Güldalı COŞKUN
Birkaç hafta önce MTV zammı açıklandı. Yüzde 40 olarak belirlenen MTV zammına, başta sosyal medya olmak üzere, yoğun tepkiler geldi.
Tepki gösterenler hemen her kesimden kişilerdi. Kısa bir süre sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu tepkiler dikkate alındı ve grup konuşmasında; “‘Ben yaptım, oldu" anlayışına ekonomi politikalarında da yer yoktur” dedi. Daha sonra MTV oranı mâkul yerlere çekildi.
TEOG sınavları sonrasında da yine Erdoğan, bu sınav artık yapılmayacak dedi ve bir süre sonra da yeni bir sistem için çalışıldığı bakanlıkça duyuruldu. Geçenlerde bu yeni sistem anlatıldı.
Sistemin, anlaşılmadığı üzerine şikâyetler yine Erdoğan’a ulaşmış olmalı ki; partisinin vekilleriyle gerçekleştirdiği toplantıdabunun iyi anlatılması gerektiğiniözellikle vurguladı.
Yine birkaç gündür gündeme oturan bir konu daha vardı:Cam film. Aynı toplantıda Erdoğan, buna da değinerek; "Uygulama yanlış, düzeltmeleri için talimat verdim" dedi.
Bu örnekleri, çoğaltmak mümkün. Evet, ülkeyi sahiden de “Tek Adam”yönetiyor. Evet, çünkü başka adamlar inisiyatif almıyor, düşünmüyor, üretmiyor ya da ürettiğinde, cam film ve MTV örneğinde olduğu gibi tüm yönleriyle konulara yaklaşılmıyor.
Geçen hafta, bir adli sorunumda dâvâma bakan savcı ve hakimler bana çözümle değil, neden çözülmediğini anlatan karar metniyle döndüklerinden bahsetmiştim. Oysa bu neden, bana değil ilgili bakanlığa iletilmeliydi diye de eklemiştim.
Maksat sorun çözmek değil, “mış” gibi yapmak. Sadece bu değil, günlük hayatımda işimin düştüğü çok yerde, karşıma işini iyi yapmayan ya da yapamayan insanlar çıkıyor. En alt kademeden, en üst kademeye kadar birçok kişi, maaşını alıp, konforunu bozacak şeyleri es geçiyor. Bu kişilerin belli bir partisi ya da inancı yok. Her kesimden insan, işini savsaklamada ortaklaşıyor adeta.
Elbette eski günlerdeki “bugün git, yarın gel” anlayışını, aleni alınan rüşvetleri, işlerin nasıl yavaş yürüdüğünü unutmadım. Çok şey değişti. Teknoloji sayesinde işlerimiz oldukça kolaylaştı. Bahsettiğim şey, gittikçe azalan sorumluluk duygusunun yanında bir “adam sende, biz mi düzelteceğiz” tavrı, kapağı özellikle devletin kurumlarına atmanın rahatlığı ve keyfiliği ile ilgili.
Herkes, çalışıyor görünüyor ama kimsenin ürettiği bir şey yok. Üniversiteler bile böyle.
Haklısınız; ülkeyi “Tek Adam” yönetiyor. Çünkü maalesef, sadece bu kişi konuşunca etkili oluyor ve muhatapları harekete geçiyor. İşlerin ancak böyle yürüdüğünü görünce de, Erdoğan’ı suçlamanın kolaycılığına kaçıyoruz.
Buraya yazmanın bile zûl olduğu öyle saçmalıklarla karşılaşır olduk ki, kronik bir gönül yorgunluğu mu, ahlâki bir sorun mu, eğitimin hediyesi mi, sosyokültürel nedenler mi, iklim ya da başka sebepler mi acaba bu bananeciliğe yol açan diye anlamaya çalışıyorum.
Hepimiz, şüphesiz daha güzel bir dünya istiyoruz. Fakat, bunun için önce kendimize düşeni yapmayı akıl edemiyoruz. Sürekli mızmızlanma ve şikayeti bırakıp, elimizi taşın altına koymak istemiyoruz.
II. Dünya Savaşında yenilen Almanya, bir kalkınma seferberliği başlatırken, savaşa girmeyen biz, onların çok gerisinde kaldık. Çünkü Almanlar, önce sistemlerini sağlam temeller üzerine kurdu. Kadını, erkeği el ele verdi ve ülkelerinin kalkınması için çalıştılar. Biz ise daha çok makyajla geçiştirdik. (Kabul edelim ki; bize yapılan yardımlar koşulluyken Almanya’ya koşulsuz bir destek de vardı) Takıntılarımızla ancak bu kadar yol aldık.
Bu noktada son 15 yılda çok gecikilmiş işlere el atıldı. Ülkenin çehresi değişti. Teknolojiyi henüz yeterince üretemesek de, en iyi kullanıcılarından olduk. Kurumları teknoloji ile donattık.
Fakat ne yapılırsa yapılsın, insan kaynaklarımızda gereken kaliteyi sağlayamıyoruz. Liyakatla, mesleki formasyon ya da etiketle değil sadece kastım. Ahlaki veya etik liyakatı yerleştiremedik.
Evet, günde 3-4 saat uyuyarak, şehir şehir, ülke ülke dolaşan, her sorunda ve her konuda çözüm üreten bir Cumhurbaşkanımızın olması iyi de, neden ufka vizyon çizen insanımız bu kadar az.
Onu, “Tek Adam” olmakla suçlayanlar, bir de ona sorsunlar acaba çok mu mutlu bu kadar yükü sırtlanmaktan. Çöpçüsünden müsteşarına, öğretmeninden valisine, kaymakamından vekiline, memurundan müdürüne kadar partili ya da partisiz işini hakkıyla yapmayanın yolu açık olsun.
Üniversitede iktisat hocamız derdi ki, “Dersi 2 kişiyle mi işleyeceğiz, biraz uykunuzu açında gelin!”
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018