Gürbüz Çimen
Konu çok derin ve anlamlı. Öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliği nedir ondan bahsetmek isterim kısaca; fırsatları kullanma, kaynakların ayrılması ve kullanımında, hizmetlere ulaşmada bireyin cinsiyeti nedeni ile ayrımcılığa bir başka deyişle ötekileştirilmeye maruz kalmamasıdır.
Ülkemizde, cinsiyet eşitsizliğinin en temel noktasında elbette şiddet yatmaktadır. Şiddet; fiziksel, sözlü, toplumsal ilişkileri sınırlayıcı, cinsel ve ekonomik olarak kategorize edilebilir.
Ülkemizde de kadın hareketinin tarihine bakarsak, tam anlamıyla feminist hareketlerin başlaması 1980’li yıllara dayanmaktadır. Düşününce bütün dünya tarihine bakınca bütün medeni devletler içinde en geç sayılabilecek ölçüde ülkemizde feminist hareketlerin başlama zamanı, bunun sebebi, ülkede her şey güllük gülistanlıktı da 80’lerden sonra mı bozuldu, tabii ki hayır.
Peki, etken neydi? Etken, kadınların toplumsal hayat içerisinde daha çok eğitim ve öğretim görmeleriydi. Kadınların toplumsal hayattaki konumu sadece ve sadece “evinin kadını olacaksın” sözlerinden sonra, “hayat müşterektir, çalışmayan bir kadınla evlenmem” diskuru yani söylemi oluşmaya başlamıştı.
Bu söylemler artıkça da toplumsal hayat içerisinde kadınlar da var olmaya daha çok başladılar ve eğitim-öğretim gördükçe de ve hatta deyim yerindeyse kendi ekmeklerini kazanabilecek duruma geldikçe kadınlar daha çok aydınlandılar ve erkeklere bağımlı yaşama zorluğundan büyük çapta kurtuldular.
Haliyle, ülkede bu çapta medeniyet halkaları gittikçe pozitif yönde ilerlerken, değişen siyasal iktidarlar, yönetim anlayışları ve hatta belki de en önemlisi; yayımlanan ahlak anlayışımıza uygun olmayan televizyon programları ve dizileri yüzünden yetişen nesil gittikçe saldırganlaşmış, sapkınlaşmış ve hatta şiddeti ve pornografiyi normal hale getirmiştir.
Çocukları evlenen aileler, hadi mürüvvetini görelim derken yeni evlenen çiftlere, Allah’ın takdiriyle gebe olduğunu öğrenen annenin sevinç çığlıklarını kocasıyla paylaştığı sırada, baba adayının “erkek adamın erkek oğlu olur” söylemiyle başlayan en büyük hatalar zamanla, “göster oğlum amcana – dayına…” ifadelerine dönüşmüştür. Ama aynı durum kız evlat olacağı öğrenildiğinde sağlıklı olsun da ne olursa olsun ifadelerine ve kadınlık vasıflarını elde etmeye başladığında kız çocuklarının tokatlanmasına ve çocuk hayatlarına eklenen, “namus, iffet, haysiyet” gibi daha çocuk aklıyla algılayamayacağı kavramlara gitmiştir.
Namusun iki bacak arasına sığdırıldığı toplumda da gün geçtikçe kadın kimliği ötekileştirilmeye başlanmış ve pornografi kültürüyle yetişen erkek egemen toplumda kadın, cinsel şiddete gün geçtikçe daha çok maruz kalmıştır. Üzerinden henüz 4 – 5 gün geçtiği elim bir olayı konuşuyoruz topyekûn milletçe. Hâlbuki Özgecan kızımız ilk değildi bu tarz sapkın eylemlerin kurbanı… Umuyorum ki, sonuncusu olur…
Bugün ülkemizde acısını paylaştığımız ortak olduğumuz bu elim olay karşısında da böyle mükemmel bir kadın yetiştiren bir babanın vakur duruşunu dinledik ve izledik ekranlarda… O baba öyle bir baba ki öyle bir adam ki bütün topluma mükemmel bir ders vermişti her birimize her bir erkeğe… Bugün iki erkekten iki şey öğrendim, nasıl baba olunacağını rahmetli kızımız Özgecan’ın babasından; nasıl bir baba olunamayacağını da o caninin, o katilin babasından… Tabi gerçekten bir babaysa…
Sözümü şu cümleyle noktalıyorum: Kadınlar, her geçen gün daha çok eğitilmeli, daha çok bilinçlenmeli… Çünkü şayet bir kadın eğitimsizse o ülkenin erkekleri de eğitimsiz olur, şayet bir ülkenin kadınları cahil kalırsa o toplum hep cahil kalacaktır. Şayet kadınlarımız daha çok eğitilirse, bu ülkede hem huzur hem de barış daim olacaktır.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2015
18.02.2015
28.01.2015
22.12.2014
20.10.2014
27.09.2014
11.09.2014
12.08.2014
11.07.2014
26.06.2014