Gürbüz ÖZALTINLI
İmralı tutanakları yayınlanalı beş gün oldu. Görünen o ki, bu tür “sarsıntılara” dayanıklı bir süreç yaşıyoruz.
CHP, MHP ve medyanın bir ayağı kimseyi şaşırtmadı.
Fakat süreci desteklediklerinden kuşku duymadığım bazı liberal aydınlardan (en azından benim beklemediğim kadar) sert sesler geldi. Öcalan’ın basına yansıyan sözlerinden hareketle onun kişiliğini hedef alan çok öfkeli yazılar okuduk.
Bu ağır saldırı dalgasına iki ayrı düzeyden itirazım var.
İlkinden başlayayım; etik düzeyden.
Evet, yadırgatıcı gelebilir ama Öcalan’a dönük bu sert, aşağılayıcı dili pek etik bulmuyorum. İki gerekçeyle. Birincisi; yıllardır cezaevinde olan, kendisine saldıranlara eşit düzeyde cevap verme, tartışma yürütme imkânı bulunmayan bir siyasi kişiliğe, ağzından çıkan ilk sözlerden sonra, (hem de bu sözlerin kamuoyuna açıklanması onun iradesiyle olmamışken) doğrudan kişiliğini hedef alan, hiçbir lidere söylenmeye cesaret edilemeyen, ağır hakaret cümleleriyle yüklenmeyi doğrusu ben kendime yediremem. Yapılan şey Öcalan’ın Stalinizm’inin; onun şiddet ve siyaset arasında kurduğu ilişkininpolitik eleştirisi değil. Düpedüz sözü kişilik bozukluğundan açan, onu hasta bir ruh ilan eden, kişisel değersizleştirme ve hakaret dili üzerine konuşuyoruz. Barışa karşı çıkan ırkçılara, şiddet tutkunlarına bile edilmeyen sözler Öcalan’a yöneltiliyor.
Etik sorun içinde gördüğüm ikinci bir boyutu daha var bu dilin. Barışmak istediğimiz milyonlarca Kürt’ün duygularının ciddiye alınmayı hak etmediğini ima eden bir “umursamazlık” taşıyor. Tekrar altını çizeyim: Konuştuğumuz şey, Öcalan’ın siyasi görüşlerine karşı onu lider sayan Kürtleri ikna etmeye yönelik bir politik eleştiri değil. Megalomaniden girip paranoyadan çıkan hiçbir sesleniş Öcalan tabanını ikna etmez. İncitir, kızdırır.
Onbinlerce insanın kaybından bahsettiğimiz 30 yıllık savaşta bu ölümlerin yüzde sekseni Kürt tarafına ait. Kabul edelim ki, bu insanların katlandığı acılarla Öcalan mitosu arasında doğrudan bir bağ var. Barışmayı teklif ettiğiniz yaralı bir toplumun efsaneleştirdiği liderini yerin dibine batırmaya kalkmanın nasıl bir duyarlılığı ifade ettiği etik olarak sorgulanmayı gerektirmiyor mu? Biz; sadece bizim gibi düşünenlerin, ya da Türklerin duygularıyla mı ilgili olmalıyız? İki tarafın da acılarını kollayan daha soğukkanlı bir dile ihtiyaç yok mu?
Tam da toplumların birbirini anlamasının değeri üzerine konuşulurken ve tam da ağız dolusu yüklenilen kişi barışın bir aktörü olmaya soyunmuşken, ondan başka hiçbir siyasi figüre uygun bulmadığımız bu dil dizginlerinden boşalıyor. Daha kötüsü alkış alıyor.
Nefret barışı kolaylaştırır mı
Reelpolitik olarak da bu saldırının barışa hizmet etmediğini düşünüyorum. “Teröristle görüşülmez” tabusunun toplumda büyük ölçüde aşıldığı görülüyor. Fakat yine de Öcalan faktörü, Türk kamuoyu açısından bu süreci çökertmek isteyenlerin manipülasyonuna en elverişli halkayı oluşturuyor. Barış karşıtlarının Erdoğan’a karşı en etkili silahı hâlâ “bebek katili ile masaya oturuyor” klişesi. Kolay değil, 30 yıllık savaş içinde oluşmuş bir “nefret nesnesi”nden söz ediyoruz.
Öcalan için “PR” yapalım diyen yok elbette. Fakat barış için hiç de uygun olmayan eldeki imaja bir tuğla da biz ekleyelim rahatlığında hiç mi sorun yok? “Düşman” algısının diri tutulması, dinlenebilirlik adına “nefret” diline başvurulması barış görüşmeleri yürüten bir hükümetin işini kolaylaştırır mı sizce? “Günahımız kadar sevmiyoruz fakat onunla anlaşmaktan başka çaremiz yok”... Barış fikrini nefret ve çaresizliğimizin altını çizerek mi inşa edeceğiz? Bu kadar kırılgan, bu kadar geri tepmeye elverişli bir dile mahkûm muyuz?
Ayrıca Öcalan’ın ne kadar aykırı gelirse gelsin iddialı sözleri karşısında bu denli hırçınlaşmayı da tam anlayabilmiş değilim.
Bir yandan PKK’nın bölgedeki dengeleri doğrudan etkilediğini, Türkiye’nin dış politika dâhil en önemli meselesi olduğunu söyleyip, sonra da Öcalan’ın bu hareketin lideri olarak kendisini çok önemsemesine katlanamamak da tuhaf değil mi sizce? “Mezopotamya ve Anadolu’ya barış getireceğim” sözüne bile gösterilecek en uygun tepki “megaloman” mı olmalı? Onun iddialı sözlerini eleştirmek yerine, “komplocu hasta bir zihnin ürünü” görüp aşağılamak iç rahatlatıcı olabilir ama çok mu ikna edici?
Bu ülkede Türklerle konuşurken söz Öcalan’a geldiğinde yutkunup kendini tutmanın zorluğunun farkındayım.
Fakat onunla barış masasına oturmuş bir hükümet var şimdi.
Bu kadar sabır ve cesareti aydından da beklemek çok mu?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023