Gürbüz Çimen
Sen artık beni hiç sevmiyorsun.- nereden çıktı bu ya?- hiç kıskanmıyorsun beni.- niye kıskanayım ki? Kıskanılacak bir şey mi var?Valla bilmiyorum işte, geçen gün öğlen yemeğinde Metin Bey gözlerimin içine bakıp "kocan seni hiç sevmiyor anlaşılan, ben olsam başka bir erkekle yemek yediğin için kıyameti koparırdım" dedi.- Nasıl ya? Ne diyorsun sen ya? Gel bakayım buraya, ne yemeğiymiş o öyle? . . .
Ben tam toparlayamamış olabilirim ama bu konuşmaları ve bu konuşmaları yapan insanları tanıyoruz değil mi?Bir kadın, bir erkek… Sevgi, aşk. . .
Sevginin ve aşkın göstergesi ise "kıskançlık"!Kıskanıyorsa seviyordur! Veya seven kıskanır!Şuna dümdüz desenize "ben manyağın tekiyim, aşağılık kompleksi ve güvensizlik altında ezim ezim eziliyorum, kadın erkek ilişkilerini oldum olası bacak arası ile değerlendirmişimdir." Çekinme, çekinme söyle!Sevgi ve Kıskançlık!Bu ikisi nasıl bir araya gelebilir? Yani ne olursa bu ikisi bir araya gelir, hatta gelmekle de kalmaz birbirlerinin ölçütleri olurlar? Söyleyelim: SAHİPLENME, yani "BENİM", yani ego yani mal zihniyeti yani istediğim gibi kullanırım bakış açısı. Sahiplenme kadın erkek ayırt etmez. Kadın da sahiplenir, erkek de.Kadın sahiplenirse kıskanır. Neyi? Öncelikle ve en başta kan bağı bulunanlar dışında her türlü dişiyi. İş arkadaşları, müşteriler, satış elemanları, doktorlar, avukatlar, öğretmenler ve hatta fotoğraflardaki bikinili kadınlar bile. . .
Her bir dişiyi ayrı ayrı, özenle kıskanır. Kendi birikim düzeyine göre, erkeğin çevresine çizdiği sınırı zorlamaya aday kim varsa. . .Böyle bir tehlike yoksa cinsellik tabanlı olmayan kıskançlıklar başlar. Yani başta erkeğin annesi, kardeşleri, akrabaları, sonra arkadaşları, yani kadının olmadığı bir ortamda diyelim ki kahvehane, meyhane vs. arkadaşlarla çok iyi vakit geçiriyor erkek. Bir süre sabredilir ve laf gediğine konur "sen zaten bu evin dışında her yerde eğleniyorsun" ! Hangi eğitim, bilgi birikim, bilinç altyapısına sahip olursa olsun, Türk kadını kıskanır, hem de en çok "aaa ne kıskanacakmışım" ile " kıskançlık psikolojik tabanlı bir rahatsızlıktır, bu yüzden ben kıskanmam" diyen, biri sokak, diğeri salon ağızlı hanımefendiler başta olmak kaydıyla.
Erkek? Erkeğin kıskançlığı biraz farklı… Erkek için sahiplenme sadece sahiplenme değil aynı zamanda "namus davası"! İşin içine namus girdiği zaman zaten akan sular durur, biliyoruz.Erkek kadını başka erkeklerden kıskanırsa, kıskançlığın derecesine bağlı olarak şiddet şekil değiştirir. Bağırma ile başlayıp, aralara surat asmalar serpiştirilerek iş en üst aşamalarda "namus" temizleme" adına öldürmeye kadar gider. Bu noktada kıskanmanın büründüğü diğer bir şekil ise kadının giyim ve davranış biçimidir. Kadın "evli bir kadın" gibi giyinip, davranmak durumundadır ama ben işin nasıl "evli bir kadın gibi" olunur kısmını bu yaşıma kadar çözemedim, tıpkı "namus"u çözemediğim gibi.Oysaki birini sevmek hem de çok sevmek benim anladığım anlamda karşısındaki kişinin her koşulda mutlu olmasını istemek anlamına geliyor. Yani bir karşı cins ile bir dönem bir ilişki yaşıyorsunuz, ilişki bitiyor ve karşınızdaki kişi artık sizi sevmediğini söylüyor. Biz toplum olarak henüz "karşımdaki beni sevmiyor"u kabullenemediğimiz için, şu noktadan sonra yazacaklarım çok anlamlı olmayacak, biliyorum ama yine de yazacağım.Evet, karşınızdaki bize bizi sevmediğini söylerse ve biz onu "gerçekten" seviyorsak, onun mutlu olmasını ister miyiz? Yani kendisi nasıl mutlu olmak istiyorsa öyle? Yani belki bir başkasıyla? . . .
Ve tabiî ki "burası Türkiye" diye söze başlayıp benim (ya da onlar gibi düşünmeyenlerin) ne Avrupalılığı, Amerikalılığı, ne larçlığı (large/geniş mezhebi geniş anlamında), ne domuz eti yemişliğimiz, ne de başka nelerimiz kalmayacak, biliyorum.Fazla uzatmaya gerek yok. Başta kadın erkek ilişkileri olmak üzere insan ilişkilerini "birey"den toplum oluşturma mantığı üzerine kurmazsak, sonuç daha kötü olacak gibi görünüyor.Gerçek ağırdır, her omuz onu taşıyamaz. Önce aklın yere sağlam basması gerekiyor ki yürek, sevginin ağırlığına dayanabilsin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2015
18.02.2015
28.01.2015
22.12.2014
20.10.2014
27.09.2014
11.09.2014
12.08.2014
11.07.2014
26.06.2014