. Öyle de oldu zira. Sanki, bir tornadan çıkmışçasına birbirinin aynıydı tepkiler. Oldukça profesyonelce yapılmış bir çalışmanın ürünüyle karşı karşıyaydık. Batı’da ders olarak okutulan algı yönetimi, kitle psikolojisi,onları manipüle kabiliyeti, bir takım mesajların verilme/işlenme yöntemine iyi çalışılmıştı.
Tek bir amaç vardı ve bu amaç için yöntemin ahlaki olması gerekmiyordu. Zaten amaç da ahlaki sayılmazdı. Fakat yansıtılan, “sizin özgürlüğünüz için uğraşıyoruz”du. Oysa uğraştıkları, ne özgürlük, ne hak, ne hukuktu. Tek istekleri, kendi gibi düşünen, prototip insan modeli yaratacakları faşist ideolojilerini egemen kılmak ve bölgede, kendi kafalarına göre, halkı sömürecekleri bir düzen kurmaktı. Bunu aslında, seksen yıl birlikte yaşamıştık ve en çok zulmü de bölge halkı çekmişti ama ne var ki asabiyet bağı, gözleri kör ediyordu.Psikolojik harbin en etkili silahı medya da tüm gücüyle insanları, biledikçe biliyordu.
Nasıl bir başarıydı ki, tarihinde ilk kez kimliği tanınıp, çeşitli hakların iade edildiği ve birçok hizmetin pozitif ayrımcılık yapılarak ulaştırıldığı bir dönem ve icracıları adeta şeytanlaştırılmıştı. Bu arada eksikler, hatalar, olması gereken değildi talep edilen. Varsa yoksa “şeytanı” taşlayıp, eski güzel günlere(!) dönmekti.
Bunları düşünürken; “Kobani, düştü düşecek dedi Erdoğan ve biz de soğuduk” deyince Ömer, bu metnin tamamını okuyup okumadığını sordum. Cevap ilginçti. “Okudum, güya yardım edin diyordu; ama abla ya sence bu kadar iyi niyetli olabilir mı Erdoğan, sen buna inanıyor musun?” dediğinde vakitlerden sükuttu benim için. Artık metnin ve gerçeklerin işe yaramayacağı, algının antitezinin bir uzmanlık gerektirdiğini anlamıştım.Nasıl baktıysam gözlerine, “üzülme be abla yaşıyoruz işte” deyiverdi. Sevdiğiniz birinin, yanlışını görüp, ikna edememenin hüznüydü muhtemelen bakışlarımda.
Akşam olmadan dönmeyi tercih ettik, yollar güvenli olmayabilirdi. Aslında orada üç-beş gün kalmak ve benim asıl ilgimi çeken, adı güzel, aklı güzel, kendi güzel evin hanımıyla birlikte, bağ bahçede vakit geçirmek ve onu biraz daha tanımaktı.
Bilgiden çöp yığını oluşmuş idraktan yoksun beyinlerin, bildiği onca dile rağmen, kuramadığı cümleleri, bildiği az sayıda Türkçe kelimeyle kurabilecek kadar irfanı sağlam, farkındalığı yüksek, bir kadın noktayı koydu:
“Kürd ne, Türk ne; bilmem ben. Kardeşiz biz. Müslümanız. Biz savaşır, onlar Amrika sevinir, mutlu olur!”
***
Evimde hissettiren, yüreğimi ısıtan, teklifsiz kapısını çalacağım bir bacım var orada, şimdiden özlediğim.
Üzülün, kaybedeceksiniz! Mutlaka; Hak, galebe çalacak!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018