Gürbüz Çimen
Bugün siyasetten azıcık uzaklaşmak istedim, ama yine de kıyısından köşesinden bir politik tavır sergilemek istedim günün anlam ve ehemmiyetine yönelik arzu ederseniz, keyifli ve düşünce yazısı yazmak istiyorum. Ne bir yerel siyaset içerir ne de ulusal bir siyaset...Aslına bakarsanız hep yazılması gereken köşe yazıları bu tarzda olmalı ya...Ama gelgelelim ülkemizde, bölgemizde, kentimizde olanlar düşünce yazılarından çok düşündürücü yazılar yazdırtmakta bana.
Bugün herkesin deyimiyle "Sevgililer Günü". Biraz tarihçesine bakarsak; sevgililer günü, her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan özel gündür. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, "Valentine" ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" (İngilizce: St. Valentine's Day) olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır...William Shakespeare, Hamlet adlı tragedyasında, 4. perde 5. sahnede, Hamlet'in aşkı, Ophelia bugün için şu türküyü söyler: Yarın bayram, Aziz Valentine Bayramı, erken uyanır herkes ben bir kadınım, gelirim pencerene eşim ol derim sana. Delikanlı kalktı hemen giyindi. Açtı kadına kapısını. Kadın girdi içeri, kadın girdi ama kadın çıkmadı dışarı...
Günümüzde, bazı toplumlarda sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, kartlar gönderdiği özel bir gün olarak devam etmektedir. Tahminlere göre 14 Şubat Günü, tüm dünyada 1 milyar civarında kart gönderilmektedir. Bunun yanı sıra hediye alımlarından kaynaklı piyasada satışlar artmaktadır.
Neymiş Roma Katolik Kilisesi inanışına dayanan bir gün! Adamlar dinlerini işte böyle dünyanın her yerinde bir şekilde yaşatıyorlar! Sevgililer Günü sevgiye yönelik değerlendirilse buna diyecek hiçbir sözüm yok. Çünkü bütün dinlerin temelinde sevgi vardır, saygı vardır, doğruluk vardır. İnsana hürmet vardır. Ama iş uygulamaya gelince dinler arasında inanılmaz bir çatışma vardır, kendi dinini kabul ettirme baskısı vardır, insanları sömürme, öldürme vardır. Bakın geçmişteki savaşları bir tarafa bırakıyorum. Günümüzdeki savaşlara lütfen bakın; Irak, Afganistan, Arap ülkeleri, Suriye kim veya kimler tarafından işgal edilmiştir? Bu işgalciler işgal ettikleri yerlerde neler yapıyorlar? İnsanları öldürüyorlar, yerlerinden ediyorlar, kadınlara tecavüz ediyorlar, insanları birbirlerine öldürtüyorlar. Neden? Çünkü dünyanın nimetlerini ele geçirmek ve sadece kendilerinin faydalanacağı bir dünya düzeni istiyorlar. Yani kısaca sermaye sahipleri dünyayı paylaşıyorlar!
Sevgililer gününde sevgiyi ara ki bulasın. Herkes harıl harıl bir hediye almanın peşinde! Es kaza bugün de hediyesiz sevgiline gidersen onu kaybetme riskin var. Kısaca sevgi maneviyatı temsil etmiyor artık! Mutlak maddeye dönüştü! Eskiden her ağaçtan bir yaprağa kiremit diyen kızlar, şimdi işsiz zavallı gençlere acımıyor. Parası varsa, hediye alabiliyorsa ona değer veriliyor. Bunları yapamayanlara söylenen ise; “Sen neyin adamısın? Hediye bile alamıyorsun” diyorlar. Onun için gençler bunalımda.
Oysa sevgi hiçbir kurla ölçülemeyecek kadar değerli bir hazinedir. Ne yazık ki bu hazineden mahrum milyonlarca genç var. Hiçbir zaman o yüce duygu ile kalplerini ısıtamayacaklar. Bizim dönemimizde kısmen de olsa vardı, diyebilen bir tek annemi hatırlıyorum 80 kuşağını...yani yürekleri gerçek aşkla, sevgiyle çarpan; "sol"un kırıldığı son kuşaktı belki de kalpleri sevgiyle çarpan... Sevgiyle çarpan kalp bambaşka bir his verirdi. İnsan yer çekim kanununa muhalefet yapar uçardı. Beyaz bulutların üstünde onca ağırlık nasıl dururdu? Sevgi için ne şarkılar, ne şiirler, ne özdeyişler söylenirdi. Bir de şimdiki şarkılara, sözlere bakın! Türkçede kullandığınızda bilgisayar otomatikman altını kırmızıyla çiziyor! Argo olarak algılıyor.
Sevgimizi de kapitalist sisteme, markalara, pahalı arabalara kurban verdik. Sevmek eğer bunlar yoksa sevmek olarak kabul görmüyor. Aşk karın doyurmuyor diyorlar! Kapitalist sistem her şeyi kullanır. Dini, sevgiyi, saygıyı, milliyeti, düğünü, sünneti, aklınıza gelen her şeyi paraya çevirir. Maneviyatını siler! Günümüzde maneviyat diye bir kavram neredeyse kalmadı. Maneviyatı güçlü olması gereken anlayışın mensupları bile maddiyatçı oldu. Hatırlayın Ortaçağ’da papazlar cenneti pazarladı, parselledi, sattı! Yani dini para birimi yaptı! İnançlar fakirleri köleleştirme, kontrol altında tutma, onlardan her şekilde faydalanabilecek hale getirmede önemli dayanak oldu! Kısaca insanlar aldatıldı!
Değerli dostlar; ne yapıyorsanız yapın para biriminiz samimiyet olsun. İçtenlik olsun. Bilir misiniz; sevgiyi hiç yaşamadan ölen insanlar var. Buna karşın kalbinde dünyaları içine sığdırabilecek kadar sevgileri de doyasıya yaşayan insanlar var. Bu insanlar her durumda mutludurlar. Bir bakarsınız durduk yerde sizin anlayamadığınız garip bir gülümseme dudaklarını süslüyorsa o içindeki sevginin yüze, göze, simaya yansımasından başka bir şey değildir. Sahi kaç kişi gerçek sevginin anlatımı imkansız sıcaklığını yaşamıştır. O insanlar gerçekten yaşamış insanlardır. Sevgiye dair küçücük bir şiirle veda edelim;
Aşk ikidir sevgi bir; Aşk yalan, sevgi gerçektir.
Aşk sudur, sevgi susuzluk. Bu yüzden sevgi hasrettir,
Özlemektir, beklemektir.
Asıl maharet: Susuzken suyu içmek değil
Karşısına geçip seyretmektir.
Aşk haykırmaktır, sevgi ağlamak;
Aşk açmaktır, sevgi katlamak.
Sevgi saklamaktır yüreğini, gözlerini ve de ellerini saklamak bahar geldiğinde…
Bir çiçeğe, yeşile, çimene âşık olamazsın ama seversin.
Arkadaşına âşık olamazsın ama seversin.
Toprağa fidanı aşkla değil Sevgiyle dikersin.
Sevgi için ölünür, aşk öldürür. Aşk kıskançtır, nankördür
Sevgiyi öldürür. Aşk Kabil’dir, sevgi Habil.
Aşkla sevgi aslında kardeştir babaları insandır, Adem’dir Aşk için şiirler yazarsın, şarkılar yaparsın; sevgiyi anlatamazsın. Çünkü yüreğine sığdıramazsın.
Kalbini aşka kapatabilirsin
Ama sevgiye kapatamazsın sevgi gizli, aşk aşikardır.
Yüz vermeyince unutursun sen aşığım diye daha kendini kandır.
Dedim ya sevgi gerçek, aşk yalandır.
Dahası da var: Aşkın gözü kördür, fazla naz aşık usandırır; aşk oyun, aşık oyuncaktır.
Sevgi ise yaşamdır, hakikattir.
Aşk aceledir, Sevgi usul usul sabırlıdır.
Acele işe hem şeytan karışır. Aşk ateşlidir
Çünkü hastalıklıdır. Sevgi ılıktır çünkü sağlıklıdır.
Velhasıl bu iki kardeşin hikayesidir. Bu sadece küçük bir hikayedir Aşka (sen) ve sevgiye(ben) dair…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ÖZGÜRLÜĞÜN ÜLKESİ
13.05.2015 - Toplumsal cinsiyet eşit(siz)liği
18.02.2015 - KOMŞUDA PİŞER BİZE DE DÜŞER (Mİ)?!
28.01.2015 - Dil başka alfabe başka
22.12.2014 - Çocuk sadece çocuktur!
20.10.2014 - Rektörlük seçimleri
27.09.2014 - (ZULA)ŞIM
11.09.2014 - ÇATIDA TATİL!
12.08.2014 - KISKANÇLIK BÜYÜK(MÜ)TÜR SEVGİDEN!
11.07.2014 - "KIZLIK" ADIN
26.06.2014
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları





























































































































Hikmet Pala
Bu notu yazarken süze önce sorumlulukö sağduyuö sadakat ve vefa diyerek girmyi düşünmüştüm... Daha sonra sorumluluk ile sağduyunun birbirlerini adeta pat ettiğini, sadakatin ise teysiz olduğunu düşündüm. Tarafta olanlar huzursuzluk verici.. Önce A. Altan ve Y. Çongar’ın liderliğinde olağanüstü bir başarı ve tutarlılıkla başlayıp daha sonra eleştiriyi aşan, ölçüsüz bir muhalefete döndüğü izlenimine kapıldığımız politika... onların ayrılışı ve AKP taraftarlarının zil takıp meydanlarda şakır şakır döktürmeleri, gazetenin Oral çalışlar ile toparlanması ve daha ehil bir eleştiri çizgisi yanısıra bir başarı grafiği... derken, N. Çınar, M. Baransu, E. Uslu gibi nerede haklı oldukları belli olmayan ama haklı olsalardı dahi şirret, çirkef tarzlarından dolayı haklı sayılabilecekleri noktaları hükümsüz kılan insanların cayırtısı koptu. Buna gazete patronunun ne olduğunu bilmediğimiz, belki de hiç bilemiyeceğimiz hesapları da karışınca Taraf’ı Taraf yapan kadronun ezici çoğunluğunun ani göçü noktayı koyar gibi oldu. Şimdi gelen ve gelecek olan kadro spekülasyonu yapıldığı gibi Anti-AKP zemini mi olacak? Böyle bir zemin meşru mudur? Anti-AKP’liği cari milliyetçi-ulusalcı, vesayetçi muhalefetten ayırdeden çizgi nedir? Taraf’tan beklenen ‘Yiğidi öldür ama hakkını yeme!’ tavrı sürebilecek mi? Bunlar henüz cevabını bulmamız için çok erken sorulmuş sorular. Beni ilgilendirdiği kadarı ile Murat Belge Taraf’tan ayrılmamak yolu ile sorumlu ve vefalı davranmaktadır. Sorumlu, çünkü Taraf’ın ve ülkedeki olayların seyrini görmeden pırt diye ayrılmak olmamalı. İlk dalgada ayrılanlar gazete patronuna gereken tepkiyi gösterdi zaten ve olay doğrudan onları ilgilendiriyordu. Ama örneğin E. Katırcıoğlu, F. Kentel gibi daha sonra ayrılanlar belki de biraz daha ağırdan almalı idi gibime geliyor. Vefa derken de zaten M. Belge’nin bugünkü yazısının sonuç kısmı bunu çok iyi açıklıyor.